‘Tatil’ deyince...

‘‘TATİL yapmıyor musun?’’

Aslında bu soru şu anlama geliyor:

‘‘Bodrum'a gitmiyor musun?’’

Onun için ‘‘Şu an tatildeyim’’ dediğinizde afallıyorlar.

Bodrum dediysem... Her yeri değil gidilmesi farz olan. Oranın da ‘‘in’’i ‘‘out’’u var. Birkaç senedir yazları Göltürkbükü'nde bulunmak kafadan bir yere oturtuyor insanı.

Daha önce Yalıkavak vardı. Sırada Gümüşlük var. Sırasıyla bitiriyoruz Bodrum'un işini.

Coşkumuzla, aşkımızla, dışkımızla...

Kulübümüz, beachimiz, paparazzimiz, yatımız, markamız, mafyamız, mankenimiz... Tam teçhizat iş başındayız.

Fakat her çıkışın bir inişi var tabii. Yani iyi ki var. Bodrum da kurtulacaktır bir gün bu sayede... Ve gerçek hayranlarına kalacaktır. Lakin üzerinden adeta ABD geçmiş topraklar eski tadı verir mi bilmem artık.

***

Hayır, hakikaten Bodrum'a Bodrum için gitsek canımız sağolsun.

Fakat sanki trend yaratma uzmanları herhangi bir yerde Bodrumvari bir ortam oluştursalar da aynı hücumda bulunuruz gibime geliyor.

‘‘İn’’ simalardan birkaçını öncü kuvvet olarak yollayacaksınız o herhangi bir yere... Gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten.

Yani diyeceğim, çoğumuzun orada bulunuşunun öyle mandalinayla, begonyayla falan ilgisi yok. Zaten vakit de yok, gündüz yanıyor, gece zıplıyor, sabah uyuyoruz.

***

‘‘Tatil'den ‘Ucube' Yaratmanın Yolları’’
diye bir kitap yazılabilir aslında.

Büyük oteller var bir de mesela...

Gözü okşayan ancak damağı tırmalayan açık büfeli oteller... Ama yine de ‘‘Şimdi toplarlar da aç kalırım’’ korkusuyla yataktan fırlatır adamı... Yok öyle uzun uzun tatil sabahı uykuları.

Hani turist grupları topluca oturup topluca kalkarlar ya bu otellerde... Bendeniz bir psikiyatrdan ‘‘Tamamen sağlıklıdır’’ raporu alabilecek biri olmadığımdan, ‘‘Eksik var mı?’’ diye sayarım bunları havuz başında, şurada burada. E, yorucu oluyor haliyle.

Çocuk olayına hiç girmeyeyim. Ama şunu söyleyeyim, ‘‘Ben de bir tane edinseydim de şuradaki hayata adapte olsaydım’’la ‘‘Ne akıllı kadınmışım’’ arasında gidip gelirim sürekli.

***

Tatil deyince yazlık evleri, özellikle siteleri anmamak olur mu?

Koştura koştura bir evden çıkıp öteki eve girmenin güzelliğini ve de özelliğini kavrayabilmiş değilim. Her sene aynı yerde tatil yapmanın cazibesini anlayamadığım gibi.

İlkbaharda yazlığı boyatacaksınız, sonbaharda kışlığı. Bir bu evin musluğu tamir edilecek bir ötekinin. Bir insan nasıl olur da hayatındaki angaryaları ikiyle çarpmak ister?

Site havuzu, site yönetimi, site sakini... Sittin sene sitesiz kalayım müsaadenizle. Sizi Allah mesut etsin.

Netice olarak, neyse ki tatil deyince sırf bunlar gelmiyor aklıma. Neyse ki butik otellerle henüz birtakım kişilerin ilgisini çekmemiş köyler falan var. Kurtarılmış bölge olarak durmaktalar.


MIŞ-MUŞ


Türkiye’de araçlar artmış, ölümler azalmış.

Birbirlerine yapışık olarak seyrettiklerinden çarpışamıyorlar haliyle.

*

Sevgilisiyle eğlenmeye giden Emre Altuğ, yan masada sevgilisiyle oturan kızı da ayartmaya kalkmış.

Çocuk söylemişti ama ‘‘Çok sıcak olacak’’ diye.

*

ABD, Gül'den memnun kalmış.

Darısı başımıza.
Yazarın Tüm Yazıları