BU sabah baktım içimde bir sevinç bir sevinç... Ki genellikle ‘Anasını satayım, yine uyandık’ durumunda olurum.
Çocukluğumda da ağlayarak uyanırmışım. ‘Öğle uykusuna yatırmaya korkardım’ diyor annem. Yani sonradan hayata küsmekle falan bir ilgisi yok durumumun. Doğuştan böyleyim.
Neyse birkaç saat sonra dünyanın en şeker insanı olmasam da diyalog kurulacak kıvama geliyorum.
Uzatmayayım, bu sabah sevinçle uyanınca haliyle şaşırdım kendime. ‘Ne olmuştu?’ diye düşünmeye başladım. Hani gece yatmadan önce biri arayıp ‘Sana bir müjdem var’ falan mı demişti? Yooo...
Neydi o zaman?
Durduk yerde gelmiş olamazdı bu hal. Belki de anacığımın bebekliğimde ‘Allah’ım şu çocuk bi kerecik olsun gülücükler saçarak uyansın’ şeklinde ettiği dualar ancak kabul görmüştü.
* * *
Sonunda buldum.
Dün akşam dergileri karıştırırken bir ünlü firmanın reklamını görmüştüm. Yazlık elbise giymiş bir mankenin fotoğrafının altında ‘İlkbahar-Yaz 2005’ yazıyordu.
Şimdi bir kısım tepkisever okurum ‘Senin tuzun kuru tabii, modayı takip edersin. Güney Asya’dakiler yardım beklerken...’ mealindeki mesajlarını yazmaya başlamışlardır bile. Fakat acele etmeyiniz, tetikte tepki vermeyi bekleyen sevgili okurlarım! Koşa koşa ilkbahar-yaz koleksiyonundan gardırobum için seçim yapacağımdan değil... Bu reklam ilkbaharın ucunun göründüğünün resmidir benim için. Sevincim bundan.
Her sene işaretler gelmeye başladığında böyle olurum. İlk işareti mağazaların kış indirimini ilan ettikleri gün almıştık. Bu ilkbahar-yaz koleksiyonu ikinci işaret oluyor.
* * *
Aslında tabiatta ne işaretler vardır kimbilir. Fakat apartman dairesinden nasıl görüp farkına varacaksınız... Benim şahsen son gördüğüm tabiat, evdeki Afrika menekşesi. Kuş ötüşü duysak, acaba bir yere mi sıkışıp kaldı zavallıcık diye koşup bakacağız neredeyse. Halbuki normal ötüşünü yapıyor. Ama duymaya duymaya geldiğimiz nokta budur.
Netice olarak sadece vitrinlerden takip eder hale geldik mevsimleri. Bakıyoruz leylek yerine yaz koleksiyonu gelmiş.
Neyse ki benim çok sevdiğim o takvimler var. Gurbet elde memleketten haber alır gibi duyuyoruz ki kuşların çiftleşme mevsimine girmişiz ya da kalem aşısı zamanı gelmiş.
Fakat korkum bu takvimlerin de zamana uydurulması. Bir bakmışsınız ‘Zemherir Fırtınası’yla ‘Ayandan Fırtınası’ arasına ‘İlkbahar-Yaz Koleksiyonu’nu sıkıştırmışlar. Olur mu olur.
MIŞ-MUŞ
Erdoğan tsunami bölgesine gidecekmiş.
Görüyorsunuz gövde gösterisi hususunda da dünyada sınırlar kalkmış bulunuyor.
Havalimanlarımızın güvenlik notu kötüymüş.
Deve ‘Nerem doğru ki’ demiş.
Mankenliğe Amerika’da devam edecek olan Tuğçe Kazaz, ‘Tuğçe’yle aramızda fark var’ diyen eski sevgilisi Kenan Doğulu’ya, güya boyunun kısalığını kastederek ‘Aramızdaki tek fark 10 cm’dir’ demiş.
Eğer Tuğçe hepimizin anladığı şeyi demek istediyse, yani bu ince göndermeyi yapabildiyse hakikaten, Amerika’ya beyin göçü oldu diyebiliriz.