17 Temmuz 2004
Geçen pazar günü hayvansever ablalar bizim eve geldiler, bana çiçekler getirmişlerdi.
Bizim Gorbi eve gelen her şeyi koklar.
İçinde yiyecek bir şey var mı diye.
Aslında Gorbi narkotik köpeği olmalıydı.
Uyuşturucuları asla bulamayacaktı ama bir tek kasabın ya de kebapçının gümrükten geçmesi olanaksızdı, bunun uzun uzun koklamalarından.
Yazının Devamını Oku 10 Temmuz 2004
Bizim de rüyalarımız var.<br>Renkli renkli, kimisi güzel, kimisi korku dolu rüyalar.<br>Bir kedi, ya da köpek uyurken ayaklarını oynatıyorsa, kuyruğunun ucu küçük küçük sallanıyorsa, o rüya görüyordur. Bizim Çıtır rüyasında hálá annesinin sütünü emer, şaşkın bakışlarla uyanır, kalkıp bahçemizin bütün köşelerinde bilmediğimiz bir şeyi arar da arar.
Koca Kangal Rok belki kendini Sivas dağlarında bir büyük sürünün önünde koşarken görüyordu.
Belki bir karlı yayla, dağların yamaçları sisli, yapraksız kavak ağaçlarının silueti uzaklarda.
Koca sürünün önünde koşuyordu Rok.
Uyandığında o şaşkın bakışları ise; bence kendisini iki kişilik bir koltukta bulmasıydı.
*
Rüyalar bazen sadece rüyadır, bazen gerçekleşir.
İşte hayvanları sevenlerin bir rüyası gerçekleşti; Hayvan Hakları Yasası çıktı.
Artık iyi-kötü bizim de bir kanunumuz oldu.
Öyle fazla ‘kanunsuz’ sayılmayız belki.
Hayvanları seven ablalar tam altı yıl uğraştılar. Karlı soğuk günlerde bile yollara düşüp politikacıların kapısında beklediler.
O melekler, kendi çocuklarını, eşlerini, evlerini bırakıp durmadan Ankara’ya koştular.
Bizler için...
Onlara teşekkür ederiz.
Bir gün hayvanlar öldürülmedikleri, işkence görmedikleri, yavrularından koparılmadıkları, yuvalarından atılmadıkları zaman, bunun ilk adımlarını atan ablaları belki bilmeyecekler.
Olsun...
Onları yüce yapan bu beklentisiz-karşılıksız didinmeler, çırpınmalar değil mi?
*
Bence çocukların rüyası da gelecekte farklı olacak.
Rüyalarında kimse mahallenin kedisini köpeğini öldürmeyecek. Çocuklar korku içinde kalkıp annelerine sarılıp ağlamayacaklar.
Çünkü onlar eskiden insanların hayvanlara kötü davrandıklarını asla bilmeyecekler.
Onların dünyasında hayvanlara işkence, ölüm olmayacak çünkü.
Tüm bunlar işte hayvansever ablalar sayesinde olacak.
Artık iyi-kötü bir kanunumuz var.
Bir rüyaydı bu.
Teşekkür ederiz onlara.
*
Benim de rüyalarım var.
Çocuklar top oynarken, onların arasında bir topun peşinden koşarım çok zaman.
Rüyalar belli olmaz...
BİR KÖPEĞİN GÜNLÜĞÜNDEN
08.00 Köpek maması! En sevdiğim şey!
09.30 Araba yolculuğu! En sevdiğim şey!
09.40 Yürüyüş! En sevdiğim şey!
10.30 Oyun ve sevilmek! En sevdiğim şey!
11.30 Köpek maması! En sevdiğim şey!
12.00 Çocuklar eve geldi, onlarla oyun oynamak! En sevdiğim şey!
13.00 Bahçeye çıkmak En sevdiğim şey!
16.00 Parka gitmek! En sevdiğim şey!
17.00 Köpek maması! En sevdiğim şey!
18.00 Top oynamak! En sevdiğim şey!
18.30 Sahiplerimle televizyon seyretmek! En sevdiğim şey!
20.30 Sahibimin yatağında uyumak! En sevdiğim şey!
Not: Günlükteki her gün için aynı şeyler yazar...
BİR KEDİNİN GÜNLÜĞÜNDEN
Kedinizin, köpeğinizin eli kalem tutsa bakın neler yazardı
Bugün esaretimin 183. günü. Beni rehin alanlar benimle acayip görünümlü, sallanan objeler kullanarak alay ediyor. Onlar her öğün taze et yerlerken, ben kuru hububat yemeye zorlanıyorum. Beni hayatta tutan tek şey, bir gün kaçabileceğim ümidi; bir de mobilyalara verdiğim zarardan aldığım zevk. Yarın bir başka ev bitkisini daha yiyeyim diyorum.
Bugün, beni rehin alanları ayaklarının arasında dolanıp tökezlemelerine sebep olarak öldürmeye çalıştım, neredeyse başarılı oluyordum. En kısa zamanda merdivenlerin üst basamağında tekrarlamalıyım. Bu zalim ve alçak yaratıkları yıldırmak için bir kere daha en sevdikleri koltuğun üstüne kustum, şimdi de yatakta da denemeyi düşünüyorum.
Nelere kadir olduğumu anlasınlar ve benden korksunlar diye bir farenin başını koparıp vücudunu önlerine attım, tek tepkileri benim ne kadar iyi bir kedi olduğumu söylemek oldu. İşler planladığım şekilde gitmiyor... Geçen gün suç ortaklarıyla bir araya geldiler, beni tek başıma bir odaya hapsettiler. Bütün akşam gürültülerini dinledim, yedikleri yemekleri kokladım. Oda hapsimin sebebi, alerjiye sebebiyet verme konusunda çok güçlü olmammış. En kısa zamanda bunun ne odluğunu öğrenip, lehime olacak şekilde kullanmam lazım.
Evdeki köpeği devamlı serbest bırakıyorlar, her seferinde geri dönmekten çok mutlu gözüküyor ve belli ki bunu bir marifet sanıyor. Onun yarı deli olduğuna eminim. Öte yandan, kuş gizli ajan olsa gerek, devamlı onlarla konuşuyor. Her hareketimi onlara rapor ettiğinden eminim. Yükseğe yerleştirilmiş metal odası sayesinde şimdilik güvende, ama bekleyebilirim. Elime geçmesi an meselesi!
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Kedilerde pire alerjisi
Pirenin salyasında 15 veya daha fazla sayıda antijen bulunduğu tespit edilmiştir. Bunlar kedi ve köpekte alerjik reaksiyona sebep olabilir. Pire ilaçları ve pire ile mücadele yöntemleri büyük başarılara ulaşmış olsa bile, pire ısırığı hálá alerjisi kedi ve köpeklerde en önemli problemlerden biri. Pire ısırığı alerjisi özellikle yaz ve sonbahar aylarında artış gösteren mevsimsel bir alerjidir. Pire sayısının az olduğu çevrelerde ve evdeki pire problemlerinde pire ısırığına karşı şekillenen alerjilerin belirtileri de yaz ve sonbahar aylarında daha şiddetli olur. Pire ısırığına alerjisi olan kediler, özellikle kuyruğun vücuda birleştiği dip kısmı aşırı düzeyde kaşır. Tek bir pire ısırığı bile alerjisi olan kedide saatlerce, hatta günlerce süren şiddetli kaşıntılara sebep olabilir. Pire sayısının daha fazla olduğu durumlarda veya aşırı reaksiyon gösteren kedilerde kaşıntı tüm vücuda yayılabilir. Böyle durumlarda tüy dökülmesi, deride aşırı kızarıklık ve kırmızı sivilceler oluşabilir. Kedilerde küçük kırmızı deri lezyonları, simetrik tüy dökülmesi, eosinofilik tabakalar ve linear granülomalar ile ortaya çıkar. Pire ısırığı alerjisi kolayca teşhis edilebilir. En etkili teşhis yöntemi olan intradermal deri testi ile diğer alerjileri de ortaya çıkarmak mümkün olur. Hastalığın şiddetine göre antihistaminik ve steroidler gibi antialerjik etkili ilaçların kullanılması belirtileri hafifletecektir. Asıl tedavi ve korunma yöntemi şüphesiz pire mücadelesi ile olur. Kedinize uygulayabileceğiniz sprey, damla, toz ya da pire tasması gerekli görülürse birlikte kullanılabilir. Tabii öncelikle vücuttaki pirelerin uzaklaştırılması gerekir. Kedinizin yattığı yeri, evinizi ve varsa bahçeyi ilaçlayarak ortamda pire bulunmasını engellemelisiniz. Evinizdeki diğer evcil hayvanları da ilaçlamalı ve ortama pire taşımaları ihtimalini ortadan kaldırmalısınız.
Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, tek bir pire ısırığının bile ciddi bir alerjik reaksiyona yol açabileceğidir. Bu nedenle pire öldüren ilaçların yanı sıra pireleri kedinizden ve ortamdan uzaklaştıran ilaçları da kullanmanızda fayda vardır.
PAKO PANO
Biricik kızımız Miyav’a ne yazık ki artık bakamıyoruz. 8 aylık Ankara-Tekir karışımı olan kızımıza yeni bir yuva arıyoruz. (0536) 488 11 16.
1.5 yaşındaki bembeyaz sevimli İran kedime iyi bakacak bir aile arıyorum. beyaz. (0532) 314 89 78.
Derbent-İstinye’de caddenin ortasında yatan 1.5 yaşında dişi siyah Terrier bulduk. Sevimli köpeğin sahibini bulmak, bulamazsak da sahiplendirmek istiyoruz. (0542) 417 35 87.
Beş aylık erkek kediyim. Kürküm siyah-beyaz, gözlerim sarı-yeşil, patilerim beyaz soket çoraplı. Son derece akıllı, uysal ve sevecenim. Bütün aşılarım yapıldı. Fethi Paşa Korusu’nda üç köpeğin saldırısından zorlukla kurtarıldım. Bana kucak açacak bir ailenin yanında güven içinde yaşamak istiyorum. (0216) 492 75 73; (0216) 492 49 68; (0532) 235 317.
Yeni doğmuş Terrier yavrusuna İstanbul’da yuva aranıyor. (0532) 710 35 06.
Husky kırması yavrularımıza yeni yuva aranıyor. (0312) 395 65 47.
Bağcılar’da ayağı patisinin üstünden kırılmış bir kedi bulduk. Onu sahiplenecek bir aile arıyoruz. (0536) 662 72 27.
Ben Fındık, üç aylık bir kedi yavrusuyum. Sağ elim sakat, beni evine alacak bir hayırsever arıyorum. burakcanozer@yahoo.com
4.5 aylık siyah-beyaz oyun canlısı kısırlaştırılmış Terrier yavrusuna yuva arıyoruz. (0533) 243 00 10.
İzmir’de araba motoruna girmiş olan minik kedi yavrusuna yuva arıyoruz. 1 aylık siyah-beyaz dişi kedi, sağlıklı ve çok oyuncu. (0532) 646 70 08.
Yazının Devamını Oku 3 Temmuz 2004
Bunları bizimkilerin sevdikleri yazar Meral Tamer Abla’nın köşesinden bana okudular:<br>New York Belediyesi gürültüyü önlemek için yeni kararlar almış, uygulamaya koyacaklar. Bu önlemlerden birisi köpeklerin havlaması ile ilgili.
Akşam 22.00 ile sabah 07.00 arasında köpeklerin sadece 5 dakika havlamalarına izin verecekler.
Biraz geçti mi, diyelim ki köpek biraz daha havladı mı sahibi 250 milyon lira ceza verecek.
Bizim Gorbi gevezedir.
Bir defa bahçeye çıkıp da söze başladı mı, gereksiz gereksiz uzatır.
Boşuna...
Ama ben öyle değilim, beş dakika bana yeter.
Belki zaman zaman ‘Sözü toparlama süresi’ olarak biraz geçebilirim.
Gündüzleri ise havlama süresi 10 dakikaymış New York’ta. Geçince yine köpeklerin babaları para cezası verecekler.
*
İyi ki bizde bu henüz yok.
Çünkü Gorbi bahçeye çıkıp hayatını anlatmaya başladığında, televizyonda spor programı yapanlar gibi gereksiz yere konuşur da konuşur, onu kimse susturamaz.
Böyle durumlarda genelde annem ‘Gorbi sus bakayım...’ der.
Bu hiçbir anlama gelmez.
Bu sefer babam ‘Sus bakalım Gorbi’ diyerek seslenir.
Sadece kelimelerin yeri değişmiştir, Gorbi kuyruğunu mutlu mutlu sallayarak devam eder.
Gorbi havlamadığı zaman ise bizimkiler telaşlanırlar.
Annem ‘Niye havlamıyor, bu çocuk hasta...’ der. Babam sesini incelterek:
‘Hadi havla oğlum...’
‘........!’
‘Ama havlaman lazım...’
*
Normal zamanlarda Gorbi zaten bahçeye çıkınca susmaz.
Sonunda bizimkiler çaresini eski deneyimlere dayanarak buldular:
Gorbi’yi susturmak için elektrik süpürgesini alıp bahçeye çıkartıp gösteriyorlar, nedense susuyor.
Ama zamanla elektrik süpürgesine alıştı.
Bu sefer elektrik sobasını kucaklayıp çıktılar.
Ona da alışınca, mutfak robotunu gösterdiler.
Şimdi onu da iplemiyor.
Bizimkiler buzdolabını çıkartıp göstermeye sıra geldiğini düşünüyorlar.
Bahçede susmuş bir köpek ve sırtlarında buzdolabı ile bir kadın ile bir erkek görürseniz, o bizim evimizdir.
*
Demek istediğim köpekleri susturmak kolay değildir.
Çünkü onlar da konuşmak ister.
Elbette köpeklerin sahipleri komşularını rahatsız etmemekle yükümlüler. Bu bir nezaket ve saygı görevidir.
Ama köpek havlamasını bahane edip kimseyi evinden atmasınlar.
Dostça, sevgi ile bir çözüm bulmak insanlara özgüdür ve bu onlara gurur verebilir.
Sizler dost olun yeter.
Hayvan hakları kanunu tartışmalarla geldi
Sonunda tüm hayvanseverlerin beklediği gerçekleşti, TBMM geçtiğimiz hafta 5199 numaralı Hayvanları Koruma Kanunu’nu kabul etti. Ancak yeni kanun ciddi bir tartışmaya da yol açtı. Köşe yazarları ve hayvanseverler kanunun Avrupa Birliği uyum yasaları kapsamında, AB’nin gözünü boyamak için çıkarıldığını söylüyor. Haklılar da. Yeni kanunla Türkiye’de istismar edilerek uygulanan 3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanunu’nun izin verdiği hayvan itlafları saklı tutuldu. Peki bu 33 maddelik kanunun iyi yanları da yok mu? Var tabii ki. Mesela gebe ve yeni anne hayvanları öldürmek yasak, yavruları sokağa atmanın cezası var. Trafikte hayvan ölümlerine sebep olanlar, hayvanlara işkence edenler para cezası ödeyecekler. Avrupa’da yıllardır yasak olan Pitbull Terrier ve Japanese Tosa cinsi köpeklerin üretilmesi ve Türkiye’ye sokulması sonunda bu kanunda yerini buldu. Bu cins köpeğe sahip olanlar ilgili kurumlara kayıt yaptıracak ve hayvanlar altı ay içinde kısırlaştırılacak. Yeni kanunu, hayvan hakları denince Türkiye’de akla gelen isimlere sorduk.
KANUNDA NELER VAR
Bu kanunun amacı hayvanların rahat yaşamasını ve onlara iyi muamele edilmesini temin etmek, acı ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını sağlamak, her türlü mağduriyetlerini önlemektir.
Bütün hayvanlar eşit doğar.
Bir hayvanı, bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programına katılarak sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak, türüne ve üreme yöntemine uygun ihtiyaçlarını temin etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür.
Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanunu’nda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır.
Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur.
Hayvanlara tıbbi ve cerrahi müdahaleler sadece veteriner hekimler tarafından yapılır.
Bir hayvan neslini yok edecek her türlü müdahale yasaktır.
Hayvanlar, bilimsel olmayan teşhis, tedavi ve deneylerde kullanılamazlar.
Hayvanların, yaşadıkları sürece, tıbbi amaçlar dışında organ veya dokularının tümü ya da bir bölümü çıkarılıp alınamaz veya tahrip edilemez.
Hayvanların ticari film ve reklam için kullanılması izne tábidir.
Hayvanları başka bir canlı hayvanla dövüştürmek yasaktır.
Kanuni istisnalar ile tıbbi ve bilimsel gerekçeler ve gıda amaçlı olmayan, insan ve çevre sağlığına yönelen önlenemez tehditler bulunan acil durumlar dışında yavrulama, gebelik ve süt anneliği dönemlerinde hayvanlar öldürülemez.
Hayvanların korunması ve refahı amacıyla TRT ile özel televizyon kanallarında ayda en az iki saat, özel radyo kanallarında ise ayda en az yarım saat eğitici yayınların yapılması zorunludur.
BUNLAR YASAK
Pitbull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek.
Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek.
Ev ve süs hayvanlarını onaltı yaşından küçüklere satmak.
Hayvanları hasta, gebelik süresinin 2/3’ünü tamamlamış gebe ve yeni ana iken çalıştırmak, uygun olmayan koşullarda barındırmak.
Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak.
Sağlık nedeniyle gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler, alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve benzeri bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek.
Tüm kanun maddelerini okumak isteyenler www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5199.html adresli web sitesini ziyaret edebilir.
Bekir Coşkun
Gazeteci, hayvansever
Bu yasa Avrupa Birliği’ni kandırmak için yapıldı, zaten bizim hükümetimiz bu konuda çok başarılı. Yasada AB’de olması gereken maddelerin hepsi var. Bu yasa Meclis’te kabul edildi ama hayvanların sokaklarda tabancayla, tüfekle katline izin veren eski yasa aynen duruyor. AB bakacak, vitrinde 5199 sayılı yeni kanun var, ama 3285 numaralı eski kanun aynen duruyor, hatta yeni yasa onun gücünü pekiştiriyor. AB nereden bilecek ki böyle bir yasanın halen geçerli olduğunu? Bir yandan da bu yasanın çıkması, devletin eskiden ne kadar yanlış ve kötü işler yaptığını kabul etmesi demek.
Perihan Agnelli
Fethiye Hayvan Dostları Derneği kurucusu
Kanun hiç beklenmedik kadar güzel çıktı. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir kanunun herkesi mutlu etmesi mümkün değil. Ancak insanların realist olmaları ve hangi şartlar altında yaşadıklarını göz önünde bulundurması gerekiyor. Sokak hayvanlarının doğum ve sağlık kontrollerinin başarıyla yapılabilmesi ve sayılarının düşürülmesi açısından en önemli iki maddenin kanuna alınması için çok çaba sarfetmiştim. Birincisi öldürmek veya barınaklara konma yerine kısırlaştırılıp hür yaşatmak. İkincisi ise sahipli köpek ve kedilerin kısırlaştırılma mecburiyeti. Anlayışlı bir insan zaten hayvanını hemen kısırlaştırır. Avrupa ve Amerika’da beraber çalıştığımız dernek ve vakıflar bu iki maddenin kabul edilmesine çok sevindiler.
Atilla Tormuş
www.kedimveben.com editörü
Yasa hazırlanırken ne yazık ki sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinden, danışmanlığından yararlanılmadı. Birçok sivil toplum kuruluşu yasa koyucu nezdinde girişimde bulunmuşsa da bu girişimler ‘iyi niyet temennileri’ ile geçiştirildi. Evinde ya da sokağında çevreye rahatsızlık vermeden hayvan besleyen birçok kişi ne yazık ki hayvansevmez kişiler tarafından ciddi tacizlere uğruyor. Bu hususta yasaya sığınmak istediğinizde hiçbir koruyucu düzenleme göremiyorsunuz.
Nesrin Çıtırık
DOHAYKO Genel Sekreteri
Bu kanunda iyi olan iki madde, ev ve sokak hayvanlarının kısırlaştırılması zorunluluğu. Bunun yanında 3285 sayılı Zabıta Kanunu ve apartman yönetim planları gereği ev hayvanlarının hiçbir sorgu sual olmadan mahkemece evden atılabilmesi konusunda hiçbir iyileştirme getirilmedi. Kuduz söylentisi ortaya atıldığında da binlerce hayvan öldürülecek. Birbirine kızan komşular, köpekleri attırarak birbirlerinden intikam alacak. Bu kanun hazırlanırken sivil toplum kuruluşlarından yeterli görüş alınmadı, görüşlerini iletebilenlerin görüşleri ise dikkate alınmadı. Bu kanun insani kaygılarla değil, tamamen AB mevzuatı zorlamasından mecburen çıkartılmış bir kanundur.
Meral Olcay
Yedikule Hayvan Barınağı gönüllü yöneticisi
Yeni yasada sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların öldürülmesi kesinlikle yasak ancak 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu hükümleri aynen devam ediyor. Yani yerel yönetimler kuduzu bahane ederek rahatlıkla itlaf yapabilecek. İkincisi ise, evlerimizde adı evcil olan hayvanlarımızı rahatlıkla besleyemeyecek olmamız. Apartman yönetimi şikayet ettiğinde, bu hayvanlar Yargıtay kararlarına göre tahliye edilebilecek. Bu kedi ve köpekler nereye bırakılacak? Tabii ki sokağa. İşte burada tezat var. Yasa, ‘Kimse hayvanını terk etmeyecek. Bu suçtur ve cezası var’ diyor. Bu durumda apartmanda istenmeyen hayvanlar nereye bırakılacak? Bir de, hayvan dövüştüren ve işkence yapan, tecavüz edenlere para cezası öngörülüyor. Bu hapis cezasına çevrilmeli.
Prof. İsmet Sungurbey
Hukuk Profesörü, Hayvan Hakları kitabının yazarı
15-20 senedir bu yasanın çıkması için uğraşıyorum. Çıkan kanun için söylenebilecek tek şey var: Eski tas, eski hamam. Bu sahte bir yasadır. AB uyum yasaları kapsamında tamamen göz boyama amaçlı yaratılmıştır. 30’larda çıkan 3285 sayılı kanunu saklı tutuyor. Yani katliam devam edecek. Kanunun iyi yanları da var, hayvanlar sokağa terk edilemeyecek ama genelde yetersiz. Bir de evde yaşayan hayvanlar kısırlaştırılacak diye bir madde var. Evde yaşayanlardan kime ne, ona sahipleri karar versin. Bir yandan da, bu yasanın bile çıkması iyi bir şeyin başlangıcıdır. Kamuoyunun desteğiyle düzeltmeler yapılabilir.
Yazının Devamını Oku 26 Haziran 2004
‘Hayvanlar da emekli olabilecek...’<br>Bu haberi televizyonda duydum, ama ‘emekli olmak’ nasıl bir şey bilmediğim için ‘Yine yandık...’ dedim. Sonra annem şöyle anlattı:
‘Yani artık bir iş yapmadan evde oturmak...’
O zaman ben çoktan emekli olmuşum, haberim yokmuş.
Ne kedi kovalamak, ne gelip geçenlere havlamak, ne komşu çocuklarının topuna el koymak...
Ne seslere yanıt vermek.
Bir tekini bile yapmıyorum artık.
Emekliyim.
*
Anneme göre yazı yazmam emekli olmama engel değil zaten.
Birçok emekli politikacı, general, gazeteci ‘anılar’ yazıyor, ama emekliler.
Anneme göre hatta emekli olmanın bir şartı da anılar kitabı yazmak.
Sonra bu ‘Hayvanlara emeklilik hakkı’nın nereden çıktığını biraz öğrendim.
AB’ye uyum kapsamında, yaşlı-güçsüz hayvanları çalıştırmak yasak. Onları sokağa atmak ve terk etmek de suç.
Sahipleri onlara bu zor günlerinde bakmak zorundalar.
Atlar, eşekler, köpekler, kediler, hayvanat bahçelerinde artık misafirlere yanıt veremeyecek kadar yaşlanmış yüzlerce tür, sirklerde-havuzlarda gösteri yapamayacak kadar güçsüzleşmiş sayısız hayvan, çiftçilerin-köylülerin-taşımacıların iş ortakları...
AB yasalarına göre tüm bunlara sahipleri bakmak zorundalar.
*
Bizim eve giderken yolun sağ tarafında bir dere vardır.
Devlete ait o arazide, derenin iki yakasındaki sazlıkların arasında bir yaşlı at dolanıp dururdu.
Onu gören herkes bir at arabasında çalıştırıldığını, sırtındaki derin izlerden anlardı.
Sonra demek ki yaşlandı.
Arabayı çekemez duruma gelince oraya getirip attılar.
Ben daha küçüktüm, arabamız tam oradan geçerken, babam ile annem o tarafa bakarlar, sonra hiç konuşmazlardı.
O at ise orada durmadan başını sallardı.
Atlar yiyecek istedikleri zaman, ya da susuz kaldıklarında böyle yaparmış.
Günlerce at oradaydı ve başını sallıyordu.
Sonra gözükmez oldu.
Şimdi hálá arabamız oradan geçerken bizimkiler dönüp bakarlar ama konuşmazlar.
*
Kendi emeklilerine bakamayan insanların, hayvanları emekli etmesi elbette komik geldi bana, inandırıcı değil.
Belli ki hayvanları seven yabancıları kandırıyorlar.
Ama giderek çoğalan iyi insanların görevi-işi biten hayvanlarını götürüp dağa-taşa-dere yatağına atmamalarını diliyorum.
Bir at var aklımda.
Durmadan başını sallıyor.
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
1.5 yaşındaki Golden Retriever’ımızın ağzının yan tarafında beyaz siğil gibi şeyler çıktı. Bunlar ne olabilir?
Köpeklere özgü bir hastalık: Viral papilloma
Bazı virüsler köpeklerin derisinde siğil benzeri tümörlere neden olabilir. Özellikle insandaki siğil denen deri problemlerinin görünümünü bilen hayvan sahipleri çoğunlukla köpeklerinin derisinde benzer şeyler gördüklerinde normal olarak bunların zararsız siğiller olacağını düşünür. Gerçekte, köpeklerin derisinde gördüğümüz çok çeşitli şişkinlikler ve tümör benzeri yapılar bulunur. Bunların virüs kökenli olup olmadığının anlaşılması için biyopsi alınarak patolojik olarak incelenmesi gerekir. Bununla birlikte köpeklerde görünümü insandaki siğille benzerlik gösteren iyi huylu deri tümörleri oluşabilir. Özellikle ağız bölgesindeki yumuşak dokularda gözlenen bu problemin kaynağı bir virüstür ve veteriner hekiminiz tarafından kolayca teşhis edilebilir. Karnabahar görünümündeki bu küçük viral tümörler çoğu kez köpeğin dudaklarında ve burun bölgesine yakın yerlerinde ortaya çıkar. Genellikle 2 yaşın altındaki genç köpeklerde görülen bu papillomalar bazen göz ve etrafındaki dokularda, parmak aralarında ve ağzın iç kısmı ve dil altındaki damak bölgelerinde de oluşabilir.
TEHLİKELİ DEĞİL
Virüslerden kaynaklanan bir hastalık olması nedeniyle genellikle bulaşmanın bu problemi taşıyan başka bir köpekle temas neticesinde ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu hastalık köpeklere özgü bir hastalıktır ve sadece köpekler arasında bulaşabilir. Diğer evcil hayvanlara ve insana bulaşmaz. Hastalık, bağışıklık sisteminin henüz tam aktive olmadığı genç ve yavru köpeklerde daha kolay ortaya çıkar. Viral papillomalar tehlikeli kabul edilmez ve genellikle 1-5 ay gibi bir sürede kendiliğinden yok olur. Oluşan viral papillomalar ağız bölgesinde, çok sayıda ve yemek yeme sırasında problem oluşturacak bir yerde ise, cerrahi yöntemlerle uzaklaştırılması gerekir.
Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi bunların siğil olarak düşünülüp değişik yöntemlerle kesilip, yakılıp ya da koparılıp uzaklaştırılmamasıdır. Gerektiği takdirde veteriner hekiminiz uygun gördüğü bir cerrahi yöntemle müdahale edecektir.
PAKO PANO
Çocukların elinden kurtarılan 2 aylık erkek kediye yuva arıyoruz. Diğer kedilerle ve köpeklerle çok iyi anlaşıyor. (0555) 422 88 95; (0532) 411 18 71.
Barınaklarda yaşam savaşı veren 3 aylık Pointer kırmasına yuva arıyoruz. (0555) 422 88 95; (0532) 411 18 71. n 10 yaşında, sol ön ayağı kırık olduğu için sargılı beyaz erkek Terrier 19 Nisan’da Ataşehir’de kayboldu. Görenlerin (0532) 576 71 46; (0542) 264 57 88 numaralı telefonu aramasını rica ediyoruz.
Alanya’da sokakta bulduğum beyaz renkli, kuyruk ve baş kısımları tekir karışımı yavru kedilere yuva arıyorum. (0532) 445 95 97.
PAKO’YA MEKTUPLAR
Sevgili Pako,
Ben Duman, hani elinde yara olup Memorial Hastanesi’ne gitmiştim de orası insanlar için olduğundan beni içeri almamışlardı.
Sonra Bingür Amca beni alıp Boğaziçi Veteriner Kliniği’ne götürüp tedavi ettirmişti. Geçen hafta benimle ilgili bir mesaj yayınlanmıştı senin sayfanda. Bingür Amca’yı o kadar çok duyarlı insan aradı ki inanamazsın. O da bana bunların içinden en iyisini seçti. Yeni sahibimin eskiden kedisi olduğu için bana çok iyi bakıyor.
Bana bir yuva bulmaya yardım ettikleri için tüm Hürriyet Ailesi’ne teşekkür eder, varsa kedilerine ve köpeklerine sağlık dilerim.
Duman
Yazının Devamını Oku 19 Haziran 2004
Adı ‘M’...Sokak çocuklarından birisi.
Durmadan suç işledi.
Doğrusunu isterseniz zaten sokakta büyümüştü ve suç işlemese aç kalacaktı.
Annesi ile babası ayrılmışlardı.
Polis kayıtlarına göre 200’den fazla hırsızlık sabıkası var.
Yazının Devamını Oku 12 Haziran 2004
Ben babamın dostuyum, ama Gorbi babamın arkadaşıdır.<br>Yıllarca birlikte dağlara gittiler, birlikte kamplar kurdular, birlikte denize düştüler...
Konya asfaltında kaybolduklarında da ikisi birlikteydi.
O kadar uzun arkadaşlıktan sonra, zamanla birbirlerine benzediler. Evimize gelen misafirler Gorbi’yi izledikten bir süre sonra babama ‘Ne kadar da sana benziyor’ derler.
Huyları, tikleri, mimikleri, davranışları.
Babam keyiflendiğinde Gorbi kuyruğunu sallar. Gorbi kuyruğunu salladığında ise babam ‘Yani diyor ki...’ diye başlayıp, uzun uzun anlatır ve misafirler bunalırlar.
Yazının Devamını Oku 5 Haziran 2004
Evet, öyle yaptılar.<br>Büyük ve önemli gazetecilerin toplandığı WAN (Uluslararası Gazeteciler Birliği) toplantısına beni çağırmadılar. Gitseydim, orada otururdum.
Bakardım ünlü ve büyük gazeteciler ne konuşuyorlar, ne yapıyorlar, neler oluyor?
Çıtır ile Gorbi’nin böyle önemli bir toplantıya gelmeleri olmaz.
Çıtır, gidecekse ‘Altın Kelebek Ödülleri’ gecesine gitse olur.
Gorbi ise ‘Kasaplar Derneği Toplantısına’ çağırılsa daha uygun.
Böyle Aydın Doğan Bey’in toplantısında işleri yok.
Ama beni çağırmaları lazımdı.
Belki onlara anlatırdım:
Dünya medyası isterse, yeryüzü daha güzel olur.
Onlar isterse sevgiyi ve barışı getirebilirler.
Yeter ki istesinler.
*
Sevgi ve barış bir tek insanlara gerekmiyor.
Sevgi ve barış sadece insanların sorunu değil.
Bu bizleri de ilgilendiriyor. Çünkü sevginin-barışın olduğu yerlerde insanlar kadar hayvanların da yaşama hakkı vardır.
Tüm canlılar o sevgiden ve barıştan paylarını alırlar.
Babam durup durup batı ülkelerinde hayvanlara nasıl iyi bakıldığını anlatır. Ama televizyonda gördüm, Irak’ta kuş bile kalmadı diyorlardı.
Askerler bütün köpekleri ise çoktan öldürdüler.
İnsanların birbirlerine acımadıkları, birbirlerinin yavrularını öldürdükleri, bebeklerin bizim yavrularımız gibi durmadan ağladıkları bir yerde hayvanların yaşamı söz konusu olabilir mi?
*
Gitseydim oraya...
Onlara acı ve ölümü, aslında gazetecilerin hazırladıklarını söylerdim.
Savaş isteyenler insanları gazeteler-televizyonlar ile kışkırtıp, savaşa sürüklerler. Bir bakarsınız ki savaşmak, öldürmek insanlar için ‘gurur’ oluvermiş.
Sevgi-barış orda artık yoktur.
Savaş başlar.
Ölüm ve acı gelir peşinden.
Sonra aynı televizyonlar-gazeteler haber verirler:
‘Kuş bile kalmadı...’
*
Bize de sevgi ve barış lazım.
Savaş olmadığı zamanlarda yine de lazım.
Çünkü insanlar birbirlerini öldürmedikleri zamanlar, bizleri yok etmeye devam ederler.
Eksik bir şey vardır yine de:
Sevgi...
Gazeteler, televizyonlar, radyolar, bilgisayarlar, dergiler isterlerse sevgi ve barış istemeyenleri ortaya çıkartıp, daha güzel bir dünya yaratabilirler.
Ama tam tersine...
Bir yandan kötü insanlara medyalar destek veriyorlar.
Öte yandan bizim evdeki televizyonumuzda sabaha kadar filmlerde, dizilerde silahlar patlıyor, insanlar ölüyor... Dünyanın her yerinde çocuklar öldürmenin çeşitlerini öğreniyorlar.
Bunları söylerdim gitseydim.
Zaten sonra beni kovarlardı.
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Köpeklerde kulak hastalıkları mevsimi
Köpeğim sürekli kulağını kaşıyor ve düzenli temizlediğim halde kulağı çok kötü kokuyor. Bu kaşıntının sebebi ne olabilir?
Köpeklerde dış kulak hastalıkları ile ilgili olan problemlere özellikle yaz aylarında daha sık rastlanır. En çok rastlanan belirtileri şöyle sıralayabiliriz: Kulakta koku, kulaklarda ve baş bölgesinde kaşıntı, kulak akıntısı, kulak kepçesinde ve kanalında kızarıklık, kafasını sallaması ve bir yana doğru kafasını eğik tutması, kulak bölgesinde ağrı, kulak ağrısına bağlı depresyon ya da gerginlik gibi davranış değişiklikleri. Dış kulak hastalıklarının birçok farklı sebebi bulunur. Alerjiler, parazitler, mikro organizmalar, kulağa kaçan yabancı cisimler, kulak kepçesine gelen travmalar, hormon bozuklukları, kulak ve çevresinin yol açtığı sorunlar, kalıtsal kulak problemleri, bağışıklık sistemi bozuklukları ve kulak bölgesindeki tümörler bunlar içinde en çok rastlananlardır.
Dış kulakla ilgili hastalıkların bu kadar çok sebebi varken, kulağı iltihaplandı diyerek antibiyotik ve benzeri damlalarla bu sorunu çözmek neredeyse imkansızdır. Öncelikle veteriner hekiminizin dış kulağı muayene etmesi ve kulak kanalını kontrol etmesi gerekir. Kontrol sırasında kulak kanalındaki akıntılar, varsa yabancı cisimler ve kanaldaki tahrip düzeyi hekiminizin teşhisi koymasında yardımcı olacaktır. Dış kulak hastalıklarının tedavisi hastalığın tespitinden sonra kullanılacak uygun ilaçlarla ve düzenli kontrollerle kolayca yapılabilir.
Köpeğinizi dış kulak hastalıklarından korumak için kulağını temiz tutmaya dikkat edin. Köpeğinizin kulağını her hafta en az bir kez kontrol etmeli ve temizlemelisiniz. Eğer köpeğinizi denize sokuyorsanız, bu kontrol ve temizliği daha sık uygulamalısınız. Köpeğinizi çimen ve otların bol olduğu yerlerde dolaştırdıktan sonra mutlaka kulaklarını kontrol etmeli ve kulak kanalına yakın pisipisi otu, diken gibi kulağa zarar verebilecek cisimleri uzaklaştırmalısınız. Kulak kepçesinin iç kısmındaki tüyleri kısalttırmanız kulağın hava almasına ve daha temiz kalmasına yardımcı olacaktır. Ancak bu tüyleri sadece kısaltmakla yetinin, tamamen kesmeyin.
PAKO PANO
Sokakta bulduğum iki kedi yavrusuna yuva arıyorum. Evimde kedilerim olduğu için ne yazık ki bu iki dünya güzeli yavruyu acil sahiplendirmek zorundayım.
(0212) 218 49 66; (0535) 925 93 43.
Doğacak Terrier yavrularına yuva aranıyor. (0532) 710 35 06.
Maslak’ta 2 yaşlarında beyaz renkli Golden Retriever cinsi bir köpek bulduk. Sahibinden haber bekliyoruz. Köpeğin fularlı bir tasması var. (0532) 216 56 78.
İspanyol Cocker cinsi köpeğimiz Tarçın 26 Mayıs’ta kayboldu. 7 yaşındaki dişi köpeğimiz kızıl kahve renkli ve kendi cinsindeki çoğu köpekten farklı olarak kulak tüyleri oldukça açık sarı. Onu gördüyseniz, bizi arar mısınız? (0532) 356 44 51; (0536) 522 15 31.
12 Mayıs’ta Kanlıca sahilinde Pekinese cinsi bir köpek buldum. Sahibinin bizi aramasını bekliyoruz. (0535) 659 12 77.
Ben 2 yaşında çok uysal erkek çoban köpeğiyim. 10 gün önce zincirimi kopartıp İstanbul Kurtuluş’ta kayboldum. Eski sahibimi veya beni kabul edecek yeni bir sahip arıyorum. emineetaner@isbank.net.tr
Adım Cabbar. Kucakta oturup mırıldanmaktan hoşlanan bir kediyim. Yeni bir aile arıyorum. (0542) 543 19 08
Yazının Devamını Oku 29 Mayıs 2004
Aslında ben de ayıdan korkarım. <br>Bu yüzden bazen kendi kendime ‘İyi ki bizim evde bir de ayı yok’ derim. Gazeteler salı günü haberi şöyle verdiler:
‘Ayı atletlerimize saldırdı...’
Ama atletler ‘saldıranın’ ayı mı, inek mi olduğuna pek karar verememişler.
Çünkü kimisine göre o inekti.
Acaba inek saldırmış olabilir mi?
Eğer ormanda, hem de Bolu Aladağ’da koşuyorsanız, orada bir ayı görmeniz kadar normal bir şey olamaz.
Görünce de kaçarsınız, olur-biter.
Haberi televizyonlar da ‘Ayı saldırısı...Atletleri yiyecekti... zor kurtuldular... dehşet anları...’ diye verdiler.
Bir tek; o ayı mı, inek mi belli değil.
Eğer inekse, atletleri yakalamaya kalkan yeryüzünün ilk ineği olacaktı o zavallı.
*
Ya ayı ise?...
O zaman Ufuk Güldemir Abi’ye haber vermeli.
Ki onu vurup, derisini yüzsün ve ‘elleri ile penisini açıp kemiğini çıkartsın’ kendi anlatımıyla.
Sonra da kemiğin topuzunu gümüş kaplatıp, içki karıştırmakta kullansınlar.
Eğer mesele tuhaf olmaksa, içki karıştırmak için insanların kendi bir şeyleri vardır.
Neyi karıştırıyorlarsa karıştırsınlar, koca bardaklarda.
Düşünebiliyor musunuz:
İnsanoğlunun ne kadar enteresan olduğunu.
Ya benim pipimden de çay kaşığı yapmak akıllarına gelseydi?
*
Benim arada bir huysuzluk edip, niye durup durup küstüğümü ise anlamışsınızdır.
Kimseyi kırmak, üzmek istemem.
Çünkü sevgi kelimesi en çok benim.
Ama ben bir gün önce hayvan sevgisinden söz edip, ikinci gün aynı sayfalarda ayının pipisini açıp, içinden çıkan kemiğin yuvarlak kısmını gümüşle kaplatıp, onunla içki karıştırma fantazilerinden alınıyorum.
Ya da atletlere saldıran korkunç ayının, ayı mı yoksa inek mi olduğunun belli olmamasına kızıyorum.
Yapabileceğim tek şeyi yapıyorum:
Küsüyorum.
Elimden başka bir şey gelmiyor.
*
İşte yine kimseyi kırmadan, kimseyi incitmeden, başımı alıp gitmeden yapabileceğim tek şeyi deniyorum:
Sızlanıyorum...
O kadar...
SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Köpeğimiz arabaya binmekten korkuyor ve arabada kusuyor. Köpekler için insanlardaki gibi araba tutmasını önleyen bir ilaç var mı?
Köpeğinizi araba yolculuğuna alıştırın
Bazı köpekler araba ile yolculuk ederken hareket halindeki bir nesnenin içinde ne olup bittiğini anlamamanın ve bunun yol açtığı heyecan ve korkunun neticesinde titreme, sürekli salya akıtma ve kusma gibi reaksiyonlar verebilirler. Korkuya bağlı olmadan ortaya çıkan gerçek araç tutma problemi ise iç kulakla ilgilidir. Bu durumda insanlarda kullanılan dimenhydrinate gibi ilaçlar veteriner hekiminiz tarafından reçete edilerek kullanılabilir. Ama siz de köpeğinizi arabaya alışmasına yardımcı olabilirsiniz.
* Köpeğinizi arabanın içinde olmaya alıştırmalısınız. Araba park halindeyken bindirin ve sevdiği bisküvi ya da ödüllerden birini verin. Arabayı çalıştırmayın ve onun arabayı eğlenceli ve ödül verilen bir yer olarak algılamasına yardımcı olun. Yemeğini de arabada yedirebilirsiniz.
* Motoru çalıştırın ve korkmadığını görürseniz ödül verin. Korkuyorsa sakinleştirmeye çalışın.
* Arabanın içinde rahatsa ve korkmuyorsa aracı hareket ettirin, 5-10 metre ilerleyin. Tedirgin olursa ödül kullanarak ve sevgiyle sakinleştirin ve park ettiğiniz yere dönün. Arabanın ve hareket halinde olmanın korkutucu bir şey olmadığını anlayana kadar yukarıdaki basamakları tekrarlayın.
* İlk üç basamak sonucunda köpeğiniz arabaya alıştıysa bu defa yine ödül kullanarak arabanızı hareket ettirin ve birkaç kilometrelik küçük bir tur atın. Bu esnada köpeğinizin heyecanını kontrol etmesine yardımcı olmak için onu ödüllendirin ve onunla konuşun.
PAKO PANO
Benim adım Duman. Bir buçuk aylık erkeğim. Annemi kaybettim. Sağ elimde enfekte bir yara vardı. Çok canım yanıyordu. Memorial Hastanesi’ne gittim. Beni içeri almadılar. Orası insanlar içinmiş. Karnım da çok acıkmıştı. Ağlamaya başladım. Bingür Amca beni kapının önünde buldu ve Boğaziçi Veteriner Kliniği’ne götürdü. Önce karnımı doyurdular. Orada doktor bana antibiyotik verdi, aşılarımı yaptı, beni yıkadılar ve temizlediler. Resimde gördüğünüz gibi sağ elimdeki yara iyileşti. Burada bir hafta daha kalacağım. Bingür Amca beni evlerine götüremiyor. Onların evinde çok kıskanç bir Van kedisi varmış. Bana bir ev bulunursa söz veriyorum hiç yaramazlık yapmam. Beni almak isteyen varsa lütfen telefon etsin. Prof. Dr. Bingür Sönmez 0532 214 4116
4 aylık dişi bir Dalmaçyalı’yım. Beni sevecek bir aile arıyorum. (0532) 760 67 77.
Adım Marko. Kül grisi, turuncu kuyruklu Afrika papağanıyım. Ankara Seyranbağları’ndaki evimden kaçtım. Marko, hoşgel, dede, Oya ve Velican diyebiliyorum. Beni bulan evime götürürse, annem onu ödüllendirecek. (0312) 467 00 20.
Beyaz, tekir desenleri olan yavru kediyim. Çok iyi huyluyum, konuşmayı ve öpülmeyi seviyorum. Ailem olur musunuz? (0555) 422 88 95.
Peanut adlı kısa tüylü Dochsie cinsi köpek kendine bir yuva arıyor. sahayko@superposta.com
7 Nisan’da doğmuş beş kardeşiz. 11 aylık güzel bir tekir olan annemizle bizi sahiplenmek isteyenler (0312) 427 18 09 numaralı telefonu arayabilir. Resimlerimizi görmek istiyorsanız sitemize bir göz atın: http://kaplanveyavrulari.8k.com
Yazının Devamını Oku