İlk insanlar

GERÇİ insanoğlunun yaşamak için avlanmaktan başka çaresinin olmadığı günler çok geride kaldı... Yüzyıllarca geride... Ama genlerinden silinmedi demek.

Avcılardan bahsediyorum. Biliyorum onlardan çok var ve kızacaklar şimdi bana ama onlara ‘ilk insanlar’ diyorum ben.

‘İlk insanlar’ın bir kısmı ‘maksat doğada yürüyüş yapmak’ şeklinde açıklıyorsa da durumu, ben yemiyorum. İnsan dağ bayır tırmanırken bir de o ağır tüfeği neden taksın omuzuna... Temiz hava almak için kan akıtmak pek inandırıcı değil.

‘İlk insanlar’ öldürmeyi seviyorlar aslında. Kimseyi kandırmasınlar. Kan görmek istiyorlar. Ufuk Güldemir ne diyor mesela, -ki kendisini çok severdim, beni hayal kırıklığına uğrattı- ‘Kar ve kan bu kadar mı yakışırmış birbirine? Kızıl kar yağar mı hiç? Ayı ölünce kızıl kar yağıyor ey okur...’

Bu yazıyı döşenmeme neden olan satırlar da bunlar zaten. Ayıcığın kanı akmış karın üstüne. Benimse şu anda kesseler kanım akmaz. Dondu çünkü.

Penisinin içinde kemik olan tek canlıymış ayı. Hani kuşları, geyikleri falan da vurmasalar ayıya bu yüzden garezleri var diyeceğim. Kemiğin topuzunu gümüş kaplayarak içki karıştırıcısı yapıyorlarmış. ‘Ellerimle penisini açıp kemiğini çıkarıyorum’ diyor Güldemir. Bense bunu tahayyül bile edemiyorum. Ama bayramlarda kurbanı kendi elleriyle kesip hayvanın derisini henüz seyremekte olan etinden ayıranlar için zor değildir anlamak tabii.

* * *

Bence insanlar ikiye ayrılıyor.

Öldürebilenler ve öldüremeyenler.

Diğer bütün sınıflamaların kaynağı da bu olabilir. Sınıflamaların anası yani.

İki gruptaki kişilerin birbirini anlaması zor. Onlar beni hiç anlamıyorlar şimdi, biliyorum.

Benim onların dışında anlamadığım başka şeyler de var. Mesela insanoğlunun yaradılışı nasıl birbirinden bu kadar farklı olabiliyor? Bu zeki olmakla olmamak gibi bir şey değil. Bisiklete binebilmekle binememek gibi de değil. İki gruptan birinin mensupları arızalı doğmuş sanki... Üç bacaklı olmak gibi falan... Öyle geliyor bana. İlla onlar arızalı demiyorum. Belki de ‘insan’ın tarifinde bu da vardır. Vahşi.

Anlamadığım bir başka şey de hayvan dostu bizim gazetenin bir ayının öldürülüş hikáyesini neden yayımladığı. Editörlerimizden Doğaner Gönen’e buradan sevgilerimi yolluyorum. Onun sayesinde hiç olmazsa birinci sayfadan verilmediğini öğrendim çünkü.

Son olarak diyorum ki... Hayvanların bir iyiliği daha dokunuyor bize farkında mısınız? Canlarını vererek canımızı koruyorlar. Şu son cümleyle ne demek istediğimi anlatabilmişimdir inşallah.


MIŞ-MUŞ

Erdoğan ‘Pilot işi biliyor, panik yok’ demiş.

Kaç pilotun uçağı düşmekten kurtaramadığını da herkes biliyor.

Diyet ürünleri şişmanlatıyormuş.

Ne diyeyim, zaten kendisi Temel fıkrası gibi.

‘Türk tipi suç’ tarih olacakmış.

Türk’ün kimyasına rağmen mi?

Meltem Cumbul, ‘Türkiye’nin yüzüyüm’ demiş.

İyi. ‘Türkiye’nin kıçı’ olanlardan gıda geldi zira.
Yazarın Tüm Yazıları