Yok öyle kaçmak!

Ortaya aniden cumhurbaşkanlığı meselesi çıktı. Seçime daha iki sene varken... Hararetli tartışmalar yapılıyor.

Aslında sevindirici. Ucunda ölüm olsa dahi yumurta kapıya gelmeden kılımızı kıpırdatmayız zannederdim, değilmiş demek.

Sahi kim attı bunu ortaya?..

Tayyip Erdoğan olabilir mi mesela? Herkes diyeceğini desin, birbirini yesin fakat netice olarak fikre alışsın! Yani Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması fikrine... Özal yapardı böyle şeyler.

*

Bir dakika!

Korkmayın, bir tane de ben ‘İyi bir cumhurbaşkanı nasıl olmalı’ yazısı patlatacak değilim. Anlamam da zaten. Kalkar, karpuz seçimi tarifi verir gibi anlatırım.

Fakat yine de konunun çok uzağına düşmeyeceğim.

Şimdi cumhurbaşkanlığı için Erdoğan’ın adı geçiyor ya... Benim esas kafamı kurcalayan şey Erdoğan’ın bu görevi nasıl olup da kabul edeceği hususu.

Nedenine gelince...

Ben başbakanlığa talip olanların, Türkiye’yi parlak bir geleceğe taşımanın yolunu bulmuş da bunu hayata geçirmek için yerinde duramayan, kanı kaynayan insanlar olduğunu, fakat memleket meselelerinin öyle akşamdan sabaha çözülmesi mümkün olmadığından ilk beş senenin yeterli gelmediğini, dolayısıyla ikinci beş seneye de talip olmanın kaçınılmaz olduğunu düşünürüm.

Fakat son yılların modası ‘Çat başbakan, pat cumhurbaşkanı!’ Bugün sünnet yarın deniz gibi adeta.

Hiçbir meslekte böyle hızlı terfi görülmemiştir. Fakat bu cumhurbaşkanlığı hadisesinde üç gün başbakanlık etmek yetiyor.

Hafızanızı yoklarsanız, gelmiş geçmiş bütün başbakanların cumhurbaşkanlığı konu edilmiştir.

Hani neredeyse 23 Nisan’da on dakikalığına koltuğa oturan çocuklar bile hak görecek kendinde...

*

Genetik olarak hepimizde var olan ‘En, en, en başta’ olma hastalığından mıdır artık...

‘Daha yükseği varsa neden olmasın abi!’

Hayır, yetki de ‘en fazla’ olsa anlayacağım. Fakat ‘Yeter ki havamız yerinde olsun’ durumu var demek. Zaten atalarımızın ‘Baş ol da istersen soğan başı ol’ tavsiyesinden de anlaşılıyor.

‘Ne havası, maksat en tepeyi de zapt etmek’ dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Haklı olabilirsiniz de, benim dediğim şey kişilerle ilgili değil pek... Ben genel olarak, henüz 50 yaşında, tam da birikimlerini ortaya koyacak çağda, en şerefli makam da olsa nispeten daha pasif bir görevi tercih etmesini anlayamıyorum sadece.

Bakın ‘iyi cumhurbaşkanı’ tarifi yapmayacağım dedim ama oldu yine. Dolaylı da olsa cumhurbaşkanının biraz yaşını başını almış olması fikri çıktı ortaya.

Diyeceğim, gençler çalışsınlar bakalım biraz... Yok öyle kaçmak!

Ha, yapamıyorlarsa, evlerine kaçsınlar.

MIŞ-MUŞ

Baykal ‘Bir başbakan ülkesini satar mı, elbette satar, Ferit Paşa satmadı mı?’ demiş.

Sıkı muhalefet istedik gerçi ama vur deyince öldürüyor.

AB büyükelçileri hükümete uyarıda bulunmuş.

‘Hayır’ları unuttular, yine bitleri kanlandı.

Tatil aşklarının ömrü 1 haftaymış.

Bu devirde adam olana çok bile!

AB ile müzakere süreci 20 yıla çıkabilirmiş.

Neyse artık... Dünyanın sonuna yetişsin de...
Yazarın Tüm Yazıları