Kanallarda daima bir komedi durumu var. Haberlerden tutun da yarışmalara, spor programlarına kadar. Her düğmeye basışta gülecek bir şeylere rastlıyorsunuz.
Bakın mesela Muazzez Ersoy Çarkıfelek'te Viki'ye ne diyor... Viki şu son BBG evinin Viki'si.
‘‘Arabayı kazanırsan bir kurban kes, ben hep öyle yaparım.’’
Gerçi ben güldüm ama belki de Muazzez Hanım, ‘‘Yeryüzünden dil, din, ırk farkının kaldırılması hususunda bir adım da ben atayım’’ diye düşünmüştür. Elena'yı da görse belki ‘‘İki Kulhuvallahi bir Elham oku’’ diyecek.
*
Bir siyah-beyaz Türk filmi...
Yılmaz Duru iki dakika önce tanışıp çay içmeye davet ettiği genç kıza, ‘‘Seni karım olarak hayal ediyorum. Evimiz bahçeli, şipşirin bir ev; bahçede bir de havuz var, içinde balıklar oynaşıyor. Sen odalarda mutfakta geziyorsun, iki de çocuğumuz var, çok mesuduz’’ diyor.
Zannedersiniz bakla falı açtı.
Aslında buna pek fazla gülemiyorum, zira artık eski Türk filmlerindeki diyalogların komikliği vakayı adiyeden.
Bunların en ünlüsünü bilirsiniz. ‘‘Senin annen bir melekti yavrum.’’ Bizim gazetedeki Sütaş karikatürlerini takip ediyor musunuz?
Ben adeta hastasıyım. Geçen gün boğa, yavrusuna ‘‘Senin annen bir inekti yavrum’’ diyordu.
*
Benim için bir gülünesi durum daha...
Takım elbiseli kravatlı iki beyefendi, ana haber bülteninde oturmuş Popstar'ı tartışıyorlar. Aslında tartışıyorlar demek yanlış, ikisi de aynı fikirde zira.
‘‘Yarışmacılar hak etmedikleri halde şöhret olmuşlardır. Zaten bu memlekette bir günde şöhret olmak çok kolaydır, işte tam da bu yüzden memleket batsa yeridir. Popstar ve benzeri programlar zehirli birer yılandır, görüldüğü yerde başı ezilmelidir.’’
Konuştuklarının anlam olarak özeti bu.
Arkadaşlar!
Televizyon sayesinde bir günde şöhret olmuşların arasında hálá o şöhreti sürdürmekte olan biri var mıdır?
Hiç hak etmediği halde bir yerlere gelmiş, orada durmakta olan biri?
Evet, bir günde şöhret olunduğu doğru. Televizyonun böyle bir marifeti var. Ama süreklilik başarıyla sağlanıyor ancak.
Mesela, BBG evlerinden kaç kişinin adını hatırlıyorsunuz? Ki bir zamanlar onlarla yatıyor onlarla kalkıyorduk.
Hangisi gerçekten şöhret oldu?
Hangisi çabalarıyla erişemeyeceği mertebeye sırf o evden geçti diye erişti?
Viki'yle Nergis Hanım'ı nasıl olup da tamamen unuttuğuma şaşırdım yarışmada rastladığımda... Oysa o dönem her biri şimdiki Popstar'cılar gibiydi benim için.
Hiç telaşlanmayın!
Halk öyle sandığınız kadar aptal değil. Bir cevher görmeden kimseyi birtakım tahtlara oturtmuyor. Yerini hak etmeyenler bir süre sonra bir atımlık barut olarak tarihte yerlerini alıyorlar.
Popstar'cıların arasında da hakikaten iyi olan varsa zaten kimse tutamaz, fırlar gider. Yok, bir yarışmalık saltanatı varsa, seneye bu zamanlar tenha bir barda rastlarsınız kendisine, ‘‘A ben bunu daha önce nerede dinlemiştim?’’ diye düşünür, belki bir saat sonra bulursunuz kim olduğunu.
Yani eğer ortada bir cevher yoksa, birkaç sene sonra, yalandan kimsenin ölmediği tecrübesiyle, bu arkadaşların çocuklarına ‘‘Senin annen/baban bir popstardı yavrum’’ deriz, en fazla. O kadar.
Bu bakımdan rahat olun, sinirlenmeyin, izleyin, gülün geçin!
Topluma da bir şey olmaz, merak etmeyin!
Mankenin standardizasyonu
Mankenlere de TSE belgesi verileceğini duymuşsunuzdur.
Bundan böyle isteyen manken Ölçüler ve Standartlar Müdürlüğü'ne gidip standartlara uyup uymadığının kontrolünü yaptıracak, uyuyorsa belgesini alacak.
Peki ne işe yarayacak bu belge?
Hiç.
Her şeyin standardı olur, insanın olmaz. Kutu mudur bu?
Sonra kimi esas alacaklar? Kiminin boyu 1.72, kimininki 1.86...
‘‘Ölçüyü esnek tutarlar’’ diyeceksiniz. E, o zaman ‘‘standardın’’ ne anlamı kalır?
Hadi belgeyi aldılar diyelim... Bir gün biri, Banu Alkan gibi ‘‘Bugün çok su içtim de...’’ dese belge geri mi alınacak? Ertesi gün çişini yapmış gelmiş, ver yine belgeyi... Al belgeyi, ver belgeyi...
Neyse ki müdürlük değişik bir standart belirleme yoluna gitmiş. Bu standartlara uymak kolay.
1. Podyumdan başka her yerde boy gösterilecek.
2. Cepte günün popüler erkeklerinin bir listesi bulunacak.
3. Habire sevgili değiştirilecek.
4. Her gece, kapısında kameraların beklediği mekánlar bir bir gezilecek.
5. Diğer mankenlerle ağız dalaşına girilecek.
6. Göğüs, ölçüsü önemli değil ama mutlaka silikonlu olacak.
Desem de inanmayın. Zaten nerede bizde bu şartlara uyacak manken... Ben duymadım, görmedim. Siz?
MIŞ-MUŞ
Gülben Ergen, Mustafa Erdoğan'la ilişkisi için ‘‘Bizimkisi temeli sağlam bir ilişki’’ demiş.
Biri bizi ‘‘İlişkide temel atma’’ hususunda aydınlatsa... ‘‘Seviyeli ilişkiyi’’ öğrendik, bu kaldı.
Evlilik erkeği suçtan koruyormuş.
Dinsizin hakkından imansız gelirmiş.
AKP'li ve CHP'li kadın vekiller birbirine girmiş.
Bakmayın olaya ‘‘görüş ayrılığı’’ süsü verdiklerine, biri ötekinin saçını kıskanmıştır, diğeri berikinin giydiği eteği...
İçmeyenler için kırmızı şarap hapı yoldaymış.
Benim bildiğim bu, içenlerin geleceği son noktadır; artık, nihayet, en sonunda hapını yapıp yutmak!