‘‘Pınar Altuğ'un sevgili kataloğunu atlamadı da 13 yaşındaki çocuğa 28 kişinin tecavüz edişini görmezden geldi’’ diye düşünmüşsünüzdür.
Şimdi ‘‘Kelimelerin bittiği zamanlar vardır’’ falan gibi edebiyat parçalamayayım ama hakikaten var öyle zamanlar. Bu da o zamanlardan işte. Ne idiği belirsiz yaratıklara ne söylenir ne bileyim? Duyarlar mı? Anlarlar mı?
Umutsuzluktan susuş durumu yani.
Bir de şöyle bir şey var... Hani insan yakınlarına koştuğundan daha kolay koşar ya, daha uzak hissettiklerinin acısına... ‘‘El iyisi’’ der kimileri onlara. El iyiliğinden değil halbuki. Yakınlarına öyle derinden üzülür ki eli ayağı tutmaz, gönlü dayanmaz.
Onun gibi bir durum işte bu da. Pek de umurumda olmayan bir sürü konuya bulaştım da buna elim gitmedi. Ama içime de sinmedi.
Bir de işin görünenden daha acı bir yanı var. O 28 kişiden o kadar çok var ki memlekette... Potansiyel tecavüzcü olarak dolaşıyorlar. An meselesi yani icraata geçmeleri. Hem de ‘‘pek saygın’’ zannettiğiniz kişiler.
Hani belli olsa kılık kıyafetinden, uzak tutarsınız çoluk çocuğunuzu... Kültür, eğitim, şu bu... Ne olursa olsun sapıklık baki kalıyor.
Hepimiz bir sürü şey görüyoruz, duyuyoruz, biliyoruz, seziyoruz. Ama gizli bir anlaşma var sanki, kimse kimseyi rezil etmiyor. Kaybolup gidiyorlar aramızda.
Kızıltepe'nin ileri gelenlerindenmiş tecavüzcüler. Öyledir zaten. İleri gidenler hep ileri gelenlerdir. Her hususta.
***
Ne tatsız mevzu değil mi?
Uzatacak değilim.
Fakat bu yazıdan yine ‘‘erkekler tu kaka’’ gibi bir sonuç çıkarmayın. Gerçi kadın kısmının ‘‘Falan yerde 13 yaşında bir erkek çocuk varmış, hadi gidip sıraya dizilelim’’ dediği görülmemiştir ama, N.Ç.'yi 28 kişiye pazarlayan da kadın neticede.
Bu kadın erkek meselesi değil yani. Artık insanoğlunun tamamından umudu kesmek mi lazım bilmiyorum. Yoksa yakmamalı mı yorganı. İnşallah pire kadardırlar, düşündüğümün aksine.