Kızlar fena patladı

KIZLAR nihayet isyan etti. Rejisörün verdiği rolü beğenmeyip kendi rollerini kendileri seçiyorlar epeydir.

Annelerinizin gençliğini, hatta orta yaşı geçtiyseniz kendi gençliğinizi düşünün bir... Bir de şimdikilere bakın.

Hayır hayır! En dar, en kısa, en açık kıyafetleriyle aranmaya çıkan ‘cumartesi gecesi kızları’ndan bahsetmiyorum. Gerçi onlar da patladı ama kadınlıklarını patlattılar daha ziyade. Başka her şeyi sildiler adeta hayatlarından. Bir tek dişilikleri var. Bakıyorlar o dişilik onlara ne sağlar... Şık bir yerde bir akşam yemeği olsun, ona bile razılar.

Benim dediğimse başka.

Ben cinsiyetini unutmayan ama habire bunun altını çizmeyen, en önemlisi ‘erkekleşmiş’ kadınlardan bahsediyorum.

‘Erkekleşmek’ten kastım, ömür boyu orada yaşamaları uygun görülen, etrafı çevrili alandan çıkmaları ve erkekler gibi, sınırları olmayan bir çevrede özgürce dolaşmaya başlamaları.

Çok derin bir şey değil sözünü ettiğim...

Özellikle delikanlılık denen dönemde erkeklerin bir yaşam tarzı vardır Türkiye’de...

Hani sokakta yaşarlar daha ziyade...

Evi otel gibi kullanırlar...

Kimseye gittikleri, geldikleri yerin hesabını vermezler...

Arkadaşlarıyla kafa çekmeye giderler...

Sokakta sigara içerler...

Birilerine iyi, hoş, güzel, şık, nazik görünme gayretleri yoktur...

Ev işi, yemek pişirme gibi eylemler uzay mekiğini kullanmaktan daha uzaktır hani onlara...

Bilirsiniz işte... Bunlara benzer şeyler.

Şimdi ortalık böyle kızlardan, genç kadınlardan geçilmiyor. Darısı eve kapatılmış ‘kız çocuk’ olarak büyütülmüş öteki kızların başına!

***

Fakat çoğunluk, tabii ki daha ziyade erkekler, hiç hoşlanmıyor bu tip kadınlardan.

‘Kadın kadınlığını bilmeli’ diyorlar.

Bilsin de... Bizim geleneklerimizde kadınlığı bilmenin ilk şartı evde yaşamak oluyor.

Oysa sokak çok şey öğretiyor insana...

Daha çok ve çeşitli hikáye sunuyor.

Kadının evde yarı hapis hayatı yaşamasının kocaya ve çocuklara faydası var bir tek. Çocukluğumuzun en mutlu anları, okul dönüşünde annemizin fırından yeni çıkmış poğaça kokusu eşliğinde bizi bekliyor olmasıydı tamam da... Bir de onlara sormak lazım. Bir ömrü hamur yoğurarak tüketmek nasıl bir şey?

‘Hadi hepimiz sokaklara dökülelim’ demiyorum elbet.

Ama memleketin kadın cenahında birtakım ‘kanayan yara’ durumları var ya... Onların çaresi, kadının daha çok sokağa çıkmasıymış gibi geliyor bana.

MIŞ-MUŞ

Dozunda stres gençleştiriyormuş.

Şimdi iş bunu dozu ayarlanmış tabletler haline getirecek müteşebbise kaldı.

*

AKP 30 ayda 9 bin 265 atama yapmış.

Sayıya bakınca başka hiçbir iş yapmadığı çıkıyor ortaya.

*

Türk halkı vitamini seviyormuş.

‘Tefrika tıbbı’ndan sonra sevmemek mümkün mü?
Yazarın Tüm Yazıları