Pako'nun Sayfası

Bir gözü mavi, küçük bir köpekti...

24 Ocak 2004
Sitelerin adı hep güzeldir: ‘‘Sevgi Sitesi’’

‘‘Cennet Sitesi’’

‘‘Güneş Sitesi’’

‘‘Deniz Sitesi’’

Bunun adını ‘‘Barış Sitesi’’ koymuşlar.

İnsan sanıyor ki barış içinde yaşıyorlar.

O sabah Sevinç Teyze babamı aradı, nasıl ağlıyordu bilemezsiniz. ‘‘Barış Sitesi’’ sakinleri onu ağlatmışlardı.

Çünkü evlerinin orada üç-dört köpek vardı. Birisinin bir gözü maviydi.

Sevinç Teyze ona ‘‘Kızım’’ diyordu.

Anne-kız gibi olmuşlardı.

Sitenin hayvanseverleri onların aşılarını yaptırmış, büyüyenleri kısırlaştırmış, boyunlarına aşı tasmaları takmışlardı.

Kimseye zararları yoktu.

Zaten köpekler genelde saklanıyorlar, insanları rahatsız ettiklerini biliyormuş gibi ortalıkta gözükmüyorlar, karınları acıkınca Sevinç Teyze ve öbür hayvanseverlerin yemek getirmesini beklerken, biraz kafalarını uzatıyorlardı, o kadar.

*

Ama onları istemeyenler de vardı.

Başta ‘‘Barış Sitesi’’nin kendi kendisiyle barışık olmayan kimi sakinleri ‘‘Bunları atın, yoksa öldüreceğiz’’ diye tutturdular.

Bir gözü mavi ‘‘Kızım’’ son günlerde tedirgindi.

Arabaların altına saklanıyor, siteye yakın tarlalara gidip oradan ‘‘evim’’ sandığı yeri uzaktan seyrediyordu.

Ve birkaç gün önce ‘‘Kızım’’ın o mavi gözleri görmez oldu.

O gün çırpına çırpına öldü.

Öbür kardeşleri de, annesi de öldüler.

Çünkü sitedeki kötü insanlar onlara fare zehiri vermişlerdi.

Olay yerine çağırılan veteriner Doç. Dr. Hasan Bilgili, bunu raporuyla doğruladı.

*

Bu Ankara'nın ünlü ‘‘Barış Sitesi’’nde oldu.

(Oysa orada bizim dostlarımız vardı, babam-annem o siteyi çok severlerdi.

Şimdi oraya gitmek bile istemiyorlar.)

Bütün sitelerde bunlar oluyor.

Çünkü her sitede sevgisiz-vicdansız insanlar olabilir.

Onlar insan olmanın gururunu, gücünü, yüceliğini ve onurunu bilmiyorlardır.

Bilseler; kendilerine sığınmış, dost olmaya hazır, masum ve zavallı köpekleri niçin atmak, olmadı öldürmek istesinler.

Üstelik ‘‘Sitenin köpekleri’’ ne kadar insanlık dolu, güzel bir sözcük.

Sevinç Teyze çok ağladı.

Günlerdir gözyaşları dinmiyor.

Sitenin hayvanseverleri sanki yaşama küstüler.

Köpekleri öldürürken, insanları da vurdular aslında.

Onlar ‘‘Barış Sitesi’’nde, barışın-sevginin anlamını bilmeden yaşayacaklar.


Popcorn'a acele eş aranıyor

Vakko Kuruluşları İletişim Koordinatörü Berna Sağlam, çocukluğundan beri köpekleri çok seviyor. Hatta önceki hayatında bir köpek olduğuna inanıyor. 10 yaşındaki Samoyed cinsi köpeği Popcorn için bahçeli bir eve taşınan Sağlam, köpeğinin tekrar baba olması için Samoyed cinsi bir dişi arıyor.


n Popcorn'la nasıl bir araya geldiniz?

- Bir gün dergide Samoyed cinsi bir köpeğin fotoğrafını gördüm. Sahibi Sibel Boronkay'ın telefonunu buldum ve aradım. Köpeğinizin yavrusu varsa alabilir miyim diye sordum. İki ay sonra beni aradı ve beş yavrunun doğduğunu haber verdi. Yavruları görmeye gittiğimde hangisi bana gelirse onu alacağım dedim. En dobişleri olan Popcorn'la böylece bir araya geldik.

n Adını neden Popcorn?

- Gördüğümde patlamış mısıra benziyordu. Onu kucağımda gezdirdiğim zaman ayı yavrusu zannedenler de oluyordu. Kutup ayısıyla Samoyed cinsi arasında bir bağ olduğuna inanıyorum, çünkü çok benziyorlar.

n Popcorn kaç yaşında?

- 10 yaşında, ama ölecek diye korkuyorum ve yaşını soranlara 6 ya da 7 diyorum.

n Nasıl bir köpek?

- Popcorn sakin bir köpek. Soğuk iklim köpeği olduğu için evin içini pek tercih etmiyor. Canı istediği zaman kapıyı açıp bahçeye çıkıyor.

n Tatile giderken kime bırakıyorsunuz?

- İnsan tatile giderken köpeğini bırakırken çocuğunu bırakıyormuş gibi zorlanıyor. Popcorn'u Polonezköy'deki Royal Dog Club'a bırakıyorum. Köpekler genelde bu tür yerlere çok zor giderler, ama Popcorn kulübün sahibi Güngör Çilli'yi çok seviyor.

PATRONUN SİNİRLERİNE İYİ GELEN KÖPEK

Çalışan bir insan olarak Popcorn'a bakmakta zorlandınız mı?

- Popcorn'u aldığımda 1.5 aylıktı. Bir bebeğe bakmak gerçekten zordu. Annem ve halam yardım ettiler. Ara sıra işe götürdüğüm de oldu. Cem Hakko'ya bağlı çalışıyorum. Bir gün ‘‘Cem Bey bugün çok sinirli’’ dediler. Popcorn odamda gömlek kutusundaydı, Cem Bey içeri girince kutuyu içgüdüsel olarak masamın altına ittim. Popcorn bir ses çıkardı, Cem Bey ‘‘Bu ses ne?’’ diye sordu. Önce farkında değilmiş gibi davrandım, ama Popcorn ses çıkarmaya devam edince masanın altından çıkarmak zorunda kaldım. Bir anda Cem Bey'in bütün siniri geçti ve köpeği sevmeye başladı. ‘‘İlk yavrusu benim’’ dedi. Lucky şimdi onlarla birlikte.

n Popcorn'u çiftleştirmeyi çok istediğinizi biliyorum...

- İnsanın çocuğu olmadan önce köpeği olunca, annelik duygularını onunla yaşıyor. Popcorn çok iyi huylu ve insancıl. Onun gibi iyi huylu yavrularının olmasını çok istiyorum. Bazen gözüm doluyor, o anda gelip patisini omzuma atıyor, minik minik çenemi yalıyor. Beni her gün 6 aydır görüşmüyormuşuz gibi tezahüratla karşılıyor.

n Eş bulmak çok mu zor?

- Golden Retriever, Setter, Collie cinsi köpekler çok var ama Samoyed çok az.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Muhabbet kuşları neden kusar?


Dişi muhabbet kuşumuz bir hafta önce hastalandı. Her yere kusuyor, sonra gidip yemini yiyor. Yeminin markasını değiştirdik, o da fayda etmedi. Hastalığı ne olabilir?

Kusma veya yenen yemi geri çıkarma, kafes kuşlarında ciddi hastalıklar nedeniyle ortaya çıkan önemli bir belirtidir. Regürgitasyon dediğimiz, yenen yemin sindirilmeden çıkarılması ile, kusma dediğimiz sindirilmiş gıdaların dışarı çıkarılmasını ayırt etmek her zaman kolay olmayabilir. Bununla birlikte kusma da regürgitasyon da hastalık belirtisi olarak çok sık karşımıza çıkar. Kusmaya neden olan hastalıkları şöyle sıralayabiliriz: Kalp, karaciğer, pankreas ve böbrek hastalıkları, şeker hastalığı, vücuttaki mineral ve elektrolit dengesizlikleri ve travmalar. Kusma ve regürgitasyonun bir diğer sebebi de zehirlenmelerdir. Ağır metaller (çinko, bakır, kurşun gibi), evdeki bazı bitkiler (diffenbachia gibi), sigara dumanı, tuz ve çikolata gibi bazı maddeler, bazı deterjan ve kimyasal temizlik maddeleri de akut ya da kronik zehirlenme nedeniyle kusmaya neden olabilir. Yine bazı ilaçlar da kuşlarda kusmaya neden olabilir. Yüksek proteinli yemler, A, D ve E vitamini fazlalıkları, yüksek miktarda demir içeren besinler, gıda alerjileri, fazla beslenme ve selenyum eksikliği gibi beslenme problemlerinde de kusma ve regürgitasyona rastlanır.

DAVRANIŞ PROBLEMLERİ DE KUSMAYA YOL AÇAR

Mide-bağırsak sistemindeki yabancı cisimler, daralma ya da tıkanmalar, gagayla ilgili problemler ve tümörler sonucunda da kusmayla karşılaşılabilir. Ayna ya da bazı oyuncakları görünce, sahibi yanına gelince heyecanlanınca ya da çiftleşme davranışı olarak kusan kuşlar da vardır. Kusmanın ne zaman başladığını, hangi sıklıkta olduğunu, kuşun neyle beslendiğini, başka hastalık belirtilerinin olup olmadığını, kafes ve çevre koşullarını, daha önce kullanılan ilaçları ve geçirdiği hastalıkları veteriner hekiminize söylemeniz teşhisi kolaylaştırır. Fiziksel muayene, kafesin kontrol edilmesi, dışkı ve kan analizleri ve röntgen gibi görüntüleme teknikleriyle hastalığa neyin yol açtığı tespit edilecektir.

Pako pano

Dokuz yaşındaki, Terrier cinsi sevimli kızım Leyzi 13 Ocak'ta Mecidiyeköy'de kayboldu. Tüyleri uzun kahverengi kırçıllı ve sadece patileri tıraşlı. Karaciğer hastası olan köpeğim 1 yıldır özel mamayla besleniyor, yoksa karaciğer enzimleri yükseliyor ve hastalanıyor. Bu yüzden sokakta yaşaması imkansız. Gören ya da bulunduğu yeri bilen varsa, lütfen benimle irtibata geçsin. (0212) 213 78 39, (0212) 213 92 49, (0535) 470 77 58.

n Annemiz rahatsızlandığı için bize hayatında yer açacak yeni aileler arıyoruz. Üçümüz de sağlıklı, uzun tüylü ve çok güzel pisileriz. (0212) 293 79 93)

n Doğuştan iki gözü kör, 10 aylık erkek kediye bakacak aile aranıyor. (0216) 366 63 14, (0535) 567 53 50.

n Dokuz aylık erkek Golden Retriever cinsi köpeğim 30 Aralık 2003'te Merter'de kayboldu. Görenlerin (0212) 553 00 15 veya (0212) 573 75 54 numaralı telefonlardan beni aramasını rica ediyorum.
Yazının Devamını Oku

AB yolunda köpekler-kediler...

17 Ocak 2004
Bizim evde sık sık toplanıp benim anlamadığım şeyleri konuşuyorlar, canım sıkılıyor. ‘‘Kıbrıs meselesi’’ en çok konuştukları.

Bir de ‘‘AB'ye girdik-girmedik’’ tartışması.

Bu AB neresi bilmiyorum.

Geçen gün ilk kez ‘‘AB’’ dikkatimi çekti.

Bizimkiler sevdikleri yazar Şemsi Yücel'in bir yazısını kesmişler. Okudular, masanın altından dinledim.

Yazı şöyle:

Bir Türk çift İngiltere'ye yerleşmiş. Bir süre sonra evlerine bir köpek almak istemişler ve belediyenin köpek evine başvurmuşlar.

Orada sahipsiz birçok köpek var.

Sanmışlar ki bir köpeği alıp gidecekler.

Türk çifte bir-iki form doldurtmuşlar, sonra biz sizi ararız diyerek göndermişler.

*

Bir hafta sonra bizimkilerin kapısını iki tane görevli çalmış:

‘‘Biz belediye köpek evinden geliyoruz. Köpek istemişsiniz. Biz evinizin uygun olup olmadığına bakmaya geldik’’ demişler.

Evin her yanını incelemiş ve sormuşlar:

‘‘Köpeği nerede yatıracaksınız?...’’

Bizimkiler merdiven altını göstermişler.

Adamlar ‘‘Olmaz...’’ demişler:

‘‘Olmaz... Işıklı ve kuru bir yer lazım...’’

*

Köpeğin kalacağı yeri birlikte tespit ettikten sonra adamlar gitmiş.

Bir hafta sonra yanlarında bir köpekle gelmişler. Bir torbada da köpeğin ilacı, birkaç kutu maması ve köpeğin bakım-beslenme kitapçığı.

Sıkı sıkı tembihlerden sonra adamlar gitmiş.

Bizimkiler ‘‘Oh kurtulduk...’’ demişler ama...

Ertesi hafta kapıda yine o iki adam.

Ellerinde bu sefer bir terazi.

Köpeği tartmışlar.

Bakmışlar: İyi bakıldı mı, mamasını yedi mi, ilaçları verildi mi, yoksa kilo kaybı mı var.

*

Bu bir hikaye değil, bir gerçek.

Ben ilk kez ‘‘AB'yi’’ sevdim...

Demek ki bu AB iyi bir yer.

Eğer Türkiye AB'ye girerse, sokaktaki kediler-köpekler de girecekler demektir.

Düşünebiliyor musunuz:

Belediye memurları ellerinde teraziyle gelip, daha geçenlerde annesini öldürdükleri bizim ‘‘Mayko’’yu tartacaklar, kilo vermişse sahibine ‘‘Bu niye zayıfladı’’ diye kızacaklar.

Bizde öyle bir şey olmaz mı diyorsunuz?

Ne bileyim ben?...

3 bin 223 köpek sokakta kalma tehlikesiyle karşı karşıya

Sahipsiz Hayvanları Koruma Derneği (SHKD), 1998 yılında İngiliz işadamı Robert Smith tarafından kuruldu. İstanbul'daki dernek, kısırlaştırma merkezi ve ana barınak olarak iki farklı alanda faaliyet gösteriyor. Dernekte şu anda 3 bin 223 köpek var ve sokağa terk edilen yeni köpeklerle bu sayı her geçen gün artıyor. Kısırlaştırma merkezinin bulunduğu arsa satıldığı için SHKD'nin bu alanı en kısa zamanda boşaltması gerekiyor. Kiraladıkları arsa işgal edildiği için buraya da taşınamayan derneğin bir diğer sorunu da, köpeklerin birçoğunun yaşadığı ana barınak için resmi izin alamamaları. Bu sorunlar halledilemezse dernekteki 3 bin 223 köpek sokakta kalacak.

İstanbul Kemerburgaz'daki Sahipsiz Hayvanları Koruma Derneği (SHKD), 1998 yılında İngiliz işadamı Robert Smith tarafından kuruldu. Derneğin kuruluş amacı, sahipsiz sokak köpekleri sorununa kalıcı çözüm üretmek ve kısırlaştırma merkezi kurarak belediyelerle ortak çalışma yapmak.

Dernek Kemerburgaz'da iki farklı alanda faaliyet gösteriyor: Kısırlaştırma merkezi ve ana barınak. Kısırlaştırma merkezinde bugüne kadar 11 bin 951 köpek kısırlaştırıldı ve aşılandı. Kısırlaştırma merkezinin barınak kapasitesi aslında 150 köpek ama sokağa atılan köpeklerle buradaki sayı 600'e çıkmış. Ana barınaktakilerle birlikte dernekte şu anda 3 bin 223 köpek var.

DENEY HAYVANI YAPMAKLA SUÇLANDILAR

Köpeklerin bir kısmı Avrupa'daki ailelere gönderilmek üzere bekliyor. Derneğin halkla ilişkiler ve sponsor bulma müdürü Banu Ergüder, Avrupa'daki derneklerle sürekli iletişim halinde. Derneklerindeki köpeklerin fotoğraflarını yurtdışındaki bu derneklere gönderiyor.

Köpeklere Avrupa'da bir yuva aramaları zaman zaman bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Dernek çalışanları geçmişte köpekleri deney hayvanı olarak kullandırmakla suçlanmıştı.

Banu Ergüder bu suçlamalara karşı tepkili: ‘‘Köpeklerin yuva bulması için maddi destek veriyoruz. Deney hayvanı olarak yollasak niye böyle fedakarlık yapalım? Barınakta hapis kalmak yerine sıcak bir yuva vermeye çalışıyoruz. Köpekleri Türkiye'de de sahiplendirmek istiyoruz, ama verdiğimiz köpekleri bir süre sonra tekrar sokakta buluyoruz. Avrupa'ya gönderdiğimiz köpekleri takip etmeye devam ediyoruz.’’

Derneğin bir diğer projesi üvey anne-baba projesi. Köpeklerin fotoğrafları Avrupa'da bir internet sitesine konuyor ve aileler gıda yardımı yapacağı köpekleri seçerek maddi destek oluyor.

ACİL OLARAK TAŞINMAK ZORUNDALAR

Derneğin kısırlaştırma merkezinin bulunduğu arazi bir süre önce satıldı ve çok yakında SHKD'nin bu alanı terk etmesi gerekiyor. Ancak kiraladıkları arsa özel bir şahıs tarafından işgal edilmiş durumda ve sebze yetiştiriliyor. Banu Ergüder, Eyüp Belediyesi'nin en kısa zamanda kendilerine bu konuda yardımcı olacağına inanıyor. Aksi takdirde 3 bin 223 köpek sokakta kalacak.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Kedinin idrarı neden koyulaşır?


Yetişkin kedimin idrarı çok koyu çıkıyor. Ağzında da et parçası oluştu ve yemek yemesine kısmen engel oluyor. Bu sorunu nasıl halledebilirim?

Kedilerde idrar renginde ve yoğunluğunda değişikler birçok hastalıkta karşımıza çıkar. Özellikle böbrek hastalıkları ve üriner sistem enfeksiyonlarında çok sık olarak görülen idrar değişiklikleri aynı zamanda metabolik bozukluklar, karaciğer ve diğer organların hastalıkları, akut ve kronik zehirlenmeler ve üriner sistemde taş veya plak mevcudiyetinde de belirti olarak gözlemlenir. Veteriner hekiminize muayene için kedinizi götürdüğünüzde idrar alışkanlığındaki değişiklikler (daha sık idrar yapma ya da idrar yapmama), su tüketimindeki artış, iştahsızlık, halsizlik, kusma veya ishal, denge bozuklukları ya da nöbetler, görme bozuklukları, kansızlık ve bunun neticesinde halsizlik gibi belirtilerin de olup olmadığı hakkında bilgi vermelisiniz. Veterinerinizin yapacağı idrar ve kan analizleri, idrardaki değişikliklere yol açan hastalığın tespit edilmesini kolaylaştıracaktır.

Böbrek hastalıklarında kanda meydana gelen değişiklikler, genellikle ağız da dahil olmak üzere mukozalarda problem oluşmasına neden olabilir. Özellikle kandaki üre miktarının yükselmesi ağızda yaralara yol açabilir. Ağızda oluşan et parçası ve yaralar, böbrek ve idrar yollarıyla ilgili olabileceği gibi, farklı bir hastalık nedeniyle de şekillenmiş olabilir. Bu et parçası ve yaraların mutlaka veteriner hekiminiz tarafından incelenmesi gerekir. Eğer ağızdaki yaralar böbrek hastalığı ile bağlantılıysa, böbrek hastalığına göre uygulanacak tedaviler ve beslenme değişiklikleri yaraların iyileşmesine yardımcı olur.

Pako pano

Minik oyun arkadaşı kedimiz 3 Ocak Cumartesi Gaziosmanpaşa Rabat Sokak'ta kayboldu. Onu görenlerin (0212) 447 18 87 ya da (0532) 374 35 85 numaralı telefonlardan bizi aramasını bekliyoruz.

7 aylık sağlıklı dişi bir Rotweiller'ım. Adım Hera. Annem ve babam çok çalıştıkları için bana fazla vakit ayıramıyorlar. Anne ve babamın beni ziyaret edebilecekleri sıcak bir yuva arıyorum. Beni görmek isteyenler bana mail atabilir. seyfisaglam@yahoo.com.

Kırçıllı renkli, yuvarlak gözlü, sevimli suratlı İran kedimiz bir ay önce Erenköy Sadi Yaver Ataman Sokak'taki evimizin önünden kayboldu. Ondan gelecek haberleri bekliyoruz. (0216) 386 75 28.

Collie kırması bir köpeğim ve sokakta yaşıyorum. Bazı hayvanseverler bana kapılarının önünde bakıyorlar ama bu yüzden bazı komşularıyla sürekli tartışıyorlar. Kendime bir aile arıyorum. (0216) 370 98 84, (0544) 783 12 09.

Ankara Tunalı Hilmi Caddesi'nde dolaşan 3-4 yaşlarında eğitimli, kırmızı sırt tasmalı İngiliz Cocker'ın sahibinin, Tunalı Hilmi Caddesi Abaykubayman Sokak (eski Bilir Sokak) No: 4 Ankara adresine müracaat etmesini bekliyoruz.

6 aylık dünyalar güzeli ve insan canlısı dişi, beyazlı tekirciğime yuva arıyorum. (0532) 465 20 38.

Ümraniye barınağında soğuktan tir tir titrerken bulunan Terrier cinsi iki köpeğe yuva arıyoruz.

(0555) 339 92 92.

Ücretsiz erkek Golden yavrusu arıyoruz.

(0212) 547 62 48.
Yazının Devamını Oku

Köpek ve kedinizin karakteri burcunda gizli

10 Ocak 2004
Köpeğinizin tuhaf alışkanlıklarını nasıl edindiğini merak ettiniz mi hiç? Ya da küçük kedinizin neden bu kadar hareketli olduğunu? Evinizde beslediğiniz hayvanın doğum günü bu ve bunun gibi pek çok sorunuza cevap olabilir. Kim bilir belki de cocker cinsi köpeğinizle aynı burçtansınızdır.

Enerji dolular

KOÇ (21.3-20.4): Koç burcu kediler ve köpekler her zaman enerji doludur. İlgiye çok düşkünlerdir ve sevilip okşanmayı severler. Aslında böyle hiperaktif hayvanlarla ilgilenmek sizi biraz zorlayabilir. Özellikle de itaat etmeyi öğretmek konusunda zorlanabilirsiniz.

Son derece sakin

BOĞA (21.4-21.5): Boğa burcu kedi ve köpekler son derece sakin bir yapıya sahiptir. Buna karşılık, üzerlerine gelindiği zaman bir anda değişirler ve asla mücadeleyi bırakmazlar. Bu hayvanlar dışarıda olmayı severler, ama uyumak mı oyun mu derseniz uyumayı seçerler. Yemeyi sevdikleri için kilo problemi yaşayabilirler.

Meraklı hayvanlar

İKİZLER (21.5-20.6): İkizler burcu hayvanlar meraklı, dost canlısı ve enerji doludur. Bu burcun köpekleri çok havlayabilir. Yalnız kalmaktan nefret ederler, eğer imkanınız varsa onlara oyun arkadaşı olması için ikinci bir hayvan almanız iyi olur. Kapınızı her zaman kapatmayı unutmayın, yoksa yeni arkadaşlar bulmak için kaşla göz arasında kaybolurlar. İkizler burcu hayvanları herkesin arkadaşlığından keyif alır.

Onlara bağırmayın

YENGEÇ (21.6-21.7): Bu burcun hayvanları son derece hassastır. Yüksek sesten ya da kendilerine bağırılmasından nefret ederler. Başkalarının varlığından bir anda rahatsız olabilir ve sakin bir ortama çekilmeyi tercih edebilirler. Rutinlerinin değişmesi ya da eve yabancı birinin gelmesi saatlerce ya da günlerce ortadan kaybolmalarına bile neden olabilir. Evi başka hayvanlarla paylaşmayı sevmedikleri gibi, evde yalnız bırakılmaktan da hiç hoşlanmazlar. Bu burçtan olan hayvanınızı evde uzun süre bırakırsanız, evdeki dağınıklığa da hazır olun.

Sanki kraliyet mensubu

ASLAN (22.7-21.8): İşte kral ve kraliçelerin burcu. Bu burcun hayvanları kendilerini kraliyet ailesinden gelmiş gibi hissederler. Lider olarak doğmuşlardır ve kısa sürede kendilerini takip edecek bir grubu toplayabilirler. Bu burçtan hayvanlar çocukları çok severler ve aynı zamanda çok koruyuculardır. Onlara şefkatle davrandığınızda, sizin için canlarını vermekten bile çekinmezler.

Altıncı hissi kuvvetli

BAŞAK (22.8-21.9): Bu burcun hayvanları çok iyi dosttur ve altıncı hisleri oldukça kuvvetlidir. Sizin hasta ya da mutsuz olduğunuzu hemen anlarlar ve sizi rahatlatmak için yanınızdan ayrılmazlar. Yine de bu hayvanlar oldukça utangaçtır ve eve geldiğinizde sizi karşılamak için kapıya koşmazlar.

İlgiden hoşlanır

TERAZİ (22.9-21.10): Terazi burcu kediler ve köpekler uyumlu hayvanlardır ve ilgi görmekten hoşlanırlar. Kendi ilgilerini ise aile fertleri arasında eşit olarak dağıtırlar. Evde yalnız bırakılmaktan hoşlanmazlar. Yemeye ve yumuşak müziğe düşkünlerdir. Önlerine ne koysanız yerler ve biraz da tembelliğe meyillidirler. O yüzden onlara düzenli olarak egzersiz yaptırmayı unutmayın.

Adalet duygusu yüksek

AKREP (22.10-21.11): Adil olmak, Akrep burcu hayvanlarının en önemli özelliklerinden biridir. Kötü davranışları unutmaları ve güven duymaları çok zordur. Bu burcun hayvanları diğer hayvanların gözünü korkutabilir. Yüklü miktarda enerjileri vardır ve bunu harcayabilmek için bayağı koşmaları gerekir. Kavgaya meyilli hayvanlar oldukları için gözünüzün önünden ayırmayın.

Gezmeye bayılırlar

YAY (22.11-21.12): Bu burcun hayvanlarını memnun etmek çok kolaydır. Dışarı çıkmayı severler, bu yüzden onları yeterince gezdirmeyi ihmal etmeyin. Akıllı hayvan olmalarına rağmen, aşırı heyecanlı oldukları zaman unutkanlıkla karşılaşabilirler. Çok sevecen oldukları için ıslak öpücüklerle karşılanmaya alışın.

Daima genç kalırlar

OĞLAK (22.12-21.1): Oğlak hayvanları daima genç kalır. Bu burcun hayvanları yaşlansalar da yavru köpek ya da kedi gibi davranmaya meyillidir. Dayanıklılıkları saatlerce oyun oynamalarını sağlar. Çocuklar için ideal oyun arkadaşıdırlar. Bu hayvanları eğitirken sabırlı olun, yavaş öğrenen bir yapıları vardır.

Akıllı ve kibar

KOVA (22.1-19.2): Bu burcun hayvanları son derece kibardır. Kova burcu bir kedi sadece kendi çıkardığı sesi duymak için miyavlar zaman zaman. Son derece akıllıdırlar, ama oldukça da dağınıktırlar. Onları eğitirken sabırlı olmanız gerekir. Emirlere kolay kolay itaat etmezler ve onları zorladığınız zaman tepki gösterirler. Meraklı olmalarıyla da tanınan bu hayvanlar, her şeye burunlarını sokarlar.

Kavga sevmezler

BALIK (19.2-21.3): Kavgadan nefret eden bu burcun hayvanları huzurlu bir ortama ihtiyaç duyarlar. Sizin ruh hallerinizi dikkate alırlar ve hasta olduğunuzda sizi gözlerler. İçgüdüleri kuvvetli olan bu hayvanlar, sizin ne zaman kızgın ya da üzgün olduğunuzu anlarlar.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Köpeklerde kalp büyümesi


7 yaşındaki doberman cinsi erkek köpeğimizde kalp büyümesi olduğunu öğrendik. Bu hastalık ve tedavisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyoruz.

Kalp dilatasyonu (kalp büyümesi), kalp kasının inceldiği ve zayıfladığı bir kalp kası hastalığıdır. Kalp çeperinin genişlemesiyle karakterize olan bu hastalık sonucunda kalp normalden büyük bir hal alır. Kalpteki bu büyüme ve kalp kaslarındaki incelme ile zayıflama sonucunda, vücuda yeterince kan pompalanmaz ve kalp yetmezliği oluşur. Bu hastalık en çok Doberman, Boxer, Cocker Spaniel ve diğer büyük cins köpeklerde görülür.

Kalp büyümesine kalp kasını etkileyen enfeksiyonlar, kalbi etkileyen bağışıklık sistemi bozuklukları ve bazı besin yetersizlikleri yol açar. Kalbin enerji metabolizması için gerekli olan L-karnitin'in beslenme ile yeterli düzeyde alınamaması, yine bazı köpek cinslerinde Taurin gibi bazı amino asitlerin yetersiz alınmasının da bu hastalığa yol açtığı düşünülüyor. Hastalık ilerledikçe halsizlik, çabuk yorulma, depresyon hali, öksürme, solunum güçlükleri, karın bölgesinde büyüme, iştah ve kilo kaybı gibi belirtiler görülebilir. Veteriner hekiminizin yapacağı fiziksel muayene sırasında kalp ritimlerindeki anormallikler, kalp atışının zayıflaması ve akciğer seslerindeki anormallikler ortaya çıkacaktır. Bunun yanı sıra kan dolaşımının bozulmasına bağlı olarak diğer organlarda harabiyet ve bozukluklara bağlı belirtiler de şekillenebilir.

Kalp dilatasyonu sizin verdiğiniz bilgiler, fiziksel muayene ve kalbin incelenmesi sonucunda veteriner hekiminiz tarafından kolaylıkla tespit edilebilir. Elektrokardiografi ile kalbin analizi, röntgenle göğüs kafesi ve karın bölgesinin görüntülenmesi ve ekokardiografi yöntemleri de teşhise yardımcı olur. Kan ve idrar analizleri ile de kan dolaşımının bozulmasına bağlı olarak vücutta meydana gelen değişiklikler anlaşılacaktır.

Kalp büyümesinde uygulanacak tedavi kalpteki harabiyete ve etkilenen diğer organ sistemlerine göre değişiklikler gösterir. Oksijen tedavisi, serum uygulamaları, solunumu ve kalbin çalışmasını destekleyen ve düzenleyen ilaçlar tedavi seçeneklerinden bazılarıdır. Bunun yanı sıra L-karnitin ve Taurin ilaveleri, bunların eksikliğine bağlı kalp büyümelerinde çok olumlu sonuçlar verebilir. Uygulanacak tedaviler belirtileri hafifletse de, kalp kasında meydana gelen harabiyetler genellikle kalıcıdır ve kalp büyümesi çoğu kez gitgide artan bir hastalık tablosu ortaya çıkarır. Veteriner hekiminiz tarafından düzenli olarak yapılacak kontroller ve analizler, hastalığın tedavi altına alınabilmesi için hayati önem taşır.

Pako pano

Ekim ayında 4-5 günlüğüne gittiğimiz Didim Altınkum'da dişi, yeşil gözlü 4 yaşındaki Ankara kedisi kızımızı kaybettik. Kızımıza şu anda bakan bir aile varsa, kızımızı tekrar gerçek ailesine kavuşturmasını diliyoruz. (0535) 399 77 30.

4 aylık yavru dişi Golden Retriever cinsi köpeğim, İzmir'de Üçyol Osman Öksüz Parkı'nda kayboldu. Kızıl renkli köpeğimizin mavi sırt tasması vardı. Onu gördüyseniz lütfen beni arayın. (0533) 730 57 90.

Kapımın önüme orta boy beyaz bir Kaniş bırakıldı. Arka ayakları üstünde sıçrayıp yaptığı hareketlere bakılırsa usta bir akrobat. Bu sevimli dişi köpeği sahiplenecek bir aile arıyorum. mefram@e-kolay.net

3 aylık biri uzun tüylü tekir, diğeri siyah-beyaz maskeli iki dişi kediye yuva arıyorum. (0532) 411 18 71.

3 aylık dişi, tüm parazit tedavisi yapılmış, karneli, cana yakın, sakin ve oyuncu tekir bebek kediye aile arıyoruz. ikidelikedi@kedilerimiz.com.

Sekiz aylık tuvalet eğitimli, kısırlaştırılmış dişi Rottweiler ücretsiz olarak verilecektir. (0535) 418 76 76.
Yazının Devamını Oku

Sokaktaki melekler...

3 Ocak 2004
Siz onların çoğunu tanımazsınız.<br><br>Her zaman yüzlerinde bir <B>telaş</B> vardır. Çünkü telaşlanacak bir şey olmasa bile onlar biraz sonra telaşlı bir şey olacağını bilirler.

İşte; arabaların arasından karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir kedi yavrusu. Ya da bir dalda hasta gözüken kuş. Belki bir köpeğin uzaktan gelen acı sesi.

Bir anda o telaşlı yüze bir de korku ekleniverir.

Onlar; sokaktaki melekler.

*

Hemen hemen çoğu zengin değil.

Zengin olmaları da olanaksızdır, çünkü onların yaptıkları işler para getirmiyor olmalı.

Sevgi veriyorlar; karşılığında hiçbir şey almadan...

Telaşlanıyorlar; boşuna...

Korkuyorlar; faydasız...

Çaba harcıyorlar, didiniyorlar, geceleri dahi hiçbir erkeğin yapamayacağı yürekliliği gösterip tehlikelere atılıyorlar; kazançları sadece gönül huzuru...

Bunun için paraları-pulları yok onların.

*

Ben onları taa uzaktan tanırım.

Her biri bir melek.

Hangi yaşta olurlarsa olsunlar, yüzlerinde sevginin yansıması, akıl almaz bir güzellik vardır.

O hüzünlü gözlerinden sevda fışkırıyor gibi.

Otursanız yanlarına, içinizden başınızı onların dizlerine koyup uyumak istersiniz.

Çünkü güvendesiniz.

İncitmezler sizi.

Adları öyle:

Sokaktaki melekler...

*

Gerektiğinde bir anda birer birer savaşçı kesilebilir, bir dişi aslan gibi öne atılabilir, o merhamet dolu göğüslerini bir çelikten kalkan gibi siper edebilir, hıçkırıklarını keskin kılıç gibi kullanabilirler.

Onlar hayvanları çocukları gibi gördükleri için, durmadan yavrusu vurulan her anne gibi haklı bir isyanları vardır.

Ama çok geçmez...

Birazdan dönerler melek kimliklerine.

Onları hayvanlarla ilgili toplantılarda, eylemlerde görebilirsiniz belki kimi zaman.

Ama daha çok bir köşebaşında bir kedi yavrusuna süt verirken... Bir yolun kenarındaki yaralı köpeği kucaklamışken... Bir kuşu sarıp sarmalamış veterinere yetiştirmeye koşuştururken..

Ve en çok çaresiz, yorgun düşmüş ağlarken bulabilirsiniz.

Gözleri yaşlıdır çoğu zaman.

Adları öyle:

Sokaktaki melekler...

Bu hastanenin 15 bin kayıtlı hastası var

Evcil hayvanlar tarihin hiçbir döneminde bugünkü kadar ‘‘insan‘‘ olmadı. Artık giysilerinden oyuncaklarına kadar her türlü pet ürününün satıldığı dev mağazaları ve pet pazarları var. İnternette pet siteleri, pet kitapları ve pet kütüphaneleri oluştu. Evcil hayvanlar için oteller, pet mezarları bile var. Sadece evcil hayvanların tedavi edildiği özel hayvan hastaneleri kuruldu. Bu hastanelerde tedavi yöntemleri, ilaçlar bile insanlarınkiyle aynı.

Bir hayvan hastanesini insan hastanesinden ayıran tek şey hastalar. Hatta insanlar için sağlayamadığımız koşullarda, insandan daha insanca tedavi oluyorlar. İstanbul Levent'teki Animalia Hayvan Hastanesi'nin bir gününü izledik. Burada sedyede ilgisiz bekleyen, hastaneye kabul edilmeyen hastalar, doktorlarla kavga eden hasta yakınları ve karmaşa görmüyorsunuz. Düzen, temizlik ve özen dikkat çekiyor. Kortizon, anestezi, kemoterapi, röntgen, enfeksiyon, antibiyotik gibi insan hastanelerinde duyduğunuz ne kadar sözcük varsa hepsi burada da telaffuz ediliyor.

Hastaların arasında kaza geçireni de var, kanser olanı da. Kilosundan şikayetçi olan da, hiç yemek yemeyen de burada. Arada gürültücü bir papağanın yaygarasını, yediği iğneden can havliyle bağıran bir Cocker'ın çığlığı kesiyor. Böyle durumlarda bekleme salonundaki hastalar oldukları yerde şöyle bir toparlanırken, sahipleri hemen yumuşak dokunuşlarla onları tesseli etmeye çalışıyor.

Fakat durum genelde sakin. Hatta hastalar birbirlerine karşı nazik ve saygılı. En azgın köpekler, en şımarık kedilerle yanyana ama çıt yok.

UZAYLILAR GÖRSE

Gezdirilen köpeklerin peşinde naylon eldivenle pisliklerini toplayan sahiplerini görseler, uzaylılar bu manzara karşısında insan yerine köpekleri muhatap alırdı herhalde. İki gün boyunca ameliyathanelerini, hastalarını, doktorlarını izlediğimiz İstanbul Levent'teki Animalia Hayvan Hastanesi bunu akla getiriyor.

Hastalar ve sahipleri daha bekleme odasında güleryüzle karşılanıyor. Varsa derhal dosyaları ve bilgisayar kayıtları çıkarılıyor, acil durumlar istisna, muayene sırayla oluyor. Hastalar hemen her tür ve cinsten. Ağırlık köpek, kedi, kuş ve diğer egzotik hayvanlarda. Hayvanların sağlığı dışında hiçbir müdahale talebi kabul edilmiyor. Kulak, kuyruk kesme, tırnak sökme, ses teli kesilmesi hastane yönetimine göre etik dışı.

Hastanenin tıbbi atık kategorisine giren atıklarını Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İSTAÇ topluyor.

Rakamlarla hayvan hastanesi

7 veteriner hekim ve 33 yardımcı personel çalışıyor.

Bayram, haftasonu ve sayım günleri dahil 24 saat açık.

Günde 60-70 hasta kabul ediliyor.

En yoğun saatler 10.00-12.00 arası. Bu saatlerden sonraki sakinlik o günün ameliyatlarının başladığının işaretçisi.

Günde ortalama 5 ameliyat yapılıyor. 5 katlı hastanede 5 muayene odası, 3 ameliyathane, 2 yoğun bakım ünitesi var. Jeneratör, ultrason, EKG ve röntgen odası ve ambulans mevcut.

Bilgisayarda kayıtlı 15 bin civarında hastaları var.

ROCKY, Sivas Kangal - Kurt kırması, erkek, 3 yaşında

Rocky'nin şikayeti karnındaki şişlik. Bu şişlik ortaya çıktığından beri halsiz ve yemek yemiyor. Rocky'ye önce yanlış tedavi yapılmış. Karnındaki şişlik, içinde biriken ihtihaplı sıvıdan kaynaklanıyor. Muhtemelen yediği bir kemik bağırsağına saplandı ve ihtihap yapıyor. Rocky ameliyat olacak. Ama müdahale geciktiği için ameliyat masasından kalkamama ihtimali var.

KÖPÜK KENDİNİ DOKTOR SANIYOR

Köpük tipik bir sokak köpeği. Henüz altı aylık ama yaşına göre ağır ameliyatlar geçirdi. Araba çarpmış olarak bulunduktan sonra hastaneye getirildi ve daha serum takılıyken terk edildi. Üç aydır gelip soran olmadı, bu sürede üç kez ameliyat geçirdi. Şimdi neşesi yerinde ama arka sağ ayağını hiç kullanamıyor. Hastanedekiler ona bir sahip arıyor ama Köpük burada olmaktan son derece memnun. Kendini aileden kabul ediyor. Gelen bütün hastaları tek tek kokluyor, yani ilk tetkikleri o yapıyor.

PRENS, Golden Retriever, erkek, 7 yaşında.

Onu çok zor günler bekliyor. Şimdilik canı yanmıyor ama penisinde çıkan yaralara biyopsi yapıldı, sonuç kötü. Derhal kortizon ve kemoterapi tedavisine geçilecek. Kan sayımı yapıldı, ilaç kullanmasında bir sakınca yok.

LOLLY, İran kedisi, dişi, 2 yaşında.

Problemi, gözlerinin akması. Türünü diğerlerinden ayıran basık burnu gözyaşı kanallarının işlevini yapamamasına neden oluyor. Bu İran kedilerinde sık görülen bir rahatsızlık. İlaçla müdahale edilecek, sonuç alınmazsa operasyonla gözyaşı tahliye kanalları açılacak. Lolly'nin bir sorunu daha var: Kurtulamadığı aşırı kiloları. Doktor sıkı bir rejim öneriyor.

Eksik aşılarını da en kısa sürede tamamlatması lazım.

CHARLIE, Macavs Papağanı, erkek, 2 yaşında.

Bazı tüyleri ters çıkıp derinin içinde ilerliyor. Bunlar düzeltilmezse kanatlarını açamıyor. Ağır hastalarla kıyaslandığında Charlie'nin derdi kıldan tüyden sayılır. Ama buna mukabil klinikte en çok yaygarayı o yapıyor. Üstelik ağzı da bozuk: Diğer hastalara ‘‘Çatlak, kaltak‘‘ diyor. Neyse ki elma verince susuyor.

POLY, Chivava, dişi, 4 aylık.

Bir sabah Poly'nin topalladığı fark edildi ve nedeni hiç anlaşılamadı. Poly'nin ayağı kırık. İlk müdahale olarak ayağı bandaja alındı. Ameliyat şart. Henüz genç olduğu için doktor çok kısa sürede iyileşeceğini söylüyor. Aslında ona kalsa ameliyat falan olmaz. Sürekli kucakta gezdiği için halinden pek de şikayeti yok.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Kedilerde diyafram fıtığı

Üç yaşındaki kedim iki yıl önce bir trafik kazası geçirdi. Günlerce sırtının kuyruğa yakın kısımlarını yaladı, bir süre sonra da nefes darlığı başladı. Diyafram yırtığı olduğunu, organların birbirini iterek adeta yer değiştirdiğini ve kesin olarak ameliyat olması gerektiğini öğrendik. Ameliyatın riskli olmasından korkuyorum. Gerçekten böyle bir risk var mı?

Diyafram, göğüs kafesi içindeki organlarla karın bölgesindeki organları birbirinden ayıran geniş bir kas tabakasıdır. Diyafram, aynı zamanda kasılma ve gevşeme hareketleri ile solunuma da destek verir. Kedilerde genellikle şiddetli çarpma, trafik kazaları ve yüksekten düşmeye bağlı travmalar sonucunda bu kas tabakasında değişik büyüklükte yırtılmalar oluşabilir. İstatistik bilgilere göre kedilerde en yaygın diyafram yırtılması sebebi trafik kazalarıdır.

Diyafram fıtıklarının en bariz belirtisi solunum güçlükleridir. Yırtığın büyüklüğüne göre şiddetli vakalarda dil ve mukozalarda morarmalar, kusma ya da yemek yememe gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları da ortaya çıkar.

Diyafram fıtıklarında hayati risk, diyaframdaki yırtığın yerine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişir. Diyaframdaki küçük bir yırtık herhangi bir ciddi belirtiye sebep olmadan kedinin normal yaşamını sürdürmesini engellemeyebilir. Ancak şiddetli ve büyük yırtılmalarda belirtiler hayati tehlike oluşturacak şekilde dikkati çeker.

Şiddetli solunum problemine yol açan ve akciğerler üzerinde basıncın kedinin hayatını tehlikeye atacak düzeye ulaştığı durumlarda, cerrahi müdahale gerekir. Ameliyat olmadan solunum yetersizliği nedeniyle kediyi kaybetme riski ameliyat risklerinden daha fazla ise, veteriner hekiminiz de size ameliyatı önerecektir. Ülkemizde de fakültelerin cerrahi bölümlerinde, teknik donanımı ve bu konuda uzman hekimi bulunan özel klinikler ve hayvan hastanelerinde bu ameliyatlar başarı ile yapılıyor. En önemli şey, ameliyat olmadan mevcut risklerle ameliyata bağlı oluşabilecek risklerin veteriner hekiminiz tarafından kedinizin durumuna göre doğru olarak değerlendirilmesidir.

PAKO’ya mektuplar

Yeni yıl dileğim

Sevgili Pako,

Yeni yıl geldi, ama 2004'te de bizleri zehirleyecek insanlar çıkabilir. Babanın dediği gibi ihaneti tanımayan bizleri, çıkar uğruna kendilerine tapanlara tercih etmeyenler de olabilir. Her şeye rağmen, çok inanmasam da, 2004'ün halkımıza acı, açlık ve mutsuzluk getirmemesini diliyorum.

Datça'dan Pati

Pako pano


Köpeğim Habib, Beyoğlu İmam Adnan Sokak'taki kafemin önünde kayboldu. O benim ilk evcil hayvanım ve benim için çok önemli, (0537) 624 64 54.

Göğsünde ve sol patisinde beyaz lekesi, burnunun üstünde ufak bir yara izi, karnında ameliyat izi, yanağında ve çenesinin altında beni olan siyah dişi köpeğim Zoey 15 Aralık'ta Erenköy Ethemefendi Caddesi'nde kayboldu. Görenlerin beni aramasını bekliyorum. (0216) 357 42 26; (0532) 315 52 76.
Yazının Devamını Oku

Başbakan’ı niçin köpekler bekliyor?...

27 Aralık 2003
Gazetelerdeki haberi bana okudular; <B>Başbakanlık'ın önünde köpekler nöbet tutup, teröre karşı orayı bekliyorlarmış.</B> Ben biliyorum niçin.

Çünkü köpeklerde insanlarda olmayan yetenekler var. Onlar daha iyi duyarlar, iyi koku alırlar, sezgileri güçlüdür. Dost kılığında yaklaşan birisinin gerçek niyetini hissederler köpekler.

Ve iyi bir köpek sahibi onun bu sezgisini hemen anlar.

Köpeklerin böyle güvenlik işlerinde kullanılması bundandır.

Ama asıl:

Köpekler asla ihanet etmezler.

Kimileri insanları satın alabilirler, onların iki taraflı oynamalarını sağlayabilirler.

Bunu köpekler asla yapmazlar.

Yapamazlar...

Doğalarında yoktur.

*

Peki niçin istemiyorsunuz köpekleri?

Küçük ‘‘Tombik’’i ensesinden tutup, hiç acımadan niye evinden sokağa attınız?

Niçin onları öldürüyorsunuz, niçin sokak başında olmalarından rahatsızsınız, niçin onlar açlar ve vuruluyorlar?

‘‘El Kaide geliyor’’ deyince köpekleri yardıma çağırmak, ama hemen sonra El Kaide kadar acımasız davranıp onları öldürmek.

Belki de işte insanoğlunu samimiyette köpeklere muhtaç eden dahi bu huylarıdır.

Dürüst, ikiyüzlü olmayan birisini aradıklarında köpeklere koşuyorlardır.

*

Bizim dünyamızda yalan yoktur.

Siz hiç sevdiği halde hırlayan, sevmediği halde kuyruğunu sallayan köpek gördünüz mü?

Görmemişsinizdir.

Kimse göremez.

O zaman ‘‘Tombik’’i niçin evinden attınız?

Öte yandan niçin ‘‘El Kaide gelirse...’’ diye köpekleri Başbakanlık'ın önünde bekçi yaptınız.

*

Başbakan işine geçerken şöyle bir durup o köpeklere bakar ve niçin onların orada ‘‘gerekli’’ olduğunu düşünür mü dersiniz?

Belki bakar ve düşünür:

Her gece o köpekler gibi yüzlercesinin zehirli etlerle, silahlarla öldürüldüğünü... Ama insanlardan daha yetenekli, daha samimi, daha cesur, daha dost, daha mert, daha dürüst oldukları için kendisini bekleme görevinin köpeklere verildiğini...

Belki bakmaz ve düşünmez bile.

Geçip gider...

YARAMAZ BİR KEDİNİN YENİ YIL KARARLARI

Yeni yıl kararlarının insanlara mahsus olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. 2003 yılında yaramazlıklarıyla sahibini çok üzdüğünü farkına varan bir kedi dostumuz, yeni yılda daha uslu bir kedi olmak istediğini söyledi ve kararlarını bizimle paylaştı.

n Evdeki hamster'ı yemeye çalışmayacağım. O da benim gibi sahibimin çok sevdiği bir evcil hayvan.

n
Mama kutusunun karşısına geçip bağırmayacağım. Yemek zamanı geldiğinde mamam önüme zaten getiriliyor.

n Camın önünde otururken, dışarıdaki kuşları yakalamaya çalışmayacağım.

n
Sahibim korku filmi seyrettikten sonra, tüylerimi kabartarak onu korkutmayacağım.

n Kaktüsü ısırmayacağım, o da beni ısırır.

n
İnsanlar dart oynadıkları zaman, sıçrayıp yakalamaya çalışmayacağım.

n Gecenin bir yarısında sahibimin göğsüne tüneyip onu uyandırmayacağım.

- Karşıma bir köpek çıktığında ona saldırmayacağım. Beni yerle bir edebileceği ihtimalini aklımda tutacağım.

n Apartmanın merdivenlerine uzanıp insanların geçmesini engellemeyeceğim. Ben kibar bir kediyim.

n Bilgisayarı ve televizyonu sevgili kuyruğumu aydınlatmak için kullanmayacağım. Onların farklı işlevleri var.

n Sahibim bilgisayarda çalışırken onu rahatsız etmeyeceğim.

n
Eve gelen yabancılara gözümü dikmeyeceğim. Herkes beni sevmek zorunda değil.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Kedim neden tuvaletini kum kabına yapmıyor?


10 yaşındaki erkek Ankara kedimiz son zamanlarda tuvaletini tuvalet kabının dışına yapmaya başladı. Bazen kum kabının olduğu oda dışındaki yerlere de yapıyor. Bu huyundan nasıl vazgeçirebiliriz?

Kum kabının dışına ve değişik yerlere tuvalet yapma, yaşlı kedilerde en sık rastlanan davranış problemlerinden biridir. Veteriner hekiminiz kedinizi muayene ederek, bu davranışa yol açacak bir sağlık sorununun olup olmadığını tespit etmeli.

Kedilerde kum kabının dışına tuvalet yapma, çok sık idrar ve dışkı yapmaya neden olan bir hastalığın habercisi olabilir. Kolit, bağırsak yangıları, şeker hastalığı, hipertiroidizm, böbrek ve karaciğer hastalıkları ve alt üriner sistem hastalıkları bu hastalıklar arasında ilk akla gelenlerdir.

İdrar ya da dışkı yaparken sancıya neden olan eklem hastalıkları, anal kese hastalıkları, sancılı kolitler ya da kum kabını bulmasını engelleyen görme kaybı gibi sağlık problemleri de bu soruna neden olabilir. Bu hastalıkların tedavi edilmesi ya da bu duruma uygun bir şekilde kum kabının daha kolay tuvalet yapması için yeniden düzenlenmesi, kum kabının kedinin günün çoğunu geçirdiği yere konması ya da kum kabı sayısının arttırılması problemin çözümüne yardımcı olur.

Kum kabı dışına tuvalet yapma problemi her yaştaki kedide strese bağlı olarak ortaya çıkabilir. Yeni bir eve taşınma, kedinin odasının ya da kum kaplarının yerinin değiştirilmesi, aile fertleri ya da ortamdaki diğer evcil hayvanlarla ilgili değişiklikler gibi stres kayanaklarının azaltılması problemin çözümüne yardımcı olur.

Bazı kediler kum kabından ya da içindeki kumdan hoşlanmadıkları zaman, tuvaletlerini kum kabının dışına yapabilir. Kum kabını temizlerken kullandığınız parfümlü temizlik malzemeleri ya da antiseptikler de kedinizin kum kabından uzaklaşmasına neden olabilir.

Kum kabının bulunduğu yer bazen kedinin tuvalet ihtiyacını karşılamasına uygun olmayabilir. Bazı kediler yemeklerinin ve suyunun bulunduğu yerin yakınında tuvalet ihtiyaçlarını gidermek istemezler. Evdeki trafiğin çok yoğun olduğu noktalarda kediler rahatsız olur ve tuvaletini başka yerlere yapabilir. Kum kabını evdeki diğer kedilerle paylaşmak istemeyebilir. Bazı kediler de idrarını yaptığı kaba dışkısını yapmaz. Kum kabı sayısını artırmak, daha büyük bir kap kullanmak, kumu günlük olarak yenilemek, haftada bir kum kabını temizlemek ve kabı sakin bir yere koymak problemi çözebilir.

Evcil dostlara modern klinik

Kedi köpek maması markası Purina, İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nin İç Hastalıkları muayene salonunu yeniledi. Klinik her gün 08.00-16.00 saatleri arasında halka açık olarak hizmet verecek.

PAKO’ya mektuplar

Çocuklarımı özledim

Çok sevgili Pako,

Her cumartesi sayfanı okuyorum. Bu mektubu yazarken çok zorlandım, ellerim titriyor çünkü hastanedeyim. İzmir'de yaşıyorum ve kimsesiz pek çok çocuğa bakıyorum. Bunların hepsi senin gibi dört ayaklı çocuklar. Baban hayvan hakları hakkında iyi bir haber verdiği zaman ben de sizinle birlikte seviniyorum. Tatsız bir olay olduğunda çok üzülüyorum. Pako'cuğum, ben ne yazık ki çok kötü bir hastalıkla mücadele ediyorum. Çocuklarıma şimdilik benim gibi kimsesiz çocukları seven dostlarım yardımcı oluyor. Onları özlediğim için onlara bakan dostum albümden birkaç fotoğraf yolladılar bana. Sana da yolluyorum. Islak burnundan öpüyorum. Hoşçakal.

Güzin


Pako pano

11 yaşında dişi, kızılkahve-beyaz renkli Saint Bernard, Bodrum Gümbet'te kayboldu. Köpeğimiz Green'i bulan ya da yerini bilenlerin 0252 313 79 70 ve 0532 263 59 65 numaralı telefonlardan Mehmet Kazan'a haber vermeleri rica olunur.

5 aylık kızımız İspanyol Cocker Köpük'ü Bostancı civarında kaybettim. Lütfen onu bulmama yardım edin. 0216 366 74 18.

Beyaz renkli, mavi gözlü 7 aylık dişi Ankara kedisi Şişli'de kayboldu. Mavi çıngıraklı tasması var. 0537 221 88 19.

2,5 yaşında safkan Buhund cinsi erkek köpeğim. Kendime eş arıyorum. 0533 764 14 17.

Florya'da yaşayan 2,5 yaşındaki erkek Belçika kurdu Jess, kendine eş arıyor. 0532 445 88 18.

Sahibi ölen eğitimli, kısırlaştırılmış kediye yuva aranıyor. 0216 475 28 96.

1 aylık sevimli bir tekir kediyim. Sıcak bir yuva arıyorum. 0532 333 85 58.
Yazının Devamını Oku

Deney hayvanları korkuyorlar...

20 Aralık 2003
Fakültelerin bodrum katlarındaki karanlık yerlerdeki kafeslerin içinde kediler-köpekler-tavşanlar-kuşlar var. Onları deneyde kullanıyorlar.

Diyelim ki bir kedinin ayağını kırıp, sonra yapıyorlar.

Bir köpeğin yanağına önce kanser hücresi aşılayıp, onu kanser hastası yaptıktan sonra üzerinde ilaçları deniyorlar.

İlaçların insanlara ne dozda zarar vermeye başladığını görmek için diyelim ki bir Seter'e giderek artan dozda ilaç veriyorlar, onun ne zaman öleceğine bakıyorlar.

Bakıyorlar ki öldü, o doz tehlikeli

demek için.

Kadınların kozmetik malzemeleri önce kedilerin cildinde deneniyor, küçük bebeklerin tüylerini tıraş edip üzerine kimyasal maddeleri sürüyorlar. O maddelerden sonra pudralar, rujlar, kremler, güzellik ilaçları yapıyorlar.

Bir köpeği uyutup karnını yarıyorlar, sonra öğrenciler onun üzerinde dikişi öğreniyorlar.

Çok zaman köpek bilmem kaçıncı öğrencide uyanıyor.

Ağlıyor, ağlıyor...

*

Bunlar tüm dünyada aslında yasak.

Suç.

Ama tıp fakülteleri, veterinerlik fakülteleri bu yasakları dinlemiyorlar.

Şimdi gidip baksanız, bütün tıp ve veterinerlik fakültelerinin bodrum katlarında kediler-köpekler var kafeslerde ve deney hayvanı olmak için sıralarını bekliyorlar.

Başlarına geleceği hissederek...

Onlardan kimisi belki de sizin kayıp kediniz-köpeğinizdir.

Yakında karınları yarılacak, ciltlerine kanser aşılanacak, ayakları kırılacak.

*

Biz bunları biliyoruz.

Bu suç.

İnsanların tıp adına, bilim adına bu ilkelliği yapmaya hakları yok.

Olsaydı; tüm uygar dünya bu deneyleri yasalar çıkartarak, polise görev vererek yasaklamazdı.

Şu anda bile tüm tıp fakültelerinin bodrum katlarında kediler-köpekler ağlayarak yardım bekliyorlar.

Bizleri seven insanlar ise bu gerçeği bile bile, duymamazlıktan, görmemezlikten geliyorlar

Çünkü çaresizler.

Güçleri yetmiyor.

Bir gün hayvanseverler çoğaldığında, biraraya geldiklerinde, el ele verdiklerinde belki bu önlenebilir.

Ama şimdi...

Bir şeyler yapan yok.

Onlar kafeste korkuyorlar ve ağlıyorlar.

Takvim yıldızı oldular

Sarı, Lady, Paşa, Nuri, Timuçin... Adını La Fontaine'in ünlü masallarından alan Fontaine Takvimleri'nin 2004 yıldızlarından sadece birkaçı. Grafik tasarımcı Halim Yalçın'ın hazırladığı ve Remzi Kitabevi'nin dağıtımını yaptığı takvimler için bu sene birbirinden güzel kedi ve köpekler poz verdi. Sahipleri tarafından yıkanıp taranarak çekimlere hazırlanan hayvanların ırk özellikleri ve özgeçmişleri de takvimlerde yer alıyor.

Grafik tasarımcı Halim Yalçın hayvanlarla ilgili ilk takvimi 2000'de tasarladı. Yalçın'ın çalıştığı reklam ajansının müşterilerine hediye etmek amacıyla hazırladığı takvim, müşterilerden gelen taleple sonraki senelerde de devam etti.

Uskumru, pisi, lüfer ve benzeri balıkların yer aldığı 2000 takvimindeki balıkların üreme mevsimleri, özellikleri ve lezzetleri hakkında bilgiler yer alıyordu. İlk başta sadece müşteriler için hazırlanan takvim Remzi Kitabevi'nden gelen dağıtım teklifi sayesinde kitapçı raflarında yerini aldı ve bir hayran kitlesi edindi.

2003 takvimi kedi ve köpeklerle geldi. O kadar sevildiler ki 2004 takviminde de saltanatlarını sürdürüyorlar... Üstelik kedi ve köpekseverler için iki ayrı takvim hazırlandı. Takvim için seçilen hayvanlar son derece heyecanlı bir şekilde geldikleri çekimlere sahipleri tarafından yıkanıp, taranarak, pudralanarak hazırlandılar.

Takvim sayfalarında farklı cinsten kedi ve köpeklerin ırk özelliklerinin yanı sıra, her bir modelin özgeçmişleri de yer alıyor. Masa ve duvar takvimlerindeyse ansiklopedik ve pratik bakım bilgileri, mevsimsel önlemler ve özdeyişler var.

NAZLI MODELLER

Kedi ve köpeklerin takvimler için poz vermesi pek de kolay olmamış. ‘‘Nazlı modelleri poz vermeye ikna etmek biraz zaman aldı ama çekimlerde profesyonel mankenleri aratmadılar‘‘ diyen Halim Yalçın, bu takvim yüzünden yaz tatilinden bile vazgeçmiş. Fotoğrafçı Mustafa Dilaver köpekleri Beykoz'daki Village Park'ta, kedileri Levent'teki Boğaziçi Hayvan Hastanesi'nde fotoğraflamış.

Fontaine'nin masa ve duvar takvimlerinin dışında yine kedi ve köpeklerin yer aldığı fihristler, kitap ayraçları var. Genel dağıtımını Remzi Kitabevi'nin yaptığı ürünler Remzi Kitabevi'nin dışında Kabalcı, Pandora, Nezih, Net, Megavizyon, Patika gibi büyük kitapçılarda da satılıyor. Masa takvimlerinin fiyatı 10 milyon, duvar takvimlerininki 12.5 milyon.

Halim Yalçın kedi ve köpekli takvimlerden sonra eşek ve güvercinlerin yer aldığı takvimler tasarlamayı planlıyor. Sokak köpeklerinin hikayelerini anlatan takvim hazırlamak da hedeflerinden biri.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Köpeklerde Lyme hastalığı


Köpeğimizi yurtdışına çıkarmak için gerekli aşılarını yaptırırken, lyme hastalığına karşı da aşılanması gerektiğini söylediler. Bu hastalık hakkında bilgi verebilir misiniz?

Lyme hastalığı ilk olarak 1975 yılında teşhis edildi ve araştırmalar sonucunda yabani hayvanlarda uzun yıllardır mevcut olduğu yönünde bulgulara rastlandı. Lyme köpeklerde ilk olarak 1984'te görüldü. Hastalığın sebebi borellia burgderferi adı verilen spiroket grubu bir bakteridir. Bu bakteri köpeklere keneler yoluyla geçer ve enfeksiyon oluşturur.

Bu bakteriyi taşıyan keneler, köpek vücudunda 48 saatten fazla kaldıklarında hastalığı bulaştırabilirler. Belirtiler hastalık bulaştıktan sonra genellikle 2 ila 5 ay içinde ortaya çıkar. Hayvanın yaşına ve bağışıklık durumuna göre değişik belirtiler meydana gelir. En sık rastlanan belirtileri şöyle sıralayabiliriz: Eklem, kalp, böbrek ve sinir sistemi problemleri. Eklemle ilgili olarak seyreden lyme hastalığında aniden meydana gelen eklem rahatsızlıkları, topallık, lenf yumrularında şişme ve ateş görülür. Kalbi etkileyen lyme hastalığı kalp blokajları yaparken, böbrekle ilgili seyredenler öldürücü böbrek tahribine yol açabilir.

Hastalığın teşhisi için testlerden ve özellikle de elisa yönteminden yararlanılır. Köpeğinizi hastalıktan korumak için aşılama ve kene mücadelesine önem vermelisiniz. Düzenli olarak yapılan kene mücadelesi ve aşıların her yıl tekrarlanması hastalığa karşı korunma sağlar. İnsana da bulaşabilen bu hastalıktan köpeğinizi korumak için, aşı yaptırmalı ve bunun sağlık karnesine belgelenmesini sağlamalısınız. Birçok ülke evcil hayvan girişinde bu belgelemeyi kontrol eder.

Pako Pano

7 yaşındaki siyah-beyaz renkli erkek Collie cinsi köpeğimiz kayboldu. Çengelköy'de oturuyoruz, köpeğimiz site içinde dolaşır ve 1 saat sonra geri dönerdi. Bu kez öyle olmadı ve ondan hiç haber alamadık. Ben ve ailem onu çok özledik. Ondan gelecek haberleri bekliyoruz. nihanozdamar@hotmail.com.

 Ben Edirne'de yaşayan sekiz yaşında beyaz dişi Terrier cinsi bir köpeğim. Sahiplerimin bir bebekleri oldu ve bebeğimiz yakında emeklemeye başlayacak. O yüzden geçici bir süre bana bakabilecek bir aile arıyorum. (0284) 235 16 81, (0542) 713 68 49.

 Komşumuzun balkonuna gelen, ancak oradaki hemcinsi tarafından kabul görmediği için bize misafir olan kediye İzmir'de yuva arıyoruz. Kar gibi bembeyaz, 7-8 aylık dişi kedi son derece terbiyeli. (0532) 265 21 36.

 2.5 yaşında erkek Belçika Kurdu Jess kendine bir eş arıyor. (0532) 445 88 18.
Yazının Devamını Oku

Nasıl işe yaradım...

13 Aralık 2003
Pazar günleri akşam saatlerinde bizim ev telaşlı oluyor. Annem her şeyi benim televizyona çıkma saatime göre ayarlıyor.

Önüne gelen bana ‘‘Bakalım bu sefer nasıl olmuş programın Pako?’’ diye soruyor.

Benim bir şeyden haberim zaten yok.

Annem güzel yemekler yapıyor pazarları.

Ama ben perhizdeyim.

Babam tam benim programım başlayınca televizyonu ayarlamaya kalkmasın diye, annem ona sık sık ‘‘Program başlarken netleştirmeye kalkma sonra... Bir tek İspanyol televizyonu çıkmasın yine...’’ diyor.

Beni sevenler telefonla arıyorlar.

Annem ‘‘yönetmen olarak’’ onlara ‘‘kameraya nasıl ışık verdiğini’’ uzun uzun anlatıyor.

*

Benim gibi hem yazı yazan, hem televizyona çıkanların niye öyle olduklarını şimdi daha iyi anlıyorum.

İnsan yan yan yürümeye başlıyor.

Herkes tanıdığı için selam verenler tabii ki çoğalıyor.

Selam vermeyenlere de bakıyorsunuz ki acaba tanır mı diye.

Babam buna ‘‘medyatik üşütüklük’’ diyor.

Babam ‘‘İlerde yolda herkese bakıp sırıtarak yürümeye başlarsın, o bir ileri aşamasıdır’’ diye ekliyor.

Nasıl olsa kendisini tanıyan yok.

*

Geçen hafta bana ‘‘İnt'e de girdin’’ dediler.

Ben böyle tuhaf haberleri sevmiyorum.

Çünkü ‘‘Antibiyotik yiyeceksin’’ dediklerinde, iğne değil, şeker sanıp kuyruğumu boşuna sallamıştım.

Babam ‘‘Tekzibe gidiyorsun yazından dolayı’’ diye haber verdiğinde de sanmıştım ki ‘‘tekzip’’ tatil gibi gidilen bir yer.

Bir yere gidilmedi.

Bu sefer ‘‘İnt'e girdin’’ denilince saklandım.

Meğer TRT-1'den sonra, TRT-İnt'in, yani TRT'nin yurtdışı yayınlarında da programımı yayınlamaya başlamışlar, umumi istek üzerine.

Avrupa'daki Türkler, Asya memleketleri, nereden nereye kadar ‘‘Pako'ya mektuplar’’ ikinci kez yayınlanıyormuş.

Herkes mutlu bu olanlardan.

*

Ben de mutluyum.

Çünkü işe yaradığımı hissediyorum.

İnsanların sokakta bana bakışlarından, artık beni anladıklarını, bizlerle sanki dost olmaya karar verdiklerini biliyorum.

Gözlerinde sevgi var onların.

Bir tek arada bir bizim kara kediyi benim tabağa yakın görüp kovaladığımda babam ‘‘Koskoca yazar ve televizyon ünlüsü oldun, kedi kovalamaktan vazgeçmedin...’’ diye kızıyor.

O kadar.

Yoksa; anladılar beni...

Hayvanseverlerin internet dayanışması: Sokaktaki Melekler

Hayvan dernekleri, barınaklar ve gönüllüler, sokak hayvanları için kalıcı çözümler bulmak amacıyla internet ortamında birleşti. Bahadır Senemoğlu'nun başkanlığını yaptığı Sokaktaki Melekler Grubu, internet olan her yerde hayvanseverlerin iletişimlerini ve yardımlaşmalarını sağlamayı amaçlıyor.


Sokaktaki Melekler, acı çeken hayvanlar için kalıcı çözümler bulmayı hedefleyen bir e-posta grubu. Grubun başkanı 30 yaşındaki Bahadır Senemoğlu. Ankara'da yaşayan Senemoğlu, iktisat mezunu ve yatırım danışmanlığı yapıyor.

Grubun kurulmasına sokaktaki ve barınaklardaki hayvanların çektiği acılar sebep oldu. Bahadır Senemoğlu, Sokaktaki Melekler'i 19 Nisan 2003'te arkadaşları Burcu Işıkçı ve Özgün Öztürk'ün desteğiyle kurdu.

Türkiye'deki dernek ve barınakları tek bir çatı altında birleştirip, birbirleriyle iletişimlerini ve yardımlaşmalarını sağlamak, grubun en önemli amaçlarından biri. Hayvanlara acı çektirenleri ve yok edenleri protesto eden grup, hayvanlar için güzel şeyler yapanları da alkışlamayı ihmal etmiyor.

565 ÜYESİ VAR

Grup hayvan hakları dernekleri ve barınaklarının da dahil olduğu 565 üyeden oluşuyor. Türkiye'nin farklı şehirlerinin yanı sıra Amerika, Almanya ve Hollanda'dan üye olanlar var. Bahadır Senemoğlu grubu kendi sitesi www.delidana.com'dan yaptığı tanıtımlarla oluşturdu ve daha sonra aktif çalışanların çevrelerine duyurmasıyla gruba yeni üyeler eklendi.

Barınaklar grup sayesinde birbirleri arasında daha kolay yardımlaşabiliyor. Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı Sokaktaki Melekler sayesinde 20'ye yakın barınağa yemek yardımı yapmaya başladı. Sokaktaki Melekler'de tanışıp kendi aralarında gruplar kurarak zor durumdaki barınaklara ve hayvanlara ulaşanların sayısı da bir hayli fazla. Yetkilileri kısırlaştırmaya ikna etmek ve hayvan sevgisini tüm insanlara yaymak, Sokaktaki Melekler'in ileriye yönelik hedefleri.

Sokaktaki Melekler e-posta grubuna üye olmak isteyenlerin baha@delidana.com adresine Sokaktaki Meleklere Ekleyiniz başlığıyla bir mail atmaları yeterli.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Kedinizi soğuktan koruyun

Kedim günün büyük bölümünü dışarıda gezerek geçiriyor. Soğuk havalarda dışarıda kalması sağlığına zarar verir mi?

Hipotermi adını verdiğimiz vücut ısısının normal değerler altına düşmesi, kışı dışarıda geçiren kedilerde en sık rastlanan problemdir. Barınacak yerin soğuktan yeterince korunmaması, gıda ile alınan kalorinin yetersiz olması ve ıslak kalma sonucu evcil ya da sokakta yaşayan hayvanlar bu sorunla karşı karşıya gelebilir.

Kediniz günün çoğunu dışarıda geçiriyor ya da tamamen ev dışında kalıyorsa, bahçenizde ya da uygun bir yerde soğuktan ve yağmurdan korunabileceği küçük ve sıcak bir yer hazırlamalısınız. Bu yerin zeminine eski bir battaniye ya da sıcak tutacak kumaşlar koyabilirsiniz.

Dışarıda yaşayan kediler, vücut ısılarını koruyabilmek için ekstra enerjiye ihtiyaç duyarlar. Kedinizini ortalama yüzde 30 daha yüksek enerji içeren yemeklerle ya da hazır mamalarla beslemelisiniz.

Kedinize hazırladığınız barınağa bir su kabı koymayı ve içindeki içme suyunu tazelemeyi ihmal etmeyin. Vücudun susuz kalması yazın olduğu kadar, kışın da karşılaştığımız önemli bir hastalıktır.

Eğer kedinizi tüyleri kabarmış ve titrer bir şekilde bulursanız, bunun hipotermi belirtisi olduğunu hatırlayın. Bu titremenin ve tüylerdeki kabarmanın düzelmesi için kedinizin yavaş bir şekilde ısınmasına yardımcı olun. Kedinizi hızla yüksek ısı uygulayarak ısıtmaya çalışırsanız, ani ısı değişikliği nedeniyle zarar görmesine neden olabilirsiniz. Kediniz ıslak ise, önce bir havluyla onu kurulamayı unutmayın.

ARABANIZIN ALTINDA ISINIYOR OLMASIN!

Kış aylarında kedilerin ısınmak için, park etmiş araçların sıcak motor bölümlerine yakın boşlukları sıkça tercih ettiklerini unutmayın. Motorun bulunduğu bölümde uyuyakalan bir kedi, motoru çalıştırmanızla birlikte yaralanıp ölebilir. Bu nedenle arabanızı çalıştırmadan önce kornaya basabilir ya da motor kapağını açıp kontrol edebilirsiniz.

Pako pano
Anadoluhisarı'nın maskotu Tango 5 Aralık'tan beri kayıp. Golden Retriever cinsi Tango 4 yaşında, erkek. Küçük kaçamaklardan her defasında geri dönen Tango bu sefer dönmedi. En çok da 15 yaşındaki Ecem üzülüyor. Anadoluhisarlılar onu arıyor. Görenler 0216 462 12 91, 0216 362 30 99 ve 0542 413 21 65 numaralı telefonlardan bize ulaşabilir.


n 3 yaşındaki kedim Köpük, 15 gün önce Kozyatağı'nda kayboldu. Beyaz renkli, bacakları uzun iri bir kedi. Köpük'ün burnunun üstünde siyah bir lekesi ve boynunda tasmasıyla çıngırağı var. 0532 432 48 25.

n 4 yaşında Akida cinsi yakışıklı bir köpeğim. Adım Çomar. Güzel kızlarla tanışmak istiyorum. mericr@ixir.com.

n 6 aylık erkek sarman kediyim. Tüm aşılarım yapıldı. Çok usluyum ve sıcak bir yuva arıyorum. 0232 231 18 31.
Yazının Devamını Oku

Bir ses duyacaksınız...

6 Aralık 2003
Geçen gün ilk kar taneleri düştü. Bizim evde kar yağışının ayrı bir anlamı var artık. Biz Rok'u tam bir yıl önce karlı bir günde kaybettik.

Annem karlı gecelerde onun evimizin arkasındaki mezarına gidip, elini karların altına sokarak sanki Rok'u aradı.

Rok kangal olduğu için kar yağınca çok sevinir, karların üzerinde yuvarlanır, içeri girmek istemezdi.

Bu sene ilk kar taneleri ile annemin gözleri doldu.

Hepimiz kar tanelerine baktık ama kimse konuşmadı.

*

Yakında kar daha çok yağacak.

Ağaçların dalları bile bembeyaz olacak.

Çocuklar yokuşlarda kızak kayacaklar.

Beyaz bir yaşam herkese, tüm insanlara keyif verecek, büyükler-küçükler mutlu olacaklar.

Ama...

O karlı gecelerin soğuğu sokakta kalmış ev hayvanları için hiç de kolay olmayacak.

Yiyecekler donduğu için aç kalacaklar.

Bebekler ölecek.

Büyük kediler-köpekler bir sıcak yer bulmak umuduyla boşuna dolanıp duracaklar.

Sabahları kuşlar yiyecek olan bir açık alan bulmak umuduyla boşuna oradan oraya uçuşacaklar.

Birçoğu yok olacak açlıktan, soğuktan.

*

Bu kış balkonunuzda kuşlar için bir küçük yeri açar mısınız?

Evin artığı ekmek kırıntılarını koysanız, yeter.

Bir avuç bulgur, ya da biraz pilav, tabağın dibinde kalmış makarna tanelerini...

Akşamları kapınızın önüne bırakacağınız yemek artıkları o gece yavruları olan bir anne köpeğin ya da kedinin karnını doyurabilir. Farkında olmadan onları ölümden kurtarabilirsiniz.

Yakında kar yağacak.

Yer-gök bembeyaz karla kaplanacak.

Sizler mutlu olacaksınız.

Ama karlı sabahlar kuşlar için, karlı geceler kediler-köpekler için açlık demek, ölüm demek...

Bu sene benim hatırım için...

Bir avuç kırıntıyı kuşlara vermeyi, kapının önüne bir parça sofra kalıntısını bırakmayı deneyin.

Bunun karşılığında size hiçbir ödül yok.

Ama göreceksiniz:

Bir an kendi varlığınızı düşündüğünüzde, gözünüzün önünden bir kedi yavrusu geçecek, bir kuş uçacak.

Ve bir ses duyacaksınız:

‘‘Sen iyi insansın...’’


Hem evini kaybetti hem de yavrularını


Tercüman Nisan Özdoğan, Eminönü'nde, bakışlarıyla yardım çağrısı gönderen 3-4 yaşlarındaki sahipsiz Golden Retriever'i evinde misafir etti. ‘‘Bir kontes kadar zarif, eğitimli ve bakımlı’’ dediği köpeğin, veteriner kontrolünde 5 hafta önce doğum yaptığı ortaya çıktı. Hem yavrularını hem de evini kaybeden, Golden Retriever bunalımda. Bakışları hüzünlü. Yalnız kalmaktan ödü kopuyor. Sık sık iç çekiyor.

Nisa Özdoğan, Mısır Çarşısı yakınındaki bir çay bahçesinde, geçen cumartesi günü gözgöze gelmiş, ismini henüz öğrenemediği Golden Retriever ile. Ağacın altında yatan köpek, yanına gittiğinde, hemen kuyruk sallayıp, burnuyla eline sürterek temas kurmuş. Bu sosyal tavrın karşısında, dayanamayıp evine getirmiş. Ani beraberliğe hazırlıklı olmadığı için, hüzünlü misafire, kıymalı makarna hazırlayabilmiş. ‘‘Bir tencere makarnayı yedi, 5 kap su içti ve 24 saat uyudu’’ diye anlatıyor ilk günü.

Sonra veterinere gitmişler. 5 hafta önce doğum yaptığı saptanan misafirde, rahim iltihabına rastlanınca tedaviye başlanmış. Veteriner kontrolünde yaşı 3-4 olarak tahmin ediliyor.

Sahibi kolay tanıyabilsin diye, Nisa Özdoğan, bir dizi özelliğini de kayda geçirmiş misafirinin.

Erkeklerden daha çok hoşlanıyor. Ama bıyıklı erkekleri görünce irkiliyor. Ofisteki bıyıklı çaycıdan fena korkmuş.

İyi bakılmış. Manikür, pedikür ve tüy bakımı yapılmış.

Eğitimli. Oturdan, yattan, kalktan anlıyor. Tasması olmadan bile bekle komutuna uyması, ileri itaat eğitimi aldığını gösteriyor.

Otomobil eğitimi var. Nisa Özdoğan'ın otomobilini görünce kapı açılana kadar beklemiş. Koltuğa bir çarşaf yaymışlar ama o koltuk yerine, paspasa yatmayı tercih etmiş.

Cipleri görünce kuyruğunu sallayıp, heyecanlanıyor. Nisan Özdoğan'ın bir arkdaşına ait Land Rover cipe büyük heyecanla binmiş. Arka koltuğa yatmış. İnmek istememiş. İki kişi kucaklayıp indirmişler.

Havlamıyor, evde son derece sessiz. Nisa Özdoğan'ın iki köpeği, bahçede kıskançlıktan sinir krizi geçiriyor ama o cevap bile vermiyor.

Tuvalet eğitimi mükemmel.

Veterinere gittiğinde hiç huysuzlanmamış. İlaçlarını uslu uslu içiyor.

Terk edilmekten ödü kopuyor. Gece uyurken bile sık sık gelip Nisa Özdoğan'ı yatağında yatıyor mu diye kontrol ediyor.

Banyo yaparken çok rahat. Kuru mamadan hoşlanıyor.

Terlik getiriyor.

Nisa Özdoğan, bu kadar iyi bakılmış, eğitim verilmiş köpeğin terk edildiğine inanmıyor. ‘‘Mutlaka kayboldu, ya da kaçırıldı. İnşallah yavrularını da satmamışlardır’’ diyor.

Köpeğin talibi çok. Tiyatro oyuncusu Derya Baykal, sahibi çıkmazsa ben alayım diyenlerin başında.

Ama Nisa Özdoğan'ın amacı onu yavrularına ve sahibine kavuşturmak. Köpeğin sahibi benim diyenlerin mutlaka sağlık cüzdanı ve fotoğrafıyla başvurmasını istiyor. Tabii bir de ismini söyleyince köpeğin tepki vermesi şart.


SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA


Veteriner Hekim Talat GÜLBAY


Tavşanımın idrarı neden kırmızı?

1.5 yaşındaki erkek tavşanımız son zamanlarda koyu ve kırmızıya yakın renkte, sanki kanlıymış gibi idrar yapıyor. Böbreklerinde problem olabilir mi?

Tavşanlarda idrarın normal rengi sarıdır. Ancak bazen idrarın rengi kırmızı, pembe, kahverengi ya da portakal rengi olabilir. Bu durum sağlıklı tavşanlarda ara sıra görülebildiği gibi, bir hastalık belirtisi olarak da karşımıza çıkabilir.

Sağlıklı tavşanlarda özellikle porfrinlere ve diğer bitkisel pigmentlere bağlı olarak renk değişikleri görülebilir. Çok miktarda beta-karoten içeren havuç ya da ıspanak gibi gıda maddelerinin aşırı miktarda tüketilmesi, idrarın rengini kırmızılaştırabilir. Beslenmeye bağlı renk değişikliği sadece birkaç gün sürer ve kalıcı değildir. Yine aynı miktarda bu gıdaları tüketen başka bir tavşanda idrarda renk değişikliği gözlenmeyebilir. Bazı antibiyotikler de idrarda renk değişikliğine yol açabilir. Yine bazı tavşanlarda strese ve mevsim değişikliğine bağlı olarak idrar kırmızılaşır. Bunun dışında su tüketiminin az olması ya da aşırı su kaybı da idrarın rengini koyulaştırır.

Veteriner hekiminiz idrar testleriyle renk değişikliğinin sebebini ortaya çıkaracaktır. Tavşanınızda idrar yapma alışkanlığında değişiklikler olduysa (daha sık idrar yapma ya da idrar yapamama gibi) veya renk değişikliği dışında sağlık problemleri de dikkatinizi çekiyorsa, vakit kaybetmeden veteriner hekiminizden yardım almalısınız.


PAKO’ya mektuplar


Sana benziyorum


Selam Pako,

Ben Ponky. Resmimi gördüğünde sana ikizin kadar benzediğimi göreceksin. Fark ettiysen isimlerimiz de benziyor. Biz seni her hafta büyük bir sevgiyle, hayranlıkla takip ediyoruz. Sahibim senin gazetedeki fotoğrafını Ponky, beni de Pako diye seviyor. Ne yalan söyleyeyim, o zaman seni kıskanıyorum. Hayvan dostu sahibine sevgiler gönderip burada yazıma son veriyorum.

Ponky


Pako pano


9 yaşındaki beyaz terrier Benji, 22 Ağustos'ta Caddebostan Migros'un önünde kayboldu. Kulakları ve sırtı hafif kahverengi olan köpeğimizi gördüyseniz, bizi arayın. Bulana para ödülü verilecektir. (0532) 464 66 72.

Ben üç yaşında bir Cavalier King Charles'ım. Kendi cinsimden dişi eş arıyorum. (0212) 677 08 87.

29 Kasım'da Mısır Çarşısı yakınlarındaki bir kahvede dişi, eğitimli bir golden retriever bulduk. Sahibinden haber bekliyoruz. (0212) 518 50 89; (0535) 578 34 27.

Diyarbakır'da yaşıyorum. Köpekleri çok seviyorum. Terrier ya da cocker cinsi bir köpeğim olmasını çok istiyorum. Bana yardımcı olursanız sevinirim. (0546) 592 72 28.
Yazının Devamını Oku