Dalga geçtiğime bakmayın, çok sinirliyim. Ve ciddi olarak şikáyetçiyim. AİHM'ye gideceğim. Daha dün gazeteler Türklerin başvuruda açık arayla önde olduğunu yazıyordu. Biraz daha açılsın ara.
Hem benimki öyle ‘‘Pantolonum çamur oldu’’ cinsinden bireysel şikáyet de değil. Herkesi ilgilendiriyor. Gazete okuyan herkesi. Bilmiyorum farkında mısınız, YAŞAMA SEVİNCİMİZ YOK EDİLİYOR.
Hayır, iş artık ‘‘Yaz geldi, zayıflayın, bikini yakışsın’’ ya da ‘‘300 yıl yaşayabilirsiniz’’ türünden sevimli hedefler göstermekten çıktı. Diyorlar ki ‘‘GEBERİYORSUNUZ, HABERİNİZ OLSUN!’’ Bikiniyle 300 yıla boşverebilirsiniz ama buna kayıtsız kalamıyorsunuz tabii.
Böyle moral bozmak görülmemiştir. ‘‘Dün üç tane fındık yemiştim, bugün hangi dokularım öldü acaba?’’ diye kalkıyorum yataktan.
Arkadaşlar, ben bilmek istemiyorum gebermek üzere olduğumu!
Bu ne azaptır... Yiyecek bir şey gördüm mü nereye kaçacağımı bilemiyorum. Sanki bomba ve az sonra patlayacak.
Hele çikolata... Diyeti dahil yılan beslemişiz koynumuzda.
Hayır protesto edeyim, sağlık sayfalarını okumayayım diyorum ama hangi birinden kaçacaksın, öyle çok ki.
Panikten ve kafa karıştırmaktan başka bir işe yarasa hadi bir derece...
Bir de birinin dediği ötekini tutsa...
Mesela, hani her gün bir miktar fındık yemeliydik? Meğer 100 gramı 18 dilim kepekli ekmeğe denkmiş. Ne olacak şimdi?
Beyaz ekmek zehirdi, zinhar ağzımıza koymayacaktık değil mi? Hayır efendim, B vitamini açısından yememiz şartmış.
Daha bunlar gibi neler...
Dilim varmıyor ama her Allah'ın günü bir gazetede ‘‘Ölüyorsunuz’’ diye bağıran doktorlardan şüphe ediyorum. ‘‘Bana gelin’’ demek istiyor olabilirler mi acaba? Sırf Nişantaşı'nda İngiltere'dekinin 100 katı MR merkezi olduğunu duyduktan sonra artık her şey mümkündür gibi geliyor.
Bugün de aksi gibi Tıp Bayramı. Bu yazı pek denk düşmedi. Neyse, felaket tellallığı yapanlar dışındaki bütün doktorlarımızın bayramı kutlu olsun.