‘HER başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.’
Bilmiyorum ne derece doğru... Kadınlar açısından iyi midir kötü müdür onu da kestiremedim. Zaten pek de önemi kalmadı. Fi tarihinde yapılmış bir tespit. Şimdi yenisi var.
‘Her başı belada erkeğin tepesinde bir kadın vardır.’
Aslında eskiden beri durum budur. Siyah-beyaz Türk filmlerini hatırlarsınız... Hepsinde mutlaka kombinezonla gezen bir metres olurdu. Adamcağız bunun isteklerini yerine getirebilmek için zimmetine para geçirir, sonunda da hapsi boylardı.
Artık eşler de metreslere benzedi. Basından takip ediyorsunuzdur emekli paşanın başına gelenleri... Hanımefendi habire almış, devlet habire ödemiş. Paşaya da pirincin taşını ayıklamak kaldı şimdi.
* * *
Aslında durumumuz çok zor. Şöyle... İnsanoğlu birtakım zaaflarla donatılıp salıverilmiş ortaya... Sonra da ‘ahlak’ diye bir kavram icat edilmiş. Tam iki arada bir derede bırakılma hali.
Kadın kısmı mesela... ‘Takma takıştırma, sürme sürüştürme’ geni var resmen. Bunu anlamak için 3 yaşında bir kız çocuğunu takip etmeniz yeterli.
Kadın dergilerini açıp bakın... ‘Takıp takıştırın, sürüp sürüştürün’den başka bir şey var mı? Vardır herhalde bu dergilerin yaratıcılarının bir bildiği... Uzaydan gelmedi bu insanlar.
Fahişeliğin nedeni de bu değil midir? Parayı alır almaz kendilerini hangi dükkánlara attıkları malum. Hiç kitapçıya ya da tiyatroya falan koşturanını gördünüz mü?
* * *
Erkeklerin zaafı da buradan otomatikman çıkıyor ortaya... Kadın.
İki cinsin uyum içerisinde olduğu tek konu bu belki de. Zaafları puzzle’ın parçaları gibi tamamlıyor birbirini.
Gerçi araba, tekne, şu bu için yapmayacağı şey olmayan erkekler de var. Fakat hiç olmazsa ‘Otuz iki tane teknem olsun’ demezler. Kadını ise takıya doyuramazsınız. Sırf sayı olarak değil. Mesela elma büyüklüğünde tek taş yüzük yapılsa, alır takır, ‘Karpuz kadar olanı yok mu bunun?’ diye de sorar.
‘Sosyetik’ olarak nitelendirilen kadınların fotoğraflarına bakmaya korkuyorum. Kendilerinden değil elbet, elbiselerinden ürküyorum. Ve de buna bağlı olarak sonlarından... Bir insanın hayatında ne giyeceğinden daha önemli bir hadise yoksa ve artık giyilecek ne varsa giymiş bulunuyorsa... Benim gördüğüm, yeryüzündeki hiçbir modacı tatmin edemeyecektir bir süre sonra bu arkadaşları... Sonları hüsrandır.
* * *
Netice olarak şu hayatta kimimiz ‘zaaf’ların pençesinde, kimimiz ‘ahlak’ın korumasında yuvarlanıp gidiyoruz. Birinciler ikincileri enayi yerine koyuyor, ikinciler birincileri ayıplıyor, falan filan. Fakat her şey kadınların başının altından çıkıyor, ona üzülüyorum. Bir tek savaşları onlar çıkarmıyor, o kadar.
MIŞ-MUŞ
Bahçeli, ‘AKP kendi ipini çekiyor’ demiş.
İyi ya... Ne diye uyarırsınız.
Kofi Annan, Kıbrıs sorununun çözümü yönünde yeni bir girişimde bulunmaya hazırlanıyormuş.
‘Boşa kürek çekmek’ diye bir deyimden haberi yok tabii adamcağızın.
Sosyetenin ünlü kadınları bir defilede mankenlik yapmışlar.