Ne nabızmış bu!

Pakize SUDA
Haberin Devamı

Aylarca dört koldan halkın nabzını tuttuk. Ya tuttuğumuz yer nabız değildi, ya da bizdeki parmak, parmak değil. Seçim sonuçları, başta araştırma (!) şirketleri olmak üzere herkese sürpriz oldu.

Gerçi DYP ile ANAP'ın oy kaybedeceği tahmin ediliyordu; araştırmalar, yoklamalar bunu gösteriyordu, ancak onlardan esirgenen oyların nereye gideceğini kimse kestiremedi. Daha doğrusu, bunu düşünmeyi kimse akıl edemedi. Ne olacaktı yani, adamın oyu elinde mi kalacaktı, elbet gidip bir yere atacaktı. Nitekim attı.

*

Şimdi haldır haldır yorumlar yapılıyor. Basınımızın değerli mensuplarının bir kısmı sonuçların toplumsal, ideolojik, siyasal boyutlarını irdeliyorlar. Büyük büyük laflar ediliyor, yükselen değerlerden, değişen rüzgárlardan söz ediliyor.

Bir kısmı ise seçmenin ne dediğini anlatıyor. Onlara göre seçmen şöyle demiş:

FP'ye:

Bir kısım seçmen ‘‘Siz dini istismar ettiniz, cezalısınız.’’

Diğer bir kısım seçmen: ‘‘Sizi iktidar yapıp Ankara'ya yolladık. Siz ne yaptınız? Kızlarımızın türbanla okula girmesini bile sağlayamadınız. İmam Hatip'ler en büyük darbeyi siz Meclis'te çoğunluktayken kabul edilen sekiz yıllık eğitim yüzünden yedi. Bir halt edemeyeceğiniz anlaşıldı!’’

Bir diğer kısım seçmen: ‘‘Sizi Refah Partisi olarak başınıza Erbakan'ı koyup Meclis'e yolladık. Siz karşımıza Kutan'lı Fazilet Partisi olarak çıktınız. Bir dahaki sefere hangi kılığa girerseniz bilinmez, size güvenimiz kalmadı.’’

DYP ve ANAP'a:

‘‘Evet, çalıştınız ama maalesef bize değil, bir avuç insana. Bankalar, ihaleler, fesatlar, yolsuzluklar, çeteler, bir yığın şaibeli işler. Önce birbirinizin ipliğini pazara çıkardınız, sonra da bir şey olmamış gibi aklayıverdiniz. Cilalı imajınızı sevsinler sizin. Biraz kenarda bekleyin bakalım.’’

DSP'ye:

‘‘Çalıştın mı çalışmadın mı pek bilmiyoruz ama en azından hiç çalıp çırpmadın, kabanını bile tazelemedin. Eh, bu da bize yeter. ‘‘İmaj’’ diye diye bir elin pantolonunun cebinde pozlar vermedin. Al oyumu!’’

MHP'ye:

‘‘Yıllarca bir kenarda sessizce sıranızı beklediniz. Ötekilerin ne mal olduğu anlaşıldı, bir de sizi görelim bakalım.’’

*

Halkımızın, alt tarafı bir káğıt parçasına bastığı mühürle bu kadar çok şey söylemiş olması, ilginç tabii. Bu şuna benzedi: Hani biri bir laf eder, bu yabancı bir antrenör olabilir, ülkemizi ziyaret eden yabancı bir sanatçı olabilir, duyduğumuz topu topu iki kelimedir, tercüman size onbeş dakika tercüme yapar.

Yine de bu yorum, sonuçlara ideolojik nedenler yüklemeye çalışanlarınkinden daha gerçekçi görünüyor.

*

Tesadüfen karşılaştığım, MHP'ye oy veren birkaç kişiye sorduğum ‘‘Neden?’’e aldığım cevapları okuyunca, uzun uzadıya irdelenecek bir şey olmadığını göreceksiniz. Ortada cevap aranan bir soru varsa bu, ‘‘Neden böyle oldu?’’ değil, ‘‘Şimdi ne halt edeceğiz?’’ olabilir.

*

Dün bir taksiye bindim. Şoförle sohbet ediyoruz, ‘‘Oyunu kime verdin?’’ diye sordum. ‘‘MHP'ye’’ dedi, ‘‘Geçen sefer CHP'ye vermiştik, bu sefer bunu deneyelim dedik.’’

Bir başka örnek: Bir arkadaşımın yardımcısı var, okuma yazma bilmiyor, kocası kapıcı. Ona da sordum, ‘‘Kime verdin oyunu?’’ diye. O da MHP'ye vermiş. Kocası tembihlemiş: ‘‘Üstünde üç tane ay olan bayrağa bas mührü’’ diye. ‘‘Geçen sefer gözlüklüye vermiştik, bize bir faydası olmadı, hálá fakiriz. Kasketliye verecektik, beyim vaktiyle yağ kuyruğunda çok beklemiş onun için vazgeçtik. 'Bu sefer bayraklıya verelim' dedi beyim.’’

*

İşte gerçek. Gördüğünüz gibi hiç de karmaşık değil. Hele bir ideolojinin ön plana çıkmasıyla falan hiçbir ilgisi yok. Partilerin ideolojisinden ya da programından ne şoförle karısının ne de kapıcıyla karısının haberi var. Seçimleri tamamen insani. İlginç olan Türkiye'nin dört bir yanındaki, birbirinden habersiz insanların aralarında anlaşmış gibi aynı kararı vermiş olmaları.

*

Bugün DSP ile MHP'ye vuran piyango, geçen seçimde Refah'a vurmuştu. ‘‘Bir de bunu deneyelim’’ demişti çoğunluk. Ne yani, 1995 yılında halkımız aniden hidayete mi ermişti? Yoksa o yıl ilk defa oy kullanan genç seçmenin hepsi tesadüfen İslami kesimden miydi? O yükseliş bal gibi yüzer-geçer seçmenin oylarıyla gerçekleşmişti.

*

Türkiye'de her partinin kemikleşmiş bir seçmen kitlesi var. Onlar, öldürseniz başka partiye oy vermezler. Fenerbahçeli'yi Galatasaraylı yapabilir misiniz? Bir de dediğim gibi yüzer-geçer seçmen var. Seçim sonuçlarını onların oyları belirliyor. Yüzer-geçer oylar bu sefer DSP ile MHP'yi buldular. Bir dahaki sefere kimi bulurlar Allah bilir. Belki CHP'yi özlerler, belki ÖDP'yi merak ederler.

*

Kısaca MHP'nin ve DSP'nin başka partilerdeki emanet oylarının geri döndüğüne inanmıyorum. Partisine inanmış, onun ideolojisini benimsemiş biri -özellikle MHP gibi bir partinin seçmeni- kaç defa başka partiye emanet oy verir? Bir, bilemediniz iki defa. Oysa her iki partinin de yıllardır aldıkları oylar belli.

*

Bence her iki partide de ‘‘Geri dönen emanet oy’’ yoktur, bu seferlik ‘‘Emanet edilmiş oy’’ vardır.

Bunu bizim bilmemizin bir faydası yok tabii. Dileğim o ki bu gerçeği parti yöneticileri bilsinler ve hiç unutmasınlar.

mış muş köşesi

Terörist yosun İzmir kıyılarındaymış.

Çok şükür terörü de düşman gibi İzmir'den denize döktük.

Columbia-Cali kanunlarına göre gelinin annesi gerdeğe giren çiftlere yatağın yanıbaşında oturarak şahitlik ediyormuş.

Tam anneme göre, gerdek şöyle dursun, el ele bile tutuşturmaz vallahi.

TV, aşkı zayıflatıyormuş.

Bıktım bu aşktan. Buluttan nem kapıyor. Biter, ölür, zayıflar... Ne bu be!

Türkiye'de yapılan bir araştırmaya göre, bebeklerin dörtte biri istemeden oluyormuş.

Eminim bir diğer dörtte biri de cinsel ilişkiyi bile istemeden oluyordur.

Kadında gevezelik geni varmış.

Duydunuz beyler, mazeretimiz var genetik gevezeyiz biz.

Yazarın Tüm Yazıları