İlişkiye veriyorlar elektriği...

Kimse evlenmeyince adı Sevda Masalı’na dönüştürülen Biz Evleniyoruz yarışması sayesinde anladık ki hakikaten şarkıdaki gibi sevgi anlaşmak değilmiş.

Bir dakika... Konuya girmeden önce... Aslında bu yarışmanın adı ‘Biri Bizi Çatıyor’ olabilir. Hani ‘çöpçatan’dan yola çıkarak... Neyse, dördüncü bölümde bu önerimi dikkate alırlar belki.

Şu anda Türkiye beş koldan yarışıyor. Bir yanda memleketin star açığını kapatmakla kalmayıp, yirmi yıllık stok da sağlayacak olanlar, bir yanda bu aşk meşk yarışması... Eline mikrofon alan herkesin ‘performans’ını merak ediyorum elbet ama oldum olası aşna fişne işlerine her şeyden daha fazla meraklıyımdır.

Fakat bu yarışmadaki, insan haklarına aykırı olduğunu düşündüğüm bir duruma da parmak basmadan geçemeyeceğim.

Şu gül verme sahnesi... Hani erkekler evde kalmasını istedikleri kızlara kırmızı gül veriyorlar... Pardon burada ‘erkek-kadın’ yok. Her ne kadar dekor kostüm ‘Saraydan Kız Aparma’dan ziyade ‘Gecekondudan Bir Kız Sevdim’e uygun düşse de erkekler ‘prens’, kızlar ‘prenses...’

Hiçbir prensten gül alamayıp ortada kalakalan prenseslerin hali hakikaten insan haklarını hatırlatıyor bana. Bakın ilkokullarda kırmızı kurdeleyle taçlandırma işi bile kaldırıldı, çocukların ruh halini etkilediği gerekçesiyle... Bu kızların ruhu ruh değil mi? Bacak kadar çocuklarınki ruh da...

70 milyonun önünde bir becerememişlik hali... Başlar öne eğik... Bir ‘Şans Kapıyı Çalınca’ denen yarışmadaki ‘Kader anı’na bakamazdım bir de bu gül sahnesine bakamıyorum. Yüreğim kaldırmıyor.

Yine nereden nereye geldim. Diyeceğim şuydu: Hakikaten sevgi anlaşmak değilmiş. Evdeki üç erkeğin de çok iyi anlaştığı, kafasının uyuşturucu, beraber vakit geçirmekten hoşlandığı birer kız var yarışmada. Fakat heyhat. Hiçbirinin onlarla evlenmeye niyeti yok. Evlenmek için hiç anlaşamadıkları, iki laf edemedikleri kızları seçtiler. Malum elektrik meselesi... Fakat bu ne menem bir elektriktir ki adamın burnunun dibinde priz dururken ta öteki odadan uzatma kablosuyla gelir, anlamış değilim.

Aslında evlilik konusunda tez hazırlamak isteyenler için laboratuvar gibi vallahi bu ev. Hepimiz anladık nitekim evliliklerin neden yürümediğini... İlişkiye veriyorlar elektriği, veriyorlar elektriği... E, ne kadar dayanır, kömür oluyor.

Adaylara tavsiyeler

Gazetede küçücük bir haber...

ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas, İzmir Cumhuriyet Meydanı’nda, yerel seçimler münasebetiyle vatandaşa hitap ederken, bu sırada tüpgazda KDV ve ÖTV oranlarının düşürülmesi için eylem yapan tüpçülere, ‘Tüpçüler Günü’nüz kutlu olsun’ diye seslenmiş.

Demek Tansu Çiller’i aratmayacak. Gerçi kimse Çiller’e yetişemez. Antalyalılara ‘Sevgili Samsunlular’ mı demişti ne...

Ama Nesrin Hanım pek de haksız sayılmaz. Her meslek grubunun bir gününün bulunduğu memlekette tüpçülerin nesi eksik? Fazladan tüpleri var ellerinde. Fakat o esnada iyi ki cenaze arabası geçmiyordu meydandan. Bakmışsınız Nesrin Hanım Azrail’i kutluyor...

Hayır, ‘Bunların hepsi böyle’ diye kadınların adı çıkacak, ona yanıyorum.

Söz Seçim Meydan Muharebesi’nden açılmışken adaylara birkaç naçizane tavsiyem olacak.

1. Habire gülümsemeyiniz!

Zira gülmek millet olarak doğamıza aykırı olduğundan sizinkinin bir imaj gülüşü olduğu hemen anlaşılıyor. Ne yani, bir tek size mi nasip oldu gülücüklü yüz? Yemezler.

2. Sevgi ve barıştan söz etmeyiniz!

Birisi, ‘Sevgi ve barış’ dedi mi, ‘Bunun iş falan göreceği yok, gargara yapıyor’ diye düşünüyoruz. Mesela aday ‘Gel kardeşim elini ver bana’ desin, bize ‘Elini ver kolunu kaptır’ diyormuş gibi geliyor, haberiniz olsun.

3. Bez, plastik, káğıt... Ne olursa olsun afiş, bayrak ve pankart asmayınız!

Bugüne kadar, ipe dizilmiş bayrak sayısı fazla diye hiçbir partinin oy aldığı görülmedi. ‘İlla bir ilki gerçekleştireceğim’ diye uğraşmayınız! Gerçekleşmeyecek zira.

Bir de mutlaka yapmanız gereken bir şey var. Görev süreniz boyunca kaldırımları yenilemeyeceğinize namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin ediniz!

MIŞ-MUŞ

AİHM’e başvuruda Türkler açık arayla öndeymiş.

Elimizde değil, şikáyet geni var bizde... Anne, örtmenim, hákim bey, son olarak AİHM.

CHP ve AKP genel başkanları seçim öncesi meydanlarda proje değil çene yarıştırıyorlarmış.

E, elden ne geliyorsa, o...

Baykal, Erdoğan için ‘Çorba gibi başbakan’ demiş.

Aksi gibi çorba sevilmeyen bir şey değildir.

Erdoğan ‘Cumhur 28 Mart’ta onlara gösterecek’ demiş.

Cumhur’un sağı solu belli olmaz, size de gösterebilir.
Yazarın Tüm Yazıları