22 Mayıs 2004
Bizim kanunumuz komisyonlardan geçti, şimdi sıra <B>‘Genel Kurul’a geldi’</B> diyorlar. Babam ise bana ‘Sen 3285’e girersin’ diyor.
Ben ‘3285’i’, girmem gereken mutfak gibi iyi bir yer sanmıştım başlarda.
Meğer kuduz maddesiymiş bu.
Yeni yasa bizleri koruyan iyi hükümler getiriyor. Kimse kedisini-köpeğini terk etmeye zorlanamayacak.
Terk edenler sorumlu tutulacaklar.
Hayvanlara işkence, kötü muamele, eziyet suç sayılacak.
Daha birçok iyi madde var yasada.
Ama yasa ‘3285 hariç’ diyor.
Yani yerel yönetimler, tarım müdürlükleri ‘Kuduz var’ diyerek, bir bölgedeki tüm hayvanları bir gecede öldürebilecekler.
Hayvanların bir gecede tüfeklerle, zehirli yiyeceklerle topluca öldürülmeleri devam edecek kısacası.
Yeter ki bir sevgisiz memur bunu istesin.
*
Başımız yine dertte.
Bizler sanki acısız-ölümsüz olamıyoruz.
Sanki acı çekmek bizim parçamız, kurtulamıyoruz.
En iyi niyetlerin, amaçların, kanunların içine bile en kötü ‘sonu’ koyuyorlar.
Tıpkı zehiri en sevdiğimiz yiyeceğin içine koydukları gibi.
Bizler şanssızız.
Şanssız geliyoruz dünyaya ve şanssızlıklarla gidiyoruz.
Bir an mutlu olsak, arkasından bir tekme geliyor. Bir an sevinsek, arkasından acı gecikmiyor.
Bir lokma yiyeceği bulmanın mutluluğu gibi.
Bir anda yiyeceğin mutluluğu bitiyor, içindeki ölüm alıp götürüyor bizi çırpına çırpına.
*
Sığınacağımız, yardım isteyeceğimiz çok az yer var.
Bizleri sevenlerden tek istediğim:
Bize yardım edin.
Bugünlerde içine yine de ölüm konulmuş bir yasa ‘mutluluklarla’ geçip geliyor.
Bütün dernekler, vakıflar, hayvanları seven bireyler milletvekillerine gitsinler.
Onların arasında bizleri seven, korumak isteyen, iyi yürekli insanlar vardır.
Bizler için güzel bir kanun yapıyorlar gibi.
Herkes bunu böyle bilecek.
Çoğunluk sevinecek.
Ama...
Tıpkı karanlık gecelerde, aç gezen kedilerin-köpeklerin önüne atılan bir parça yiyecek gibi,
Mutluluğun içine acı koymuşlar.
80 köpeği barınaktan çıkarıp ormanda açlığa terk eden kim?
İzmir Narlıdere barınağında geçtiğimiz hafta, bir gecede 80 köpek kayboldu. Köpeklerden 27’si, günler sonra barınaktan 75 kilometre uzaklıktaki Gümüldere Mevkii Şaşal köyü yakınlarındaki ormanda açlıktan ölmek üzereyken bulundu.
İzmir Narlıdere’de orman arazisi içindeki Narlıdere Sahipsiz Hayvan Barınağı’ndaki 80 köpek önceki hafta aniden kayboldu. Orman Bakanlığı’na ait arazideki barınakta 97’ye yakın sahipsiz hayvan vardı. Bu havyanların bakımı ve su ihtiyacı Narlıdere Belediyesi, beslenmeleri Hayvanları Koruma Vakfı tarafından karşılanıyordu.
Talihsiz köpeklerden bazıları daha yeni doğum yapmıştı ve yavruları vardı. Tüm köpekler aşılıydı ve barınağa gebe olarak gelenler dışındakiler kısırlaştırılmıştı. Köpekler her sabah barınağa yaklaşan hayvanserleri sevinç havlamalarıyla karşılardı. Yiyecek taşıyan araç kafeslerin önüne geldiğinde tel örgülerin önündeki havlama sesleri daha da yoğunlaşır ve sallanan kuyrukları yemek sevincini anlatırdı.
Geçen hafta bir sabah barınağa gelen yetkililer uzaktan gelen havlama seslerini duyamadı. Çünkü kafeslerde sadece 12 köpek kalmış, diğerleri yok olmuştu.
Hayvanları Koruma Vakfı Başkanı Erengül Kalyoncu o günü anlatıyor: ‘Hemen barınak görevlilerine gittik. Telin açılmış ve kaçmış olabileceklerini söylediler. Çevredeki arazilerde aradık, bulamadık. 80 köpek birden nasıl olur da sırra kadem basar? Belediye başkanı ile görüşmek istedik, cevap alamadık. Kalan yavrular anneleri olmadığı için açtı, emzirilmeleri gerekliydi. Kendi çabamızla besledik.’
Hayvanları Koruma Vakfı üyeleri, köpeklerin kaybolmasıyla ilgili olarak CHP’li Belediye Başkanı Abdül Batur’u suçladılar. Ardından da CHP’nin İzmir’de düzenlediği panele hayvan katliamlarını konu alan pankartlarla gidip protestoları sürdürdüler. Sonra da Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere yüzlerce faks çektiler. Ancak bir çözüme ulaşamadılar.
75 KİLOMETRE UZAKTA BULUNDULAR
80 köpeğin bir gecede kaybolması Türkiye’deki tüm hayvan derneklerini harekete geçirdi. İzmir’in ardından başta Çevre ve Sokak Hayvanları Koruma Derneği olmak üzere Bodrum, Giresun, Aliağa, Kütahya Hayvan Koruma dernekleri yetkilileri devreye girdi. Kimi faks çekti, kimi telefon etti, kimi de bizzat gelip aramalara katıldı. Talihsiz köpekler bu çarşamba barınaktan 75 kilometre uzaklıktaki Gümüldere Mevkii Şaşal Köyü yakınlarındaki ormanda bulundu. Bir kısmı ölmüş, çoğu açlıktan bitap düşmüştü. Hayvanseverler yürek parçalayan sahnelere tanık oldu. Peki bu köpekler nasıl grup halinde 75 kilometre uzaklara gitti? Şimdilik bu sorunun cevabını veren yok. Ama hayvanseverler olayın peşini bırakmaya niyetli değil. Sorularının cevabını hukuksal platformda aramaya hazırlanıyorlar.
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Kediyi yazlığa alıştırmanın yolları
Kedimizi müstakil ve bahçeli yazlığımıza götüreceğiz. Onu yeni eve alıştırmak ve bahçeye çıkmasını öğretmek için neler yapmalıyız?
n Eşyalarınızı ve valizlerinizi açmadan önce evdeki güvenli bir odaya kedinizin suyunu, yemeğini, tuvalet kabını ve ona ait eşyaları koyup kedinizi yerleştirin ve kapıyı kapalı tutmayı unutmayın.
n Size ait bir giysi ya da eşyayı odaya bırakarak onun kendini güvende hissetmesine yardımcı olun.
n Evinizi tamamen kullanabileceğiniz hale getirene kadar kedinizi bu odada tutun.
n Eve tamamen yerleştikten sonra evde gezmesine izin verin. Evin tamamına alışması karakterine göre değişiklik gösterecektir.
n Kediniz evin tamamına alışması sürecinde, size kendini güvende hissedip hissetmediğini anlatacaktır. Daha önce yaşadığınız evdeki davranışları gösterip göstermediğini incelemelisiniz. Bunlar rahatça oyun oynaması, yemek, su ve tuvalet ihtiyaçları ile ilgili eski rutinlerine dönmesi, siz eve girdiğinizde sizi karşılaması gibi davranışlar olabilir.
n Kedinizin en az iki - üç hafta bahçeye çıkmasına izin vermeyin. Evin dışına ve bahçeye çıkmadan önce kendini evin içinde yüzde yüz güvende hissetmeli. Aksi takdirde dışarı çıktığında güvenli bulmadığı için evi geri dönmesi gereken yer olarak görmez ve kaybolur.
n İlk dışarı çıkma tecrübesini ona yemek verdiğiniz zamandan hemen önce deneyin. Böylece onu içeri sokmakta zorlanırsanız, yemeğin kokusunu kullanarak eve dönmesini sağlayabilirsiniz.
n Kedinizi dışarıya çıkması için zorlamayın. Dışarı çıkın ve kendiliğinden sizi takip etmesini bekleyin.
n Kedinizi dışarıya kucağınızda çıkarmayın. Bahçeye ilk olarak nasıl çıktıysa, aynı yoldan geri dönecektir. Kucakta çıkartırsanız eve kendi başına dönmesi çok zordur.
n Kediniz dışarıdayken kapıyı açık tutun. Böylece aniden geri dönmek istediğinde eve kolayca girebilir.
n Kediniz ilk denemede dışarı çıkmak istemediyse, diğer denemeleri her gün aynı saatlerde yapın.
Pako Pano
10 aylık kısırlaştırılmış, dişi, siyah-beyaz Terrier köpeğimiz çalındı. Daisy korkak bir köpektir. Görenlerin bizi aramasını rica ediyoruz. (0533) 633 00 17.
2 aylık, annesiyle büyümüş, sağlıklı, tuvalet eğitimli, oyuncu ve başka kediye alışık dişi tekir kediye yeni bir aile arıyoruz. (0532) 227 18 57; (0216) 366 20 52.
1.5 yaşında dişi Rottweiler köpeğimize sıcak bir yuva arıyoruz. (0535) 418 76 76.
Pendik’te 2 yaşında beyaz, erkek bir kedi buldum. Pire tasması olan kediyi iyi bakacak bir aileye vereceğim. (0216) 354 31 33.
Evimde bakmak için Sibirya kurdu ya da safkan köpek arıyorum. Erkek-dişi fark etmez, yeter ki evimin içinde bir nefes olsun. (0533) 663 64 01.
- Simsiyah, 2 aylık dişi kediye yuva aranıyor. (0532) 411 18 71.
İstanbul’da yavru köpek sahiplenmek istiyorum. (0505) 624 10 53; (0544) 333 53 27.
Yazının Devamını Oku 15 Mayıs 2004
Bahar geldi, kırlar yeşerdi, çiçekler açtı, kelebekeler uçuşmaya başladı. Ben de kendimi doğaya attım, bu haftaki yazımı yazamadım. Haftaya enerji depolamış olarak yine sizlerle olacağım. SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Yüzme, köpek için iyi bir egzersiz
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
11 aylık Pekinese cinsi dişi köpeğimi yaz aylarında hangi sıklıkla yıkamalıyım? Denize girmesinde bir sakınca var mı?
-Pekinese cinsi köpekler tüylerinin sıklığına göre, 6-8 hafta arayla kürk bakımı ve kuaför hizmetine ihtiyaç duyar. Yaz aylarında köpek kuaförüne gittiğiniz zamanlar dışında köpek için uygun bir şampuan kullanarak köpeğinizi daha sık yıkayabilirsiniz. Sık yıkamaya uygun bir şampuanla 2-4 haftada bir yıkamanızda sakınca yoktur. Köpeğiniz denizden korkmuyor ve yüzmekten hoşlanıyorsa, denize girmesi onun için iyi bir egzersiz olur. Yüzmek, insanlarda olduğu gibi köpeklerde de kasların sağlıklı spor yapması, kalp ve solunum sisteminin daha güçlü ve sağlıklı olması gibi faydaların yanı sıra köpeğinize sizinle eğlenceli vakit geçirmesi için de imkan tanır.
BUNLARA DİKKAT
Veteriner hekiminize danışarak köpeğinizin denize girmesine ve yüzmesine engel olacak bir sağlık sorunu bulunup bulunmadığını öğrenmelisiniz.
Köpeğiniz istemiyorsa onu zorla denize sokmamalı ve suya atmamalısınız.
Köpeğiniz suya ilk girdiğinde doğal olarak ön ayakları ile yüzmeye çalışacak ve suda denge kurmak için çaba harcayacaktır. Su üzerinde durmasına yardımcı olarak heyecanlanmasını engellemelisiniz. Kısa sürede arka kısmını da suyun üstünde tutmayı öğrenecektir.
Köpeğinize arkadaşlık eden ve yüzme bilen başka bir köpek de sizinle birlikteyse denize girmeye cesaret etmesi ve yüzmeyi öğrenmesi açısından iyi olur.
Köpeğinizin deniz suyu yutmamasına da dikkat edin. Fazla miktarda tuzlu su midesini rahatsız ederek kusmasına ve hastalanmasına neden olabilir.
Beş dakika yüzmenin köpeğiniz için 5 km. koşu yapmak kadar yorucu bir aktivite olduğunu unutmayın ve onu çok uzun süre suda bırakmayın.
Sizin için tehlike oluşturan tüm koşullar (soğuk deniz, deniz anası gibi canlılar, dalgalar) köpeğiniz için de tehlikelidir. Koşullarının uygun olup olmadığını mutlaka kontrol edin.
Deniz suyundaki tuz ve mineral köpeğinizin derisine ve kürküne zarar verebilir. Bu nedenle denizden sonra mutlaka onu duru su ile yıkamalısınız.
En önemlisi, köpeğiniz denizde olduğu sürece gözünüzü üstünden ayırmamalısınız.
GÜNEŞTEN KORUYUN
Kumsalda bulunduğunuz süre içinde köpeğinizin aşırı sıcaktan etkilenmesini engellemeli, özellikle burun bölgesi gibi tüylerin kısa olduğu yerlerin güneş yanığından korunmasını sağlamalısınız.
Yanınızda bol miktarda içme suyu bulundurmalı, köpeğinizi ısı vurmasından korumak için gölge bir yerde dinlendirmeli ve yeterince havlu taşımalısınız.
PAKO PANO
1 ay önce Bebek Parkı’nda Labrador cinsi bir köpek buldum. Çok uysal ve sevgi dolu olan bu köpeğin boynunda siyah tasması var. Şans adını verdiğim köpeğin ailesini arıyorum. Ailesinden haber çıkmazsa, onu sevecek bir aileye vermek istiyorum. (0532) 284 20 01.
3.5 aylık erkek ve dişi iki kediciğe yuva arıyoruz. Erkek olan sarı-beyaz, dişi olan ise beyaz ağırlıklı ve gri lekeleri var. Çok sevimli ve oyuncu olan kediciklerin gittikleri evlere neşe getireceğine emin olun. İlgilenenler (0212) 431 44 19 numaralı telefonu arayabilir.
Safkan cins köpek bakmaya meraklıyım. İstanbul’dan bir köpek sahiplenmek istiyorum. (0536) 984 83 36.
Merhaba ben Zeytin. 1 yaşında siyah tüyleri, beyaz bacakları ve sevimli yeşil gözleri olan bir anne kediyim. 3 yavrumla bir balkonda yaşıyoruz. Bizi sahiplenir misiniz? (0505) 371 83 43.
Yazının Devamını Oku 8 Mayıs 2004
‘Hayvanlar düşünemez’ dedikleri zaman kızıyorum.
Çünkü ben her zaman düşünürüm.
Annem misafirlerle sohbet ederken devamlı ‘Pako çok düşünceli bir köpektir’ der.
Misafirler ‘Aaaaa...’ diye ‘Düşünceli köpek’ olarak bana bakarken, annem devam eder:
‘Yani bu kadar düşünceli olabilir ancak... Babası oturacağı zaman hemen koltuktan iner, ona yerini verir benim küçük oğlum...’Düşünce...
Yazının Devamını Oku 1 Mayıs 2004
Okudunuz mu, benim adımı taşıyan hastane açıldı.
Tamer Dodurga amca babamı arayıp ‘Bir hayvan hastanesi açıyoruz. Pako’nun adını koymamıza izin verir misiniz’ demiş.
O akşam babam anneme danıştı.
Birlikte karar verdiler.
Böylece benim adımı taşıyan bir hastane oldu.
Yazının Devamını Oku 24 Nisan 2004
Doğrusunu isterseniz ben <B>Kıbrıs Meselesi’</B>ne girmek istemem.<br><br>Babam girdiğinde, hiçbir zaman çıkamaz.<br><br>Bir tek<B> Boncuk</B> beni ilgilendiriyor. Biliyorsunuz; Boncuk Rauf Denktaş’ın küçük köpeğinin adı. Benim cinsimden, ama o beyaz.
Zaten evdekiler ‘Kıbrıs Meselesi....’ diye söze başladıklarında, benim aklıma hemen Boncuk geliyor.
Bir Cumhurbaşkanı’nın köpeği olmak, nasıl bir duygudur bilemem.
Ama Rauf Denktaş’ın iyi bir insan olduğunu hemen anladım.
Bir köpeği seven, onunla dostluk kurabilen, hiçbir çıkarı olmadan onu mutlu eden bir insan kötü olamaz.
*
Bence Boncuk, Kıbrıs Meselesi’nin duygusal yanı.
Orda sevgi ve vefa var.
Acaba bir Cumhurbaşkanı, küçük bir köpeğe sığınabilir, ondan destek ve yardım umabilir mi?
Bence evet...
Düşünün; o gün işler kötü gitti, görüşmelerde işler iyi değil, Rauf Amca’nın canı sıkkın.
Arada bir ‘Kıbrıs’ı gendilerine vermeyeceğiz...’ diyor, dinleyen pek yok.
Sinirli ve mutsuz.
Akşam evindeki koltuğa oturduğunda ve Boncuk onun kucağına çıktığında, o tombul elleri ile Boncuk’u okşamaya başladığında ve onunla ‘Küçük yaramaz’ diye fısıltılarla konuşmaya koyulduğunda...
Bu nedir?.
Bir gıdım mutluluk, biraz olsun moral, bir küçük huzur...
Bir sığınacak yer...
*
Hangimiz öyle değiliz ki?
Ben babamın beni okşayışından, elinin ısısından, beni okşarken çıkarttığı seslerden durumunun kötü olduğunu her zaman anlarım.
Ya yazıyı karıştırmıştır, ya yine kelimeleri yanlış yazdı. Ya da televizyonda yine ‘Halk’ yerine ‘Halt’ dedi.
Canı sıkkındır.
Mutsuzdur ve mutlu olmayı arıyordur.
Beni okşar.
Ben elbette mutlu olurum.
Karşılıklı birbirimize sığınmamızdır bu.
Bence bakabilecek yeri olan herkesin bir kedisi-köpeği olmalı. Mutlu bir yuva, mutlu bir yaşam için...
İnsanlar mutsuz olsalar bile sığınacak bir yer için.
*
Sonuçta ‘Kıbrıs Meselesi’ denilince, benim aklıma Boncuk geliyor.
Bugünlerde işler karıştıkça, Rauf Amca’nın keyfi kaçtıkça ve önüne Annan Planı konuldukça doğru Boncuk’un kafasının okşandığını biliyorum.
Benim için ‘Kıbrıs Meselesi’nin anlamı bu.
Bir küçük köpek ile bir Cumhurbaşkanı’nın dostluğu.
Sarıyerli Kitty mutluluğu Almanya’da buldu
Kitty, yeni doğurduğu yavrularıyla Sarıyer’deki Evsiz Hayvanları ve Doğayı Koruma Derneği’ne terk edildiğinde oldukça bakımsız ve zayıftı. Lale Halimoğlu ve diğer dernek çalışanları son derece tatlı ve yumuşak bir köpek olan Kitty ile yavrularını özel bir bakımla sağlıklarına kavuşturdular. Sonra da onlara yeni bir aile bulmak için çabalamaya başladılar. Almanya’nın en önemli hayvan koruma örgütlerinden biri olan Animalshope, Kitty ve bebeklerini sahiplendirmek için aldı.
Kitty’yi Claus Reichinger adlı bir Alman işadamı sahiplendi ve böylece Kitty Almanya’da sıcak bir aile ortamına kavuştu. Almanya’da büyük bahçeli bir evde yaşayan ve haftasonları uçakla yeni ailesinin Alpler’deki evine giden Kitty’nin keyfi yerinde.
Sahibi Claus Reichinger ise köpeğini daha iyi anlayabilmek için geçmişini, yaşadıklarını bilmek istiyor. Bu nedenle çok yakında İstanbul’a gelerek Evsiz Hayvanları ve Doğayı Koruma Derneği’ni ziyaret edecek ve Kitty’nin geçmişteki izlerini sürecek. Şimdilik Kitty hakkında bildiği tek şey, daha önce bir oto tamirhanesinin sahibine ait olduğu.
Hayvanları kısırlaştırmak için mobil araç
Fethiye Hayvan Dostları’nın İstanbul Şubesi, Müjde Akdoğan ve Ayşe Doğancı tarafından kuruldu. Mobil araç mayıs başında 2 yakalamacı, 2 veteriner ve 1 şoför kadrosuyla İstanbul Anadolu yakasında hizmet vermeye başlayacak. Sokak hayvanlarını kısırlaştırma, aşılama ve işaretleyip bulundukları yere bırakma uygulaması belediyelerle ortak yapılacak.
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Kuşlar neden sürekli yumurtlar?
Dişi muhabbet kuşumuz 4 yaşında ve son iki yıldır sürekli olarak yumurtluyor. Şu ana kadar yumurtalardan hiç yavru çıkmadı. Bu şekilde yumurtlamaya devam etmesi bir sorun oluşturur mu? Yumurtlamasını durdurmak mümkün mü?
Sürekli ve fazla sayıda yumurta yapma özellikle papağan türlerinde ve muhabbet kuşlarında karşılaştığımız bir durum. Bir yumurtlama döneminde 2-6 adet yumurtadan daha fazla yumurtlama ya da yıl içinde toplam yumurtlama sayısının artması aşırı yumurtlama olarak adlandırılır. Dişi muhabbet kuşları kafeste erkek kuş olmadan da yumurtlayabilir.
Kafes kuşlarında aşırı (veya sürekli) yumurtlamanın genel sebeplerini şöyle sıralayabiliriz: Hormonal bozukluklar, bazı hastalıklar, yetersiz beslenme, büyüme döneminden itibaren sahibi tarafından elde büyütülmesi ve beslenmesi.
Aşırı veya sürekli yumurtlama problemi birçok sağlık problemini de beraberinde getirebilir. Bu problemlerin çoğu yumurta üretiminden dolayı artan kalsiyum ve protein ihtiyacına bağlı olarak şekillenir. Yumurta tıkanması, yumuşak kabuklu yumurta yapılması, osteoporozis (kemik erimesi) ve buna bağlı patolojik kırıklar, kilo kaybı, tüy ve deri problemleri ve diğer beslenme hastalıkları bunların içinde ilk akla gelenlerdir. Bu sağlık sorununun çözülmesi için çok değişik tedavi seçenekleri bulunmaktadır.
Kafesin yerinin değiştirilmesi, kuşun gün ışığından yararlandığı sürenin 8-10 saatin üstüne çıkarılmaması, erkek kuş varsa dişiden ayrılması ve birbirlerini duymayacakları odalara alınması, kafesteki ayna gibi yumurtlamayı stimüle edecek aksesuvarların çıkarılması, kuluçka yeri yoksa ilave edilmesi ya da varsa çıkarılması veya yerinin değiştirilmesi, yalancı plastik yumurta konması gibi değişiklikler yumurtlama problemini ortadan kaldırabilir. Beslenme hatalarının düzeltilmesi, vitamin, mineral ve protein eksikliklerinin tespit edilip giderilmesi, protein kaynaklarının değiştirilmesi, veteriner hekiminiz gerekli görüyorsa hormon tedavileri yapılması sürekli yumurtlama sorununu çözmek için yardımcı olacaktır. Bunların dışında cerrahi yöntemle üreme organlarının alınarak kuşun kısırlaştırılması radikal bir çözüm olarak düşünülebilir. Ancak kuşların hem genel yapılarının hem de üreme organlarının hassasiyeti nedeniyle bu ameliyatlar çok riskli kabul edilmektedir.
Pako pano
Bir arkadaşım çok sevdiği kedisi Pamuk’u, son durağı Tuzla olan otobüste bir karton kutuda unuttu. Aradığında bulamadı, Pamuk’u birisi almış. Ondan gelecek iyi haberleri bekliyoruz. melekka@superonline.com.
Pekinese cinsi 10 aylık erkek köpeğimiz Beko, Maltepe sahil yolunda kayboldu. Göğsü ve pati uçları beyaz. Gördüyseniz, lütfen bizi arayın. (0212) 283 35 84; (0216) 417 27 10; (0532) 484 82 31.
Adım Abidin, 1.5 yaşında bir kediyim. 1 sene önce kaza geçirdim ve ölmek üzereyken bir aile beni kurtardı. Şimdi çok iyiyim, ama beni kurtaran ailenin köpeğiyle hiç anlaşamıyoruz. Bana iyi bakacak bir aile arıyorum. (0216) 370 98 84 - (0544) 783 12 09 - (0533) 554 42 63.
Köpeğimiz Lily, 17 Nisan’da Tarabya Sanatçılar Sitesi’nde kayboldu. Sharpei cinsi Lily dişi, tarçın renkli. Kırmızı tasması olan köpeğimizi gördüyseniz, lütfen bizi arayın. (0212) 223 71 46.
Ben Kestane. Ankara’da yaşıyorum, 3 yaşında dişi-kısır ve tuvalet eğitimli bir kediyim. Kendime bir aile arıyorum. (0535) 567 37 53
Yazının Devamını Oku 17 Nisan 2004
Kimi zaman bunu anlatırken beni daha içten, daha şefkatle okşadığını, sanki hayvanlar adına benden özür dilediğini bilirim.
Kaz avına gittiler o hafta.
Kazdıkları çukurlara girip üç gün, üç gece kazların gelmesini beklediler.
Kazlar hiçbir zaman gelmedi.
Sonunda bir çoban gelip ‘Ne bekliyorsunuz o çukurların içinde’ diye sorduğunda, bunlar hep birlikte kafalarını uzatıp, bir ağızdan ‘Yaban kazı...’ diye bağırdılar.
Yazının Devamını Oku 10 Nisan 2004
Babamın her haberi, her yorumu okuduktan sonra niye uzun uzun tavana baktığını anladım. İnsan düşünüyor.
İşte; röportajı Fatih Ürek ile yapmışlar, diyor ki:
‘Ben doğduğumda babam 40 tane büyükbaş hayvan kesmiş...’
Çüş...
Belki o kadar değildir.
‘Büyükbaş’ deyince benim aklıma inek gelir.
Yani ineklerin Fatih Ürek’e bir faydası olmuş mu?
Bir defa sanatçı dediğin merhametli, çağdaş, çocuklara iyi örnek olanlardan olur.
40 tane kesilen inek...
Belediyenin mezbahasından beter olmuştur ortalık.
*
Bizim evde herkesin sevdiği sanatçılar-yıldızlar ayrıdır.
Babam Fatma Girik’e bayılır.
Eskiden şarkılarını dinlediği Adnan Şenses’i artık sevmiyor. Babam ‘Başbakanın önünde göbek atıp, benzinci payının artmasını isteyen adamdan sanatçı olmaz’ diyor, ben bu sözlerden anlamam.
Annemin beğendiği sanatçı Leman Sam...
Annemin annesi Mamo, Müslüm Gürses’i beğeniyor; uzun zamandan beri onu İkinci Dünya Harbi kahramanı Churchill sanıyor.
Ben?...
Benim için hepsi önemli.
Bir tek ‘Doğduğunda 40 inek kesilmesinden’ gururla söz eden Fatih Ürek’e kızdım.
O kadar...
Ama sanatçılar, yıldızlar, o ünlü kişiler bir gün olsun bize yardım etmeye gelmediler.
Bir gün olsun, içlerinden hayvanları sevenler bir araya gelip; vurulmamamız, öldürülmememiz için bir şey yapmadılar.
Birisi bir şarkı ile, birisi bir çağrı ile, birisi bir film ile, birisi bir türkü ile insanlara seslenmediler.
Oysa insanlar onları dinler.
Onlar önemli insanlar ve herkes onlara hayran.
İnsanlara seslendikleri zaman bunun çok etkili olacağını, bir çağrı yaptıkları zaman bunun yerine getirileceğini biliyorum.
Dünyanın medeni ülkelerinde sanatçılar mutlaka bir hayır kurumuna, çocuklara, yaşlılara, düşkünlere, yoksullara, doğaya ya da hayvanlara ilgi duyup, onlar için karşılıksız bir şeyler yaparlar.
Kimisi çocuklar için konser verir, kimisi yaşlılar için kampanyalar yürütür, kimisi doğa-hayvan vakıflarına destek olur.
Bu onların gururudur.
Bunu yapmayı topluma karşı bir borç sayarlar. Ama bizim sanatçılarımız-yıldızlarımız ilgisiz.
Doğunca babası 40 inek kesmiş.
Ne yapalım...
Köpeğimizin doğuştan içe dönük göz kapakları sorun yaratıyor
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
8 aylık Rottweiler’ımızın her iki gözünde de sürekli kızarıklık ve akıntı oluyordu. Daha sonra bunun alt göz kapaklarının doğuştan içe dönük olmasından kaynaklandığını öğrendik. Bu durumun ameliyatsız düzelme ihtimali var mı?
Entropion dediğimiz göz kapaklarının anatomik olarak doğuştan içe dönük olması özellikle basık burunlu köpeklerde ve Chow-Chow, Spaniel, Danua, Shar-Pei, Poodle ve Saint Bernard gibi ırklarda karşılaştığımız kalıtsal bir problemdir. Genellikle alt göz kapağında görülen bu bozukluk nadiren üst göz kapağında da belli bir düzeye kadar mevcut olabilir. İçe dönük olarak gözün kornea tabakasına temas eden göz kapağı korneada ve görme yeteneğinde bozukluklara neden olabilir. Göz kapağında entropion olan köpeklerde gözde kızarıklık ve akıntı oluşur. Göz kapağının sürtünmesi ve oluşan kızarıklık sonucu köpek şiddetli ağrı duymaya başlar. Köpeğiniz ağrı ve kaşıntıya reaksiyon olarak patisiyle bu bölgeyi kaşımak isterken entropion nedeniyle oluşan problemler daha da şiddetlenir ve kızarıklık, şişlik ve akıntı artar.
Entropion, göz kapağındaki anatomik bir bozukluk olduğu için tek çözüm cerrahi yöntemle bu durumun düzeltilmesidir. Birçok cerrahi teknikle gözdeki bu sorun kolayca giderilebilir. Eğer cerrahi yöntemle entropion düzeltilmezse şiddetli göz enfeksiyonları, kornea ülseri, kornea yırtılmaları ve diğer kornea hastalıkları şekillenebilir. İlerleyen durumlarda göz içi enfeksiyonlarına ve körlüğe kadar giden durumlarla karşılaşılabilir.
Belçika kurdu köpeğim Jess, 31 Mart’ta Florya’daki bahçemizden kayboldu. Görenlerin (0532) 445 88 18 numaralı telefonu aramalarını rica ediyorum.
7 aylık dişi, kısırlaştırılmış uslu bir kediciğim. Benim ailem olur musunuz? (0555) 339 92 92.
Dişi tekir kediye kucak açacak bir aile arıyoruz. (0532) 745 45 99; (0216) 369 51 95.
1.5 yaşında bir Doberman’ım ve baba olmak istiyorum. Yavrularımın da benim gibi safkan olmasını istiyorum. (0312) 236 26 30.
Yazının Devamını Oku 3 Nisan 2004
Annemin annesi Bayan Nelli, yani evdeki adıyla Mamo beni görünce kim sandıysa yine ‘Oooo Mösyö...’ dedi. Ben ilgilenmedim.
Çünkü yazı günüm, yazı yazmalıyım.
Zaten ben ‘Mösyö’ değilim, Pako’yum.
Pako, günahkár Pako.
*
Bir okuyucum (Sema Geygel Abla) e-mail ile bilgi verdi, şöyle diyor mesajında:
‘Kadıköy İlçesi’nin nezih semtlerinden Kazasker’de oturuyorum. 22 yıldır buradayız. Burası gurur duyulacak bir semttir. Ne yazık ki geçen gün camimize şöyle bir pankart asılıydı:
Kim av köpeği, çoban ve arazi köpeğinden başka bir köpek edinirse, kendisinin sevabından her gün 2 kırat (2 Umud Dağı misali) eksiltir.
Kaynak: Mislim müsahat 2940 Ravi Ebu Füreyya....’
İşte buna canım sıkılmıştı.
*
Çünkü ben av köpeği değilim, çoban köpeği de değilim.
Bu durumda evimizin bereketini mi kaçırıyorum, annem ile babamın günah işlemelerine mi neden oluyorum.
Belki ‘bekçi köpeği’ kısmı beni kurtarabilir diye düşündüm.
Çünkü ne de olsa bekliyorum sayılır.
Ama artık kulaklarım duymuyor.
Bekçi köpeği umudum da söndü mü?
İyice baktım; belki bir yerinde ‘yazar köpekler’ vardır da kurtarırız diye.
O da yok zaten.
*
Niçin köpekler işlerine yaramıyorsa sevmiyorlar anlamıyorum.
İnsanlara o yüreği, o sevgi duygusunu kim verdi?
Ebu Füreyya vermedi herhalde.
Allah verdi.
Merhameti, vicdanı, şefkati, insan olmanın yüceliğini ve gereklerini veren ‘Tüm canlıları koruyun’ derken, Ebu Füreyya’ya ne düşüyor ki köpekleri birer şeytan gibi gösterip, onları düşman sayıyor.
Hadi o eski yıllarda bunu dedi diyelim.
Biz onlardan sevgi beklerken, hangi din adamı böyle doğru olmayan bir şeyi sevgi ve merhamet yeri olan caminin kapısına asar bilmiyorum.
Yani şimdi ben günahkarım ve evimizin, annemin-babamın sevaplarını azaltıyorum.
Öyle mi?
*
Canım sıkkın okudum okuyalı.
Keşke çoban köpeği olsaydım, ya da arazi köpeği...
(Arazi köpeği nasıl olunuyor, onu anlamış değilim. Arazi arabası olur da, arazi köpeğini ilk kez duyuyorum)
Mamo bunları bilmiyor, laf atıyor bize...
‘Oooo Mösyö’müş.
Ben Pako’yum, Pako...
Günáhkar Pako...
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Kediniz kabız olursa
Dört buçuk yaşındaki erkek kedimiz altı ay önce kabız oldu. Yapılan tedavilerden sonra düzeldi ancak bir ay önce aynı problem tekrar başladı. Son seferinde 4 gün boyunca hiç tuvalete çıkmadı. Yemek olarak konserve ve kuru mamayı birlikte kullanıyoruz. Kabız olmasının sebebi ne olabilir?
Kabızlık kedilerde sık olarak karşılaştığımız bir hastalıktır. Genellikle dışkı yapma sayısının ve miktarının azalması, dışkının sert ve kuru olarak çıkması en belirgin kabızlık işaretleridir. Kabızlık uzun süreli olduğunda ve dışkının hiç yapılmadığı durumlarda opstipasyon dediğimiz durum şekillenir ve dışkılama tamamen durur. Bu durumda bağırsaklardaki dışkı taş gibi sert parçacıklara dönüşür. Bu durum kabızlığın devamı olabileceği gibi bazı hastalıklara bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Bunların yanı sıra megakolon dediğimiz bağırsak genişlemesi sonucu da kabızlık ortaya çıkabilir veya tam tersi olarak kabızlık durumuna bağlı olarak da megakolon oluşabilir. Kabızlığın en belirgin sebepleri beslenme (sürekli mama değişikliği, kemik yemesi, tüy topakları) ve çevre koşullarıdır (tuvalet kumunun yetersiz, kirli ya da kedinin tercihi dışında olması, stres). Ayrıca anüs ve rektum bölgesindeki hastalıklara bağlı ağrılı dışkı yapma; tümör, yutulmuş yabancı cisimler veya eski kalça kırıklarına bağlı bağırsak üzerindeki baskılar; sinir sistemi ile ilgili problemler, metabolik ve hormonal problemler ve bazı ilaçlar sebebiyet verebilir. Bu belirtiler içinde en sık karşılaşılan sebep tüy topakları ve bağırsakları çalıştıran sinirlerin hastalıklarıdır. Kabızlık sorununun çözülebilmesi için öncelikle kedinizi muayene ettirmeli ve problemi tespit etmelisiniz.
PAKO PANO
Yorkshire Terrier cinsi köpeğimiz 15 Mart’ta Kuşadası Turgut Özal Bulvarı’nda Akdemir Sitesi çevresinde kayboldu. 8,5 yaşındaki köpeğimizin sarı bir elbisesi vardı. Görenlerin (0256) 618 26 81 ya da (0532) 799 56 04 numaralı telefonları aramasını rica ediyoruz.
Köpeğimiz Hop Hop 20 Mart’ta İstanbul Moda sahilinde kayboldu. Sarı renkli kırma ve büyük erkek köpeğimizin boynu bant şeklinde beyaz. Kısırlaştırılmış Hop Hop’un kulağında küpesi ve boynunda kırmızı renkli tasması var. (0544) 807 88 49; (0533) 773 39 75.
İstanbul’da ailesi tarafından terk edilen 3 yaşında erkek İspanyol Cocker bulduk. Ona kucak açacak yeni bir aile arıyoruz. (0535) 418 76 76.
Kocamustafapaşa’da 3 numara bal rengi Terrier cinsi bir erkek köpek bulduk. Onun yeni ailesi olmak ister misiniz? (0536) 618 78 70.
Alman Kurt çoban köpeğimiz Sarıyer civarında kayboldu. Köpeğimizin en belirgin özelliği dilinde büyük bir ben olması. 2 yaşındaki köpeğimizi gördüyseniz bizi arar mısınız? (0532) 295 83 12; (0212) 323 20 73.
1.5 yaşında bir Doberman’ım ve baba olmak istiyorum. Yavrularımın kendi cinsimden olmasına özen gösteriyorum. İlgilenenler (0212) 236 26 30 numaralı telefonu arayabilir.
Köpeklerden sahiplerine sitem
Sahiplerinin kendilerini anlamadığından şikayet eden köpekler sonunda isyan bayrağını çekti. Davranışlarının kısıtlanmasından ve sahiplerinin kendilerine söz hakkı tanımamasından bunalan dört ayaklı dostlarımız, sahiplerinden biraz daha hoşgörülü olmalarını talep ediyor. İşte köpeklerin sahiplerinden duymak istediği cümleler.
Çamur banyosu yaptıktan sonra onu yıkamayacağım.
Topu 50 kere fırlattıktan sonra yoruldum diye şikayet etmeyeceğim.
Tuvaletini yaparken onu seyretmeyeceğim.
Asla onu beslemeden önce kedime mama vermeyeceğim.
Kedimden en kısa zamanda kurtulmaya çalışacağım.
Eve başka kediler getirmeyi aklımdan bile geçirmeyeceğim.
O, yemeklerimi benim için test edip onaylamadan asla yemek yemeyeceğim.
Yediğim herşeyi onunla paylaşacağım.
Koltukta keyif yapmasına izin vereceğim.
Evden çıktığım zaman mutlaka onu da yanıma alacağım.
Tırnaklarını kesmeyeceğim.
İşe gitmek gibi bahanelerle onu evde yalnız bırakmayacağım.
Onu dışarı çıkarmamak için kötü havayı bahane etmeyeceğim.
Ona asla komik elbiseler giydirmeyeceğim.
Onun lisanını anlamak için daha çok çaba harcayacağım.
Orasına burasına kurdeleler takmayı aklımdan bile geçirmeyeceğim.
Yemeğini yedikten sonra ağzını halılarda temizlemesine izin vereceğim
Biz yemek yerken sofranın köşesinde dikilip ağlamaklı gözlerle bize bakmasını tolere edeceğim; arada sırada ekmek veya peçete çalarsa kızmayacağım.
Van’da evinde kedi besleyene ayda 50 milyon lira ödenecek
Van Valisi Hikmet Tan, nesli giderek tükenen Van kedisini koruma altına alıp çoğalmalarını sağlamak için bir proje hazırladıklarını söyledi. Vali Tan, evinde kedi besleyen her aileye, kedi başına ayda 50 milyon lira ödeyeceklerini belirtti. Van Kedisini Koruma ve Neslini Yaşatma Projesi ile Van kedilerinin nesillerinin devam etmesi ve sayılarının artması planlanıyor. Proje kapsamında evde beslenen Van kedileri düzenli olarak veterinerler tarafından kontrol edilecek. Vali Tan ayrıca bu kedilerin kayıt altına alınacağını ve başka illere satılmasına izin verilmeyeceğini belirtti.
Sebahattin YILMAZFahrettin GÖK/VAN, (DHA)
Yazının Devamını Oku