EVDEKİ iki kızımı edindiğim yıllar, hayvanlarla insanlar arasında ayrım yapıyordum henüz. Birine Yelloz, birine Fıstık demem ondan. Tintin zaten ismiyle geldi. Şimdiki aklım olsaydı insan ismi koyardım.
Onları bizden saydığımı anlasınlar diye. Ama artık değiştiremem tabii.
Fakat bundan sonrakilere insan ismi koyacağım. Hatta birine koydum bile.
***
Sokakta onlarca kedim var. Birine araba çarptı geçenlerde, bacağı kırıldı. Şu anda Kuruçeşme’de ‘Pako’ kliniğinde yatıyor. Bacağına protez takıldı. Bu arada Pako’da hayvanlara gösterilen ilgi ve şefkat yoğunluğundan bahsetmeden geçemeyeceğim.
‘Normali bu değil mi?’ diyeceksiniz.
‘Normal’den kastınız ‘yaygın olan’sa, değil. Hayvanlarla çok haşır neşir olan biri olarak çoğu veterinerin hayvan sevmediğine tanık oldum defalarca. Sırf puanları veteriner fakültesini tuttuğu için, mecburiyetten seçmişler bu mesleği. Her hallerinden belli oluyor. E, doktorların da tamamının yoğun insan sevgisinden ötürü o beyaz gömleği giydiğini söyleyemeyiz. Neyse oraları karıştırmayalım şimdi.
***
Ne diyordum, ha, bacağı protezli sokak kedisi Pako’da yatıyor. Hemen hemen her gün uğrayıp bakıyorum. Şimdi onunla özel bir bağ kuruldu aramızda. Kalabalıkların içinde herhangi bir kedi değil o bundan böyle.
Geçen gün artık ona bir isim koymam gerektiğini düşündüm. Tabii ki insan ismi... Ama alelade bir isim değil. Sevdiğim birinin ismi olmalıydı. Hem o da hayvansever olmalıydı ki yanlış anlamasın... Kedi erkek. Ne olabilir, ne olabilir diye düşünürken şimşek çaktı!
‘Ertuğrul.’
Evet, Ertuğrul koydum kedinin adını. Gazetenin yılbaşı kutlamasında sevgili Ertuğrul Özkök’ün onayını da aldım. O da benden izin almıştı köpeğinin ismini ‘Pakize’ koyarken. Aynı zamanda bunu bu köşeden sizlere bildirip bildiremeyeceğimi de sordum. Ona da memnun olacağını söyledi.
***
Biz Ertuğrul Özkök’le hayvanların kötü emellere alet edilmesini protesto ettik bir nevi... Birbirlerini birtakım hayvanlara benzetenlere, onlar üzerinden birbirlerine aşağılayıcı göndermeler yapanlara biz de bir gönderme yaptık.
Bir etkisi olur mu?
Sanmıyorum. Ama biz kendi çapımızda bir şeyler yaptık işte. ‘Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.’
MIŞ-MUŞ
Baykal, ‘Kıbrıs bizim namus borcumuzdur’ demiş.
Aman namusu karıştırmayalım şimdi... Bu namus denen şeyin yöntemi, hepimizce malum, ‘temizlenmesi’ durumu da oluyor biliyorsunuz.
*
AKP’nin kadın milletvekillerinden biri, başı açık kadınlarla görüşmeyen, el sıkmayan il başkanına tepki olsun diye istifa etmiş.
İl başkanı zil takıp ağlamıştır artık...
*
Uzan yatında 1000 Euro’luk tuzluk varmış.
Ben onların yerinde olsam tuzun içine altın tozu da serpiştirirdim.
*
Asgari ücret zamlanmış, 350 milyon lira olmuş.
Yaşamak için ‘asgari ücret’ devletten, ‘azami gayret’ milletten!