Kadınlara rotasyon

Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da işkence gören kadınları duymuşsunuzdur...

Kadınları rotasyona tabi tutalım diyorum. Buradaki solaryumda yanmışlarla, oradaki tarlada yanmışlar yer değiştirsinler.

Habire öğretmenleri, doktorları, askerleri oradan oraya gönderip duruyoruz... Vardır herhalde bunun bir sebebi, memlekete bir faydası... Devletimiz düşünmüştür.

Ben de kadınlarla erkekler açısından düşündüm işte. Her işi devletten beklememek lazım. Düşündüm ve bu rotasyon işinin çok hayırlı olacağına karar verdim.

Şimdi şöyle...

İzinsiz dışarı çıktı ya da radyodan şarkı istedi diye burnu, parmağı kesilen, aç bırakılan, saçı kazınan zavallı kadınlarımızı alıp buraya getireceksiniz. Yerlerine, yani o kahrolasıca adamların yanına; izinsiz dışarı çıktı diye kocasının burnunu kesmeyen ama kesmekten beter eden kadınları yollayacaksınız.

Bakın bir taşla kaç kuş vurulmuş olacaktır.

Bir kere o ezilmiş kadınlar, burada adeta Vernel’e yatırılmış kıvamdaki erkeklerle haşır neşir olunca erkeğin aslında korkulacak bir yaratık olmadığını idrak edecek, cesaretleneceklerdir.

İkincisi, falanca kafede servisin aksamasından tutun da kuaförün önünde cipine park yeri bulamamaya kadar binbir dertle dolu olduğunu düşünen kadınlar, Hanya’yı Konya’yı anlayacak, ‘rahatın kıça batması’ hadisesinin ne demek olduğunu öğreneceklerdir.

E, üçüncü olarak o parmakkeser adamları da bir parça yola getireceklerdir herhalde bu arada... Evelallah yani...

Son olarak ‘karısından korkmayan taş olur’ inancında olan erkekler bir süre de olsa beylik süreceklerdir. E, bu da az şey değil.

Bugüne kadar ‘eğitim’ dendi, şu bu dendi, lakin doğudaki kadının ezilmişliğine bir çare bulunamadı. Bir de bunu deneyelim bakalım. Vallahi ciddiyim. Hayır, ne kaybederiz?

Cem Yılmaz malzemeden çaldı

Acaba diyorum biz de Cem Yılmaz’ın burnunu kessek mi?

Ya da parmağını?

Evet evet parmağını kesmeli. Paracıklarını sayamasın. Aynı zamanda o meşhur arabalarının direksiyonunu kavrayamasın.

Bilmem dikkatinizi çekiyor mu, neredeyse gelinen nokta bu. Hani bir punduna getirsek, hapislerde sürüm sürüm süründüreceğiz.

Arabalarıyla, kazandığı paraların hesabının sorulmadığı bir tek röportaj yapılmıyor artık kendisiyle. Az önce birini daha okudum. Bu yazının sebebi de o zaten.

‘Hiç mi utanmıyorsunuz bu paraları alırken?’ diye de soran olur herhalde yakında. Zannedersiniz devletin kasasını boşalttı.

Pardon, lafımı geri alıyorum, onların itibarı büyük.

Cem Yılmaz’ınsa kabahati büyük.

Bizi kazıkladı! Ki çok önemlidir bu. ‘Devletin malı deniz, yemeyen domuz’ demiştir atalarımız ama vatandaşı kazıklamakla ilgili böyle hoşgörü içeren bir atasözüne rastlayamazsınız.

‘Ne yaptı da kazıkladı?’ derseniz...

Malzemeden çaldı!

Şimdi şöyle... Biz bu Cem Yılmaz’a ortaya çıktığı günden beri gülüyoruz biliyorsunuz. Hatta kimseye bu kadar gülmemiştik bugüne kadar diyebiliriz. Fakat bu yakınlarda bir gün aniden baktık ki güldürünün içine mesaj koymamış Yılmaz... Şöyle siyasisinden falan bir mesaj... Yok.

12 Eylül çocuğu ne olacak!

Zehir zıkkım olsun kazandığı paralar!

Kavuk falan da yok zaten ona!

Aman geçen seferki gibi ciddiye alırsınız bu dediklerimi... Not düşüyorum: Aslında şu anda Cem Yılmaz’a kızanlara kızıyorum ey okur!

Çocukcağız yine kibar... ‘Bütün deliklerimden mesaj saçsam ne yazar, kim, hangi mesajı alıp da özümsedi bugüne kadar bu memlekette’ demiyor.

Bendeniz, yurdum insanının, mesajla güldürüyü, pilavla kuru fasulye gibi ayrılmaz bir bütün olarak görme arzusunun nedenini anladım galiba.

Kendimizi bildik bileli gülmenin iyi bir şey olmadığı aşılandı bize...

‘Çok gülme ağlarsın!’

‘Karı gibi gülme!’

Şimdi mazeret arıyoruz gülmemize. ‘Örtmenim tamam güldüm ama valla içinde mesaj vardı, onun için...’

Bence budur derdimiz.


MIŞ-MUŞ

Türkiye’de 45 yaş üstü güzellik yarışması yapılacakmış.

45 yaşını geçmiş kadın bulmak zor olacak gerçi...

Erdoğan ‘Güney Asya’ya yardımda Yunanistan’dan geride kalamayız’ demiş.

Zannedersiniz uzağa işeme yarışmasıdır.

Fazla seks bünyeye zararlıymış.

E tabii bırakacaksınız, kan beyne de uğrayacak ara sıra...
Yazarın Tüm Yazıları