27 Mart 2004
Herkes beni uyuyor sanır ama bizimkiler bir ağızdan konuşmaya başlayınca, televizyonda bir şey olduğunu anlarım.
Önce tek gözümü açarım, önemliyse öbür gözüm de açılır.
En sonunda annem babama ‘Ne dedi anlamadım?’ diye sorduğunda ise bilirim ki önemli bir şey oldu.
İşte:
Haberlerde verdiler; bir ineğin üzerinde doğuştan Arapça ‘Allah’ yazısı var diye sahibi ineği kesmek istemiyormuş.
Yazının Devamını Oku 20 Mart 2004
Biliyorsunuzdur; dünya sinema ve televizyonlarının mabedi gibidir <B>Cannes Film Festivali. Ben oraya gidiyorum. Tabii ki gidecek olan bu halimle ben değilim.
‘Pako’ya Mektuplar’ gidiyor.
TRT yönetimi başarılı ürünlerini her sene oraya satışa gönderir. Bu sene benim adımı taşıyan programı uygun gördüler.
Bizim evin öbür yazarı olan babamın hiçbir şeyi böyle iyi yerlere gitmedi tabii ki.
Onu en son ‘Malatya Kayısı Festivali’ne giderken hatırlıyorum.
Yarım çuval hoşaflık kayısı ile dönmüştü.
Ben Cannes yolcusu.
*
Bir de Prixjeunesse’deki (Prijone) uluslararası büyük yarışmaya katılıyorum.
Yine TRT bunu yapıyor, yapımcı Sevgi Kartarı abla haber verdi.
Babam ‘Canım isteseydi benim de yazılarım giderdi şeye...’ dedi.
Sonra düşündü ve öyle kaldı.
Çünkü ‘Şeye...’ neresi o da bilmiyordur.
Malatya’dan bir elinde çantası, öbür elinde hoşaflık kayısı ile döndüğü gün ne kadar mutluydu.
Ben yarım çuval hoşaflık kayısı kazanan bir yazar hiç duymadım.
*
Ama o bizim babamız.
Dün gece yine evimizin telefonları durmadı.
Yurdun dörtbir yanından arayan hayvanseverler, belediyelerin köpekleri-kedileri ‘itlaf’ ettiklerini haber veriyorlardı.
Birçoğu telefonda ağlıyordu.
Nedeni; bizim Çankaya gibi yeniden aday olamayan başkanlar, giderayak hayvanları öldürüp, böylece insanların tepkisini yeni adaya çekmek ve onun kazanmasını zorlaştırmak istiyorlar.
Tüm gece evimiz ölü evi gibiydi yine.
Annem ağladı.
Babam bir-iki yere telefon açıp katliamları durdurmak istedi, sabaha kadar uyumadı.
*
Peki o ‘Pako’ya Mektuplar’ı izleyen, tekrar yayınlanması için TRT’ye mektup, faks, e-mail çeken...
Ve programımın uluslararası yarışmalara katılmasını destekleyen insanlar nerede?
Ya cinayetlerin farkında değiller, ya da o acıya dayanamadıkları için gerçeği görmek istemiyorlar.
Bizim evin telefonları durmuyor.
İnsanlarımızın sevgisi-şefkati Prixjeunesse’de, Cannes’da gururla dünyanın önüne konulurken, burada acımasız insanlar bizleri öldürüyorlar ve babam keyifsiz...
Annem yine ağlıyor...
SİZ PAKO'YA SORUN PAKO'DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat Gülbay
Erkek köpeklerde testis tümörleri
9 yaşındaki erkek köpeğimizi kısırlaştırmadık ve hiç çiftleşmedi. 1 ay kadar önce testislerinde tümör oluştu. Tek çözümün kısırlaştırma olduğu söylendi. Bu tümörler vücuda yayılıp kansere yol açar mı? Kısırlaştırma ameliyatı kesin çözüm mü?
Testis tümörleri kısırlaştırılmamış erkek köpeklerde sık rastlanan tümörlerdendir. Bununla birlikte genelde kolay teşhis edilebilir ve kısırlaştırma ile tedavi edilebilir. Yaşlı ve kısırlaştırılmamış erkek köpeklerde yaygın olmakla birlikte, kısırlaştırılmamış genç köpeklerde de oluşabilir. Testis tümörlerinin en çok görülen üç tipi bulunur. Sertoli hücresi tümörlerinde testis bölgesinde şişlik dikkati çeker. Bu durumda erkek köpeğinizde vücutta aşırı östrojen bulunmasına bağlı olarak, prostat büyümesi, meme bezlerinde büyüme, simetrik tüy dökülmeleri, kansızlık ve diğer erkek köpeklerle çiftleşme isteği görülebilir. Sertoli hücresi tümörleri karın içine, akciğerlere, timus’a ve beyne yayılabilir. Seminomlar ise testislerde ve çevre dokularında şişkinliklerle kendini belli eder. Bu hücre yapısındaki tümörlerde östrojen üretimi ve vücuda yayılma oranı, bildirilen vakalarda yüzde 5’ten fazla görülmemiştir.
Testislerdeki intersitisyel hücre tümörlerinde belirtiler çok hafiftir. Bu tümörler östrojen üretmez ve diğer organlara yayılmazlar. Bu nedenle de çok fazla problem oluşturmazlar. Her üç tümör tipinde de kısırlaştırma hem en kolay hem de en başarılı tedavi yöntemidir. Eğer yapılan incelemeler kötü huylu ve yayılma eğilimi gösteren bir tümör yapısını ortaya koyuyorsa, uygun ilaçlarla yapılacak kemoterapiler başarı ile sonuçlanır. Testis tümörlerinde ve kanserinde tedavi ile iyileşme oranı çok yüksektir. Bu tümörlerin önlenmesi ve kanserden korunma için, çiftleştirilmesi düşünülmeyen erkek köpeklerin zamanında kısırlaştırılması büyük önem taşır.
PAKO PANO
Ottoman isimli Siberian Husky cinsi köpeğim 4 Mart’ta Ankara Çankaya’da kayboldu. 4 yaşındaki secereli, boynunda tasması olan köpeğimi gördüyseniz lütfen beni arayın. (0312) 442 92 66; (0542) 513 75 80.
Ankara’da İrlanda Setter’i bulduk. Sahibi bizi (0532) 218 19 97 numaralı telefondan arayabilir.
Özürlü çocuğun hayatla tek bağlantısı olan köpeği 10 Mart’ta Fikirtepe Özbey Caddesi’nde kayboldu. 5 aylık Alman kurdu Hector’u bulanlara para ödülü verilecek. (0216) 326 58 73; (0532) 572 06 87.
Spanish Cocker ve sokak köpeği kırması köpeğim Bo, Beylerbeyi’nde kayboldu. Uzun kulaklı, uzun kuyruklu Bo’nun siyah, turuncu, kızıl tüyleri var. Dişi, kısırlaştırılmış ve kalp hastası olan 1,5 yaşındaki Bo’yu gördüyseniz, lütfen beni arayın. (0212) 281 86 11; (0533) 653 47 62.
8-9 aylık gümüş beyaz erkek kedi Esentepe Emekli Subay Evleri’nin önünde kayboldu. Sadece yuva bulup bulmadığını merak ediyorum. Lütfen (0537) 707 18 24 numaradan beni arayın.
Yazının Devamını Oku 13 Mart 2004
Ekonomi yazmaya karar vermemin nedeni, ben ekonomi yazmanın zor bir iş olduğunu sanıyordum. Meğer en kolayı...
Bilgi, kültür, yetenek, akıl ve biraz da incelik isteyen bir iş gibi geliyordu bana.
Ama Ege Cansen’in yazısını okuyunca, demek ki ekonomi yazmak için tüm bunlar gerekmiyor.
Ege Cansen ekonomi yazısında, seçilecek belediye başkanlarına akıl verirken şöyle diyor:
‘Sokak köpeklerini toplayın. Köpekperestler ne derlerse desinler... (.....) İnsan sevmez şirretlere teslim olmayın....’
*
Ekonomi yazarlığı böyleyse...
Kolay.
Alırım kalemi-kağıdı elime, küfür ederim.
Tamam...
Bizleri seven insanlara ‘şirret’ demek, ekonomide var mı yok mu bilmiyorum.
Ama medeni insanlar arasında bence yoktur.
Çünkü o insanlar hiçbir çıkarları olmadan köpekleri-kedileri-kuşları-doğadaki canlıları seviyorlar.
Karşılıksız...
Hayvanların holdingi-şirketi yok ki, danışmanlık adı altında para versinler onlara.
*
‘Şirretler’ ne buluyorlar hayvanları sevip-koruyunca?..
Biraz huzur, biraz insan olmanın onuru, biraz gurur, sallanan bir kuyruktan gelen sessiz bir teşekkür...
Hepsi bu kadar.
Para yok-pul yok.
O ‘Şirretler’ melek...
Yeryüzünün en iyi, en incitilmemesi gereken, en saygın, en yüce, en kutsal insanları.
Onlar bizim dostlarımız.
Bizi koruyan-seven insanlar.
Nasıl ‘şirret’ olabilirler.
*
Ben ekonomi yazsam...
Ama Hürriyet gibi bütün hayvanseverlerin okudukları, kültür öncüsü, hoşgörülü, saygın, okuyucusuna karşı içten ve dürüst bir gazetede, bir yazar kendi okuyucularına ‘şirret’ deyince ekonomi yazısı oluyorsa.
Ben ekonomi yazarı olmak istemem.
Yapabilirim ama istemem.
Çünkü ben Pako’yum.
Sevgi dilenen, şefkat delisi, bir sözcükle mutlu olan, bir başka sözcükle kaçıp saklanan, kimseyi kırmak istemeyen, biraz alıngan...
Ama asla sevgisiz yapamayan...
O zaman ben ‘Ekonomi yazarı’ olmasam da olur..
Hayvanseverlerden mesaj var
‘Belki de bu ‘Pako sayfası’ çok önemli değil. Belki çok insan okumuyor, belki bir köpeğin yazı yazması ‘insanlığa’ uymuyor, belki benim yazılarım iyi değil, belki beni çok da sevmediler. (...) Doğrusunu isterseniz zaten ben de kendi sayfamı, yazımın yerini ilanlardan geri kalan yerde aramaktan yoruldum. Ben de öbür sayfaları okuyorum.’ Pako iki hafta önce, 28 Şubat tarihli ‘Pako yazar, ne yazar’ başlıklı yazısında böyle sitem ediyordu.
Biz de sormuştuk, Pako haklı mı, haksız mı? Sokaktaki Melekler’in Başkanı Bahadır Senemoğlu’nun girişimiyle, Sokaktaki Melekler, Dohayko ve Haytap üyelerinden bir çok e-posta geldi. Yazdıklarından belli ki örgütlü ve militan hayvanserler bu sayfada daha çok hayvan haklarından dem vurulmasını, daha çok hayvan hakları mücadelesi örneklerinin yer almasını istiyorlar. Yanda onların mesajlarından örnekler okuyacaksınız. Bu arada biz de şunu söylemek ve bu sayfanın artık yayınlanmayacağı yönündeki yanlış anlamayı da ortadan kaldırmak istiyoruz.
Pako’nun köşesi ve onun vesilesiyle yayınladığımız bu sayfa, hayvanlara hayatımızda yer açan ve onların sorunlarına hassasiyetle yaklaşan bir gazete sayfası. Havladığı için evinden atılmak istenenler, yersizlik yüzünden kapanma tehdidiyle karşılaşan barınaklar, peti komşunun hayvanları tarafından parçalanan ve mahkemeye gidenler hep bu sayfada yer aldı, almaya devam edecek. Bir yandan da onlardan mutlu hikayeler yayınlamaya, hayvan besleyenleri bilgilendirici haberler vermeye devam edeceğiz. Ama Pako’nun sitemi bizi hayvanseverlerin sesine daha çok kulak vermeye yöneltecek...
Yalnız olmadığımızı hatırlatmaya devam edin
Öncelikle gazetenizde biz hayvan severlerin sesini biraz olsun duyurduğunuz ve bu dünyada yalnız olmadığımızı halkımıza hatırlattığınız için teşekkür etmek isterim. Bundan sonra da sayfanızla hayvan severliğini takdir ettiğimiz ve minnet duyduğumuz Sayın Bekir Coşkun’un hayvanlara yönelik olumlu mesajlarını desteklemenizi umuyoruz. Hayvan haklarına ayıracağınız bölümlerde tanınmış din adamlarını, biyologları vb. de kullanarak, hayvan sevgisinin dini, ekolojik vb. birçok yönünü halkımıza anlatarak, belediyeleri kısırlaştırma yapmaya ve hayvan barınaklarının durumunu iyileştirmeye davet ederek, hayvan hakları yasasının Meclis’ten geçirilmesi için dayatarak, köpek dövüşleri, hayvanlara tecavüz ve fiziksel şiddeti de içeren olumsuz davranışları kınayarak yanımızda olmanızı umuyoruz. Daha güzel bir dünyayı birlikte yaratmak dileğiyle.
Çağla Basat (Hayvan Hakları Türkiye Aktif Güç Birliği Platformu üyesi)
Öncü olun
Hürriyet’ten beklediğimiz, ülkenin en çok tirajlı gazetesi olarak, sokak hayvanlarının ve onlara insani şartlar sağlamaya çalışan bizlerin sorunlarına ciddi anlamda yer veren bir gazete olup, bu tür bir eğitim ve öncülük fırsatını kaçırmaması ve diğer gazetelere örnek olmasıdır.
Neşe Alpargun (Aydın Doğa ve Hayvanları Koruma Derneği Başkanı, Sokaktaki Melekler Üyesi)
Hayvanlara eziyet edenlerin üzerine gidin
Bizimle beraber dünyayı paylaşan, tüm doğayı, tüm canlıları korumak bizim görevimiz. Bu görevi unutan, bilmeyen insanları uyarmak, uyandırmak da bizim görevimiz. Bu konuda en fazla görev medyaya düşüyor. Lütfen hayvanlara eziyet edenlerin üzerine gidelim, lütfen doğayı katledenlerin de üzerine gidelim. Doğa ve hayvanlar sevgi demek.
Özlem Bir (Sokaktaki Melekler üyesi)
Kampanyalar yapın
Hayvanlara yapılan eziyetlerden tutun da, barınaklarda kalan açlığa mahkum zavallı hayvanların çilesi, birbiriyle dövüştürülen hayvancıklar, evlerinde kedi köpek sahibi olmak isteyenlere yapılan çeşitli duyurular, çocuklara hayvan sevgisini aşılayan, yazılar, resimler olsun. Hayvanların zehirlenerek öldürülmesi yerine kısırlaştırılması için kampanyalar yapılsın.
İlbige Çiğdem Arık (Sokaktaki Melekler üyesi)
Bu sayfaya ihtiyaç var
Toplumumuzun bu konuda daha eğitici, hayvanların da haklarını daha fazla koruyacak bir sayfaya ihtiyaçları var. Hürriyet’in bunu gerçekleştireceğine inanıyorum, Sayın Ege Cansen’in yazısına rağmen.
Yasemin Arpaç (Sokaktaki Melekler ve Dohayko üyesi)
Sokak hayvanı köşesi olsun
Gazetenizde hayvanlar için ayırdığınız sayfayla gazeteler arasında bir ilk oldunuz ve diğer gazetelerin de hayvanlara yer vermelerine sebep oldunuz. Hürriyet olarak yine bir ilki yapıp sokak hayvanlarına da bir köşe vermenizi gönülden diliyorum. Bu köşede her hafta bir sokak köpeği resmi olsa, özellikleri, hikayesi verilse ve sahiplendirilse. Her sahiplenenin hikayesi bir ay sonra yayınlansa. Barınakların ihtiyaç listeleri yayınlansa, insanlar evdeki eski gazetelerini, kuru ekmeklerini, artık yemeklerini kendilerine en yakın barınağa teslim etse...
Özgün Öztürk (Sokaktaki Melekler kurucu üyesi, Haytap üyesi)
Hayvan haklarının savunucusu olmadınız
Hürriyet’in genel yayın sayfalarında yer alan hayvan haberleri, bizce Pako sayfasındaki yazılardan daha fazla hayvan sorunlarını ve haklarının korunmasını dile getirdi. Pako’nun bir aşama olduğunu düşündük ama Pako sayfası hiçbir zaman hayvan haklarını gündeme getiren bunu dile getiren bir sayfa olmadı. Zaten formatı da bu bağlamda yapılmamış diye düşünüyoruz.4 Nesrin Çıtırık (Dohayko genel sekreteri, Hayvan Hakları Türkiye Aktif Güçbirliği Dönem Sözcüsü, Sokaktaki Melekler aktif üyesi)
Sokaktaki Melekler Başkanı Bahadır Senemoğlu üyelere böyle çağrı yaptı
Hürriyet Gazetesi’nde hayvanlarla ilgili çok daha ciddi haberlerin, ciddi konuların yayınlanmasını, barınakların, itlafların, köpek dövüşlerinin üzerine gidilmesini, hayvan kanununun takipçisi olunması gerektiğini ve evinde sokağında milyonlarca hayvan severin yaşadığı bir ülkede hayvanlara karşı bu kadar acımasızlık bu kadar zulüm varken bu konulara çok daha geniş yer ayrılmasını rica eden bir mail yollarsak eğer Türkiye çapında milyonların okuduğu bir gazetede sessiz kalplerin acılarını daha iyi duyurup, sokaktaki meleklerimize çok daha fazla güç kazandırmış olacağız.
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Tavşanlar gece dışkılarını yer
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Tavşanımızı satın aldığımız yerde dışkısını yemesinin normal ve gerekli olduğu söylendi, ama hiç görmedik. Gerçekten dışkısını yemesi gerekir mi?
Tavşanlar oldukça mükemmel işleyen bir mide bağırsak sistemine sahiptirler. Diğer memelilerden farklı olarak tavşanlar iki tip dışkı üretirler. Bunlardan bir tanesi cecotrope denen gece dışkısı diğeri de normal dışkıdır. Tavşanların sindirim sistemlerinin diğer birçok canlıdan daha gelişmiş olmasının en önemli sebeplerinden biri, bu yeşil dışkıyı tekrar yemeleridir. Tavşanların kendi ürettikleri bu özel besin niteliğindeki farklı renk ve görünümdeki dışkıyı yemeleri bir hastalık değil son derece sağlıklı bir sindirim işlemidir ve bunun engellenmemesi gerekir. Özellikle hazır yem yiyen tavşanlarda bazen kafeste normal olarak birkaç tane yenmemiş gece dışkısı bulabilirsiniz. Kafeste birkaç taneden fazla sayıda gece dışkısı duruyor ve eğer tavşanınız gece dışkısını yemiyorsa bu bir sağlık sorunu ya da hastalık belirtisi olabilir. Bu durumda mutlaka veteriner hekime danışmalı ve tavşanınızı muayene ettirmelisiniz.
Gece dışkısı normal katı ve koyu renkli dışkı gibi artık maddelerden değil, bağırsaklarda ön sindirime uğramış besin maddelerinden oluşur. Bu dışkı kör bağırsakta bulunan mikroorganizmalar açısından çok zengindir.
5 yaşında dişi köpeğimiz Lara Üsküdar’da kayboldu. Kesik kuyruklu Lara’nın kulağında mavi bir küpesi var. Köpeğimizi gördüyseniz, lütfen bizi arayın. (0533) 237 91 87, (0216) 334 38 99.
1 yaşındaki dişi Alman çoban köpeği Şiva, 2 Mart’ta Ortaköy’de kayboldu. Boynunda kahverengi tasması var. (0533) 223 84 32
Sokağa atılmış 3 yaşındaki kısırlaştırılmış Terrier cinsi dişi köpeğe İzmir’de yeni bir yuva aranıyor. (0532) 646 70 08.
4 aylık dişi tekir kediyim. Hevesini aldıktan sonra beni sokağa atmayacak bir aile arıyorum. (0532) 333 85 58.
Ben 2 yaşında erkek Dalmaçyalıyım. İzmir’de yaşıyorum ve kendime eş arıyorum. (0532) 371 06 73.
8 aylık aşılı, dişi tekir kedi kendine yeni bir yuva arıyor. İyi huylu, sakin mizaçlı, sevimli ve oldukça sokulgan. (0216) 341 59 60.
Küçükyalı sahilinde 7-8 aylık dişi bir Rus Kanişi bulduk. Kahverengi beyaz renkli şirin köpeğe evimizde bakamıyoruz. Ailesi ya da onu sahiplenmek isteyenler (0533) 351 45 51 numaralı telefonu arayabilir.
2 yaşında Fino-Terrier kırması evde de kalabilen bahçe köpeğimiz Buffy’yi değişen şartlarımız gereği üzülerek vermek zorundayız. Ona yeni bir aile arıyoruz.(0312)440 43 51.
Yazının Devamını Oku 28 Şubat 2004
Belki de bu <B>‘Pako sayfası’</B> çok önemli değil.<br><br>Belki çok insan okumuyor, belki bir köpeğin yazı yazması <B>‘insanlığa’</B> uymuyor, belki benim yazılarım iyi değil, belki beni çok da sevmediler. Bilemem.
Zaten ben çok göze batmamak, kimseyi rahatsız etmemek için, ta kaç ay önce Neyyire Özkan Abla’dan ‘Birinci sayfadaki anoslarımı öyle yukarılara, öbür yazarların yanına koyma Neyyire Abla, aşağılarda bir yerde olsa daha iyi’ diye rica etmiştim.
O beni anlamıştı.
Doğrusunu isterseniz zaten ben de kendi sayfamı, yazımın yerini, ilanlardan geri kalan yerde aramaktan yoruldum.
Ben de öbür sayfaları okuyorum.
*
İşte:
‘Kadınlar bu yaz kombinezonla dolaşacak...’
Tam sayfa, renkli ve inanılmaz güzel resimler.
Babam başlığı okuyunca, kafasını iyice sokmuş sayfaya ‘Kombinezonla dolaşmaya bir örnek’ arıyor sayfada ama yok.
Sadece umut var.
Kombinezonla dolaşmak yaza...
Yazılana göre ‘Bu yaz kadınlar kombinezonu andıran hafif kumaşlardan tasarlanmış, ünlü modaevlerinin koleksiyonundan giyinecekler’miş.
Bizim okurlarımız zaten her zaman ünlü modaevlerinden giyinirler. Emekli kadınlar, işçi-memur eşleri, olsun olsun 700 milyon lira maaşlı kadın çalışanlar, hemşireler, öğretmenler.
Kendi sayfamı ararken buldum...
Yine işte:
‘Hollywood’un en iyi on kostümcüsü...’
Göbekte, iki sayfa birden, otuz sütun mu ne?..
Zaten bizim Hürriyet okuru Hatice Abla Hollywood’dan kostümcü arıyordu, sonunda buldu sayılır.
Hem de on tane birden...
*
Kim ne yapsın Pako haberlerini.
Kim okur, kim bakar.
Koca ilandan geri kalan sayfaları boşu boşuna harcamıyorlar mı?
Köpekler içinde zehirli etler atılarak öldürülüyorsa, kedilere dahi kurşun sıkılıyorsa bundan kime ne?...
Şu anda barınaklarda demir kafeslerin arkasına doldurulmuş, acından büyüklerin küçükleri yediği barınaklar kimin umurunda?
Kent züppeleri, köpekleri birbirlerine parçalatıyorlarsa...
Canavarlaştırdıkları köpekleri daha azgınlaştırmak için sokaktan topladıkları kedileri parçalamayı iyi öğrensinler diye onların kafeslerine atıyorlarsa...
Kimi ilgilendirir?
O kadınlar, Sokaktaki Melekler... Sokaklarda ağlaşıp dolanıyorlarsa?
Sevgi, şefkat, merhamet...
Çok mu lazım?..
Babam ‘Bu yaz kadınların kombinezonla dolanacakları’ müjdesine dalmış, keyifli...
Ben yorgunum...
Bitkin, çaresiz ve umutsuz...
43 köpeğin üzerine kaynar su döküldü 7’sinin de kızgın yağ
İstanbul Büyükçekmece Belediyesi’nin 2000 yılından beri tuttuğu kayıtlara göre ilçedeki 43 köpek üzerine kaynar su, yedi köpek de kaynar yağ dökülmesi nedeniyle yaralandı. Belediye sınırlarında 227 kedi ve köpek yavrusunun kulakları, kuyrukları kesildi, gözü çıkarıldı ya da karnı deşildi. Yedi hayvan da vurularak öldürüldü.
Türkiye’nin kabul ettiği AB uyum yasaları çerçevesinde artık belediyelerin başıboş hayvanları itlaf etmesi yasak. İçişleri, Tarım Orman ve Sağlık bakanlıklarının yayınladığı kanun ve direktifler, hayvanlara kötü davranan şahıs ve kuruluşlara ceza yaptırımı getiriyor.
Büyükçekmece Belediyesi 2000 yılında başladığı kısırlaştırma ve aşılama çalışmalarını sürdürüyor. Bu amaçla ilçedeki sahipli ve sahipsiz tüm kedi ve köpek nüfusunu kayıt altına almaya çalışan belediye, birçok hayvanın da hunharca yaralandığını belirledi.
2000 yılından beri tutulan kayıtlara göre 43 köpek üzerlerine balkondan kaynar su, 7 köpek de kaynar yağ dökülmesi nedeniyle yaralandı. Hayvanlara hunharca davrananlar, 227 kedi ve köpek yavrusunun da kulaklarını veya kuyruklarını kesip, gözlerini çıkardılar ya da karınlarını deştiler. Bu yavruların büyük bölümü öldü.
Aynı kayıtlara göre Büyükçekmece’de 7 hayvan da silahla vurularak öldürüldü.
Belediye Başkanı Hasan Akgün, Büyükçekmecelileri hayvanlara karşı duyarlı olmaya çağırıyor: ‘Bu tür davranışlarda bulunanları lütfen uyarın. Bu görüntüler, küçük çocuklarımızı da derinden etkiliyor.’
Başıboş hayvanları kısırlaştırarak, 2000 yılındaki 1300 yavrulama sayısını 2003’te 250’ye indiren Büyükçekmece Belediyesi, bu çalışma sayesinde hayvanlarla ilgili şikayetlerin de azalmasını sağladı. 2000’de 112’ye yükselen ısırılma sayısı 2003’te 14’e indi. Hayvan barınağı da bulunan belediye, kısırlaştırma çalışmalarını günde 20 kedi ve köpekle sürdürüyor. Belediyenin yaptığı sayıma göre ilçenin ana arterlerinde 355’i sahipsiz, 200’ü sahipli köpek bulunuyor.
İstanbul Hayvan Hastanesi Başhekimi Veteriner Hekim Akif Demirel, hayvanlara uygulanan şiddetin, zaman içinde insanlara yönelerek, aile içi şiddeti beraberinde getirebildiğini söylüyor. Demirel, 150 yıldır süregelen öğretilerin, hayvanlara şiddet uygulayan çocukların ileri yaşlarda insanlara karşı da acımasız olabileceğini ortaya koyduğunu anlatıyor.
SERİ KATİLLER İŞE HAYVANLARDAN BAŞLIYOR
1980’lerden itibaren ‘The Link-Bağlantı’ denilen yeni bir bulgu ortaya atıldı. Seri katiller ve katliam yapan kişilerin büyük çoğunluğunun ortak noktası, çocukluk çağlarında hayvanlara karşı şiddet uygulamaları ve birçoğunun komşuları veya yakınları tarafından görülmelerine karşılık bu konunun gündeme gelmemesi. Bugün birçok araştırmacı, hayvana şiddet uygulayan çocuklara yapılacak erken müdahale ile ileride meydana gelebilecek büyük trajedilerin önüne geçilebileceğine inanıyor.
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Papağanımın tüyleri kanlı çıkıyor
1.5 yaşındaki cennet papağanımızda küçük ve içinde koyu kan olan tüyler çıkıyor ve bazen onları kopartıp kanatıyor. Bu normal midir?
Kafes kuşlarında yeni çıkmakta olan tüyler büyüme sürecinde damarlar tarafından beslenir ve gelişirler. Gelişmekte olan bu yeni tüyler herhangi bir sebeple kırılır ya da kuş tarafından kopartılırsa, kan damarları zengin olduğu için kanamaya yol açabilirler. Yeni tüy çıkması ve gelişmesi tüy değiştirme dönemindeki tüm kafes kuşlarında doğal bir süreçtir. Kuyruk ve kanatlardaki tüyler de dahil olmak üzere bu işlem kuşun hayatı boyunca devam eder. Zaman zaman yeni tüyler kırılabilir ve kanayabilir. Sağlıklı kuşlarda tüy kanaması acil müdahale gerektirmez, ancak kanama kendiliğinden dursa bile bu durumun veteriner hekiminiz tarafından kontrol edilmesi ve gözlenmesi gerekir.
Eğer kuşunuzun yeni çıkan tüylerindeki kanamalar çok sık tekrarlıyor, kendiliğinden durmuyor ve kanama devam ediyorsa pıhtılaşma mekanizması ile ilgili bir hastalık söz konusu olabilir ve kan kaybı hayati tehlike oluşturabilir. Bu durumda hiç vakit kaybetmeden papağanınızı veteriner hekime götürmelisiniz. Veteriner hekime gidene kadar kanamayı kontrol altına almak için bir pamuk parçasıyla kanayan tüye basınç uygulayabilir ve kanamayı durduracak pudra ve ilaçlardan yararlanabilirsiniz.
Pako pano
13 aylık Alman kurdu köpeğimiz Sezar, 18 Şubat 2004 tarihinde Ankara’da kapımızın önünden çalındı. Sezar’ın kuyruğu normale göre 2-3 cm kısa, sağ kulağında 702 künye numarası yazılı dövme var. Onu görenlerin bizi aramasını rica ediyoruz. (0312 )417 04 96, (0532) 215 12 15.
Yazının Devamını Oku 21 Şubat 2004
<B>Veteriner Tıp Merkezi</B>’nin kapısında karşılaştığımız bay ile bayan bizi görünce durdular. Bey anneme sordu:
‘Bu Pako mu?...’
Annem ‘Evet, o Pako...’ dedi.
Bu sefer bey babama döndü:
‘O zaman siz de Bekir Coşkun’sunuz...’
Böyle durumlarda babamın kulakları kıvrılır gibi olur. Çok bozulduğunu ben hemen anlarım.
Zorla gülümseyerek yanıt verdi:
‘Evet...’
Sonra annem onu teselli etti:
‘Üzülme... Bir gün seni de çok tanıyan olur... Olmaz diye bir şey yok. Bir de bakarsın ki, hemen tanıdılar seni...’
Babamın kulakları kıvrılı.
Annem onu mutlu etmek için bir yol her zaman bulur. Çünkü onların birbirlerini sevmeleri dillere destandır.
Annem önerdi:
‘Bak istiyorsan dönüşte 7’inci caddedeki markete uğrayıp biraz dolaşalım...’
7’inci Cadde’deki market...
Babamın akrabalarının marketi.
Bunlar içeri girer girmez tabii ki herkes tanıyıp ‘Oooo... Hoş geldiniz’ diyor.
Kulaklar düzeliyor.
Ben biliyorum...
*
Sonra park yerinde karşılaştığımız o öbür beyamca...
Boyu tavana kadardı nerdeyse. Ben hiç bu kadar büyük insan görmedim. Kocaman göbeği, belki bir buçuk metre genişliğinde omuzları, dört ben kadar kolları vardı.
O da beni tanıdı.
Ben ise onu hiçbir zaman unutmayacağım.
Çünkü kucağında köpeklerin en küçüğü, minik mi minik bir fino vardı büyük adamın.
Belli ki finosu onun için çok değerliydi.
Bir ara fino onun kucağında kayboldu. Ben‘Acaba kulağına mı girdi?’ diye düşünürken, koltuğunun altından çıkıp, göğüsten oluşan sahanlıkta iki tur atıp, sanki bir binanın çatısının üzerine çıkmış gibi sol omuzuna tüneyip oturdu.
*
Benim unutamadığım ise o koca gövdeli insanın, o küçük hayvana duyduğu sevgiydi.
O bakışlarındaki şefkat.
O iyi insanın kocaman yapısında yer alan altın kalp.
Oradan ayrılırken dönüp baktım kocaman adama; ne kadar sevimli, anlamlı ve güzel.
Biz yolumuza koyulduk.
7’inci Cadde’deki markete doğru...
Migi için AİHM’ye gidecek
Etiler’de oturduğu apartmanda 15 yıldır köpek besleyen Tülay Beyhan, apartman yöneticisi Rasim Burakan’ın açtığı davada 3 yaşındaki cocker cinsi köpeğinin apartmandan tahliye edilmesi için mahkeme kararı çıkınca Yargıtay’a başvurarak temyize gitti. Beyhan, karar Yargıtay’da bozulmazsa, köpeği Migi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM)’ne başvuracak. Hasan AY
Etiler’de oturan Tülay Beyhan, köpeğinin ölmesi üzerine 2000 yılında cocker cinsi Migi’yi aldı. Geçtiğimiz mart ayında apartman yöneticisi Rasim Burakan, yönetim planındaki ‘Apartmanda hayvan beslemek yasaktır’ maddesini göstererek Migi’nin evden tahliyesi talebiyle dava açtı.
İstanbul 6’ncı Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülen dava kasım ayında sonuçlandı ve Migi’nin tahliyesine karar verildi. Komşularının köpeğinden rahatsız olmadığını iddia eden Beyhan, Migi’nin sesinin yüksekliğini ölçmek için bir bilirkişi raporu olmadığını söyledi ve Yargıtay’a giderek kararı temyiz etti. Şimdi Ankara 18’inci Yargıtay Mahkemesi’nden gelecek kararı bekliyor. Beyhan, eğer karar Yargıtay’da bozulmazsa hayvan hakları uzmanı bir avukat tutacak ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracak. Ayrıca ‘Apartmanda hayvan beslemek yasaktır’ maddesinin kaldırılması için dava açacak.
O BENİM ÇOCUĞUM
Beyhan kararı öğrenince perişan olmuş: ‘O, ailemizin bir bireyi, benim çocuğum gibi. Onsuz bir dakika yaşayamam. Eğer her şeye rağmen bu süreç aleyhime sonuçlanırsa, yapacağım tek şey bu evden ayrılıp, daha rahat hayvan besleyebileceğim başka bir yere taşınmak olur. Migi hakkındaki tahliye kararı durdurulursa bir hayır kurumuna yardım yapacağım.’
20 Ekim 2003 günü Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi’ henüz yürürlüğe girmedi. Bu sözleşmede, ‘Hiç kimse bir ev hayvanını terk edemez’ diyen bir madde bulunuyor. Beyhan, bu sözleşmenin yürürlüğe girmesinin davalarını olumlu yönde etkileyeceğini umut ediyor.
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Köpeklerde meme tümörü
7 yaşındaki dişi köpeğimizin memesinin sağ tarafında nohut büyüklüğünde bir şişlik oluştu. Köpeğimiz kanser olabilir mi?
Özellikle orta yaş grubu kabul edilen 5-10 yaş arası kısırlaştırılmamış dişi köpeklerde yaygın olarak karşımıza çıkan meme tümörleri nadiren 2 yaş ve altındaki dişi köpeklerde de ortaya çıkabilir. Yapılan bilimsel araştırmalar 2 yaşından önce kısırlaştırılan dişi köpeklerde meme kanserlerinin çok nadir ortaya çıktığını gösteriyor. İlk kızgınlık döneminden önce kısırlaştırılan dişi köpeklerde ise meme tümörü riski hemen hemen ortadan kalkıyor.
Tümörün yapısı ve uygulanacak tedavinin belirlenmesi için biyopsi ve alınan dokunun mikroskobik olarak incelenmesi şart. Meme dokusundaki bu şişkinlikleri elle kontrol ederek kolayca fark edebilirsiniz. Bunlar sert ve deri altında hareket ettirilmesi zor kitlelerdir. Kısa köpeklerde sağ ve sol tarafta beşer meme lobu bulunur. En yaygın olarak meme tümörleri dördüncü ve beşinci meme loblarında ortaya çıkar.
Meme tümörlerinde erken teşhis ve vakit kaybetmeden cerrahi yöntemle kitlenin o bölgeden uzaklaştırılması vakaların yarıdan fazlasında kanser riskini elimine eder. Hekiminiz gerekli gördüğü takdirde uygulanacak kemoterapiler ve diğer ilaç uygulamaları, tekrarlayan vakaların kontrolü ve önlenmesi açısından önemlidir.
Yazının Devamını Oku 14 Şubat 2004
<B>Gorbi</B>’nin <B>Çıtır</B>’a olan aşkı iyice azdı.<br><br>Annem <B>‘Kırkından sonra azanı tebeşir paklar’</B> diyor.Tebeşir; yani teneşir.
Annem Türkçe bütün deyimleri bilir, ama hepsini yanlış bilir. ‘Teneşir’i ‘Tebeşir’ yapması ondan.
Gorbi, Çıtır’ı alıp bahçeye götürdüğünde bizimkiler ‘Eyvah... Kızı yine götürdü...’ diye ayaklanıyorlar.
Birazdan döndüklerinde Çıtır kendinden emin kırıtarak yürürken, perişan Gorbi’nin kafasında karlar, kuyruğuna takılmış dikenler, belli ki yine reddedilmiş ve bir yere düşmüş...
Son numarası:
Çıtır’ın karşısına oturup, uzaktan ‘Uvvvv...’ diye ağlıyor.
Salak...
*
Benim gençlik yıllarım olsaydı...
O yaz komşumuzun güzel bir seter kızı vardı. Her gece ona serenat yapıp, anlamlı anlamlı havlardım.
Tellerin arasından kaç kez koklaştık, insanlar buna ‘öpüşmek’ diyorlar.
O kulübesine gidip uyuyuncaya kadar içeri girmezdim.
Beni içeri kapattıkları zamanlarda da sanki dışarda hırsız varmış gibi hırlamalar yapıyordum. Babam ‘Aferin Pako... Nasıl da evi bekliyor... Yakala bakalım..’ diye kapıları açıp, peşimden el feneriyle sağa-sola koşuştururken, ben burnumu telden uzatıp öpüyordum onu.
O yaz çok güzeldi.
Hafta sonları annem banyomu yapıp, banderamı taktığında ilk işim ona gözükmekti.
Kahverengi gözleri vardı.
Sonbahar rüzgarları başladığında, kulaklarındaki upuzun tüyler uçuştuğunda, güzel gözlerini kısarak burnunu rüzgara doğru kaldırdığında, beni yanına istediğini düşünürdüm.
Bir gün kapılarımızın önündeki yoldan bir arabanın keskin fren sesi geldi.
İnsanların koşuştuklarını duyuyordum.
O akşam o bahçede gözükmedi.
Günlerce tellerin altına gidip bekledim.
Sesini duyarım diye bahçede saatlerce oturup yan tarafı dinledim, hiç ses yoktu.
Ve hiçbir zaman olmadı.
Aradan yıllar geçti, hálá benzer bir ses duysam, tellerin altına koşmak isterim.
Ama ayaklarım ağrıyor.
*
Doğrusunu isterseniz aslında Gorbi’yi anlıyorum ve canımı sıksa da onun duygularını biliyorum.
Ama o Çıtır’ın karşısına oturup ağlamak ne oluyor?
Ya da Çıtır’ın çevresinde zıplayıp zıplayıp, sonra kendi ekseninde hızla dönerken ‘Uvvvvv’ diye tuhaf sesler çıkartmak.
Aşktan başka her şeye benziyor.
Annem ‘Aşk olmayınca, konsept olmaz’ diyor.
Konsept; yani meşk...
Kadıköy Çarşısı’nın maskotu kaz Rodi
Rodi, Kadıköy Çarşısı’na yolu düşenlerin yakından tanıdığı bir isim. Şen Balıkçılık’ın sahibi Ümit Fazlı Köseoğlu, bir arkadaşının hediye ettiği kaz Rodi’yi iki senedir dükkanında besliyor. Dükkanda satılan balıkları kedilerin saldırısından koruyan Rodi, nazar boncuklu halhalıyla da dikkat çekiyor.
Kadıköy Çarşısı’na yolu düşenler Rodi’ye mutlaka rastlamışlardır. İki senedir çarşıdaki Şen Balıkçılık’ta yaşayan kaz Rodi, çarşı esnafının olduğu kadar müşterilerin de maskotu. Rodi’yi Şen Balıkçılık’ın sahibi Ümit Fazlı Köseoğlu’na Aydın’da çiftliği olan bir arkadaşı hediye etmiş. Köseoğlu, Rodi’yi dükkanında beslemeye karar vermiş. Nazar boncuklu halhalıyla dikkat çeken Rodi, sahibine çok düşkün ve başkalarıyla fazla ilgilendiği zaman Köseoğlu’nu kıskandığı da oluyor.
Çarşıyı ziyaret eden herkesin dikkatini çekse de, Rodi kendini yalnızca sahibine ve Şen Balıkçılık’ın çalışanlarına sevdiriyor. Arpa ve buğdayla beslenen Rodi, zaman zaman bir balıkçıda yaşamanın nimetlerinden de yararlanıyor ve karides verildiği zaman hayır demiyor. Dükkana gelen kedileri kovalayan ve çalışanların ‘O bizim savaşçımız’ dediği Rodi, Aydın’daki çiftlik günlerinde tavukları sansarlardan korurken gagasını yarmış. Özellikle ufak çocukların dikkatini çeken Rodi, sık sık sahibiyle dolaşmaya da çıkıyor.
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Yeşil bir iguanamız var ona nasıl bakmalıyız?
İguanalar egzotik hayvanlar içinde en çok beslenen türlerdendir. Özel çevre koşullarına ihtiyaç duyması ve oldukça büyük boyutlara ulaşabilmesi nedeniyle bakımı zor bir canlı olsa da, ortalama sekiz yıl yaşayan bir iguana, titiz bir bakımla 12-15 sene kadar size arkadaşlık edebilir. İguanalar vahşi tabiatları nedeniyle elde tutulmaktan hoşlanmazlar. İguanayı tutarken bir elinizle omuzlarından ensesini de kavrayacak şekilde nazikçe yakalamalı, diğer elinizle de kalça ve arka ayaklarının olduğu yerden kavramalısınız. Elinizdeki uzunca bir eldiven ya da kolunuza saracağınız bir havlu tırnaklarının size zarar vermesini engelleyecektir.
Tropik hayvan olmaları nedeniyle iguanaların kafes ortamındaki ısı, nem ve ultraviyole ışığı özel olarak ayarlanmalıdır. Özellikle ultraviyole ışığı iguanaların en önemli gereksinimidir. Tabiatta günün uzun bir süresini güneşlenerek geçiren iguanalara bu ortamı kafes içinde sağlamak için en doğrusu onu haftada en az 2-3 kez doğrudan güneş alacağı bir yere çıkarmaktır. Ultraviyole ışınların camı geçemediğini göz önünde tutarak onu güneşlendirirken tel kafeste dışarı çıkarmalısınız. Kafesin içinde onun arada girebilmesi için gölge bir alan bulunmasına da dikkat etmelisiniz.
27-35 DERECE KAFES ISISI GEREKİR
İguananın vücut ısısı ve aktivitesi çevre ısısına bağlı olarak değişir. Uygun ısı ortamında iguananın sindirim sistemi de daha düzenli çalışır. Kafes ısısı gündüzleri 27-35 derece, geceleri ise 21-24 derece olarak ayarlanmalı ve bu ısının kafesin tüm alanlarında aynı olması sağlanmalıdır.
Kafes içinde taze su içeren bir kap bulunmalı ve her hafta belli aralıklarla nem sağlamak için kafes ortamına buhar uygulanmalıdır. Kafeste iguananın tırmanabileceği yükseklikler yapılmalı ve güvenlik ihtiyacı için saklanabileceği ortamlar hazırlanmalıdır. Bu amaçla canlı bitkilerin seçilmesi zehirlenmelere yol açabileceği için, plastik bitkileri tercih edin. Kafese genel temizlik yapılırken su ve sabun kullanabilir ve dezenfektanlardan yararlanabilirsiniz.
YAVRULARA HER GÜN, BÜYÜKLERE HAFTADA DÖRT YEMEK
İguanalar birçok bitki, böcek ve küçük kemirgenleri yiyebilirler. İguanalar için özel olarak hazırlanmış ticari yemlerden de yararlanabilirsiniz. Genç iguanalar küçük parçalardan oluşan yemlerle her gün düzenli olarak beslenmelidir. Ergin iguanalar için daha büyük parçalı yemlerle haftada 3 ya da 4 gün yemek verilmesi yeterlidir. Yetersiz kalsiyum ve protein genç iguanalarda sağlık sorunlarına yol açabilir. Aynı şekilde fazla miktarda kalsiyum ve protein de ergin iguanalar için zararlı olabilir.
Pako pano
Sağlık nedeniyle kapatılan şahıs barınağından Tuzla Büyükşehir Barınağı’na getirilen cins köpekleri evinize almak ister misiniz? (0532) 212 22 76.
9 aylık beyaz renkli erkek Golden’ımız 22 Ocak’ta Barbaros Bulvarı’nda kayboldu. Onu görenlerin bizi aramasını bekliyoruz. (0532) 568 18 18.
31 Ocak Cumartesi günü İrlanda Setter’i cinsi köpeğimiz Whisky Şişli’de kayboldu. İnanılmaz korkak olduğu için sokakta yalnız yaşama ihtimali çok az. Bir veterinerin ona sahip çıktığını düşünüyoruz. Ondan gelecek haberleri bekliyoruz. (0535) 964 94 16, (0212) 233 15 79
Yazının Devamını Oku 7 Şubat 2004
Babam kızdığı zaman <B>Gorbi</B> ile bana <B>‘‘Siz hayatta kurtarma köpeği olamazdınız’’</B> der. Anneme göre bu ‘‘Okuyup adam olamazsınız’’ demenin karşılığı.
Gorbi elbette olamazdı...
Çünkü o göçüklerin altından sadece sucukları çıkartacaktı.
Kuyruğunu salladığında kurtarma adamları orayı kan-ter içinde kazıp bakacaklardı ki sucuk.
Ama ben ‘‘Kurtarma köpeği’’ olabilirdim.
Hem de kurtarma köpeklerinin itibarlı-saygın en başları. İnsanlar öyle olanlara ‘‘Müdürüm’’ diyorlar.
Ama şimdi olamam.
Çünkü ayaklarım ağrıyor.
*
Bunlar Konya'da çöken aparmanın yanındaki amca ‘‘Hani köpekler niye gelmediler?’’ diye bağırdığında aklıma geldi.
Baktım, gözleri yolda kurtarma köpeklerini bekliyorlardı.
Ama Konya en çok köpek öldürülen yerlerin başında.
Köpekleri istemiyorlar ve her gece anne-yavru demeden hepsini öldürüyorlar.
Sonra çöken binanın başına köpekler geldiler.
İnsanlarla birlikte çalışıp, insanların kurtarılmasına kaç gün yardımcı oldular.
Birisi tam bizim Çıtır‘a benziyordu.
Yani sokak köpeği.
En başarılı olanı oymuş.
Demek ki öldürülmeyi hak etmiş köpeklerden birisi.
Zaten annesini öldürmüş belediyeciler. Ama büyük depremde ve daha sonra onun birçok insanın hayatını kurtardığını anlatıyorlar.
*
Bizim Çıtır ise tam kurtarma köpeği olacak tipte.
O iyilik yapmasını çok sever.
Babamın terlikleri kaybolmasın diye bahçeye gömüp, çim makinesini ise kimse almasın diye yatak odasına getiren oydu.
Kafası çalışıyor ama, neyi nasıl yapacağını bilemiyor.
Eğer eğitilecek olsaydı, değil çöken binalardan insanları kurtarmak, eminim hastaneye bile götürürdü.
Biliyorsunuz Çıtır’ın da annesini öldürdüler.
O yetim kız...
*
Demek istediğim...
İnsanlar köpekleri öldürmekten vazgeçseler olmaz mı?
Bizler bazı şeyleri beceremezsek bile, elimizden gelen her şeyi yapıyoruz insanların yararına.
Evet, sonuçta köpeğiz.
Kafamız çok çalışmıyor olabilir.
Ama yüreklerimizdeki sevgiyi, sadakati, insanlara olan güveni ve onları mutlu etme duygusunu görmüyor musunuz?
Karşılığında bir şey istediğimiz yok.
Yaşam hakkı...
Annenin yavrusunu büyütme, yavrunun annesinden ayrılmama hakkı.
Bu kadar...
Komşunun kurt köpekleri kedisini parçaladı ona da saldırdı
Feryal Gürpınar, Natali ile mutluluk içinde dolu dolu on yıl geçirdi. Ama ne var ki çocuğu gibi gördüğü kedisi Natali komşusunun iki köpeği tarafından parçalandı. Kedisini kurtarmaya çalışırken kendisi de aynı köpeklerin saldırısına uğradı. Gürpınar şimdi komşularına ‘‘Biz köpeklerimizi vahşi yetiştiriyoruz, dokunmayın’’ diyen komşuları hakkında dava açmaya hazırlanıyor.
‘‘Ankara'da Mimarlar Derneği'ne çok sık giderdik. Derneğin bahçesinde bir gün beş sevimli kedi yavrusu gördüm. Derneğe her gidişimde kedilerle ilgilenmeye başladım. Yavrulardan birini özellikle çok sevdim, dördüncü görüşümde yanıma aldım.’’ Feryal Gürpınar'ın on yılını beraber geçirdiği kedisi Natali'yle tanışması böyle.
Natali, 22 Kasım 2003'te kilidi gevşemiş kafesten kaçan iki kurt köpeği tarafından parçalandı. Gürpınar, Natali'nin ölümünü gözleri dolarak anlatıyor: ‘‘Toprağa basmayı çok seven bir kediydi. Her gün yarım saat bahçede dolaşırdı ve bütün komşularım da bunu bilirdi. Alt komşumuzun iki köpeği bahçede kafes içinde duruyor. Sahipleri hiç ilgi göstermiyor. Natali ürktüğü için kafeslerine hiç yaklaşmazdı. O gün de Natali'yi bahçeye bıraktım, 45 dakika sonra almaya gittiğimde ağacın dibinde köpeklerin ayakları altında buldum.’’
RAPOR İÇİN 9 GÜN BUZDOLABINDA BEKLETTİ
Natali'yi kucaklayan Gürpınar da köpeklerin saldırısına maruz kalmış. Köpeklerden biri elini ağzına almış, diğeri de onu yere devirmiş. Bağırmaktan sesi kısılan Gürpınar, köpekler tarafından parçalanarak öleceğini bile düşünmüş. Çığlıklarına koşan bekçi tarafından köpeklerin elinden kurtarıldığında ise aklında bir tek şey varmış: Natali'nin sağlığı. Bir taksiye atlayarak kedisini İstanbul Levent'teki Animalia Hastanesi'ne götürmüş, on dakika sonra ise ölüm haberini almış.
Köpeklerin sahibi o sırada bayram tatilini geçirmek için yurtdışında olduğu için Feryal Gürpınar, karakola gidip ifade vermiş. Dava açarlarsa özel hastane raporu kabul edilmez diye Natali'nin cesedini, bu iş için özel olarak aldıkları buzdolabında 9 gün bekletmek zorunda kalmış. Tatil bitince Veterinerlik Fakültesi'ne gitmiş, Natali'ye otopsi yapılmış ve akciğerlerinin parçalandığı ortaya çıkmış.
Natali'nin ölümünün üzerinden iki ay geçmesine rağmen, Feryal Gürpınar hálá olayın şokunda. Kedisini öldüren köpekler bahçedeki kulübede yaşamaya devam ediyor. Feryal Gürpınar ve eşi Aydın Gürpınar, komşularından köpekleri uzaklaştırmasını rica etmiş ama olumlu bir cevap alamamış. Komşuları Haldun ve Fatoş Erkman'ın özür dilemediğini de söyleyen Gürpınar çifti, komşularına dava açmaya hazırlanıyor.
Feryal Gürpınar, şimdi günlerini Natali'nin yavrusu Tini'yle geçiriyor. Çocuğu olarak gördüğü kedisini kaybetmenin acısını her gün yaşıyor. Sabah kedisini öldüren ve kendisine de saldıran köpeklerin sesiyle uyanıyor. Pencereden dışarı baktığında kafes içindeki köpekleri görüyor. Onlara kızamadığını, asıl suçun onları vahşi yetiştiren ve ilgi göstermeyen sahiplerinde olduğunu söylüyor: ‘‘Bizim dairemizde bizden önce bir Hollandalı oturuyormuş. Köpeklere acıdığı için onlara ilgi gösteriyormuş. Alt komşularımız biz onları vahşi yetiştiriyoruz, ilgilenmesin diyerek kapıcıyla haber göndermişler. Bizim başımıza gelen olayda bizden özür bile dilemediler. Eğer aramızda dayanışma olsaydı, ben yaralarımı saracaktım ama olmadı.‘‘
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Yaşlı köpeklerin bakımı ve beslenmesi
Köpeğim Paşa çok yaşlandı. Bakımında ve beslenmesinde değişiklik yapmam gerekir mi?
Yapılan bilimsel çalışmalar, köpeklerin ömürlerinin bundan 30 yıl öncesine göre daha uzun olduğunu ortaya koyuyor. Yapılan çalışmalar köpeklerin daha uzun yaşamasında en önemli etkenlerden birinin beslenme alanındaki gelişmeler ve sağlıklı beslenme olduğunu gösteriyor. Köpeklerde yaşlılıkla birlikte vücutta birçok fizyolojik değişiklik meydana gelir. Yaşlanma ile ilgili değişiklikler köpeklerin ırk büyüklüklerine göre farklı zamanlarda başlar. Ortalama olarak 9 yıl yaşayan büyük ırk bir köpek (Danua, Sivas kangal gibi) 6 yaşından sonraki yıllarını yaşlı bir canlı olarak geçirir. Ortalama 15 yıl yaşayan küçük ırk köpeklerde ise (Poodle, Terrier ırkları gibi) yaşlılık dönemi 10 yaşından sonra başlar.
YAŞLILIĞA BAĞLI DEĞİŞİKLİKLER
Köpeklerde yaşlanma ile birlikte birçok değişiklik meydana gelir. Hareketlerde azalma ve kolay yorulma başlar. Bu değişiklik çoğunlukla eklem problemlerinden kaynaklanır. Uykusuzluk, bulanık görme, tuvaletini tutamama, işitme kaybı da yine yaşlılıkla ortaya çıkar. Kasları zayıf olan yaşlı bir köpek az hareket eder. Daha çok sıcak bir yerde uyuma ihtiyacı duyar. Dişlerin azalması ve dental hastalıklara bağlı olarak yemek yemekte zorlanır. Böbrek ve kalp gibi organlarda da yaşlılığa bağlı yetmezlikler görülebilir. Sorunlarından biri de kilo almadır. Yaşlı bir köpeğe yorucu egzersiz yaptırma imkanı olmadığından, kilo verdirmek de oldukça zordur. Tüm bu sebeplerden dolayı yaşlı köpeklerin bakım ve beslenmesi özel bir dikkat gerektirir.
LİF ORANI YÜKSEK MAMA YEDİRİN
Yaşlı bir köpeğin yemeği kalori, protein ve yağ açısından dengelenmeli ve bunların düzeyi genç ya da orta yaşlı köpeklerin mamalarına göre daha düşük olmalıdır. Yaşlı köpekler için hazırlanan mamalarda protein oranı ortalama olarak yüzde 16-18, yağ oranı ise yüzde 8-12 düzeyindedir. Yaşlı köpeklerde çok sık rastlanan kabız problemine karşı, yaşlı köpeklerin diyetlerindeki lif oranı normal mamalardan daha yüksektir. Eğer köpeğinizin ağzında diş kaybı, çiğneme kaslarında zayıflama ya da dental hastalıklar varsa yemek yemekte ve büyük taneli kuru mamaları çiğnemekte zorlanacağı için hızla kilo kaybedebilir. Bu tarz sorunlar yaşayan yaşlı köpekler için taneleri küçük olan mamalar seçilmelidir.
PAKO’ya mektuplar
Bir kardeşim oldu
Sevgili Pako,
Adım Lucky, 9 yaşında bir İspanyol Cocker'ım. Seninle çok güzel birşey paylaşmak istiyorum. 9 ay boyunca kızkardeşimin karnının büyüdüğünü fark ettim, ara sıra başımı karnına koyduğumda tekmeler hissettim. Evde herkes ‘‘Bebek doğduğunda Lucky ne yapacak?’’ diye konuşuyordu. Açıkçası ben de biraz tedirgin oldum ve bebek doğunca daha az sevileceğime dair endişe duymaya başladım. Neyse ki öyle olmadı! Kızkardeşim bebeği doğar doğmaz bana doğru getirdi ve benim onu koklamama, onu tanımama izin verdi. O kadar güzel kokuyordu ki, o an onun en iyi dostu olacağımı anladım. Ağladığı zaman aileme haber vereceğim, zarar verecek insanlardan onu koruyacağım ve ilk adımlarında onun yanında olacağım. İşte Pako'cuğum, dünyanın en güzel görevlerinden birine sahibim artık. Aramıza hoşgeldin Ari.
Lucky
Pako pano
Boynunda biri zincir tasma, diğeri metal künye olarak iki boyunluğu olan eğitimli Alman kurdu bir ay önce Gelibolu'da kayboldu. (0312) 426 80 57.
n Ben Böcek. 16 aylık Terrier cinsi bir dişiyim. Annem bana çok düşkün, ama sanırım artık bana bakamayacak. Antalya'da yeni bir yuva arıyorum. (0535) 511 06 93.
n Klinikte muayene olurken yaramazlık yapıp dışarı çıktım ve kayboldum. Adım Beyaz ve üzerimde mavi
tasma var. Sahibimi çok özledim. (0533) 277 34 21; (0216) 489 16 14.
n Antalya Dedeman civarında, açık kahve rengi, üstelik hamile bir av köpeği buldum. (0543) 214 80 70.
n Ankara'da arabanın çarpıp kaçtığı 8 aylık bir köpeği evimize aldık. Evde bir köpeğimiz olduğu için ona bakacak bir aile arıyoruz. (0312) 229 06 97; (0535) 925 03 96.
n 4 Şubat'ta Üst Bostancı'da 0 numara beyaz, dişi bir Terrier buldum. Sahibinin beni aramasını bekliyorum. Figen Dalgakıranlar (0216) 362 30 99, (0532) 257 79 62
Yazının Devamını Oku 31 Ocak 2004
Son zamanlarda belli bir yaşta olduğum için her şeyi biraz unutmaya başladım. Annem sık sık ‘‘Yine ne düşünüyorsun Pako?’’ diye soruyor.
Bilsem...
Babam ise ‘‘Duvara bakıp niye duruyorsun orada yine?'' diye seslenince, bir şey için orada olduğumu hatırlıyorum ama, niye orada olduğumu hatırlayamıyorum.
Mamo da benim gibi...
Mamo, Andree annemin annesi.
Bembeyaz saçlı, renkli boncuk boncuk gözleri, bir yaşlı melek kadar güzeldir o.
Asıl adı bu değil, ama herkes ona ‘‘Anne’’ anlamında ‘‘Mamo’’ diyor, ben de öyle söylüyorum.
O da unutuyor zaten.
İkimiz kimi zaman birbirimize öyle bakıp bakıp duruyoruz. Anlıyorum ki o unuttu yine.
Geçen gün beni görünce ‘‘Oooo mösyö...’’ dedi.
Ben de Gorbi'ye ‘‘Bu unutuyor ulan... Ben mösyö değilim, sandı ki mösyöyüm...’’ dedim.
Gorbi salak...
Eskiden yemeğin yerini bulmak için beni izlerdi, her şeyi unuttuğum halde hálá beni izliyor.
Buzdolabı yerine gardırobun önünde bekledik kaç saat, ben önde o arkamda.
*
Unutmak...
Aslında iyi bir şey.
Özellikle acı çeken insanların en büyük destekçisidir diye düşünüyorum; unutmak...
İnsanlar olsun, köpekler olsun ya unutmasalardı; o sevdikleri ama kaybettikleri şeyleri.
Ya ben şimdi uzaklarda yaşayan kardeşim Harry'yi, geçen sene kaybettiğimiz Rok'u ilk günkü gibi özleseydim, onları o ilk günkü gibi arasaydım.
İyi ki biraz unuttum.
*
Unuttum o karşı ormanda yaşayan, kendisi açken yavrularına bulduğu ekmekleri taşıyan Beyaz'ı...
Sadece sesini duyduğum, uzaklarda bir yerden her gece ağlayarak yardım isteyen o köpeği...
Bir gece sesi gelmedi.
Unuttum birçok şeyi.
Mamo'nun gözlerinde de o unutmanın belirtisi var.
Benim gibi belli ki acı çekiyor, ama acıların nedenlerini bir bir unutmuş gibi.
Neyse...
İnsan, ya da köpek...
Hiç fark etmiyor.
Acı çekiyoruz, unutuyoruz.
Ama her unutulan acının izi yüreklerimizde çizikler bırakıyor.
Bunun adına ‘‘yaşlanmak’’ diyorlar belki...
Keyifli Kediler Pansiyonu
Tatile gideceksiniz ama aklınız evde bırakacağınız kedinizde mi kalıyor? Sevimli dostunuzu da tatile göndermeye ne dersiniz? Keyifli Kediler Pansiyonu, sahipleri tatile giden kedilerin misafir edildiği bir ev. Betül Karaca, çocukluğundan beri kedilere çok düşkün ve evinde ağırladığı kedilere bakmak için bütün gün evden dışarı çıkmıyor.
Betül Karaca, çocukluğundan beri kedilere çok düşkün. Hayatının her döneminde bir kedisi olduğu için de hep bahçe katında oturmayı tercih etmiş. Sokaktaki kedileri ameliyat ettiren ve zaman zaman hayvan barınaklarına maddi destekte de bulunan Karaca, Keyifli Kediler Pansiyonu'nu geçen sene açmış. Kedi sevgisine tanık olanlar tarafından pansiyon açmaya ikna edilen Karaca, yurtdışında bu tür yerlerin çok yaygın olduğunu söylüyor.
Pansiyonda şu anda dört kedi konaklıyor. Betül Karaca, aynı anda en fazla beş kediyi misafir ediyor ve sadece aşılı kedileri kabul ediyor. Ameliyatsız olan dişi ve erkekler çiftleşmemeleri için ayrı tutuluyor. Kediler burada kendi evlerinde gibi özgürce dolaşma imkanına sahipler. Belirli bir odada tutulmuyorlar. Evin çeşitli yerlerinde sepetler, yataklar var ve kediler istedikleri gibi gezip oynuyorlar.
Betül Karaca, evde oturmayı çok seviyor ve resimle uğraştığı günlerini kedilerle paylaşmaktan son derece hoşnut. Kedi psikolojisi üzerine birçok kitap okuyan Karaca, kavga eden kedileri de sonunda arkadaş yapmadan evlerine göndermiyor. Keyifli Kediler Pansiyonu'nun günlük ücreti 10 milyon TL. Tel; 0216 362 74 74
Kediler internetten izlenecek
Keyifli Kediler Pansiyonu'nun internet sitesi www.keyiflikediler.com, şu anda yapım aşamasında. Site açıldığı zaman pansiyona kedilerini bırakanlar, webcam sayesinde kedilerini izleyebilecekler.
PAKO’ya mektuplar
James Bond, 1995-2004
Nereden başlasam, nasıl anlatsam...Benim minik oğlum Bond asla anlatılmayacak kadar özel, yaşanılması gereken bir köpekti. Di'li geçmiş zamanla yazmak o kadar acı veriyor ki. 95 senesinde Moskova'da şampiyonlar şampiyonu babasına aşık olup, özel sipariş vermiştik. Geldiğinde 3 aylıktı ve 28 kiloydu. 80 kiloluk bebek ruhlu bir dev olduğunda bile kucağımda oturmaya devam ederdi. Sekiz buçuk yılı paylaştık onunla. Ne yazık ki çok çabuk bir şekilde akut böbrek yetmezliğine yenildi. Koca oğlum, minik bebeğim melek oldu. Koskaca bir Bond devri kapandı. Canım oğlum, bize yaşattığın mutluluklar için teşekkür ederim.
Seni çok seven ve her zaman kalbinde taşıyacak olan annen.
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Kuşlarda gaga uyuzu çok yaygındır
9 aylık bir muhabbet kuşum var. 2 hafta önce gözünün etrafında kabuklu beyaz bir kabarıklık oluştu. Mantar ilacı sürdüm ama geçmedi. Aynı zamanda halsizleşti, neşesi kaçtı ve konuşmayı azalttı. Çok sık ve hızlı nefes alıyor. Hastalığı ne olabilir?
Kafes kuşlarında baş bölgesinde, göz ve gaga etrafında ve ayaklardaki deride beyaz veya gri kabuklu bir şişkinlikle belirginleşen uyuz hastalığına çok sık rastlanır. Gaga uyuzu da denilen bu hastalığı kuşlar kontak yoluyla birbirlerinden ya da yumurtadan çıktıklarındaki enfekte kafes ortamından alırlar. Stres ve bağışıklık sistemini zayıflatan faktörler hastalığın ortaya çıkmasını hızlandırır.
Hastalığın ilerlediği durumlarda tırnaklar da dahil olmak üzere, derinin hemen hemen tüm tüysüz yerlerinde bu tarz beyaz kabarık kabuklu bölgeler oluşur. Tüylerde dökülme ve halsizlik gibi belirtiler de hastalığın şiddetine göre ortaya çıkabilir. Tedavi edilemeyen durumlarda gaga ve tırnakta anatomik yapı bozuklukları şekillenebilir.
Beyaz kabuklu bölgeden alınan deri kazıntısının incelenmesi sonucunda uyuz etkenleri teşhis edilir. Hastalığın tedavisinde damla, pomat, enjeksiyon ya da ağızdan alınan spesifik uyuz ilaçları kısa sürede olumlu sonuç verir.
Hastalığın tekrar ortaya çıkmasını engellemek için kafesin su ve yem kaplarının, kafesteki oyuncakların ve diğer aksesuvarların temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi gerekir. Kafeste kullanılan malzeme dezenfeksiyona uygun değilse, atılıp yenileri alınmalıdır.
Pako pano
Kahve'nin biri erkek, dördü dişi 5 yavrusuna yuva arıyoruz. Yavrular İzmirli ama istenilen yere gönderebiliriz.
(0532 422 06 46)
Sahibi tarafından sokağa atılmış 3 yaşındaki çok uysal dişi Terrier cinsi köpeğe acil yuva arıyorum. (0216) 354 93 13.
Ankara Oran Turan Güneş Bulvarı'nda bulduğumuz 5-6 yaşlarında eğitimli, yeşil sırt tasmalı Terrier cinsi köpeğin sahibinin Çınar Sitesi yöneticiliğine müracaat etmesini bekliyoruz. (0312) 491 44 61; (0542) 312 90 04.
İki dünya tatlısı 10 aylık kedi yuva arıyor. Tüm aşıları ve ameliyatları yapılmıştır. (0535) 770 70 36.
Anne Labrador-Retriever, baba Golden Retriever. Son dört yavru için lütfen arayın. (0282) 231 30 23.
Ortaköy Pazarı'nın kurulduğu yerde terk edilmiş Chow Chow cinsi bir köpek var. Ona evini açacak bir aile arıyorum. (0532) 770 88 94.
Yazının Devamını Oku