GAZETE köşelerini hak etmenin bir şartı da okurun nabzını tutuyor olabilmektir herhalde. Ne okumak, hangi konuyu görmek ister...
Fakat bu nabız tutma işi gidip tek tek her okura ne istediğini sormak şeklinde olmuyor. Yoksa oradan çıkan netice bellidir ve hiç de inandırıcı değildir. Hani televizyon programları konusunda topumuzun beyanının ‘Belgeselden başka bir şey seyretmiyorum’ olmasına karşılık reyting raporlarında ‘Size Anne Diyebilir miyim?’in birinci çıkması gibi...
‘Yalancının mumu reyting raporuna kadar yanarmış’ diyebiliriz.
‘Vay sen bize yalancı mı demek istiyorsun!’ demeyin.
Asla! Üstelik ne haddime!
Sadece ‘Şurada 40 kişiyiz, birbirimizi biliriz’ diyorum.
Netice olarak bazılarının ‘Bu da olur mu!’ dediği yazılar, ‘okura rağmen’ o köşelerde yer alıyor değil.
Hiçbir yazar, öteki yazarın ‘konu’sunu kınamasın!
Kendisine şikáyette bulunan okurun dolduruşuna da gelmesin!
Zira aynı okur bir bakmışsınız o ‘Hiç beğenmiyorum’ dediği yazarın boynuna sarılmış ‘Yazılarınıza bayılıyorum’ diyor. Hatta ‘Bir tek sizi okuyorum’ dediğinden de emin olabilirsiniz.
* * *
Ádetimizdir... Birine iltifat edeceksek, aynı işi yapan ötekileri karalayarak gerçekleştiririz bunu.
Mesela Ata Demirer’e gidip ‘Vallahi herkes seni, Cem Yılmaz’dan daha çok beğeniyor’ deriz. Bu kadarla kalsa iyi. Aynı gün Cem Yılmaz’a ‘Sen kim, o kim’ dememiz de var.
İlla ki biri ötekinden iyi olacak. Hepsi iyi olursa, olmuyor. 70 milyon nüfus var, topu topu beş kişi çıkmış bizi güldürebilen, o da fazla geliyor. Mutlaka eleyeceğiz öteki dördünü. Gönlümüz mü dardır nedir...
Evet, galiba toplum olarak genel davranış biçimimiz bu. Birini gıyabında överken karşısındakine ‘Sizden iyi olmasın’ diyen başka birileri var mıdır yeryüzünde?
Son olarak, ne okur ne de yazar kısmı dertlensin bu hususta... ‘Her kör satıcının bir kör alıcısı vardır’ derler. Var nitekim.
MIŞ-MUŞ
Tansu Çiller, politika yaptığı yıllarla ilgili birkaç kitap birden yazacakmış.
E, potları iki kitap tutar zaten.
Bilim adamları şimdikinden kat kat daha güçlü ilaçlar yapılmasını sağlayacak yeni bir protein bulmuşlar.
Hastalar umutlanmasın, bu da erkeğin ereksiyonu için kullanılacaktır.
Aylin Sarıgül, ‘2. Rahşan vakası olmam’ demiş.
Aman gözünüzü seveyim, ‘1. Aylin vakası’ da olmayın!
Yeşim Salkım, ‘Koyu feministim’ demiş.
Lakin aynı zamanda ‘şeffaf’ ki görünmüyor.
Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti, ‘YTL’ye geçişte ne başım ağrıdı ne midem’ demiş.