Pako'nun Sayfası

İstanbul’da Amerikalı bir hayvan dostu

18 Eylül 2004
Evcil hayvanlarla ilgili çalışmalar yapan Sosyal Sorumluluk Eğitim Derneği (SED)’nin Amerikalı başkanı mimar Yuli Weston, her sabah kendi köpeğini gezdirirken sokaktaki hayvanları da besliyor. Her gün geçtiği 6 noktada, 75’e yakın hayvan Weston’un yolunu gözlüyor. Bunlar sokakta doğan ve sokak koşullarında yaşamayı bilen hayvanlar.

Bir de evde doğan ve büyüyen ancak sahiplerinin artık bakamayacağı hayvanlar var ki, bunların hayatlarını sokakta sürdürme şansları çok düşük. Yuli Weston sahiplerinin bakamadığı hayvanları sahiplendirmek için çareyi Pet Adoptathon adını verdiği bir faaliyet düzenlemekte bulmuş.

SED her çarşamba ve pazar günleri Maslak Parkorman’da, sahipsiz kedi ve köpeklere yeni aileler bulmaya çalışıyor. Şimdilik haftada iki gün sürdürdüğü sahiplendirme etkinliğini, SED’e Parkorman bünyesinde kapalı bir alan verilebildiği takdirde her gün yapmayı planlıyor.

OKULLARA PET DERGİSİ

SED aynı zamanda Parkorman’da çocuklara yönelik ‘Doğada Bir Gün’ etkinliğine katılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayladığı bir günlük eğitime çeşitli okullardan yüzlerce çocuk geliyor. Weston bu eğitimde çocuklara hayvanlara nasıl davranmaları gerektiğini ve ekosistemi anlatıyor. Çocukların eğitimden sonra sahiplendirmek için getirilen hayvanları sevmelerine de izin veriliyor. Belirli tarihlerde düzenlenen ve 1.5 ay süren eğitimler kışın da devam edecek.

Weston’un bir diğer girişimi de nisan ayından beri SED bünyesinde çıkardığı Dünyam adlı dergi. Purina’nın desteklediği dergi iki ayda bir basılıyor ve İstanbul’da isteyen ilköğretim okullarında dağıtılıyor. Dergide evcil hayvanlarla ilgili aktiviteler, öğrencilerin yazdığı kompozisyonlar ve evcil hayvan dünyasından haberler yer alıyor.

SED ile temasa geçmek için: 0212 266 28 94 ya da sahiplenelim@sed-tr.org
Ayça BARUT

PAKO’YA MEKTUPLAR

Sevgili Pako,

Petek’in hikayesini hatırlarsın. Ayvalık çarşısında bulmuştuk onu, üzerinde bir iki tutam tüyden başka tüy kalmamış, iskelet halinde bir deri bir kemik bir köpekti. Uyuz olan Petek’e yardım etmek için bir kampanya başlatmıştık. Bu e-mail Hollanda’ya kadar ulaştı, gereken yardım toplandı ve Petek’i arabayla İstanbul’a getirdik. 1.5 yaşındaki Petek tedaviye hızla cevap verdi, 10 gün içinde hareketleri düzeldi ve yeniden tüyleri çıkmaya başladı.

En önemlisi de ona Hollanda’da bir yuva bulduk. Petek, 10 Eylül’de yeni ailesine ve kendini bekleyen 3 köpek arkadaşına uçtu. Umarım diğer sokak hayvanları da Petek kadar şanslı olur.
Kebire Bozkurt

PAKO PANO

Fındık 2 yaşında erkek bir terrier, Fıstık ise sokakta büyümüş 10 aylık bir dişi. İkisi de çok uyumlu ve sevgi dolu. Çeşme’deler ama istediğiniz yere gelirler. Onların yeni ailesi olur musunuz? (0532)422 06 46.

DEYZİMİ GÖREN VAR MI?

4 yaşındaki Dalmaçyalı kızım Deyzi iki haftadır kayıp. Gültepe’de emanet bıraktığımız evden kaçtığını söylüyorlar. Sol kalçasında 4 cm dikiş izi var. 57 yaşındayım ve yürüme özürlüyüm. Deyzi 4 yıldır bana can yoldaşı oldu. Birlikte uyuduk, birlikte tatil yaptık. Kızım şu an kimin elinde belli değil. Ciğerime ateş düştü. İnşallah ölmek üzere değildir. İnsanların bile kaybolup bulunamadığı bir şehirde bir köpeği aramak belki delilik. Ama ben onsuz nasıl yaşarım? Resimlerine bakıp gözyaşı dökmekten, şekerim, tansiyonum yükseldi. Üç kızım da benimle birlikte perişan. Evden cenaze çıkmış gibi ağlaşıp duruyoruz. Maddi imkansızlıklar içindeyken araba kiralayıp sokak sokak ‘Deyzi’ diye bağırmaktan sesim kısıldı. Gültepe-Şirintepe-Yahya Kemal mahallelerinde karşıma çıkan herkes olaya para gözü ile bakıp, binlerce dolar para istiyor bizden. Mecidiyeköy’e yeni taşındık. Kokuları ile bize ulaşması imkansız. Köpeğimi gören, nerede olduğunu bilen varsa lütfen beni arasın. / Meral Kendirlinan, 0212 272 45 97, 0555 297 97 87

6 aylık dişi ve kısırlaştırılmış köpeğimize İstanbul’da yuva arıyoruz. (0535) 418 76 76.

6 aylık kısırlaştırılmış kangal kırması erkek köpeğe, 2 aylık dişi kediye, 6 aylık kısırlaştırılmış dişi Golden Retriever kırmasına, 4 aylık dişi kediye ve 1.5 yaşındaki av köpeğine yeni aileler arıyoruz. (0535) 418 76 76; (0555) 422 88 95.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Yaşlı muhabbet kuşlarında tümör

9 yaşındaki muhabbet kuşumuzun karnında bir şişlik oluştu. Dışkısını daha fazla miktarda ve katı olarak yapmaya başladı ve sürekli kuyruğunu titretiyor. Genel durumu iyi, beslenmesinde değişiklik yok. Yemle birlikte ekmek, kurabiye ve kendi yediklerimizden de veriyoruz, sorun bundan kaynaklanıyor olabilir mi?

Muhabbet kuşları ortalama 9-11 sene yaşarlar ve 6-7 yaşından itibaren yaşlı grubunda sayılırlar. Tüm canlılarda olduğu gibi muhabbet kuşlarında da yaşlılıkla birlikte tümörler yaygın olarak görülür.

Özellikle karın bölgesinde, tümörlere ve lipom adını verdiğimiz yağ bezelerine sıklıkla rastlanır. Bu şişkinlikler oluştukları bölgeye göre değişik problemlere yol açarlar.

Sindirim sisteminin son kısmına ve üreme organına yakın bölgede şekillenen tümörler, basınç yaparak dışkının ve idrarın çıkışını zorlaştırır. Hızla gelişen tümörlerde bu basınç hızla artar ve içerde biriken dışkı ve idrarın miktarı çoğalır. Bu durumlarda intoksikasyon dediğimiz zehirlenmeler de oluşabilir.

Yine tümörün o bölgeyi çalıştıran sinirlerin üzerine yaptığı basınca bağlı olarak bacaklarda hissizlik veya ilerlemiş durumlarda felçler, kuyrukta titreme ve kuyruğun düşmesi gibi problemler de ortaya çıkabilir.

Şişkinliğin veteriner hekiminiz tarafından muayene edilmesi gerekir ve bu bir tümörse uzaklaştırılması denenebilir.

Muhabbet kuşları ekmek, kurabiye gibi yiyecekleri de büyük bir keyifle tüketirler. Ancak bunların içindeki maya, tuz gibi maddelerin sadece 50-55 gram ağırlığında olan muhabbet kuşunuz için aşırı gelebileceğini ve ona kısa veya uzun vadede sağlık problemi yaşatabileceğini unutmamalısınız.
Yazının Devamını Oku

Sonny beni karşılıksız sevdi dedikodu yapmadı, nankörlük etmedi

11 Eylül 2004
Zeynep Sezer’i geçen çarşamba gazeteye verdiği ölüm ve teşekkür ilanıyla tanıdık: ‘Sevgili köpeğim, gerçek dostum Sonny’yi kaybettim.’ Sadece insanların doğum ve ölüm ilanlarını görmeye alıştığımız Türkiye’de bu ilan bir ilkti. Sezer, hastalığı süresince köpeğine bakan Animalia Hayvan Hastanesi hekim ve personeline teşekkür ediyordu. İlanın yayımlandığı gün birçok kişi Sezer’i aradı. Hatta Sezer basından gördüğü yoğun ilgi sonucunda bir küçük basın toplantısı bile düzenledi. Biz de Sezer’le ‘Köpeğiniz saat kaçta rahatsızlandı, bu ilana ve hastaneye ne kadar para ödediniz’ gibi sorulardan uzak bir sevgi sohbeti yaptık.

Neden bu ilanı vermek istediniz?

- Kendimi Animalia’nın başhekimi İlhan Göknil’e karşı çok borçlu hissettim. Bir şey yapmak istiyordum, aklıma bu geldi. İlhan Bey ve ekibi Sonny’yi yaşatmak için o kadar çok çabaladılar ki.

Bu ilanı verdiğiniz için tepki aldınız mı?

- Hayır. Telefonumu Animalia’dan alan bir çok kişi aradı ve acımı paylaştı. İlanı verirken hiç etki-tepki ne olur diye düşünmedim. İlhan Bey’e bir hoşluk yapmak istedim sadece. Hem ben çocuk da okutuyorum, hasta da bakıyorum, topluma başka hayırlarda bulunuyorum, içim rahat.

Nasıl bir sevgiydi Sonny ile aranızdaki?

- Sonny en büyük sevgiyi ve dostluğu bulduğum tek varlıktı. Ben yalnız bir kadınım, eşimi kaybettim, çocuğum yok. Sonny beni evde her zaman büyük bir sevgiyle karşılardı, 15 sene boyunca eve hep aynı heyecanla girdim. Sokaktan eve geldiğimde, üstümü değiştirirken yanımda yere yüzükoyun yatıp, ‘Ohh, eve döndü, artık birlikteyiz’ dercesine derin bir ah çekerdi. Benden sadece sevgi bekledi, bana karşılıksız sevgi verdi. Nankörlük yapmadı, dedikodu yapmadı. Beni hayata bağladı.

Sonny ile nasıl bir araya geldiniz?

-Üç aylık olduğundan ölümüne kadar birlikteydik. Çocuğum gibiydi.

‘Bir köpek bu kadar sevilir mi, çocuk yerine konar mı’ diyenlere ne dediniz?

- Hiçbir şey. Bunu sadece bir hayvanı olan anlar. Benim gibi hissetmeyenlerle bunu hiç konuşmadım. Bu sevgi hor görülmesin lütfen. Sonny bütün sevinçlerimde ve üzüntülerimde yanımdaydı.

Sonny’nin hastalığı neydi?

- Yaşlılıktan kaynaklanan böbrek yetmezliği vardı. İlk krizden ölümüne kadar 17 gün boyunca çok zor ve acılı bir dönem geçirdik.

Nasıl geçti o 17 gün?

- 17 gün boyunca hep birlikteydik. Onu hiç yalnız bırakmadım, geceleri birlikte evde kaldık. Her bakımdan zor bir süreçti. Ablam da rahatsızdı ve onu Sonny’den üç gün önce kaybettim. Ablam, ben seyahate gittiğimde Sonny’ye bakardı. Şimdi ikisi de yok.

Sonny nerede gömülü?

- Benim için çok özel bir yerde. Yerini söylemek istemiyorum.

Sevginiz tüm hayvanlara mı yoksa sadece Sonny’ye mi özeldi?

- Sonny tabii ki benim en sevdiğimdi. Ama bütün hayvanları çok seviyorum. Sokaktakilere de yardım etmeye çalışıyorum. Ama itiraf edeyim, on sene önce bu kadar çok sevmiyordum hayvanları. Sonny’yle yaşadıkça, diğer yandan toplumda hayvan sevgisi bilinci arttıkça benim de sevgim çoğaldı.

Gelecekte hayvanlar için bir şeyler yaparak Sonny’nin adını yaşatmayı düşünüyor musunuz?

- Evet ama ne yapacağımı henüz bilmiyorum. Bir barınak olabilir, başka bir şey de olabilir. Acım çok taze, karar vermek için çok erken.

BARINAKLARA DESTEK OLALIM

Yeni bir köpek almayı düşünüyor musunuz?

- Hayır. Bu acıyı bir daha yaşayamam. Çok büyük bir acı bu. Eve zor giriyorum. Hasta olmasına rağmen ben eve geldiğimde beni karşılamak için kapıya geliyordu, o anları hatırlamak çok zor.

Türkiye’de hayvan sevgisi ve bilinci yeterli düzeyde mi?

- Hayır değil. Sonny kadar şanslı olmayan bir çok hayvan dostumuz var. Bu beni, tüm hayvan severleri çok üzüyor. Sokağa atılıyorlar, sevgiden, ilgiden uzak bir yaşam sürüyorlar. Halbuki onlar bize sadece sevgi veriyor. Karşılıksız ve sonsuz bir sevgi. Elimizden geldiğince sokakta ve barınakta yaşayan hayvanlara yardım etmemiz gerek. Barınakların durumu pek iyi değil. Barınaklara, hayvanlar için çalışanlara destek olunmalı. Televizyonlarda daha çok yayın yapılmalı, okullarda daha kapsamlı eğitim verilmeli. Sokak hayvanları hızla kısırlaştırılmalı. Avrupa’da hiçbir büyük şehirde sokak hayvanı yok.

Evin her yeri onun anılarıyla dolu. Yatağı, oyuncakları, tasmaları, kıyafetleri... Bunları ihtiyacı olan birilerine vermek istiyorum.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Köpeğin eğitimi yedi haftalıkken başlamalı

Köpeğimiz 6 haftalık. Bir şeyler öğretmeye ve evde serbest bırakmaya ne zaman başlamalıyız?

Yaygın ve yanlış bir uygulama olarak köpeklerin eğitimine 4 aylıktan sonra başlanması gerektiğine inanılır. Bu zamana kadarki süreyi köpeğin bir şeyler öğrenmeden yeni evine alışma süresi olarak geçirmesi gerektiği düşünülür. Ancak tüm dünyada yaygın olarak kabul gören görüş, köpek eğitiminin 7 haftalıktan itibaren başlayabileceğidir.

Burada öncelikle kavranması gereken en önemli husus köpek eğitiminin köpeği çeşitli yöntemlerle cezalandırmak, onu korkutmak, gazete kağıdı ile vurmak veya canını yakmak olmadığını kabul etmek ve hiçbir ceza yönteminin gerçek bir köpek eğitimi olamayacağını anlamaktır. Hiçbir köpek insanın vereceği ceza ile eğitim almaz sadece korku sahibi olur ve bir gün korkmayacak kadar kendini güçlü hissettiğinde almış olduğunu zannettiğiniz tüm eğitimin yıkıldığını görürsünüz.

Köpeğin eğitimi eve ilk girdiği andan itibaren, yani 6-7 haftalıkken zaten başlamaktadır. Bu dönem köpeğinizin size daha az direndiği ve sizi en çok sahiplendiği dönemdir. Eğer 4 aylıktan itibaren eğiteceğinizi düşünüp o zamana kadar onu evde karakteri ve davranışları açısından kontrolsüz bırakırsanız kendi başına kötü davranışlar geliştirebilir ve size karşı direnç gösterebilir. Daha sonra bu davranışları düzeltmek ve bu direnci aşmak çok zor bazen de imkansız olabilir. Ardından bu direnci kırmak ve eğitmek için seçeceğiniz ceza yöntemi ile köpeğinizin karakterine verdiğiniz zararın, yaşadığı sürece düzeltilmesi imkansız bir huya dönüşmesi ihtimali de önemli bir tehlikedir.

ÖDÜLLENDİREREK EĞİTİM

Puppy Training (yavru köpek eğitimi) konusunda uzman eğitmenlerden yardım alabilirsiniz. Köpeğiniz ödüle dayalı yöntemlerle sizinle aynı evde yaşamayı, size ve çevrenizdeki insan ve eşyalara zarar vermemeyi, yanınızda yürümeyi ve sizi dinlemeyi büyük bir keyif alarak öğrenecektir.

PAKO PANO

Yakışıklı, oyuncu ve çok sevimli erkek kedilerin yeni ailesi olmak ister misiniz? (0505) 257 20 30; (0555) 327 45 50.

4 yaşındaki dişi Dalmaçyalı köpeğimiz Deyzi, Gültepe civarında kayboldu. Görenlerin (0212) 272 45 97; (0555) 297 97 87; (0537) 713 63 17 numaralı telefonları aramasını rica ediyoruz. Bulanlar ödüllendirilecektir.

1.5 aylık erkek tekir kediyim. Son derece sağlıklı, bakımlı, usluyum ama 1 gözüm görmüyor. Kendime sıcacık bir yuva arıyorum. (0216) 341 59 60; (0505) 312 39 97.

1.5 yaşında siyah-beyaz dişi Terrier Fındık’a yuva arıyoruz. Fındık biraz ürkektir, ama güvendiği zaman son derece sevgi dolu ve oyuncudur. (0535) 418 76 76; (0533) 666 33 20.

4 aylık dişi köpek Pamuk, iki aylık av köpeği kırması Minik, 4.5 aylık Şeker ve Daisy’ye yuva arıyoruz. (0533) 666 33 20; www.silebarinagi.com.
Yazının Devamını Oku

İnsanların kedilerden öğreneceği çok şey var

4 Eylül 2004
Anılarını ‘Alageyik Sokağı Bir liman mıydı?’ ve ‘Sen Vatan haini misin. Baba?’ adlı kitaplarda toplayan Deniz Kavukçuoğlu, son kitabında kedileri anlattı. Doğan Kitap’tan çıkan ‘Kedi Gülüşü’, Kavukçuoğlu’nun kedileriyle olan anılarının yanı sıra Türk ve dünya yazarlarının kedilere yönelik yazılarını da içeriyor. Yazara göre bu kitap bir kollektif çalışma oldu. Çocukluğu Cihangir’de, ilk gençliği Moda’da geçen Kavukçuoğlu’nun yaşadığı evlerde hep kedi ya da köpek beslendi. 1943 doğumlu yazar, 1963’de öğrenim için Almanya’ya gitti. Felsefe, sosyoloji ve ekonomi eğitimi alırken bir yandan da Türkiye’deki çeşitli dergilerde yazdı. 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra bir çok davada sanık olunca 22 yıl Türkiye’ye gelemedi. 1992 sonunda İstanbul’a döndü, halen TÜYAP Genel Koordinatörü.

Kedilerle ilgili kitap yazmak nereden aklınıza geldi?

- İki anı kitabım var. Bu anılar devam ediyor. İnsanın kendi tarihinde, kediler de bir rol oynamışlarsa onlar da anıların içindedir. İnsanların, kedilerden öğreneceği çok şey var. Dolayısıyla bu etkilenmelerimi yazmak istedim. Böyle bir anı-izlenim kitabı oluştu. Ama baktım kedilerden etkilenen, onları yakından gözlemlemeye çalışan bir çok edebiyatçı var. Onların da yapıtlarını gözden geçirdim. Bu öykülerden bazılarını da kitaba alınca, dünya ve Türk yazarlarıyla benim anılarımdan, yazılarımdan oluşan kollektif bir ürün ortaya çıktı.

Kedilerden neler öğrendiniz?

- Her şeyden önce dünyaya, daha doğrusu doğaya dikkatli bakmayı öğrendim. Gözlerimiz, kedilerinki kadar keskin değilse de onların meraklı bakışları beni çok ilgilendirdi. Zaman içinde kedilerle yaşayarak, kedi gibi bakmayı denemeye başladım.

Ne zamandan beri kedi besliyorsunuz?

- Ben çok hayvansever bir ailenin çocuğuyum. Sekiz yaşındayken evimizde üç kedi vardı. Sonra köpeklerimiz oldu. Almanya’da da 13 yıl boyunca Collie cinsi köpeğimiz vardı. Benim ki sonradan görme bir hayvanseverlik değil, aileden gelen bir hayvan dostluğum var. Şimdi de üç kedim var. Yumak, Boncuk ve Tintin. Tintin Amerikan tekiri denilen, çok güzel bir yaratık. Şile’de bulup, kamyonların altından aldık.

Yani hep hayvan beslenen evlerde yaşadınız?

- Sadece evler değil, benim Türkiye’de gittiğim mekanların da hepsi kedilidir. Mesela Kaktüs’e giderim, kedilidir. Kitapçım Simurg’dur. Burada 18-19 kedi vardır. Köşe yazdığım Cumhuriyet Gazetesi’nin her katında bir ya da daha fazla kedi vardır. TÜYAP Fuarcılık’ın Genel Koordinatörüyüm. Orada da kedi vardır. Hatta şirketi Beylikdüzü’ne taşırken bunlardan en kendine bakamaz olanını da taşıdık. Katlar arasında asansörle gezen dünyanın en tembel kedisi. Adı Buket. Mutlu, müreffeh ve şişman bir kedi.

Eşiniz ve çocuklarınızla kedilerin arası nasıl?

-Eşim Sevgi de üç çocuğum da kedileri çok seviyor.

Sokaktaki kedilere de yardım ediyor musunuz?

- Silivri’ye yazları geliyorduk. Ama kedi ve doğayla daha çok haşır neşir olmak için yaz kış burada yaşamaya başladık. Tatil bitince, oturduğumuz sitede bir çok terk edilmiş kedi oluyor. Onlara bir baraka yaptık, yemeklerini veriyoruz. Bekir Coşkun’un Cunda’da yaptığını yapmaya çalışıyoruz. Terk edilmiş kedilere ‘dış kediler’ diyoruz. Evdekiler de ‘iç kediler’. Dış kedilerle, iç kediler dostluklar, kardeşlikler kuruyorlar.

Ayda KAYAR

Üç yılda sokakta yaşayan beş bin köpek ve bin kediyi kısırlaştıran Perihan Agnelli şimdi Tekirdağ’da faaliyette

Fethiye Hayvan Dostları Derneği Başkanı Perihan Agnelli, sokak hayvanlarını kısırlaştırmaya devam ediyor. 3 yılda 5 bin köpek ve 1000 kedi kısırlaştıran Agnelli, bu kez memleketi Tekirdağ’da.

Mobil kliniğiyle birçok hayvanı kısırlaştıran Agnelli, Çevre ve Orman Bakanlığı’na ait olan ve iki sene önce alınmasına rağmen hiç kullanılmayan mobil kliniği Tekirdağ Belediyesi ile çalıştırmak için kısa bir süre önce istekte bulundu. Milli Parklar Genel Müdürü Prof. Dr. M. Kemal Yalınkılıç’ın olumlu cevabıyla mobil klinik Tekirdağ yollarına düştü:

‘Tekirdağ Belediye Başkanı Ahmet Aygün, bütün masraflara rağmen herşeye razı oldu. Araç resmi bir araç ve içinde üç operasyon masası, dolaplar, temiz-pis su tankları, klima, iki buzdolabı ve sterilizatör var. Bu araba Tekirdağ ve civarındaki belde ve köylerdeki sokak hayvanlarını aşılayıp kısırlaştıracak.’

Agnelli, Tekirdağ’daki çalışmalarında vatandaşların kendilerini ilgiyle karşılamasından çok memnun. Tekirdağ’daki mobil kliniği için Almanya’dan sponsor bulmuş olması da onu mutlu eden bir başka olay. Tierhilfe Süden adlı derneğin başkanı Renate Bergander, ‘Profesyonelce çalışmak ve ismimi hem Türkiye’de hem de Almanya’da duyurmak istiyorum’ diyerek kliniğe sponsor olmuş. Dernek kliniğe her ay para yardımında bulunacak, veterinerlerin maaşını ise Perihan Agnelli verecek. Köpek kısırlaştırmanın oldukça pahalı olduğunu söyleyen Agnelli, yeni sponsorlar aramaya da devam ediyor.

Ayça BARUT

PAKOYA MEKTUPLAR

Badu’ya selam söyle

Sevgili Pako,

Bilmem beni hatırlıyor musun? Ben Ahmet Vefik Alp. İstanbul’un üç dönemdir seçilemeyen Büyükşehir Belediye Başkan adayı. Sana bir haberim var. Doğumundan bu yana, 10 yıldır yanımızda olan sevgili köpeğimiz Badu geçtiğimiz günlerde hastalanarak senin yanına uçtu. Badu’nun hiç erkek arkadaşı olmadı, çocukları da. Kendini bana, bize adamıştı. Badu doğdu, evimize geldi ve 10 yıl boyunca ailemize neşe verdi. Pako, Badu çok iyi kalpli ve sevecen bir köpek. Onunla arkadaş, dost olabilir ve herşeyini paylaşabilirsin. Ona benden selam söyle ve onu hiç unutmayacağımı da, olur mu?

Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Kaplumbağalarda göz problemleri

Kaplumbağamızın gözleri şişti ve kapandı. Nasıl iyileştirebiliriz?

Kaplumbağalarda en yaygın görülen sağlık problemleri göz problemleridir. Kaplumbağanızın yaşadığı suyun kalitesi, kirli çevre koşulları, suda bulunan toksik maddeler, kimyasallar ve A vitamini yetmezlikleri kaplumbağalarda göz problemlerinin en belirgin sebepleri arasındadır. Bu gibi durumlarda gözde önce şişme ardından da kapanma meydana gelir. Öncelikle bu soruna yol açabilecek faktörleri incelemeli ve ortadan kaldırmalısınız. Kaplumbağanızın yaşadığı suyun kalitesini, iyi filtre olup olmadığını ve suyun genel durumunu kontrol etmeli ve eğer olması gerektiği gibi sağlıklı değilse düzeltmelisiniz. Bu amaçla kaplumbağanızın yaşadığı kaptaki suyu boşaltın ve kabı iyice temizleyin. İçine tekrar temiz su koyun ve suyu pet shop’tan alacağınız hızlı test kitleri ile zehirli maddeler ve kimyasal madde düzeyleri açısından test edin. Özellikle yüksek düzeyde klorun gözü tahriş ederek problem oluşturabileceğini aklınızda bulundurun. Sudaki amonyak gibi kimyasal maddelerin seviyesi yüksekse akvaryumlarda kullanılan ve suyun kimyasal düzeyini düzenleyen ilaçlar kullanarak kaplumbağanızın yaşadığı sudaki kimyasal yapıyı sağlıklı hale getirin. Kaplumbağanızın yediği yemlerde A vitamini seviyesinin düşük olup olmadığını kontrol edin, eğer düşükse A vitamininden zengin besinleri veteriner hekiminize danışarak kullanabilir, gerekli görülürse A vitamini enjeksiyonları yaparak iyileşmeyi hızlandırabilirsiniz. tedavi sırasında öncelikle onu daha küçük bir kaba alın. Bu kaptaki suyu sürekli temiz ve ılık tutun. Gözünü veteriner hekiminizin önereceği bir antiseptik solüsyonla düzenli olarak temizleyin. Göz kapaklarını hafifçe aralayıp kullandığınız göz solüsyonunun göze ulaştığına emin olun. İyileşmenin geciktiği ve başka belirtilerin de ortaya çıktığı durumlarda mutlaka veteriner hekiminize danışın.

PAKO PANO

4 aylık dişi ve kısırlaştırılmış Pointer kırmasıyım. Haziran ayından beri yuva arıyorum, ama hálá küçük bir kafesin içinde yaşıyorum. Benim ailem olur musunuz? (0533) 666 33 20.

2 yaşında yakışıklı, zayıf, açık sarı düz ve kısa tüylü erkek Golden Retriever’ım. Boynumda zincir şeklinde eğitim tasmam var. 10 Ağustos gecesi Ataköy 5. Kısım’da kayboldum. Beni gördüyseniz İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdür Yardımcısı olan babam A. Hakan Toker’e haber verir misiniz? (0542) 346 16 51.

Bir yaşında, tatlı beyaz bir Van kedisiyim. Mümkünse Ankara’da beni evine alacak sevecen bir aile arıyorum. Tel : 0312 438 09 17

İstanbul’da sokakta bebekken bulup tedavi ettirdiğimiz 6 aylık erkek Shnauzer kırmasına yuva arıyoruz. (0535) 418 76 76.

İstanbul’da sokakta ölmek üzereyken bulunan 4 aylık erkek sarman kedi yavrusuna yeni bir aile arıyoruz. (0532) 411 18 71.

Simsiyah 2 yavru kediye yuva arıyoruz. İlgilenenler dgurcay@tnn.net adresine mail atabilirler.
Yazının Devamını Oku

Çayyolu’ndaki sahipsiz hayvan barınağı

28 Ağustos 2004
Ben 13 yaşında 8. sınıfta okuyan bir öğrenciyim. İnsanlara ve hayvanlara karşı derin bir sevgi duyuyorum. Evimde 3 kedim ve bir köpeğim var. Bu yaz tatilimi internette Türkiye çapındaki hayvan barınaklarını araştırarak geçirmeye karar verdim. İki yıl önce taşındığımız Çayyolu’nda da bir hayvan barınağı olduğunu duydum. Annemle birlikte barınağa giderek hayvanların yaşam koşullarını öğrenmeye karar verdim.

Geçen hafta barınağa gittik. Daha doğrusu barınak adı altında 300’e yakın köpeğin yaşam savaşı verdiği araziye. Sözde barınak diye anılan yerde elektrik yok, ısınma yok, yiyecek yok, sağlık yardımı yok, veteriner yok. Bu yazıyı yazdığım sırada öğrendim ki günlerdir su da yokmuş.

Köpeklerin yardım ister gibi insanlara koşmaları ve hüzünlü bakan gözleri beni fazlasıyla yaraladığı için barınağın geçmişini araştırmaya karar verdim.

4-5 yıl önce ‘Çayyolu Doğal Hayatı Koruma ve Sokak Hayvanlarını Barındırma Derneği’ adı altında bir dernek kurulmuş ve Çayyolu Yenimahalle Belediyesi’ne bağlı olduğu için belediye tarafından derneğe Ankaralılar Caddesi’nde bir alan tahsis edilmiş. Girişine de ‘Yenimahalle Belediyesi’ne aittir’ diye tabela konmuş. Çatısı yağmurda su akıtan derme çatma birkaç kulübe yapılmış ve etrafı telle çevrilmiş. 300’e yakın köpek buraya sığmadığı için tel çitin kapısı açık tutularak köpeklerin boş arazide yaşamalarına izin verilmiş. Bir süre sonra derneğin barınakla ilişkisi kesilmiş. Olan da köpeklere olmuş. Barınak sahipsiz kalmış. Belediye, tabelası ile birlikte yardımı da onlardan almış.

Kısacası, uzun süre sahipsiz hayvanların sahipsiz barınağına bir sahip aranmaya başlanmış. Yenimahalle Belediyesi ‘Bu iş belediyenin görevi değil’ diyerek ‘Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na başvurun’ demiş. Bakanlık ise 4 yıldır bitmeyen ve daha düzenli olacak dediği bir barınak yapıp, köpekleri buraya nakledeceğini söylüyormuş. Zaman zaman da belediye tarafından gönderilen bir veteriner barınaktan 3 - 5 köpek alarak ortadan kayboluyormuş.

Bu arada altı yedi tane hayvan sever kendi maddi imkanları ile gıda, aşı, kısırlaştırma masraflarını karşılamaya başlamış. Suyun da belediye tarafından kesilmesiyle bu yardımseverlerin elleri kolları bağlanmış. Bidonlarla su taşıyarak hayvanların ihtiyaçlarını gidermeye başlamışlar. Ama nereye kadar? Onlar da tükenmiş.

Barınağın suyunun da kesilmesi benim aklıma şu soruları getirdi: Acaba belediye susuzluktan pislik ve hastalık yuvası haline gelecek olan barınağı İl Sağlık Müdürlüğü’ne ‘çevreye zararlı’ diye tasdik ettirip ortadan kaldırmak mı istiyor? ‘Çok güzel koşulları var’ dedikleri Mecunköy’deki 90 köpek kapasiteli barınağa 300 köpeği götürüp bakacağız diyerek imha mı edecekler?

Acaba benim bu yazıma cevap verecek, korkak ve yalvaran gözlerle bakan, bir insan gördüğünde yemek mi getirdiler diyerek koşturan, bizim gibi yaşam hakları olan 300 köpeğe yardım eli uzatacak birileri var mı? / Maden ERDOĞAN

Çanakkale’de Pako Kitaplığı açıldı

Çanakkale Belediyesi , Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği’nin katkısıyla Çanakkale Barbaros Mahallesi’nde bulunan Belediye Belde Kütüphanesi’nde ‘Pako Kitaplığı’ açtı. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, mevcut kütüphenin içinde ayrı bir bölüm olarak düzenlenen Pako Kitaplığı’nın kütüphanenin kuruluş sebebini ‘Çevre ve hayvan ilişkisi, insan ve doğa ilişkisinin bir parçasıdır. Pako Kitaplığı çocukların hayvanları sevmesi için araç olacak, çevre bilincini geliştirecek. Pako ismi bu kitaplıkta yaşayacak’ diyerek açıkladı. Kitaplığa gelen çocuklar Pako Kitaplığı’nda hayvanlarla ilgili kitap okuyup, hayvanların kahramanı olduğu çizgi filmleri izleyebilecekler. Pako Kitaplığı hayvan severlerin desteğiyle büyüyecek. Kitap bağışlamak isteyenler, kitaplarını Barbaros Mahallesi, Aziziye Caddesi, Kardelen Apt. A/2, Çanakkale adresine yollayabilirler. Cüneyt UZUNOĞULLARI

Veterinerlerden kısırlaştırma kampanyası

İstanbul’un bir türlü önüne geçilemeyen sokak hayvanları problemine İstanbul Veterinerler Odası kalıcı bir çözüm üretme yolunda ilk adımı attı. Şehrin bütün semtlerinde yaşayan, mahalleli tarafından iyi-kötü bakılan ve üremesine engel olunamayan sokak hayvanları bir kampanya ile kısırlaştırılacak. İstanbul Veteriner Hekimleri Odası, kendilerine bağlı 220 kliniğin katıldığı kampanyayla bir yıl içinde en az 5 bin hayvanı kısırlaştırmayı hedefliyor. Ancak kampanyanın verimli olabilmesi için İstanbulluların da destek olması gerek.

‘Hayvan severlerin bu kampanyada veteriner hekimlere yardımcı olmasını istiyoruz. Sokak hayvanlarının randevulu olarak getirilmesi, operasyon sonrası bakımları, tasmalanma-işaretlenme, aşılarının yapılması ve yeniden yaşadığı ortama bırakılmasının sağlanmasında hayvan severlerin yardımına ihtiyacımız var.’

İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, hayvanların toplum içinde sağlıklı olarak yaşamaları için ve kısırlaştırma kampanyasında başarılı sonuç alabilmeleri için hayvan severlere önemli bir görev düştüğünü bu sözlerle anlatıyor.

İstanbul Veteriner Hekimleri Odası, sokak hayvanlarına yönelik kısırlaştırma çalışmalarına 1995 senesinde başladı. Eylül ayından itibaren uygulanmaya başlayacak kampanyaya odaya kayıtlı ve ruhsatlı 220 klinik katılıyor. Bir yıl içinde en az 5 bin sokak hayvanının kısırlaştırılması hedefleniyor.

Bu kampanya sadece sahipsiz hayvanlara yönelik. Hayvan severler tarafından kliniklere götürülecek olan sahipsiz kedi ve köpeklere kısırlaştırma ve kuduz aşısı ücretsiz yapılacak. Prof. Dr. Yeşildere, maddi gücü olmayan hayvan sahiplerine kısırlaştırma işlemi uygulanıp uygulanmayacağına veterinerlerin kendi inisiyatiflerini kullanarak karar vereceğini söylüyor.

Kampanya şu an www.kedigen.com, www.havhav.com sitelerinde ve veteriner kliniklerinde yer alacak afişlerle duyuruluyor. Sokaklardaki kedi ve köpekleri kısırlaştırmak isteyen İstanbullular operasyonların yapıldığı klinik, poliklinik ve hayvan hastanelerinin semtlere göre dağılımını ve telefonlarını www.ist-vho.org.tr sitesinden öğrenebilirler.

Prof. Dr. Tahsin Yeşildere

Hayvanları geçekten sevenler bu kampanyaya destek versin


Bu kampanya sokak hayvanları için sağlıklı bir hayat yaratılmasında ve halkın sağlığını koruma yönünde önemli bir görevi yerine getirecek. Mahalleli bu vesileyle sokak hayvanına sahip çıkacak. En önemlisi de hayvan sevgisinin varlığı bu kampanyayla öne çıkacak.

Akdeniz foklarını gördünüz mü?

İskenderun Körfezi’nde balık avlayanlar, denize açılanlar, doğa gezintisine çıkanlar, denizde yüzenler, dalgıçlar, serbest dalış yapanlar, çobanlık yapanlar... İskenderun-Samandağ kıyıları arasında yaşadığı bilinen bu nesli tükenmekte olan Akdeniz sakinine hiç rastladınız mı?

Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı şirketinin ‘Çevresel Yatırım’ programı kapsamında ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü (DBE) ile birlikte yürüttüğü Akdeniz foklarını araştırma projesiyle ilgili vereceğiniz en ufak haber bizim için çok faydalı ve nesli tükenmek üzere olan bu canlıların korunması için önemli bir katkı olacaktır. Görülen Akdeniz fokunun yeri, saati ve gözlenen ayrıntıları çok önemlidir.

ODTÜ DBE: (0324) 521 34 34, meltemok@ims.metu.edu.tr , cemal@metu.edu.tr

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Köpek ve kedilerde kene

Keneler, birçok hayvanda olduğu gibi köpek ve kedilerde de yaygın olarak görülen ve deriye yerleşen dış parazitlerdir. Tüm dünyada yaklaşık olarak 800’den fazla kene çeşidi bulunur.

Uzun otların üstüne tırmanan keneler kedi veya köpeğin vücuduna yapışırlar. Ağız kısımlarını, tutundukları hayvanın derisine gömerek kan emmeye başlarlar. Sadece kan ile beslenen keneler, tehlikeli hastalıkların da bulaşmasına taşıyıcılık yaparlar.

Köpeğinizde ya da kedinizde kene gördüğünüzde ince uçlu bir cımbız ya da kene çıkarmak amacıyla yapılmış kıskaçlı aparatlar kullanmalısınız. Keneyi kafa kısmından ya da kan emdiği ağız kısmına yakın bir yerden yakalamalısınız. Keneyi gövdesinden çekmeyin çünkü bir kısmı deri içinde kalarak problem oluşturmaya devam edecektir. Hafif ve sabit bir şekilde kafa kısmından yakaladığınız keneyi ezmeden ve sağa ya da sola çevirmeden yavaşça deriden çekip çıkarmalısınız.

Kenenin tutunduğu bölgeye yağ, alkol ya da sıcak kibrit değdirilmesi kenenin kendiliğinden kan emmeyi bırakmasına ve düşmesine kesinlikle yardımcı olmaz. Tam tersine bu uygulamalar kenenin daha fazla salya bırakarak daha çok hastalık etkeni bulaştırmasına neden olur.

Keneyi çıkardığınız deri bölgesinde oluşan yarayı evde bulunan bir yara temizleme solüsyonu ile temizleyebilirsiniz. Bu işlemleri yaptıktan sonra ellerinizi yıkamayı unutmayın. Keneyi asla çıplak elle ve parmaklarınızı kullanarak uzaklaştırmayın.
Yazının Devamını Oku

Pako'nun sayfası

21 Ağustos 2004
Pako ilk yazısını 9 Kasım 2002’de yazdı. ‘Ne İstiyorum’ başlıklı yazısında şöyle sesleniyordu köşesinden:

Ben Pako...

Dünyanın hepimize yetecek kadar büyük olduğunu bilmenizi istiyorum...

Bir sokakta köpeklerin-kedilerin-çocukların bir arada oynamasının, ağacın dallarındaki kuşların onları izlemesinin, ne kadar güzel olduğunun farkına varmanızı istiyorum... Çocuklarla hayvanların dost olmasını istiyorum...

Denizlerimizde yunuslar olsun, ormanlarımızda karacalar-sülünler olsun, gökyüzünde turnalar uçsun, bahçemizdeki ağaçta sincaplar oynasın istiyorum...

Bu yeryüzünün hepimize yetecek kadar geniş olduğunu görün istiyorum...

*

Korkmak gibi acı çekmek de tüm canlıların ortak özelliğidir...

Ne olursa olsun, Allah’ın yarattığı tüm yaratıklar acı çekmesinler istiyorum...

Ve bizi seven insanlar ağlamasın istiyorum...

Bazıları benim gibi düşünmüyorlar... İşte bu sayfada; köpekler, kediler, kuşlar, geyikler, sincaplar, yunuslar, karacalar, turnalar ve daha birçokları adına insanlara sesimi duyurmak istiyorum...

Bir gecenin ıssız karanlığında, uzaktan gelen bir köpek sesinin ne kadar ‘yaşam’ anlamına geldiğini bilin istiyorum... Kucağınıza aldığınız tekirin mutluluk hırıltısının tadını alın istiyorum... İstisnalar olsa da, insanların yüreğindeki merhamet ve sevgiyi biliyorum..

Bunun farkına siz de varın istiyorum...

Ben Pako...

Elinizi uzatın istiyorum...

Acaba, bu yazıyı yazarken bütün hayvan severlerin sembolü haline geleceğini, bu ilk yazıdaki duygularının, düşüncelerinin bayrak olacağını düşünmüş müydü hiç?

Onunla son yazısını yayınladığımız 31 Temmuz 2004 tarihine kadar birlikte olduk.

Sayısız duygusunu bu sayfadan herkesle paylaştı...

Düşüncelerini söyledi, tartıştı.

Ne kadar iyi yaptığını, onu kaybettiğimizde daha çok anladık.

Ona gelen mesajlar bitmiyordu.

Bütün hayvanseverler birbirlerinden habersiz aynı istekte bulunuyordu:

Bizi bırakma Pako!

Pako’nun onları tümüyle bırakması zaten mümkün değildi.

Çünkü bütün hayvanseverlerin kalbinde, düşüncelerindeydi Pako.

Ondan güç almışlar, ona dert yanmışlar, onunla sevinmiş, onunla birlikte mücadele etmişlerdi.

Bundan sonra da değişmeyecek!

Bu haftadan itibaren bu sayfanın adı, Pako’nun sayfası...

Onun ruhunun, onun duygularının yaşayacağı sayfa olacak burası.

Dünyanın hayvan dostlara da yetecek kadar büyük olduğunu hiç unutmayacak bu sayfa.

Onun istediği gibi hayvanlara elini uzatacak...

Sevgisini ve koruyuculuğunu onlardan esirgemeyecek...

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Kedi nezlesini hafife almayın

Kedi nezlesi insanda olduğu gibi hapşırık, burun akıntısı, konjuktivit (gözün çevre dokularının kızarıklıkla seyreden hastalığı), göz akıntısı, iştah kaybı, ateş ve depresyonla seyreder ve kedilerde çok sık rastlanan bir üst solunum yolu enfeksiyonudur.

Çok genç, çok yaşlı ve bağışıklık sistemi zayıf olan kediler kedi nezlesini çok şiddetli geçirebilir ve hastalık sırasında ölebilirler. Hastalığın bu derece şiddetli seyretmesinde nezleye ek olarak olaya bakteri enfeksiyonlarının karışması, beslenmenin ortadan kalkması ve aşırı su kaybı da etkili olur. Lösemi (FeLV) veya şiddetli seyreden hastalıklardan birini geçiren; kanser, kortizon gibi bazı tedaviler yüzünden bağışıklık sistemi zayıf olan kedilerde hastalığın ortaya çıkma riski çok daha yüksektir. Hastalığın tamamen ortadan kalkması haftalar sürebilir ve ardından akıntı ve hapşırık gibi kalıcı belirtiler devam edebilir.

Hastalığı oluşturan virüsleri yok eden herhangi bir ilaç bulunmadığı için tedavi bağışıklık sisteminin desteklenmesi ve hastalığın yol açtığı belirtilerin ve ikincil hastalıkların tedavi edilmesi şeklinde yapılabilir. Bu tedaviler her ne kadar hastalığa yol açan virüsü öldürmese de özellikle solunum problemlerini azaltması açısından hayat kurtarıcı rol oynar. Aynı şekilde hastalığın yol açtığı iştah kaybı ve ağız bölgesindeki yaralar nedeniyle lezzetli ve yumuşak mamaların mümkünse ılık olarak verilmesi de büyük önem taşır. Hastalık nedeniyle aşırı su kaybeden kedilere veteriner hekiminiz serum uygulamaları yapabilir.

Kedi nezlesi aşıları çok büyük oranda hastalık riskini ortadan kaldırmakla birlikte hastalık aşılı kedilerde de görülebilir. Kedilerin ilk olarak, 6-12 haftalık dönemde aşılanması ile bağışıklık sistemlerinin güçlü olması sağlanabilir. Bağışıklığın devam etmesi için aşının her yıl tekrarlanması gerekmektedir.

PAKO PANO

Akbaş melezi olan dişi 7-8 aylık Şeker’e ve 6 aylık melez Bambi’ye İstanbul’da aile arıyoruz. doganci@superonline.com (0555) 339 92 92.

10 Ağustos’ta İstanbul, Ataköy 5. kısımda Golden Retriever cinsi köpeğimizi kaybettik. Onu gördüyseniz lütfen bizi arayın. (0212) 559 13 19; (0532) 344 46 47; (0542) 346 16 51.
Yazının Devamını Oku

Pako artık bizle değil ama sevenleri onu bırakmıyor

14 Ağustos 2004
Yükseldiğin bulutlardan bizi daha iyi görüyorsundur. Sayın Bekir Coşkun, Sevgili Andree...

Ankaralı Minnoş’umu kaybettiğimde dostlarım ‘Bu kadar ağlayıp yanma, evladın var, Tanrı acısını göstermesin’ dediler. Oysa, biricik oğlumu Belen dağlarına askere gönderdiğimde kalbimi onlarca tırnak parçalamıştı, yanmıştı. Herhalde kalp krizi böyle bir şey.

O acıyı Minnoş’umun minicik kalbi elimin altında usulca durduğunda da hissetmiştim. Anlatamadım dostlarıma, anlayamazlar diye...

Sizin de bundan çok fazla acı çektiğinizi biliyorum. Bir farkla ki, sizin o büyük, sevgi dolu kalbiniz tüm doğa ve hayvanların kaybı ile her defasında yanacak... Ne diyelim büyük ormanın yangını da büyük oluyor.

Yangın deyince Pako’m gittiği gün yanan evin küllerinden hayata tutunmaya çalışan yavrular geldi bu dünyaya. Umarım Pako’m gibi sevgi ile büyürler.

Bekir Beyciğim ‘burnunuzu çeke çeke’ ağlıyorsunuzdur. Sevgili Andree sizi teselli ediyordur.

Bense yemekte haberlerde duydum Pako’mu, ne burnumu ne gözyaşımı silebildim, hepsi karıştı aktı çorbama.

Tanrımdan sizlere sabır, Gorbi’me ve diğer tüm canlılara şifa diliyorum.

Saygılarımla

NOT: Canım Pako’m, Acıların dinmiştir umarım. Yükseldiğin pamuk bulutlar arasında ülkemizi, dünyayı, kardeşlerinin acısını, sevincini daha geniş alandan görebiliyorsundur. Biz şikáyetlerimizi sana yine yazacağız yeni posta adresine. Bizi cevaplarsın ara sıra değil mi? Islak burnundan öperim oraya gelince.

Ülkü ÜNLÜER

Pako çok değerli ve hep öyle kalacak


Yüzünü görmediğim ve hiç okşamadığım Pako beni ağlattı. Siz ve o biz hayvanseverler için çok değerli birer simgesiniz ve bu hep böyle kalacak.

Geçen sene kanserden 12 yaşındaki kedimi kaybettim ve benden de bir şeyler koptu gitti. Hálá burnumun direği sızlar ve geçmeyecek biliyorum.

Başınız sağolsun çok basmakalıp gözüküyor ama hakikaten başınız sağolsun.

Melike DURGUNOĞLU

Pako’ya bir demet papatya gönderdim yüreğimden


Gözyaşlarımı silmek istiyorum, hani o birbirine karışan damlaları... Ben de gözyaşlarımı saklayamam. Ertelemeye çalışırım ama çoğu zaman başaramam. Damlalar söz dinlemez ve özgürce akar yanaklarıma. İşte bu yazıyı yazarken de yanaklarıma süzüldü yaşlar, yazdıklarıma karıştı. Sonra ellerimle dokundum yaşlara ellerim ıslandı.

‘Damlalar...’ yazınızı okurken gülümseyen fotoğrafınıza baktım. Sonra fotoğraf değişti. Gözlerinizden yaşlar döküldü ardı sıra. Yüreği sevgiyle dolu insanların gözyaşlarını silecek başka eller vardı, kendi ellerinden başka... Yüreğimden Pako’ya en sevdiğim çiçek olan bir demet papatya göndermek geldi. Gözyaşlarımı sildiğim ellerimle yüreğimdeki çiçekleri çıkardım ve Pako’ya uzattım. Umarım kabul eder. Seni seviyorum Pako.

Sonra sizin için ne yapabilirim diye düşündüm. Sizin gözyaşlarınıza ortak olabilirim ya da gözyaşlarınızı silebilirim ancak.

Sevgilerimle.

Gülüzar ÇUHA

Seni 9 yaşımdayken tanıdım

Ben 13 yaşındayım ve seninle 9-10 yaşlarında tanıştım. Bekir Coşkun’un Pako’ya Mektuplar adlı kitabı bana hediye gelmişti. Günlerce elimde o kitapla gezip, her gördüğüme anlatmaya başlamıştım. O kitabı okuduktan sonra kedilerin, köpeklerin, kuşların bakışları değişmişti sanki. Ölümünü öğrendiğim zaman yanaklarım sırılsıklam oldu. Seni çok seviyoruz ve asla unutmayacağız.

Öykü Göğer

Sayende tüm hayvanları sevdik


Seni çok sevdik. Senin sayende dünyadaki tüm hayvanları çok sevdik. Sen artık bir sembol oldun. Değerli baban Bekir Ağabeyimiz’e ve Pako’nun ailesine başsağlığı diliyorum.

John Smith

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Lipomalardan korkmayın

4 yaşındaki terrier cinsi köpeğimizin ensesinde ve kafasının üst kısmında yağ bezeleri çıktı. Bunlar tehlikeli midir?

Lipoma adını verdiğimiz yağ bezeleri köpeklerde en sık görülen iyi huylu tümörlerdir. Yaşlı veya kilolu köpeklerde çok sık görülen bu yağ kitleleri bütün köpek ırklarında görülebilir. Hekiminiz size bu kitleyi ne zaman fark ettiğinizi, ne kadar zamanda büyüdüğünü ve başka problemlerle ilgisi olup olmadığını sorarak öncelikle şişkinlik hakkında bilgi sahibi olacaktır. Bunun ardından tespit ettiğiniz kitlenin zararsız bir yağ bezesi olup olmadığını anlamak için ince iğne aspirasyonu dediğimiz yöntemle ya da doğrudan biyopsi ile bu şişlikten örnek alınması ve patolojik olarak yapısının incelenmesi gerekir. Genellikle vücutta anormal bir yağ depolanması olarak tanımladığımız bu kitleler korkulacak oluşumlar değildir. Bu yağ kitleleri genellikle deri altında oluşur. Elle kontrol edildiğinde hareket ettirilebilen ve ağrı yapmayan bu kitleler deride enfeksiyona ve tüy dökülmelerine de neden olmazlar. Genellikle bulunduğu yer itibariyle sorun yaratmıyorsa ve estetik kaygı duyulmuyorsa bu tarz tümörleri uzaklaştırmak için ameliyat yapılmasına gerek görülmez. Özet olarak eğer biyopsi veya başka bir yöntemle yapılacak patolojik incelemeler köpeğinizdeki şişkinliklerin lipoma yani yağ kitlesi olduğunu yüzde 100 doğruluyorsa fazla tedirgin olmanıza gerek yoktur. Bu tarz kitleler çoğu kez iyi huylu ve büyümeyen zararsız tümörlerdir. Gerek görüldüğü taktirde cerrahi olarak uzaklaştırılması ve tedavisi mümkündür.

PAKO PANO

15 kedi ve köpeğe bakıyorum. Çok zor durumda olduğum için hayvan severlerden yardım bekliyorum. (0212) 721 73 42; (0535) 778 41 68.

5 günlük bir kedi yavrusu bulduk. Şu anda veterinerde özel bir sütle besleniyor. Evimde 2 köpeğim ve 1 kedim var, o yüzden bu yavruyu sahiplenecek bir aile arıyorum. (0216) 359 63 13.
Yazının Devamını Oku

Az kullanılmış timsah, parmakları tamam kelepir iguana

7 Ağustos 2004
Sahibinden.com adlı alışveriş sitesinin hayvanlar bölümünde, egzotik hayvanlar başlığı altında adı duyulmadık hayvanlar alıcı bekliyor. Emlaktan eşyaya, otomobilden cep telefonuna kadar her tür ikinci el eşyanın satışının yapıldığı web sitesindeki egzotik hayvanların ilanlarını okumak bile birçok insan için cesaret gerektiriyor. İlanlarda satılan ikinci el hayvanların resimlerinin yanısıra satıcıya ulaşılabilecek telefon numaraları da bulunuyor. Rıfkı 75 cm boyunda, iki yaşında, muhtemelen erkek bir iguana. Sağlıklı ve parmaklarında bir eksik yok. Sahibi Furkan Gün yurtdışına yerleşeceği için 200 dolara akvaryumu, akvaryum masası, ısıtıcı ve güneş ışığı veren florasanıyla birlikte satılığa çıkarmış. Rıfkı’nın ilan sütunundaki alt komşusu ise iki adet lacerta kertenkelesi. Piyasada tanesi 60-70 euroya satılıyor. Sahibi Halit Başbuğ damping yapmış. İlgilenemediği için lacerta çiftini kafesiyle 65 milyona satıyor. İsteyene çifti 40 milyona yerli sülün de var, 10 bin dolara damızlık Fransız 150 adet angora tavşanı da. n Savaş ÖZBEY

CESARETİ OLAN İÇİN

Timsah (500 dolar): Ev ortamında çok rahat bakabilirsiniz...

Sahibinden Amazon Piranası (500 dolar): Yavruyken aldım, bir buçuk senedir bakıyorum, tamamen etcildir. 8 adet, meraklısına vermek istiyorum. Fiyat hepsi içindir, şimdiye kadar bendeki kadar büyümüş olanını görmedim.

Tarantula (75 dolar): Tek kelime ile muhteşem ötesi yaratıklar. Beslenmelerinde size hiç zorluk çıkarmazlar. Doğada 4 ay hiçbir şey yemeden yaşamını sürdürebilir. Türkiye’nin neresinde olursanız olun en güvenli şekilde adresinize yollanır.

Güncel Hukuk’ta hayvan hakları tartışması

Hayvan Hakları Yasası sonunda kabul edildi ama yeni kanun beraberinde çok ciddi tartışmalar getirdi. Yeni kanuna göre, sahipsiz hayvanlar Zabıta Kanunu gerekçe gösterilerek itlaf edilebiliyor. Apartmanda hayvan beslemek de kişinin mülkiyet haklarından sayılmıyor. 20 seneden daha uzun bir süredir bu yasanın çıkması için çalışan Prof. Dr. İsmet Sungurbey ve hayvansever Prof. Dr. Hüseyin Hatemi’nin bu konudaki düşüncelerini Güncel Hukuk Dergisi’nin piyasada olan ağustos sayısında okuyabilirsiniz.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Onu güneşten koruyun


İnsanda olduğu gibi kedi ve köpeklerdeki güneş yanıkları kanser riski taşır. Bunu unutmayın, köpeğinizi ve kedinizi mümkün olduğu kadar güneş yanığından koruyun.

Beyaz tüylü kedilerde kulakların uç kısmında ve kenarlarında güneş yanığı olabilir. Köpeklerde ise, özellikle Collie’lerde ve Shetland çoban köpekleri gibi, burun bölgesinde pigment eksikliği olan ırklarda güneş yanığına bağlı deri problemleri oluşabilir. Köpeklerdeki bu hassasiyet kalıtsal bir ırk özelliğidir ve pigmentlerin yani deriye ait renk maddelerinin yetersiz olduğu burnun üst tarafında ve bazen de göz kapakları ve ağız kenarlarında solar dermatit oluşmasına neden olur. Solar dermatit şiddetli seyrediyorsa bu bölgelerde kızarıklık, ülser ve kanamalar oluşabilir. Tedavi edilmezse burun dokularında kanamalara ve nefes alma güçlüklerine yol açabilir. İlerlerse kanserli dokuların gelişmesine neden olur.

Köpeğinizi mümkün olduğunca direkt güneş ışığından korumalısınız. Koruma faktörü 15 ve üzeri güneş bloke eden losyonlar burnu korumak için faydalı olabilir. Ancak köpeklerin losyonu yalayacaklarını da göz önüne almalısınız. Burun bölgesinde renk maddelerinin az olduğu bölgelere koyu renkli bir mürekkeple dövme yapılması da solar dermatiti önlemek için bir korunma yöntemidir.

Solar dermatit dışındaki güneş yanıkları özellikle tüyleri çok kısa kesilmiş ya da bazı bölgelerinde tüy bulunmayan köpeklerde de görülebilir. Bu durumlarda köpeğinize güneşe çıkarken penye bir kıyafet giydirin.

PAKO GİTTİN AMA BAK GÖRÜYORSUN SENİ BIRAKMAK KOLAY OLMAYACAK

Hep boynuna sarılmak istedim

Ben onunla hep tanışacağımı hayal ederdim biliyor musunuz? O benim için seneler önce ölmüş dedemdi, o benim için ‘huysuz ama tatlı’ anneannemin erkek kardeşiydi, benim için o pazar günlerinin erkenden başlama nedeniydi, benim için hep boynuna sarılmak istediğim ‘kocaman’ bir insandı.

Annem gazeteyi saklamış dün, sırf görüp yıkılmayayım diye kahvaltımı rahat yapayım diye ama nafile.. Hayatımın en ‘sulu’ kahvaltısıydı. Annem bile beni teselli edemiyordu. ‘Bir kere görebilseydim bir kere konuşabilseydim onunla ne olurdu anne’ diyordum. Acaba daha mı kötü olurdum? On dakikalığına ışığı görüp sonra karanlığa mı gömülmüş olurdum? Hayat hep böyle acımasız kalacak değil mi? İyiler hep ‘içimizden’ giderken kötüler hep ‘başımızda’ kalacak!

Duygu İNCE

Kimsesiz hayvanlara sevgi dağıttık

Pako tüm hayvanseverlere simge olmuş ve hepimizin gönlünde taht kurmuştu. Biz Pako’nun da onayı ile ona cenaze töreni düzenlemek yerine Turgutreis Barınağı’na giderek oradaki isimsiz kahramanlara sevgi dağıtmayı tercih ettik. Sizin acınızı paylaşıyoruz ve Türkiye’deki insanların gönüllerinin kısa zamanda hayvan ve doğa sevgisi ile dolmasını diliyoruz. Yıldız Kürkçü, Hayvan Hakları Derneği Bodrum ve Turgutreis Şubesi

Lütfen devam et

Sana olan özlemimiz belki o güzel yazılarınla biraz olsun dinecek. Belki bizler hayvan dostlarıyla olan sevgi bağını seninle daha da çoğaltacağız. Lütfen bizim için yazılarına devam et. Eva-Mete-Lucky

Üçü de ağlıyordu

Oya, kızı Kimsecik ve torunu Cancan, ki sondan ikisi kedidir, bugün üçü de çook mutsuz. Oya, Kimsecik ve Cancan’a Pako’yu sesli okurdu. Bazı bir daha, bir daha okurdu. Bu hafta okumayı yarıda kesti. Üçü de ağlıyordu.

Oya KAYACAN

Devam et bizi uyarmaya

Unutma Pako... Öylesine bir ülkeyiz ki... Anlatılan masallara kanıyor ve uyuyoruz yıllardır.

Sen tam bizi silkeleyip o tükenmez uykularımızdan sıyırmaya başlamıştın...

Ne olur Pako... Devam et bizi uyarmaya... Öyle ya da böyle...

Bekir abi...

Ne olur arkamızda olmaya devam et... Sıkı geliyor gençlik.. Uyanığız... Ve sen yanımızda oldukça uyarıldıkça hayatta daha iyiye, daha doğruya gideceğiz İnsan olduğumuz için... Sevmeyi bildiğimiz için... Paylaşmak için...

Ne olur iyi ol.

Merve ENGİN

PAKO PANO

Kışın zift içine düşmüş bir kedi bulduk ve iyileştirdik. Kedinin 8 yavrusu oldu. Evde 3 kedim daha var, bu kediciklere yuva arıyorum. (0212)677 08 87.

Biz 26 Mayıs doğumlu, dördü erkek, biri kız 5 kedi yavrusuyuz ve kendimize sıcak bir yuva arıyoruz. (0216) 356 21 50.

Eskişehir’de çocukların oyuncağı olmaktan kurtardığımız kısırlaştırılmış kızımıza İstanbul’da sıcak bir yuva arıyoruz. (0535)418 76 76.
Yazının Devamını Oku

Bizim klinik

24 Temmuz 2004
Bizim evimiz hastaneye döndü.<br>Gorbi hasta, annemin annesi Mamo hasta...<br>Ben hastayım.

Dilek Abla ile hayvansever ablalar bana REİKİ gönderiyorlar. Biliyorsunuzdur; bioenerji ile uzaktan tedavi bu.

REİKİ verenler, ellerini havada şöyle hareket ettirip, nasıl yapıyorlarsa insanın içine bir huzur ve şifa çöküyor.

Kimi zaman annem telefon açıp ‘Az geldi, biraz daha gönderin’ diye rica ediyor.

*

Yazının Devamını Oku