Pako'nun Sayfası

Resimlerimde kedilerden başkasına yer yok

8 Ocak 2005
Kedi ressamı Selin Işın, ağaç tepelerinde ve kuytu köşelerde kedilerin peşinde koşturan bir çocukmuş.

İlk kedi resmini de üç yaşındayken çizmiş. ‘Resimlerimde kedilerden başka bir şeye yer yok’ diyecek kadar bağlı kedilere. Chicago’da yaşayan ve 23 Ocak’ta orada bir sergi açacak olan Işın, eşinin alerjisi yüzünden kedi besleyemese de arkadaşlarının kedilerine bakıcılık yaparak bu özlemini gideriyor.

Kedi merakınız nasıl başladı?-Çocukluğum büyük, bahçeli bir evde geçti. Ağaç tepelerinde ve kuytu köşelerde gördüğü her kedinin peşinde koşuşturan bir çocuktum. Altımda bez, bahçedeki kedileri kucaklamaya çalışıyordum. Yaşım ilerledikçe kucağımda taşıyabildiğim kadar kedi yavrusunu eve getirip, anneme evde kalabilmeleri için yalvarırdım. Hayvan dostu bir aile olduğumuz için de çoğu kez gelen bu minik misafirler kalıcı olarak ailenin bir parçası oldular.

Kedileri çizmeye ne zaman başladınız?-Hatırlayabildiğim ilk kedi resmi Üç yaşındayken yaptığım resimdir. Büyürken kediler bilinçaltıma öyle yerleşmişler ki, ilk karalamaların sonrasında resimlerimde belirginleşmeye başladılar.

Resimlerinizdeki kedilerin özellikleri nelerdir?-Benim kedi resimlerim iki farklı tarzda. Birincisi akrilik ve gerçek kedilerin hayalimdeki yorumları. İkincisi ise yağlıboya ve hayatımdaki insanların kedi olarak çizdiğim yorumları. Bir tekir kedinin haylazlığı, kara kedinin asilliği, sarman kedinin sevecenliği yaşamımdaki insanlarla örtüşüyor. Birer kedi karakteri yüklüyorum onlara.

Yazının Devamını Oku

Bir yıl böyle geçti

1 Ocak 2005
2004 yılı hayvan dostlarımız ve hayvanseverler için acı tatlı birçok olayla doluydu. Önce yasa tasarısı çıktığı için sevindik, sonra hálá hayvanlara eziyet yapıldığını görüp üzüldük. Objektiflere takılan sevimli hayvan görüntüleriyle yüzümüz gülmüşken, çok değerli dostlarımıza veda ettik. İşte bu sene bizi en çok etkileyen olaylardan birkaçı.

Üzüldük

Yazarımız Pako’ya veda ettik

Hayvan haklarının simgesi ve Türk basın tarihinin ilk köpek köşe yazarı olarak sayfamızda yazıları yayınlanan Pako, beyin tümöründen öldü. Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Bekir Coşkun’un Terrier cinsi köpeği Pako, 15 yaşındaydı. Bekir Coşkun’un hayvan öykülerine yer verdiği ‘Pako’ya Mektuplar’ adlı kitabı bestseller olmuş, TRT’de yayınlanan yine aynı isimli program hayvanseverlerden büyük ilgi görmüştü. Pako’nun ölümü birçok havyanseveri derinden yaraladı ve pekçok şehirde Pako için anma törenleri düzenlendi. Pako, sayfamızda adıyla yaşamaya devam ediyor.

HAYVANSEVERLER ÇALIŞTI

3 İstanbul’da hayvanseverlerin bulduğu ve Corper adını verdiği sokak köpeği, tedavi ve bakım için uçakla Adana’ya gönderildi. Adana Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği’nin (DOHAYKO) sahip çıktığı köpeğin sağ arka ayağı kırılıp yanlış kaynamış ve uzun süre gıdasız kalmıştı. Corper dernek sorumluları tarafından karşılandıktan sonra hemen bakıma alındı.

3 KKTC ‘de bir matbaada çalışan Emel Algedik, evinin önünde bulduğu köpeği tedavi ettikten sonra DOHAYKO yöneticileriyle temasa geçti. Minik adını verdiği köpeği daha iyi bakılacağı için Adana’ya götüren Algedik, gidiş geliş için 500 dolar harcadı.

SEVİMLİ KARELER

Kar dayanışması

İstanbul’u etkisi altına alan yoğun kar, ezeli düşmanları da birbirine yaklaştırdı. Anadolufeneri’nde sığınacak yer bulamayan sokak kedisi ve köpeği ısınmak için barış ilan etti.

Yangından kurtulan köpeklere ziyaretçi akını

Kartopu ve Arthur, evlerinde çıkan yangından son anda kurtuldular. Sahipleri yoğun bakımda olduğu için Denizatı Veteriner Kliniği’ne getirilen köpeklerin tedavisini kliniğin sahibi Zehra Satıluşağı ücretsiz olarak üstlendi. Hayvanseverler de iki köpeği ziyaret etmeyi ve yardım göndermeyi ihmal etmedi.

Narlıdere Barınağı’nın akıbeti medyayı meşgul etti

Barınakları yerle bir edilerek ölüme terk edilen Narlıdere Barınağı’nın köpekleri Menderes’te bulundu. Tahsis edilen yeni arazide hayvanseverlerin girişimiyle ve bağışlarla yeni bir barınak yapıldı. Hayatta kalan köpekler artık burada huzurlu bir hayat sürüyor.

Çay tiryakisi papağan

Trabzon’da bir kuş evinde satılan papağan, çay bardağına daldırdığı gagasıyla gazetelere konuk oldu. Rusya’dan getirilen Aliş adlı papağan, her gün çay içmesinin dışında pişmiş hamsiyi de çok seviyor.

Boncuk da gitti

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın yanından ayırmadığı ve hemen hemen her kabulünde yanında yer alan köpeği Boncuk da 2004’te aramızdan ayrıldı. Sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan Boncuk, veteriner hekimlerin yoğun çabasına rağmen kurtarılamadı.

SEVİNDİK

Yasa sonunda kabul edildi

Tüm hayvanseverlerin beklediği Hayvanları Koruma Kanunu, en sonunda Meclis Çevre Komisyonu’nda kabul edildi. Yeni kanun ciddi bir tartışmaya yol açsa da hayvanlara kötü davrananlara, sokağa bırakanlara, trafikte hayvan ölümlerine sebep olanlara ceza getirmesiyle hayvan dostlarının yüzünü güldürdü.

DOĞADAKİ DOSTLAR UNUTULMADI

Geyiklere yem

Bolu Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekipleri, Abant ve Yedigöller’de kar yağışı nedeniyle aç kalan geyiklere 2.5 ton yemek ulaştırdı. Abant’ta bulunan geyiklere yem ulaştırmak için yola çıkan ekipler kalınlığı 1.5 metreyi geçen kar engelini aşıp yiyecekleri bıraktı.


Yaralı kurt tedavi edildi

Sivas’ta yaralı ve hasta halde bulunan 65 günlük kurt yavrusu, Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde özel bakıma alındı. Çevre ve Orman Bakanlığı Av ve Yaban Hayatı Koruma Dairesi Başkanlığı ekiplerinin bulduğu ve Garip adını verdiği kurt tedaviden sonra doğaya bırakıldı.


Şaka niyetine köpeğe eziyet

Heybeliada’da piknik yapmaya gelen bir grup, bir insanlık ayıbına imza attı. Grubun komiklik olsun diye pet şişe geçirdiği sokak köpeği, günlerce aç-susuz dolaştı ve boynu yara içinde kaldı. Pet şişenin sürtünmesinden boynu yanan, derisi çürüyen zavallı köpek beş gün böyle gezdikten sonra Murat Küçükbaşaran ve arkadaşları tarafından kurtarıldı.

EZİYETLER BİTMEDİ

Hagi’yi haşladılar

Rumelihisarı Mahallesi’nin maskotu olan sokak köpeği Hagi, üzerine kaynar su dökülerek haşlandı. Vücudu 3. derece yanan Hagi hastaneye kaldırıldı. Tüm mahallelinin baktığı köpeğin tedavi masraflarını yine mahalleli karşıladı.

Kafes kuşlarında teflon zehirlenmesi

Kuşlar kısaca PTFE olarak adlandırılan ve teflon olarak bilinen kimyasal maddenin yol açabileceği zehirlenmelere karşı son derece duyarlıdırlar. Özellikle PTFE ile kaplı tencere, tava ve diğer pişirme araçlarının aşırı ısıtılması ya da ocakta unutulması sonucu bu kimyasal maddeyi içeren dumanın kuşun yaşadığı ortama yayılması ile bu havayı soluyan kafes kuşlarında ciddi zehirlenmeler ve buna bağlı ölümler çok sık görülmektedir. Örneğin fırın ısıtılırken içinde unutulmuş boş teflon tepsi kısa sürede 280-320 derece ısıya ulaşıp açığa çıkardığı maddelerle kuşunuz için zehirlenme kaynağı olabilir. Yüzeyinde çizik veya tahribat olan teflon malzemelerden daha düşük ısılarda bile zehirli maddeler havaya karışabilmektedir.

Kuşların küçük yapıları ve diğer canlılara göre daha hızlı olan metabolizmaları da göz önüne alındığında hava yolu kaynaklı zehirlenmeler çok hızlı ve tehlikeli boyutlarda yaşanır.

PTFE içeren ve dikkat edilmediği takdirde evdeki kuşlar için zehirlenme kaynağı olabilecek diğer kaynaklar: Yapışmaz yüzeyli ütüler, ütü masası yüzeyi, saç kurutucuları, teflon yüzeyli tost makineleri, elektrikli mısır patlatma makineleri, kahve ve ekmek makineleri, teflon yüzey içeren ısıtıcılar ve ısıtıcı lamba muhafazaları, bazı leke çıkarıcılar ve seramik pişirme fırınları olarak sıralanabilir.

PTFE’den kaynaklanan hafif düzeydeki zehirlenmelerde solunum güçlüğü, hapşırma, vücut dengesini tutamama, halsizlik, depresyon, sinirli ve saldırgan bir hal veya bayılmalar görülebilir. Daha şiddetli zehirlenmelerde, kuş genelde kafesin alt kısmında halsiz ve soluk alma zorluğu çekerek yatmakta veya ölmek üzere bir şekilde bulunur. Aynı belirtilere aerosol spreyler, sigara dumanı, karbon monoksit gazı, doğal gaz sızıntıları ve yanmış yemek ve yağlardan çıkan dumanlar da sebep olabilir.

Evde kuş besliyorsanız teflon kaplı ürünleri kullanırken çok dikkatli olun ve pişirmeyi takip edemeyecekseniz kullanmaktan kaçının. Teflon yüzeyli pişirme araçlarında su kaynatmayın ve düşük ısılarda kullanın (110-210 C). Ek önlem olarak mutfağınızın iyi havalanmasını sağlayın ve kuşunuzu asla mutfakta ve ütü yaptığınız odada tutmayın.

Pako pano

n 30 Kasım’da İstanbul Altıntepe’deki evimizden akşam gezisine çıkan 3 renkli kırmızı tasmalı kedi kızımız Pery hálá evine dönmedi. Gördüyseniz lütfen bize haber verin. (0532) 717 77 63.

n Nişantaşı’nda Setter cinsi yavru bir köpek bulduk ve ailesini arıyoruz. (0542) 453 18 89.

n İstanbul’da sokakta çöpün yanında hasta olarak bulduğumuz dişi Pointer kırması Daisy’ye yuva arıyoruz. Şu anda aşılarına başlandı ve hızla kilo alıyor. Çok uyumlu ve iyi huylu, özellikle çocuklarla çok iyi dost olabilir.

(0532) 411 18 71.

n 4 aylık sarman erkek kedi Tofi, kendine sıcak bir yuva arıyor. Diğer kedilerle ve köpeklerle arası çok iyi. (0532) 411 18 71; (0532) 622 84 41; (0216) 411 79 05.

n 5 yavru kedi ve annelerine evinizi açar mısınız? beril_drahsan@yahoo.com; (0532) 416 50 88.

n 2 aylık çok sevimli bir dişi kediyim. Tek istediğim kucağından inmeyeceğim bir anne-baba, sıcak bir ev, biraz yemek ve bol sevgi. Bana yardım etmek, sevginizi vermek ister misiniz? theodora_3@yahoo.com.

n Ankara’da bahçe ve koruma için Husky kırması arayanlardan telefon bekliyoruz. (0532) 542 77 97.

n Terrier ya da kangal kırması köpekleriniz olsun ister misiniz? (0533) 666 33 20.

Ayça BARUT
Yazının Devamını Oku

Papağan sevgisi kitap yazdırdı

25 Aralık 2004
<B>A</B>ntalya Devlet Hastanesi’nde çalışan mikrobiyoloji uzmanı Dr. Ali Osman Şekercioğlu, 20 yıldır papağanlarla ilgileniyor. Yerli kaynaklarda bilgi eksikliği beni kitap yazdırmaya itti, diyor. Papağanların Gerçek Dünyası adını verdiği kitabıyla papağan sahiplerini bilinçlendirmeyi ve onlara yardımcı olmayı amaçlıyor. Kitap sadece www.papaganim.net sitesinde satılıyor, sipariş formunu dolduranlara kargoyla gönderiliyor.

Papağanlarla ilgilenmeye nasıl başladınız?

- Çok küçük yaşlardan beri itibaren papağanların renklerinin güzelliği, hareketlerinin çeşitliliği, en önemlisi de konuşma yetenekleri hep dikkatimi çekmiştir.

Kaç papağan besliyorsunuz?

- Şu anda 5 papağanım var.

Papağanlarla ilgili araştırma yapmaya nasıl karar verdiniz?

- Çocukluk yıllarından beri varolan merakım, zaman içinde beni bu konuda araştırma yapmaya sevk etti. Okul çağlarında ansiklopediler, dergiler ve kitaplardan bilgi toplamaya başladım. Fakat bunların son derece yetersiz olduklarını gördüm. Papağan çeşitleri, coğrafi dağılımları, beslenmeleri, konuşturma dahil eğitimleri, hastalıkları konularında aklıma gelen soruların cevabı hiçbir yerde yoktu. Konuyu danıştığım insanlardan da yeterli cevaplar alamıyordum. Bu arada papağanlar alıyor, besliyor, fakat bazı konulardaki bilgisizliğim yüzünden onlara istemeden de olsa zarar veriyordum. Zamanla yabancı kaynakları okumaya başladım.

Papağanların en ilginç özelliği nedir?

- Bu sorunun bendeki tek cevabı papağanların konuşma yeteneğidir. Özellikle Afrika gri papağanları zaman içinde aldıkları eğitimle sahiplerinin sorularına bile cevap verir.

Papağanın iyi bir evcil hayvan olduğunu düşünüyor musunuz?

- Başka bir canlıyla sanki insanmış gibi iletişim kurmak bana çocukluğumdan beri çok ilginç gelmiştir. Özellikle çocukların psikolojik gelişimi için çok faydalı olduklarını düşünüyorum. Konuşma ve taklit yeteneklerinin yanında, candan davranışları ve koşulsuz bağlanmalarıyla enerji kaynağıdırlar.

www.papaganim.net sitesi ne zamandır faaliyette?

- Siteyi mayıs ayında kurdum. Burası papağanlara özel tek site. Papağanların cinsleri, resimler, anılarınız, forum gibi alt bölümleri var. Özellikle forum kısmında papağan sahipleri birbirleriyle 15 ayrı başlık altında bilgi alışverişinde bulunabiliyor. Ayrıca sohbet bölümünde üyelerimiz canlı ortamda haberleşebiliyor.

Papağanlar için yapmayı düşündüğünüz başka şeyler de var mı?

- Bundan sonraki hedefim, papağanlarla ilgili bir dernek kurmak. Üyelerin de talepleri doğrultusunda çeşitli toplantılar ve seminerler düzenleyeceğiz. İlk toplantının 2005 mayısında Antalya’da olmasını kararlaştırdık bile. Zaman içinde bir papağan çiftliği kurup üretimlerini gerçekleştirmeyi de planlıyorum.

KİTAPTA NE ANLATIYOR?

Papağanların doğal yapıları, coğrafi dağılımları, papağan sahibi olmanın kişiye kazandırdıkları, konuşturma dahil eğitimleri, papağanların vücut dili ve davranış bozuklukları, doğru beslenme ve üretme yöntemleri, papağanlarda görülen hastalıklar ve bunların tanı ve tedavi yöntemleri. Ayça BARUT

PAKO PANO

Maine Coon cinsi 2 aylık erkek kediye ev aranıyor. (0555) 422 88 95.


1 yıl önce Etiler’de arabadan kaçan Van kedisi sahibini arıyor. (0212) 257 45 16.

Barınağın zorlu koşullarına terk edilmiş, tek gözü olduğu için çok zorluk çeken 3-4 aylık, çok sevimli yavru kediye lütfen kucak açın. (0533) 529 16 51.

Barınağa terk edilmiş 2 kardeş yavru tekir, kendilerine yeni aileler arıyor. (0533) 529 16 51.

Terrier, Pointer, Golden ve Labrador cinsi köpeklere yuva arıyoruz. (0555) 422 88 95.

6 aylık çok uslu ve sevgi dolu köpeğimiz Kuzu’ya İstanbul’da bir ömür boyu bakacak ve bir daha barınağa terk etmeyecek bir aile arıyoruz. (0535) 418 76 76.

Oğluş 4.5 aylık erkek kısır Pointer melezi. Şeker ise 6 aylık kısır av köpeği melezi. Yaklaşık bir aydır yuva bulamıyoruz, lütfen onları sahiplenin. (0533) 666 33 20.

Tarabya Hakim Evi’nin arkasındaki Ferahevler Mahallesi’nde birkaç gündür tasması kaymış bir Rottweiller görüyorum. Eğer köpeğinizi kaybettiyseniz Ferahevler’de bulabilirsiniz.

Şile’de çöpleri karıştıran bir Pointer kırması bulduk. Çok iyi huylu olan bu köpeği sahiplenmek isteyenler, (0533) 666 33 20 numaralı telefonu arayabilir.

Siz Pako'ya sorun Pako'da uzman'a

Veteriner Hekim Talat GULBAY

Yeni doğmuş annesiz kedi nasıl beslenir?


Yeni doğmuş bir kedi yavrusu bulduk. Gözleri kapalı ve 1 haftalıktan küçük. Bakım ve beslenmesi için ne yapabiliriz?

Sokakta yeni doğmuş yavru kedi bulduysanız öncelikle annesinin yakınlarda olabileceğini unutmayın. Almadan önce çevreyi iyice gözlemleyip annesinin gerçekten olmadığından emin olun.

Annesiz büyümek zorunda kalan yavru kedilere karşı son derece dikkatli ve titiz hareket etmek gerekir. Kediler, 3-5 haftalık olana kadar sadece annelerinden emdikleri sütle beslenirler. İlk günlerinde anne sütüyle gelen kolostrum sayesinde hastalıklara karşı korunurlar.

Öncelikle anne sütünün yerine geçecek bir mama hazırlamanız gerek. Kullanılabilecek en sağlıklı ürünler özel olarak üretilmiş ve sulandırılarak hazırlanan toz mamalardır. Bunların sıvı olarak satılanları da bulunmaktadır. Bunları bulamadığınız takdirde kısa bir sürede hazırlayacağınız sütlü bir karışım kullanabilirsiniz. Mümkünse keçi sütü kullanmalısınız, inek sütünü mümkün mertebe kullanmamalısınız. Ancak bu karışımın kısa bir süre kullanılabileceğini ve özel ürünleri temin etmeniz gerektiğini unutmamalısınız. Yavru kediyi süt ile beslerken petshop ve veteriner kliniklerden temin edebileceğiniz biberonlardan yararlanabilirsiniz. Biberon sayesinde emme refleksinin tatmin edilmesi yavru kedi için daha sağlıklıdır. Mamayı biberona koyduktan sonra benmari usulüyle ısıtabilirsiniz. Bu biberonları mutlaka düzenli olarak temizlemeli ve ucundaki lastikleri düzenli aralıklarla değiştirmelisiniz. Biberonu 45 derece açıyla tutmalı ve kedinin biberonu emmesini takip etmelisiniz.

Temizlik ve tuvaletini yapmak için de size ihtiyacı vardır. Anal bölge sıcak suyla ıslatılmış bir pamukla uyarıldığında anne kedinin yalaması gibi oluşan refleksle 1-2 dakika içinde yavru kedi çiş ve kakasını yapar. Her öğünden sonra bu işlemi yapmalı ve ardından dikkatli bir şekilde temizlemeniz gerek. 21 günlükten itibaren çiş ve kakalarını kendileri yapmaya başlayabilirler. Gazını çıkarması için de bebeklerde olduğu gibi onu kucağınıza dik bir şekilde alıp hafif hafif sırtına vurarak ve karnına masaj yaparak yardımcı olabilirsiniz.

Yavru kedinin sağlıklı büyümesi için uygun bir oda ısısında tutulması gerekir. Isıtıcı pedler, sıcak su torbaları veya bu iş için özel yapılmış ısıtıcı yavru kedi yatakları kullanılabilir. Gereğinden fazla sıcaklığın da zarar verebileceği akılda tutulmalıdır. Kışın nemin düşebileceği göz önüne alınıp odada uygun bir nem oranı sağlanmalıdır. Annesinden yeterli kolostrum alamayan bu yavrular hastalıklara çok açıktır. Özellikle üst solunum yolu ve sindirim sistemi enfeksiyonlarından maksimum şekilde yavru kedinizi korumalısınız.

3 Evde hazırlanabilecek geçici süt maması : 200 ml keçi sütü, 1 yumurta sarısı (çiğ olarak ve akı ayrı olarak), 30-40 gram yağsız lor peyniri veya aynı miktarda yoğurt, 1-2 çay kaşığı sıvı bitkisel yağ, vitamin ve mineral ilavesi. Yumurtanın akının mamaya karışmamasına özellikle dikkat etmelisiniz. Artan miktarı buzdolabında saklamalı ve her gün yeniden hazırlamalısınız.

Bugün saat 11.00’de DOHAYKO İstanbul şubesinin girişimiyle Saraçhane’deki İstanbul Büyükşehir Belediye binası önünde belediyeler tarafından yapılan sokak hayvanı itlaflarını protesto etmek üzere sivil toplum kuruluşları, dernekler ve hayvanseverlerin katılımıyla bir eylem yapılacak. Katılımcıların siyah giyeceği ve itlaf resimleriyle donatılmış pankartlar taşıyacağı eylemde bir basın açıklaması da yapılacak.
Yazının Devamını Oku

Gönüllü de olsam bu işe profesyonel gözle bakıyorum

18 Aralık 2004

Narlıdere Barınağı’nın kayıp köpeklerinden haber varHayvanseverler ve bu sayfanın takipçileri iyi hatırlayacaklardır. İzmir Narlıdere Barınağı’ndaki köpeklerin bir gecede kaybolup, bir hafta sonra kilometrelerce uzakta çoğu ölmüş ve perişan halde bulunmasını mayıs ayı sonunda iki kere sayfamıza taşımıştık. Belediye, hayvanları sahiplenmek yerine onları ölüme terk etmiş ve barınağı yıkmıştı. İşte o köpeklerden haber var!

Duyduk ki, İzmirli gönüllüler ve köylüler onlara sahip çıkmış, Menderes yakınlarında Orman Müdürlüğü’nün tahsis ettiği arazide Nebiha Deprem ve diğer yardımseverlerle, bağışlarla ve özveriyle yeni bir barınak yapmışlar. Üstelik buraya ‘barınak’ değil, Gazi Doğa Çiftliği demişler, birkaç hafta önce de açılışını yapmışlar. Bu haber sadece bu zavallı köpeklerle ilgili değil, aynı zamanda onların hayatlarına devam etmesine imkan veren, kaderlerini değiştiren birkaç hayvanseverden biri Özgün Öztürk ile ilgili.

Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği (DOHAYKO) İzmir Başkanı Özgün Öztürk, 32 yaşında, İzmirli genç ve idealist bir işkadını. Üç yıl evvel tesadüfen gittiği bir barınak sayesinde, bugün Türkiye’deki hayvan hakları lobisinin en önemli isimlerinden biri oldu. Event marketing, PR ve pazarlama uzmanı. ‘İş hayatımda müşterilerimize özel projeler geliştiriyoruz. Hayvanlar için yapmak istediklerimiz ve amacımız da belli. Uygun projeler yaratarak, herkesin kazançlı çıkacağı şeyler yapıyoruz’ diyor. Öztürk aynı zamanda İl Hayvan Koruma Kurulu üyesi, Rotary Kulübü gibi oluşumlarla işbirliği yapıyor, çalışmalarını anlatmak için televizyon programlarına davet ediliyor.
Evrim SÜMER

 Narlıdere Barınağı’nda kaybolan köpekler nerede bulundu?- Menderes yakınlarında köylüler buldu. Bir kısmı ölmüştü, bazıları vurulduğu için yaralıydı ve hepsi çok kötü durumdaydı.

Yazının Devamını Oku

Tanıdığım kedileri yazdım

11 Aralık 2004
<B> Kitapta hayvanlar kanalıyla insan hayatlarını anlatmışsınız gibi geldi bana...</b> - ‘Sizce bir kedinin hayatı anlatılmaya değer midir’ sorusunu bir kediyle yaşayan herhangi bir insana sorun. Size büyük olasılıkla, hiç tereddüt etmeden ‘Evet’ diyecektir. Kedileri anlatırken insan bakışını, insan gözünü, estetik beğenilerimizi, duygusal referanslarımızı teknik olarak bir yana bırakmak mümkün değil.

Bu kedilerin belirgin karakterleri var, gerçek hayatta tanıdığınız kişileri dört ayaklı vücutlara mı sığdırdınız?

- Her kedinin farklı bir kişiliği vardır zaten. Evet, bazı kedilerin gerçekten diğerlerine göre karakterleri daha bir belirgin, insanlarda da öyle. Bu durumda hayatta tanıdığım insanları yazmak için özellikle kedileri kullanmak istemem. Geçenlerde Lessing’in kedilerini anlattığı bir kitabını okuyordum. 13 yaşına gelen ve o yaşına kadar diğer kedilerden hiç hoşlanmayan, hatta onları yanına dahi yaklaştırmayan dişi bir kedisi varmış Lessing’in. Bu kedi bir gün nasıl olduysa, yine kendisiyle aynı yaşlarda erkek bir kediden hoşlanmaya başlamış. ‘İkinci bahar’ durumu gibi bir şey. Bu erkek kedi her akşam geliyormuş, iki kedi yan yana iki saat kadar oturuyorlarmış, sonra yine çıkıp gidiyormuş. Bir gün gelmemiş, bizimki günlerce aynı yerde beklemiş ve kısa bir süre sonra da ölmüş. Böyle bir hayvana karakter sahibi diyebilmek için, insani bir karakter vermeye gerek yok ki!

Hikayeyi neden bir kedinin ağzından ve günlük şeklinde anlatmayı seçtiniz?

- Birçok insan kedisinin bir gün konuşabileceğini hayal etmiyor mu? Ediyor, çünkü kediler böyle bir ütopya oluşturmaya çok uygun canlılar. Kedilerin aşklarından, dostluklarından, endişelerinden, kaygılarından, hayallerinden bahsedilecekse bu iş en iyi onların ağzından yapılabilir diye düşünmüştüm başladığımda.

Bu kediler sizin şahsen tanıdığınız kediler mi. Nasıl girdiler hayatınıza?

- Şimdi böyle söyleyince komik geldi kulağıma. Ama evet, hemen hemen tamamı tanıdığım kediler.

Hikaye 1994’te geçiyor. Almanya’ya gitmeden evvel Kaş’ta mi yaşıyordunuz?

- Almanya’ya gitmeden önce İstanbul’da yaşıyordum ama ailem 20 yıldır yılın büyük bir bölümünde Kaş’ta, zaten memleket de orası. Bu kediler benim hayatıma girmeden önce annemlerin evine girdiler. Oradaki evde, bahçede yaklaşık 10 kedi yaşar, gelip gidenler olur, sadece yemeğe gelenler ya da sadece ‘manevi’ olarak uğrayanlar da olur. Kahvaltıda, akşam yemeklerinde hava durumundan konuşuyor gibi kediler üzerine de konuşulur, Ankara’ya gidilecekse bir kişi kedilerin başında nöbetçi kalır, uzaktan edilen telefonlarda onların da haberleri verilir. Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları büyük ölçüde bunların birikimidir diyebilirim.

Aralarında özellikle severek yarattığınız bir karakter var mı?

- Romanı okuyan bir arkadaşım ‘Ben Hayrettin Amca’yı insan sandım’ demişti, ben de ‘Eh o zaten insan gibiydi’ demiştim şaka yollu. Hayrettin bize geldiğinde yaşı büyüktü, her zaman da gelmezdi, sanki şöyle ‘manevi’ olarak bir uğrar, hal hatır sorar giderdi. Evden ayrılmadan önce Doli’nin annesiyle, sonra da Doli’yle bir kenara çekilip otururlardı. Doli’nin ardından da terasa gelip gitmeyi sürdürdü. Doli ile bir zamanlar beraber oturdukları masanın üstüne oturur günbatımını seyrederdi. Viyan ise İstanbullu bir kedi. Yaşadığı travma, hayata bakışına bir bilgelik kazandırmış, Doli’de kendi gençliğini görüyor biraz da. Karakterlerin hepsini severek yazdım ama Doli’nin kalbimdeki yeri ayrı.

Doli annesine neden kızıyor? Onu bırakıp gittiği için mi yoksa biraz hafif olduğu ve onu utandırdığı için mi?

- Bunlar da var biraz ama en önemlisi şu galiba: Annesi Doli’ye, Doli’nin olmaya cesaret edemediği birçok şeyi temsil ediyor.

Sizce kedilerin bu kitaptaki gibi, gerçek hayatta da iletişimleri var mi? Birbirleriyle konuşuyorlar, aşık oluyorlar mi?

- Bu, iletişim denen kavramdan ne anladığımızla ilişkili bir sorun. Kediler birbirleriyle bizim anladığımız anlamda konuşmuyorlar. Böyle düşününce ‘Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır’ diyen Wittgenstein’a Hayrettin Poldo ne derdi, merak ettim şimdi ben de. Ancak inanıyorum ki, kediler aşık ya da arkadaş oluyorlar.

Akdeniz ve Avrupa kedilerinin farkları var mi sizce?

- Avrupalı kedilerle farkları vardır herhalde... Mesela Adsız için zor, Viyan için kolay bir uyum süreci olabilir bizim kedilerin Avrupa Birliği’ne tam üyelik başvurusu. Doli çabuk uyum sağlayabilirdi. Şaka bir yana, daha çok evlerde yaşayan kediler buradakiler, bir cemaat kurma olasılıkları düşük. Sonuç olarak mamaları her an hazır. Aşıları bile veteriner tarafından eve yazılan mektuplarla hatırlatılıyor. Ha bir de süt verilmiyor, çünkü kedilerin sindirim sistemi laktozu sindirmeye müsait değilmiş. Belki de bizim Türkiye’deki kediler sokaklarda yaşaya yaşaya evrim geçirdiler de laktozu da sindirmeyi öğrendiler, kim bilir?

İletişim Yayınları’ndan çıkan Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları, Şükran Yiğit’in Türkiye’den uzakta yazdığı ikinci kitabı. Yiğit, uzun yıllardır Almanya’da yaşıyor, bir Alman’la evli ve Dresdner Bank’ta yazılım mühendisi olarak çalışıyor. Romanda kadın isimli erkek kedi Doli’nin hayatından bir kesit, günlük tarzında anlatılıyor. Kahramanların hemen hemen hepsi Kaş’ta yaşıyor, sayfa aralarında fotoğraflarıyla hayallerinize eşlik ediyorlar.

KEDİLER ANLATILMAYI HAK EDER

Bu kadar yanımıza sokulmuşken bile sırrını, bu kadar bağlı görünürken bile bağımsızlığını koruyan, bir yandan mükemmel, bir yandan bu kadar ‘ciddiyet’ sahibi bir canlı bence sadece ve sadece kendisi için anlatılmayı hak eder.

Evrim SÜMER

Kedi gençlik hastalığını ciddiye alın

SİZ PAKO’YA SORUN

PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY gulbay@turkvet.com

Kedilerde şiddetli seyreden ve son derece bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Hastalık genellikle hasta kedilerin idrar ve dışkısı ile yayılır. İyileşen kediler 6 hafta kadar dışkı ve idrarları ile virüs yaymaya devam ederler. Hastalık dışkı ve idrarın temas ettiği tuvalet kabı, mama kabı, su kabı, giysi, ayakkabı, yatak ve insan eli ile de bulaşabilir. Anne kedilerden hamilelik sırasında karnındaki yavrulara da bulaşabilir. Hastalığın belirtileri kusma, ishal, felç veya sinirsel nöbetlerdir. Özellikle genç kedilerde hastalık birden bire ortaya çıkar. 3-5 aylık dönemdeki aşı olmamış kedilerde aniden yüksek ateş, depresyon ve iştah kesilmesi görülür. İlk belirtilerden 3-4 gün sonra kusma ve şiddetli dehidrasyon (vücutta su kaybı) gözlenir. Bu tabloyu takiben ishal de görülebilir. Hastalığa çoğu kez bakteri enfeksiyonları da katılırlar.

5 günden daha fazla devam eden belirtilerle birlikte hayatta kalmayı başaran kediler genellikle iyileşirler, ancak tam iyileşme için haftalar gerekebilir. Hamile kedilerde de hastalık sırasında düşük meydana gelebilir. Yine hasta anneden doğan yavrularda da hastalık aynı tabloyla seyredebilir. Hastalıktan korunmak için aşı isabetli bir uygulamadır. Teşhis ve tedavi için mutlaka veterinize başvurmanız gerekir.

4.5 yaşındaki erkek Golden Retriever Max’ın yeni ailesi olmak ister misiniz? (0212) 343 57 71.

4 aylık erkek Pointer melezi Efe, kendine sıcak bir yuva arıyor. (0533) 666 33 20.

Bir yaşında kısırlaştırılmış Tekir kediyim. Kendime yeni bir yuva arıyorum. (0216) 341 59 60.

Bir gözü kör 4 aylık erkek Tekir kediyim. Beni yanınıza almak ister misiniz? (0216) 341 59 60.

3 sevimli ev kedisi yavrusuyuz. Yuva arıyoruz. (0216) 386 25 48.

1.5 aylık iki yavru kediyiz. Bizi bir kliniğin kapısına terk edip gittiler. Lütfen bizi alın. (0555) 422 88 95.
Yazının Devamını Oku

Hayvanseverin takvimi böyle olur

4 Aralık 2004
On yıl önce sadece dostlarına dağıtılmak üzere bir balık takvimi hazırlamışlardı. Beyoğlu Balık Pazarı’ndan çeşitli balıklar almış, saatlerce stüdyoya kapanıp fotoğraflarını çekmiş, esprili metinlerle süslemişlerdi. Sonuç hiç beklemedikleri kadar olumluydu. Takvimler çok beğenildi, uzun zaman konuşuldu.

Reklam sektöründe çalışanlardan oluşan hayvansever grup, yıllar sonra bu fikri geliştirdi. Türkçe’de hayvan ve bitki familyalarını anlatmak için kullanılan ‘giller’ ekini markaya dönüştürdü, patent aldı. Hayvan serilerinden oluşan hediyelik eşya ve pet ürünleri hazırlamak üzere kolları sıvadı. ‘Giller’in kedi ve köpek fotoğraflarıyla oluşturduğu ilk ürünleri 2005 yılı masa, duvar ve mıknatıslı takvimleri.

TAM BİR EKİP

Giller yapım ekibinin proje yönetmeni Emine Yalçın. Halim Yalçın Yayın Yönetmenliği’ni, Burhan Şerit Grafik Tasarım’ı, şair Hüseyin Haydar Yayın Danışmanlığı’nı üstlendi. Mustafa Dilaver ise fotoğrafları çekti. KangalGiller’de metinleri, profesyonel köpek eğiticisi Akın Tülübaş yazdı. Ekip, ‘Giller’ için kedi ve köpek psikolojisine ait onlarca kitap okuyup, araştırma yaptı. Takvimlerdeki hayvanların ırk ve kişilik özellikleri, hayvan sahipleri ve veterinerlerin verdiği bilgilerle yansıtıldı. Hayvan türleriyle ilgili doğru bilgileri vererek, ‘faydalı işler’ yapmayı amaçlayan ekip, bunları KediGiller ve KöpekGiller’de fotomodellerinin dilinden anlattı.

‘Giller’ takvimleri, D&R mağazalarıyla, Remzi, Nizeh, Marsık, İnkılap, Dost, Türk-Alman, Kabalcı, Pandora, Simurg ve Alkım kitabevlerinde satışa sunuldu.

Hayvanseverler, magnetli takvimleri 8, masa takvimlerini 10, duvar takvimlerini ise 20 milyon liradan satın alabilir.

‘Hayvan sevmek hobi değildir, sorumluluktur, insanlıktır’ sloganıyla yola çıkan Giller’in bookmark, notebook, ajanda ve kitapları da yakında piyasada olacak. Giller markası her yıl farklı hayvan’giller’ ile kendini yenileyecek.

2005’te KediGiller KöpekGiller KangalGiller

Hayvan serilerinden hediyelik eşya ve pet ürünleri oluşturan ‘Giller’ markası ilk tasarımlarını piyasaya çıkardı. Giller’in ilk ürünü ‘KediGiller’, ‘KöpekGiller’ ve ‘KangalGiller’ başlıklı 2005 takvimleri.
Ayda KAYAR

KEDİGİLLER

Duman

ALEMİN KRALI BENİM


İki yaşında, dişi bir sokak kedisiyim. Güzel bir apartman bahçesinde, özgür bir yaşamım ve dostlarım olmasa hayat çekilmez olurdu. Bina sakinleri tarafından düzenli besleniyorum. Aşılarım düzenli yapılıyor. Evde kapalı duramam, sıkılırım. Özgürlüğüme düşkünüm. Kapı önünde oturup, sabah işe gidenleri, akşam yorgun dönenleri gözlemlerim. Bazen de alnımı patilerimin içine yerleştirir, bir saat kıpırdamadan durabilirim. Ölçülü bir biçimde okşamanıza ses çıkarmam. Çünkü ben, insanları seviyorum. Muhitim geniş olduğu için çok sosyal bir kediyim. Hiç aç kalmam, mutluyum. Alemin kralı benim.

Mıcar

CİDDİ CİDDİ YEMEK SEÇERİM


Tekir dişisiyim. On sekiz aylık bir kedi için, bilinmesi gerekenlerden çok daha fazlasını öğrendim. Yıldız Sarayı Yokuşu’nda, iki aylık bir yavru olarak dolaşırken, yolumu yitirişim, hayatımın dönüm noktası oldu. Kendimi sıcak bir evin içinde buldum. Benden önce evi sahiplenen kara kedi Luca beni sevdi. Luca’nın beni kardeşliğe kabul etmesi gecikmedi. Kendimi kimseye sevdirmem. Dokunulup, mıncıklanmaktan nefret ederim. Yabancılardan uzak dururum. Ciddi ciddi yemek seçerim. Sevginin gösterişlisi, abartılısı benden uzak olsun.

Ceviz

KARİZMAYI ÇİZDİRDİM, ZEYTİN’E SİNİR OLUYORUM


Üç yaşında, erkek İran Kedisi’yim. İstanbul’da doğmuşum. Sıcaklardan bunaldığım için tıraş oldum. Karizmayı çizdirdim. Çok gururlu ve inatçıyım. Zeytin ile aynı evde yaşıyorum ve bundan hiç memnun değilim. Zeytin’in oyunculuğuna ve şımarıklığına sinir oluyorum. Şu zıpır Zeytin var ya, ailemin gönlünde taht kurmuş. Zaten kafam bozuk. Çünkü çok sevdiğim Gözde Ablam ortalarda görünmüyor. Sanırım uzak bir yerlere gitti. Bizimkiler onunla telefonla görüşüyor, ama beni düşünen yok. Ahizeyi patilerimin arasına alıp, ‘Miyav, Gözde Abla, seni çok özledim’ demeye de utanıyorum. Gel artık Gözde.

KÖPEKGİLLER

Zora

DUYGULARIMMAVİ GÖZLERİMDE


60 günlüğüm. Mavi gözlü bir kız Sibiryalı Husky’yim. Yetişkin bir Sibiryalı davranışları taşırım. Mavi gözlerimden duygularımı kolayca anlarsınız. Havlamaktan hoşlanmam. Bekçilikten hiç anlamam. İnatçıyım. Hafif olduğum için karda, buzda hızlı koşarım. Tüylerim yumuşak, derim kalın olduğu için dondurucu soğuklara dayanıklıyım. Bu ırk özelliğim nedeniyle kızak yarışlarında üstüme yoktur. Anladığınız gibi sık sık gezinti yapmayı severim. Yoksa sıkıntıdan patlarım.

Begi

ÇOK YAKIŞIKLI OLACAĞIM


Tam 63 günlüğüm. Beagle erkeğim. Bana sorarsanız uzun bir zaman. Gördüğünüz gibi üç renkliyim. Kısa bacaklı, uzun vücutlu, çok hareketliyim. Bakışlarım tatlı, sesim güzeldir. Büyüdüğümde çok yakışıklı olacağım. Bunu abilerimden biliyorum. Karada ve suda avcılığım iyidir. Balık avlamada usta olduğumuz söyleniyor. İnsanlarla duygulu, neşeli dostluklar kurarız. Onlarla arkadaşlığımız mükemmeldir.

Koket

ÖNEMLİ PROJELERDE MANKENLİK YAPTIM


Birinci yaş günümün kutlanmasına iki ay kaldı. Cavalier King Charles Spaniel kızıyım. Aile içinde duygulu, iyi huylu ve samimiyim. Çok neşeliyim, çok da cesurum. Diğer spaniel türlerinden daha uzun bacaklı ve güçlü olduğum için daha hızlı koşarım. Her gün taranıp, süslenip, ipek gibi tüylerimle gezip, tozmaya bayılırım. Bu üstünlüklerim! sayesinde önemli projelerde mankenlik yaptım. Böyle yaşamak hoşuma gidiyor.

Kangal

DİKKATLİ VE TETİKTE


Dikkatli ve her zaman tetikte olmalarıyla tanınan kangallar da ‘Giller’in bir serisini oluşturdu. Kangalın, koruma ve savaşma güdüsü yüksek, sadık ve cesur. Aldatıcı tekliflere kapılmaz. Çelişkiye düşmez, anında kararlı hareket eder.

SİZ PAKO’YA SORUN

PAKO DA UZMANA

Köpeklerde göz akıntısı

Poodle ırkı beyaz renkli köpeğimizin gözlerinin kenarlarındaki tüyler sürekli olarak kahverengi ve kirli gibi duruyor. Bu normal mi?

Açık renk tüylü bir çok köpek ırkında, özellikle de küçük köpeklerde gözün burunla birleştiği yerdeki tüylerde ve deride kahverengi ya da pembemsi lekeler olabilir.

Bu renk değişikliği gözyaşı akıntısının yanağa akması ve derideki mikroorganizmaların bu temiz sıvı ile reaksiyona girmesi sonucu oluşur. Göz yaşı sıvısı sürekli olarak üretilir ve fazlası buruna açılan küçük kanallarla uzaklaştırılır. Bu kanalların daraldığı ya da tıkandığı durumlarda sıvının fazlası gözden dışarı doğru, dolayısıyla yanaktan aşağı akar. Küçük ve minyatür ırk köpeklerde gözün anatomik olarak daha çıkık olması yüzünden gözyaşı kanalları işlevini yapamayabilir.

Bazı köpeklerde bu kanallarla ilgili, doğuştan gelen problemlerden dolayı aynı sorunla karşılaşılabilir ya da göz kapağı içeri doğru kıvrılarak kanalları tıkar. Bu tarz anatomik problemlerin bir kısmı cerrahi yöntemle düzeltilebilir. Gözün içi açısındaki tüyler de göz yaşının dışarı doğru akmasına neden olur, o bölgedeki tüylerin kesilmesi sorunu çözmek için yeterlidir. Gözü tahriş eden ve aşırı gözyaşı üretimine neden olan alerjiler, enfeksiyonlar, içe dönük kirpikler ya da gözle ilgili anatomik bozukluklar da oluşabilir, kornea tabakasındaki hastalıklar ve ülserler de aşırı göz akıntısına sebep olabilir. Ağrılı da olan bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden veteriner hekiminizden yardım almalısınız.

Temiz gözyaşına bağlı renk değişikliklerinde o bölgedeki tüylerin kesilmesi ve derinin temiz tutulması faydalı olur. Bu lekeleri uzaklaştırmak için özel olarak hazırlanmış ürünler de var. Ancak bu ürünleri kullanmadan önce mutlaka veteriner hekiminize danışmalı ve gözün iç kısmına temas etmeden uygulamalısınız.

Pako pano


n Bayramın birinci günü Ankara Balgat semtinde Dostlar Sitesi yakınlarında şampanya renginde yaklaşık 2 yaşında Terrier cinsi bir erkek bulduk. Ailesini arıyoruz. (0533)324 33 53.

n İstanbul Gümüşyaka’da acilen sahiplendirmek istediğimiz 2 anne ve 18 yavru Kangal - Çoban Köpeği kırması var. Yazın tatilciler baktığı için sorun değil ama kışın kimse yok ve yaşayamazlar. (0212) 721 73 42; (0535) 778 41 68.

n Boğazköy-Bahçeşehir’de 1 yaşında bir Golden Retriever bulduk. Onu sevecek ve ona bir yuva sağlayabilecek yeni sahipler arıyoruz. (0532) 733 00 46.

n Rottweiller cinsi yavru bir köpek arıyorum. Türünün en uysal köpeğini yetiştireceğime söz veriyorum. (0212) 677 04 47.

n Akıllı, uslu, dost canlısı, tuvalet eğitimli Setter köpeğiniz olsun ister misiniz? Barınağa geri dönmeyi hiç istemiyor. (0532)400 88 36.

n 5 yaşlarında dişi, siyah-beyaz renkli Terrier cinsi köpek sahipleri ev değiştireceği için evsiz kaldı. Yemek yemiyor ve sürekli ağlıyor. Bu sevimli köpeğe yeni bir yuva arıyoruz. (0532) 311 85 56.

Adım Minik, ismim gibi ben de minicik bir köpeğim. Ailem İzmit’e tayinleri çıktığı için beni Şile Barınağı’na bıraktı. Yeni ailem olmak istiyorsanız lütfen arayın. (0212) 663 09 45; (0532) 635 92 12.
Yazının Devamını Oku

Efe’yi kaçırdılar, sahibi Mirgün Cabas fidye ödeyip kurtardı

27 Kasım 2004
Efe, NTV’deki 24 Saat haber programının iki sunucusundan biri olan Mirgün Cabas’ın Beagle cinsi köpeği. Fotoğrafa bakmadan neye benzediğini anlamak isterseniz Johnny Depp’in, Karayip Korsanları filmindeki gözlerinin çevresine simsiyah sürmeler çekilmiş halini gözünüzün önüne getirin. 3 yaşındaki Efe pek bakımlı, sabah akşam taranıyor, felaket yemek seçiyor, sağlığı söz konusuysa çok nazlı ve sahibi her ne kadar aksini iddia etse de hiçbir komutu taktığı yok. Zaten biraz ‘cool’ bir köpek, öyle canının istemediğine yüz vermiyor.

Şaka bir yana, sahibinin hayatına girdiği günden beri onun diğer hayvanlara, hatta insanlara bakışını değiştirmiş. O kadar da etkili... Mirgün Cabas’ın ona olan sevgisi sonu tatlıya bağlanan ilginç bir olayla sınanmış vaziyette. Anlatıyor: ‘Seyahate gittiğimiz bir sefer Efe’yi bir arkadaşımıza bıraktık. Bir gün telefonum çaldı ve bir çocuk ‘Abi köpeğinizi düşürmüşsünüz, biz bulduk’ dedi. Sonra anladık ki, Çingeneler çalmış. Kenar mahallelerin birinde, fidye ödeyerek geri aldım. İki sene öncenin parasıyla 5 milyon lira ödedim...’

Efe nasıl geldi size?

- Bir köpeğim olmasını çok istiyordum ama bir türlü ona bakacak fiziksel koşulları oluşturamamıştım. Kız arkadaşımın da köpek fobisi vardı. Zaman içinde o korkuyu aşma niyeti gösterince, ben de bir gün gözümü kararttım ve Efe’yi sipariş ettim.

Nereden sipariş ettiniz?

- Beagle çok bulunan bir cins değil. Ben ille de onu istiyordum. Bir arkadaşımın veterineri yardımıyla iki aylıkken Slovenya’dan geldi.

Nasıl koşullarda geldiğini biliyor musunuz? Genelde çok kötü şartlarda, bagajda, kutu içinde vs olabiliyor... Travmatik ve sağlığı bozuk hayvanlar olabiliyorlar büyüyünce.

- Galiba Efe de öyle bir yolculuk deneyimi geçirmiş çünkü çok ürkek bir köpek. Bir başka travma da geldiğinin ikinci gününde çok hastalanması oldu.

Gençlik hastalığına mı yakalandı?

- Hayır, sindirim sistemiyle ilgili bir şeydi. Hiçbir şey yemiyordu, haftalarca onu yaşatmak için canımızı dişimize taktık. Önceleri evdeydi, sonra baktık olmuyor, bir süre klinikte kaldı. Çok inatçı bir köpek; veterinerde resmen açlık grevi yapıyordu. Hepimizden nefret eder hale gelmişti, birimiz ilaç yutturuyor, birimiz iğne yapıyordu. Sonunda veterinerimiz Ali Ülker evine götürdü. Ve mucizevi bir şekilde eşinin elinden yemek yemeye başladı bir iki gün sonra. Ali’nin eşinin elinde canlandı resmen.

Hastalık kalıcı hasar verdi mi?

- Fiziksel olarak büyük bir problemi yok aslında. Biraz narin yapılı ve çabuk üşütüyor. Onun dışında çok inatçı, biraz şımarık, yemek yemiyor, çok seçiyor. Mesela asla kuru mama yemiyor.

Bayılana kadar aç bıraksanız bile yemiyor mu kuru mama?

-İki günde en fazla bir avuç yiyor. Onun yerine ekmeği tercih ediyor. Ben de kandırarak yediriyorum kuru mamayı. Mesela bu sabah yarım dolmanın içini mamasına karıştırdım. Halbuki köpek dediğiniz her şeyi yer değil mi? Kedi huylu bir şey bu...

Beagle’lar esasında avcı köpeği değil mi?

-Evet. İngiltere’de tilki, tavşan avında çok kullanılıyor. 400-500 yıllık geçmişi olan bir cins bu. Efe de çok iyi yürüyor, çok spor yapıyor. Bayağı kaslı bir hayvan. Bahçede kedileri kovalıyor ama yakalamıyor. Çünkü sokak kedileri ondan daha çevik ve daha cazgır.

Birlikte neler yapıyorsunuz?

- Haftada bir iki kere, yağmur çamur da olsa Belgrad Ormanı’na gidiyoruz. Orada çok mutlu oluyor. Saatlerce dolaşıyoruz, sopa at-getir oynuyoruz, bazen kayboluyoruz. Ev-iş saatleri ayarlanamayınca köpekli hayat iki taraf için de eziyet.

Evde ilişkiniz nasıl? Yatakta mı yatıyor, kucakta mı oturuyor?

- Evdeki bir kişiyle çok özel bir ilişki kuruyor köpekler. Efe de öyle. Baba-oğul gibi bir ilişkimiz var, daha çok korktuğu kişi benim. Kız arkadaşım başlarda bayağı bozuluyordu beni daha çok seviyor diye. Evde her yere giriyor, sadece yatakta yatmasına izin vermiyoruz. Genelde minderinde yatıyor. Kedi gibi olduğu için canı istediği zaman sokuluyor.

En sevdikleri neler?

- Çok iyi top oynuyor. Günün hangi saati olduğu ve süresi fark etmiyor. Gece işten döndükten ve onu gezdirdikten sonra bir posta da bahçede top atma-getirme oynuyoruz. Denize girmeyi de seviyor.

Sıkılıyor musunuz? Bu oyun seansları fark ettirmeden sahibine de terapi olur.

- Hakikaten öyle. O yorulurken ben kafamı dinlendiriyorum.

Zeytin (Mirgün Cabas’ın birlikte program yaptığı Banu Güven’in köpeği) ve Efe nasıl geçiniyorlar? Sizin iş ortaklığınız onlarda da var mı?

- Öyle iyi anlaşıyorlar ki artık birlikte yalnız kalamıyorlar. Çünkü birlikteyken çete gibi hareket ediyorlar. Ne yediklerini sayayım isterseniz: Mum, CD, printer, kanepe, telefon ve kablosu, sepet... Kız arkadaşım ve Banu onları seslendiriyor: ‘Şu CD’yi yesem mi acaba?’ ‘Yok kızım, annem kızıyor!’ ‘Yaa, noolur biraz ucundan yesek!’ ‘Bence şu sepeti yiyelim’ şeklinde muhabbetler çıkıyor ortaya.

Komutlarla arası nasıl?

- Cahil değil ama komutlara sadece canı isteyince yanıt veriyor. Her şeyi biliyor, hiçbirini sevmiyor. Ben de çok zorlamıyorum. Sürprizli ve başına buyruk olmasını seviyorum. Kendini insan zannediyor, ‘Neden ben sizle sofrada oturmuyorum’ havalarında.

İsmi nasıl Efe oldu?

- İlk geldiğinde bir akşam Sertab (Erener) ve Demir (Demirkan) bize geldiler. Onların Golden Retriever cinsi bir köpekleri var. Bizimki ufacık boyuyla ona efelik tasladı bütün gece. Demir de ‘Adı Efe olsun bari’ dedi.

Evrim SÜMER / esumer@hurriyet.com.tr

Kedi ve köpekler için yerli mama

Türkiye’nin ilk kedi ve köpek maması fabrikası Lesa’nın kedi ve köpekler için ürettiği mamalar Goody markasıyla satılmaya başladı. Goody’nin köpekler için 4 ve kediler için 5 çeşit ürünü var. Mamalar tamamen doğal içerikle hazırlanıyor ve suni katkı maddeleri içermiyor. Yavrular ve büyükler için farklı çeşitleri olan mamalarda hayvanların ihtiyaç duyduğu vitaminler ve mineraller var ve hepsi sindirim sistemi için dengeli lif oranına sahip. Evde hazırlanan mamalar ekonomik olmakla beraber, çoğu zaman hayvanların ihtiyaçlarını karşılamıyor ve zaman içinde ağız sağlığından kalbine, cildinden böbreklerine kadar tahribat yapabiliyor.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Kuşlarda gut hastalığı

Gut hastalığı insanlarda olduğu gibi kuşlarda ve sürüngenlerde sık karşılaşılan hastalıklardan birisidir ve en çok muhabbet kuşlarında görülür. Gıdayla alınan proteinin vücutta kullanılması sonucunda ürik asit oluşur, bu ürik asit böbrekler vasıtasıyla kandan alınır ve idrarla birlikte vücuttan atılır. Kandaki ürik asit düzeyi böbreğin uzaklaştıramayacağı kadar yükselirse gut hastalığı oluşabilir.

Bu problem kalıtsal olabileceği gibi başka organlardaki kronik hastalıklar sonucunda da görülebilir. Gut hastalığı olan kuşlarda eklemlerde şişme ve büyüme görülebilir. Eklem ağrısına bağlı olarak kuşun sürekli olarak bir ayağını dinlendirerek diğerinin üzerinde tek ayak durduğu gözlenebilir. Kanatlara da sirayet eden durumlarda kuş uçamayabilir ve genelde kafesin dibinde durur. Diğer organlarda ürik asit kristalleşmeleri varsa iştah azalması, halsizlik, kilo kaybı ve dışkı anormallikleri görülebilir. Bazı durumlarda da kuş birdenbire hayatını kaybedebilir.

Tedavide öncelikle beslenmeye bağlı bozuklukların ortadan kaldırılması gerekir ve protein oranı düşük bir beslenme uygulanır. Su tüketimi ve su kaybı ile ilgili problemler düzeltilir. Gerekirse eklemlerde biriken ürik asit kristalleri cerrahi yöntemle de uzaklaştırılabilir.
Yazının Devamını Oku

Hayvan sevgisi hastalığını unutturdu

20 Kasım 2004
Özlem Yaylı, çocukluğundan beri hayvanlarla iç içe büyümüş. Multiple Skleroz (MS) hastası olduğu için işinden ayrılan ve uzun süre yürüyemeyen Yaylı, sokakta bulduğu kedisi Safinaz’la ilgilenmeye başlayarak hastalığını unutmuş, üstelik tekrar yürümeye başlamış. Kendisi gibi hayvansever olan eşiyle Beykoz Barınağı’nın gönüllülerinden olan Yaylı, geçtiğimiz ay kaybolan köpeği Hera’ya kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor şu sıralar.

Maltepe’de bahçeli bir evde oturuyor Özlem ve Abdullah Yaylı çifti. Köpekleri Hera ve Zorba, kedileri Safinaz, Zeytin ve Haydut’la mutlu bir aile portresi çiziyorlar. Bir ay sonra aileye katılacak bebeği de unutmamak lazım, Özlem Hanım şu anda 8 aylık hamile.

Yaylı ailesi için hayat pek kolay olmamış son birkaç yıldır. Bir hastanede sekreterlik yapan Özlem Yaylı, MS hastası olduğunu öğrenmiş önce. Doktoru stresten uzak durması gerektiğini söyleyince işinden ayrılmış. Uzun süre hastanede yatmış ve kortizon tedavisi görmüş. Evine döndüğü zaman yürüyemiyormuş.

‘Neden ben?’ diye kendini sorguladığı dönemde sokakta bulmuş kedisi Safinaz’ı. Minik kediyle ilgilenirken hastalığını unutmuş, ilaçlarını almayı da. Safinaz’la ilgilenirken yürümeye ve kendini çok daha iyi hissetmeye başlamış. Sonrasında Beykoz Barınağı’na gitmeye başlamış gönüllü olarak.

Barınakta yoğun olarak çalıştığı dönemde otobüstekiler köpek koktuğu için kaçıyorlarmış yanından. Şimdi hamile olduğu için barınağa gidemese de eşinden ve barınağın sorumlusu olan Berrin Hanım’dan almaya devam ediyor oradaki hayvanların haberlerini. Doğum yaptıktan sonra tekrar Beykoz Barınağı’na ve daha kötü durumdaki barınaklara yardım etmeyi sürdürmeyi planlıyor Özlem Hanım.

HEPSİNİ SOKAKTA BULDU

Özlem Yaylı’nın hayvanlara olan düşkünlüğü çocukluk yıllarına dayanıyor. Ailesinin de en az kendisi kadar hayvansever olduğunu söyleyen Özlem Hanım, her dönem köpek sahibi olmuş. Eşiyle beraber sokaktaki hayvanları beslemesinin yanı sıra, evde de köpekleri Hera ve Zorba, kedileri Safinaz, Zeytin ve Haydut’la uğraşıyor. Hayvanlarının hepsini sokakta ve oldukça kötü durumdayken bulup iyileştirmiş.

Hamile olduğunu öğrendiği zaman ailesi bu kadar hayvanla bir arada yaşamasının doğru olmadığını söylemiş. ‘Onlar da benim çocuklarım’ diyen Özlem Hanım, söylenenlere kulaklarını tıkamış. Geçen ay, barınakta bebekken yanına aldığı köpeği Hera’yı kaybeden ve günlerce onun için ağlayan Özlem Hanım, çok sevdiği köpeğine kavuştuğu için çok mutlu şimdilerde.

Ayça BARUT / abarut@hurriyet.com.tr

İçişleri Bakanlığı’ndan sokak hayvanları için koruma genelgesi

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, artan şikayetler üzerine ‘Sokak Hayvanlarının Korunması’ ile ilgili olarak 81 İl Valiliği’ne hitaben bir genelge yayınladı. Genelgenin tam metnini yayınlıyor, gerekli girişimlerin bir an evvel yapılmasını diliyoruz.

‘Bilindiği gibi, sokak hayvanlarının korunması ve hayvan barınakları hakkında 28.02.2003 tarihli genelgemizle bütün illere gerekli talimat verilmiştir. Ancak, hayvanseverler ve hayvanları koruma dernekleri tarafından, son günlerde bakanlığımıza yoğun olarak, sokak hayvanlarının belediyelerce sistemli bir şekilde katledilerek yok edildiği yolunda şikayetler ulaşmaktadır. Bu bakımdan, 24.06.2004 tarihinde kabul edilen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu hükümleri de dikkate alınarak konunun yeniden vurgulanmasına gerek duyulmuştur. Bu çerçevede; 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde yerel yönetimlerce;

Gönüllü kuruluşlarla işbirliği içerisinde sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri ve hastaneler kurulması,

Sahipsiz hayvanların bakım ve tedavilerinin sağlanması ve bu konuda eğitim çalışmaları yapılması,

Sahipsiz hayvanların bulundukları ortamdan alınarak kısırlaştırılmasının sağlanması,

Ev ve süs hayvanları ile sahipsiz hayvanların kayıt altına alınması ile ilgili işlemlerin yapılması,

Belediyelerce kurulan hayvanat bahçelerinin, doğal yaşama ortamına uygun şekilde düzenlenmesi,

Bu görevlerin yerine getirilebilmesi amacıyla bütçeye yeterli ödenek konulması,

5199 sayılı kanunda ve bu konudaki diğer mevzuatta yer alan hükümlere uygun hareket edilmesi,

Ayrıca, Hayvanları Koruma Kanunu ile valiliklere verilen görevler kapsamında ‘İl Hayvan Koruma Kurulları’nın oluşturularak faaliyete geçirilmesi,

gerekmekte olup, gereğini rica ederim. Kamuoyunun bilgisine sunulur.’

Kanaryalar yarışıyor

İstanbul Serinofil Derneği, Perpa Ticaret Merkezi’nde ‘Kanarya Irk ve Güzellik Yarışması’ düzenliyor. Bugün saat 11.00-19.00 saatleri arasında devam edecek yarışmada dereceye giren kuşlar Almanya’da yapılacak dünya yarışmasına gönderilecek.

PAKO PANO

Güzel mi güzel, uslu mu uslu, akıllı mı akıllı, tuvalet eğitimli, dişi, kısırlaştırılmış 1 yaşında simsiyah Setter cinsi köpekle hayatınızı paylaşmak ister misiniz? İstanbul’dayız. (0535) 418 76 76.

3 aylık yavru kediyim. Bulunduğumda çok hastaydım. 10 gün klinikte kaldım. İğneler ve serumlarla hayata döndüm. Şimdi kendime yeni bir yuva arıyorum. (0216) 355 05 21; (0505) 286 97 67.

Yaklaşık 2 hafta önce sokakta iki arka ayağı da tutmayan bir yavru kedi buldum. Doktorumuz uyutmamızı tavsiye etti, ama benim gönlüm elvermiyor. İşim nedeniyle sürekli seyahatte olduğum için ona iyi bakacak bir aile arıyorum. (0532) 386 58 33; (0216) 354 57 01.

3 yaşında erkek Pekinese, 3 yaşında İspanyol Cocker ve Pincher cinsi köpeklere yuva arıyoruz. (0212) 274 63 64.

sokakta yaşayan minik kediyi sahiplenmek ister misiniz? (0212) 259 85 50.

2 Tekir kardeş sokakta oldukça zorlu şartlarda, ama birbirlerinden hiç ayrılmadan yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Biri erkek biri dişi bu kediciklere yuvanızı açar mısınız? (0532) 311 48 20.

1 aylık yemyeşil gözlü yakışıklı tekir kedi Kaşmir’i sahiplendirmek istiyoruz. (0555) 422 88 95.

Güzel bir Husky cinsi köpeğim. Tarabya’da kayboldum. Ailemi geri istiyorum. (0212) 262 01 67.

İzmit’te araba yolu kenarında iki kedi bulduk. Bu iki sevimli yavruya kucak açmak isteyenlerden haber bekliyoruz. (0532) 311 48 20.

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Kedilerde meme kanseri

Meme tümörleri özellikle 10 yaşın üstündeki kedilerde karşılaşılan önemli kanser tiplerinden birisidir. Köpeklerde olduğu gibi, kedilerde de vaktinde kısırlaştırmanın hastalığın ortaya çıkma riskini azalttığı yönde bilimsel sonuçlar var. Meme kanseri tüm dişi kedilerde görülebilir, ancak siyam kedilerindeki riskin diğer kedilere göre 2 kat daha fazla olduğu bildirilmektedir. Kısırlaştırılmamış dişi kedilerde görülme oranı, kısırlaştırılmış olanlardan çok daha fazladır. Çiftleşme dönemini hiç göstermeden erken yaşta kısırlaştırılan kedilerde görülme oranı ise çok daha düşüktür.

Kedilerde meme kanseri genellikle kötü huylu seyreder ve ancak erken teşhis ile başarılı tedavi sonuçları elde edilebilir. Türlerinin en yaygını olan adenokarsinoma tipindeki tümörler son derece agresif yapıdadır ve çok hızlı metastaz yaparak diğer dokulara yayılabilirler. Diğerleri ise papillomalar, sarkomalar ve adenomlardır. Meme tümörlerinde öncelikle derinin ve/veya kas tabakasının hemen altında küçük nodüller halinde şişlikler dikkati çeker, yüzde 25’inde ülserleşme ve yaralar görülebilir.

Vakaların yarısında tümör birden fazla meme lobunda izlenir. Tümörle birlikte ağrı, ateş ve enfeksiyon da görülebilir. Biyopsi ile alınan örneğin patolojik incelemesi sonucunda konulan teşhisten sonra, öncelikle mevcut tümörlerin bulunduğu taraftaki tüm meme loblarının cerrahi yöntemle uzaklaştırılması gerekir. Tedaviyi desteklemek ve tümörün yayılmasını engellemek amacıyla kemoterapi uygulaması da önerilebilir.

Hastalığın nüksetme oranı oldukça yüksektir. Bu nedenle, en önemli uygulama, hastalığın ortaya çıkmasını engellemek için alınacak tedbirlerdir. Bu koruyucu tedbirlerin de en önemlisi, çiftleştirilmesi düşünülmüyorsa, dişi kedinin kızgınlık döneminden önce kısırlaştırılmasıdır. Ayrıca kedinizde fark ettiğiniz her türlü şişkinlik veya kitleyi mutlaka veteriner hekiminize göstermeyi ihmal etmeyin.
Yazının Devamını Oku