Kuşa bak!

‘BEN demiştim.’

Bu bilgiçlik pek hoş karşılanmıyor, biliyorum. Onun için çoğunluk, öncesinde ‘Aslında hiç sevmem haklı çıktığımı söylemeyi ama...’ şeklinde bir giriş yapma ihtiyacını hissediyor.

Ama ben haklı çıktığımın sevincini öyle içten içe değil alenen yaşamayı seviyorum doğrusu. İşte şimdi de ağzımı doldura doldura söyleyeceğim. Sık sık haklı çıkmaktan güzel ne vardır Allah aşkına!

Ben demiştim, ‘Her başı belada erkeğin arkasında bir kadın vardır’.

Özellikle siyasette çok örneğini gördük, hálá da görüyoruz. Sırf kocalarına olsa zararları... Bir zamanlar birisi ‘Şunları kurtaralım Bülent’ demek suretiyle memleketi hırsıza boğmuştu ki acısını hálá çekiyoruz.

İşte en son bir başkasının vitrindeki ipek halıyı görünce ‘Bu halıyı alalım Tayyip’ dediğini okuduk.

Bize ne... İnsan kocasından isteyebilir. İstemeyen kadına kadın denmez zaten bu memlekette. Fakat koca, başbakan olunca işin rengi değişiyor. Nitekim ta Moskova’da bile ‘Aman efendim, lafı mı olur’ deyip almamışlar halının parasını.

* * *

Bir de malum gerdanlık var. Artık halıcıdan mı çıkıp kuyumcuya gittiler, yoksa hanımefendi halıya vurulduğunda gerdanlık korumanın elindeki poşette miydi, o detayı öğrenemedik.

İktidar sahibi erkekler nasıl aşacaklar bu handikapı bilmem. Parlak şeyler satan dükkánların önünden geçerken eşlerine ‘Kuşa bak!’ deseler faydası olur mu acaba?

Gerçi gerdanlık halı gibi değil. Yani talip olma durumu yok. Kuyumcu kendiliğinden hediye etmiş. ‘O anda geri çevirecekti Emine Hanım’ diyenler var. Kadın denen canlıyı yeterince tanımıyorlar demek. O pırıltı karşısında transa girmeyip de muhakeme kabiliyetini sürdürebilen pek az kadın vardır. Kabahat Tayyip Bey’de. Dirseğiyle dürtecekti usulca.

Şimdi isterse enflasyon sıfırın altına düşsün... Piyasa istikrardan çatlasın... Seçim zamanı sadece bu gerdanlık mevzuunun patlama yapması işten değildir.

Fakat neyse ki siz bu satırları okuduğunuz sırada hediyeler geri verilmiş olacak. Yani galiba. E, zararın neresinden dönülse kárdır.

* * *

Ben esas başka bir konuya değineceğim. Dikkat ettiniz mi bilmem, mücevher denen şey pahalılaştıkça çirkinleşiyor. Bugüne kadar çeşitli vesilelerle ‘bilmemkaçbin dolar değerinde’ diye gözümüze sokulan bir yüzüğün, bileziğin, şunun bunun, aynı zamanda bir estetik harikası olduğuna şahit olmadım.

‘Parası olanın zevki yoktur’ diyebilir miyiz?

Yanlış anlamayın, benim fikrim değil bu, kuyumcular bu kanaatte demek...


MIŞ-MUŞ


Erkekler daha çok aşk acısı çekiyormuş.

Onlarınkinin bir kısmı da vicdan azabıdır.

Endonezya depremini üç Türk araştıracakmış.

Endonezyalılar, ‘Kelin merhemi olsa başına sürer’ atasözünü bilmezler di mi?

Amerikalılar kuyrukluyıldızı mermiyle vuracaklarmış.

O da bir şey mi, biz UFO’ları taşla vurduk.
Yazarın Tüm Yazıları