Köşemi heyecanla açıyorum

EKSİK olmasınlar, bazı okurlarım ‘Her seferinde merak ve heyecanla açıyoruz sizin sayfayı’ diyorlar.

İnanmayacaksınız ben de merak ve heyecanla açıyorum. Ama benimkinin nedeni başka. Benimki ‘Acaba yazının neresi kazaya kurban gitti?!’ merakı. Bütün kelimelerin doğru ve yerli yerinde olduğunu gördüğüm ender günlerde şerefine parti veresim geliyor.

Aslında en belirgin huyumdur... ‘Hatalarımın müsebbibi olarak birilerini tayin etmek ve sütten çıkmış ak kaşık olduğumu kendime ve etrafa bir kez daha göstermek.’ Fakat yazı hususunda yapamıyorum. Zira bu devirde hálá elle yazıyorum ve de üstüne üstlük el yazım hiç de okunaklı değil. Kendim bile zor çözüyorum zaman zaman. Bu durumda arkadaşlarım ne yapsın.

İşte en son cumartesi günü ‘Hiçbir erkeğin arkasını dönüp uyuduğuna inanmıyorum’ cümlesinde (‘Aslında ‘Aşk’ Yazmamak Lazım’ başlıklı yazı) ‘erkeğin’ sözcüğü ‘şeyin’ olarak çıktı. Hani harf sayısı uysa razıyım... Anlayın el yazımın berbatlığını.

Ve ‘bir sözcük’ deyip geçmeyin. Yazının tamamını etkileyebiliyor. Nitekim ‘erkek’ yerine ‘şey’ dedikten sonra söylediklerimin bir anlamı kalmamış.

***

Şu daima birilerine suçu yükleme huyuma biraz daha değinmek istiyorum. Beni daha yakından tanıyasınız diye...

Geçtiğimiz yaz bir davete katılacağım... Özene bezene giyindim kuşandım kuaföre geldim. Fön çektirip oradan gideceğim davete... Tepeden tırnağa beyazlara bürünmüşüm...

Başımda iki kişi, birinin elinde fırça, ötekinde makine, çalışıyorlar. Sen de otur sakin sakin aynadan kendine bak, değil mi? Ama hayır. Hem sigara içilecek, hem gazete dergi karıştırılacak, hem çalan cep telefonuna bakmak için çantanın içi deşilecek, hem de çay içilecek. Ve bunlar tek elle yapılacak. Zira, elimin biri manikürcünün elinde. Tırnak da törpületiyorum yani bu arada.

E, bu hengame arasında çayın üstüme dökülmesi normal değil midir? Şimdi düşününce öyle tabii ama o anda asla benim bir suçum yok.

Kimin var peki?

Üç koltuk ötede oturmuş saçını yaptırmakta olan hanımefendinin!

Zira kuaföre girdiğimde tepeden tırnağa kadar süzmüştü beni. İşte bu kadar basit!

Bilmem anlatabildim mi...

MIŞ-MUŞ

Çiller’in yalısına hırsız girmiş.

Geç kaldı... Esas Çiller’in ‘annesinin çıkını’ çiftliğe çubuğa dönüşmeden girecekti ki...

*

CHP dörde bölünmüş.

Yetmez! Onların sloganı ‘Her milletvekiline bir CHP’.

*

En gelişmiş ilimiz İzmir’miş.

Bir diyeceğim yok, sırf övünmek için aldım bu köşeye.

*

Fethullah Gülen’in şiirleri şarkı olmuş.

Bu sıralar teri esans bile olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları