İnsan seviniyor... Şükür kadın-erkek konusu da bilim kapsamına alındı. Artık kitaplar yazılıyor. Gerçi annem memnun değil. ‘Ne zaman uzmanlar burnunu soktu, evlilik bitti’ diyor.
Haksız sayılmaz. Bu sorgulama işi iyi bir şey değil. Evliliğin masaya yatırılıp etrafına uzmanların üşüşmesinin, kimseye hayrının dokunduğunu görmedim. Mahkemeler boşamaya yetişemiyor.
Oysa eskiden böyle miydi... Kocasından zoru olan kadın gider hacı hoca takımından birine danışırdı. O da artık duruma göre ya adama eşek dili yedirilmesini ya da içtiği suya idrar karıştırılmasını öğütlerdi. Gül gibi geçinip giderdi insanlar.
Sonra işte uzmanlar peydahlandı. Fakat onların çıkışı biz kadın yazarların çıkışından sonraya rastlıyor.
‘Konunun kadın yazarlarla ne alákası var?’ diye sormazsınız herhalde. Piyasaya çıkan her kadın yazar ilk iş olarak kadın-erkek meselesini doladı kalemine.
Neden?
En iyi bildiği konu çünkü. O noktaya gelene kadar 32 erkeğin hakkından gelmiş. İyi kötü sürüp giden evliliklerin çatırdamasında bizim de parmağımız var anlayacağınız. ‘Sizi okumaya başladıktan sonra karıma bir haller oldu’ diyen kaç koca mektubu aldım şahsen.
Tabii sayemizde kendine çekidüzen veren çiftler de olmuştur. Böyle söylüyorum ki yarın aileden sorumlu büyüklerimiz çıkıp kadın-erkek konusunda yazmamızı yasaklamasınlar. Olur mu olur, burası Türkiye.
Bizden sonra, uzmanlardan önce erkek yazarlar devreye girdiler. O güne kadar Allah için bu konularda hiç uluorta şeytmemişlerdi. Zaten erkek kısmının evliliğinden, karısından falan söz etmesi alışılmış bir davranış değildir. Siz hiç arkadaşlarına ‘Bizim hanımın libidosu çok yüksektir’ diyen adama rastladınız mı? Kadınlar konuşurlar ama... ‘Benimki ne yorgunluk dinliyor ne hastalık’ derler hiç olmazsa.
İşte erkek yazarlar da o güne kadar teamüllere uygun davranış içindeydiler. Fakat kadınlar boşboğaz çıkınca... Bir de habire ‘En çok okunan’, ‘En beğenilen’ falan seçilince... Erkekler de kutuyu açtılar.
En son uzmanlar çıktı piyasaya.
Yazının başında ‘İnsan seviniyor’ deyişim, bulunduğum konum itibarıyla daima bilimden yana tavır sergilemem icap ettiği içindir.
Şu sıralar piyasada kafanızı karıştıracak, ay pardon, evliliğinize ışık tutacak birçok kitap var. Alın, okuyun. Ama o güzelim yemek kitaplarını bir kenara bırakıp annenizden öğrendiğiniz bamyayı sofraya koymaya devam etmeniz gibi olacaksa bunun da sonu, hiç almayın.
Kader suçsuzmuş
Bakın bir Alman bilim adamı da aşk konusunda kitap yazmış. ‘Herkes hak ettiği kişiye aşık olur’ diyormuş kısaca. Aklın yolu birdir sevgili okurlar, biz Türkler daha önce bunu ‘Gönül ota da konar boka da’ şeklinde ifade etmiştik. Yani ‘Otu hak ediyorsanız ota...’ manásında.
Mesela habire evli erkeklere aşık olan kadınların bunun sorumlusu olarak kaderi göstermeleri iftiraymış meğer. Evli kişilere aşık olanlar aslında ilişkiye girmek istemez, bağlanmaktan korkar, ilişkinin getireceği sorumluluktan kaçarmış ki bu kadar doğru olabilir bir sav.
Hakikaten aşktan kaçmayan fakat sorumluluktan kaçanlar için evli birine aşık olmak biçilmiş kaftandır.
Kadın açısından bakarsak...
Sevişirsin ama gömleğini ütülemezsin mesela.
Bağlanırsın ama bağımsız kalırsın.
Aslında bizde aşık olmakla esir kampına düşmek arasında hiç fark yoktur. Fakat işte erkek evli olunca, bir nevi özürlü sayıldığından bir anda tüm hesap vermelerden sıyırmış olur kadın. Öyle ya, ‘Ne sıfatla?’ diye sorarsa, ne cevap verecek erkek?
Zaten evine girdiği andan itibaren takip etme imkánı kısıtlandığından hesabı sorulacak durumlardan da bihaberdir ki bu da kadına hareket serbestisi sağlar.
Tadından yenmez bir durum çıktı ortaya gerçi ama aslında evli erkeğe aşık olmak zordur. Zorlukların neler olduğunu uzun uzun anlatmayayım şimdi, kısaca ‘Eve gider unutur’ diyeyim. Neme lazım, yarın kızların tamamı evli erkeklere hücum eder falan... Sebep olmayayım.
Netice olarak, kimse bu hususta ‘Kader! Kime şikáyet edeyim seni?’ şeklinde yakınmasın. Kandıramaz bizi. Bilim var orta yerde.
MIŞ-MUŞ
Uluslararası Af Örgütü’ne göre Türkiye’de kadına yönelik şiddet varmış.
Günaydın!
ABD Başkanı Bush, rüzgárda ters dönen şemsiyesini düzeltememiş.
Onun uzmanlık alanı düzü terse çevirmek.
Tarkan Ruslar’ı fethetmiş. Onların kızlarının buradaki fetih durumuna da bakarsak aramızdaki hadiseye ‘Fetih diplomasisi’ denebilir.
Cep telefonuna erkekler oyun, kadınlar melodi yüklüyormuş.
Neyse ki seks var; o da olmasa birlik beraberlik içerisinde olduğumuz tek husus kalmayacak.
İsveç’te acil prezervatif servisi yapan ‘prezervatif ambulansı’ varmış.
Bizde olsa çocuk doğurduktan sonra gelir ambulans.