Aynı anda hem afyon yutmuş gibi uyuşuk, hem kokain çekmiş gibi atak olmak...
Teknik direktörlerle kulüp başkanlarına ha bire celallenen taraftarla, istediği gibi at oynatan siyasetçilerin karşısında suspus oturanların aynı memleketten çıktığına inanmak zor.
Siyasetçilerin Türk’e has davranması doğal karşılanıyor da teknik direktörlerden, kulüp başkanlarından Japon olmaları bekleniyor.
‘Bu sene şampiyon değil miyiz... Başkan harakiri yapsın!’
‘Ama bi dakika... Harakiriden önce ana avrat sövelim bir...’
Hay sizin kulüp sevginize...
Bu tarafta dünya yıkılsa kimsenin umurunda değil. Aklına gelmiyor kimsenin yöneticilere ‘Hey ne oluyor!’ demek. Üzerine ilaç sıkılmış böcek gibi kıpırtısız bekliyoruz... ‘Du bakalım ne olcak.’
Bu ülkede her şey olabilir ama, Beşiktaş şampiyonluğu devredemez, Fenerbahçe geçilemez, Galatasaray yenilemez!
Sanatçıların midesi yoktur
Belki bilmeyeniniz vardır... Sanatçı kısmı sade insan gibi etten kemikten yapılmamıştır. Vallahi doğru söylüyorum.
Aslında basını takip ediyorsanız çoktan öğrenmiş olmanız lazımdı.
Sanatçıların böbrekleri yoktur mesela. İdrar yolları falan da... Haliyle kumu taşı nerede barındıracaklar...
Kadın olanlarının rahmi, yumurtalığı yoktur. Dolayısıyla iltihap, kist, kanama, şu, bu nedir bilmezler.
Mideleri de yoktur sanatçıların. Yani sizin bildiğiniz gibi mideleri yoktur. Ufak boy çelik tencere gibi bir şeydir onlarınki. Hal böyle olunca spazm falan da olmaz. Çelik nasıl spazm yapsın... Gıda zehirlenmesi gibi olaylar da gelmez başlarına tabii. Çelik mide en fazla çizilir, ki bulaşık teli yutmadıktan sonra o da zor.
Fakat ne hikmetse sanatçılar intihar edebilirler. Bir de çocuk aldırırlar ha bire. Ben de anlamıyorum nasıl...
Ayıptır arkadaşlar!
Biraz insaf.
70 milyon insan her sebepten hastaneye gidebilir de sanatçı neden gidemesin? En son Selin’e yapmışsınız. Vazgeçin artık öküz altında boş ilaç şişesiyle cenin aramaktan!
Adı Yelloz
Adı: Yelloz
Cinsi: Sokak kedisi
Cinsiyeti: Dişi
Cinsel hali: Bugünlerde kızışık
Rengi: ‘Erkek adam renkli takım tutmaz’
İkametgáhı: P.S. evi
Düşmanları: Tintin ve Fıstık
Düşmanı Tintin dediysem, o normal dönemlerde... Bugünlerdeyse Tintin’i kocası zannediyor. Tintin de dişi oysa. Üstelik köpek.
Kedi kısmı kızıştığı zaman kediyle köpeği, erkekle dişiyi, hatta canlıyla cansızı ayıramıyor. Evde ne kadar terlik varsa bunun partneri. Allah kimsenin başına vurdurmasın demek...
Fakat Tintin’le durumları hakikaten görülmeye değer. O her fırsatta kamburunu çıkarıp diklenen kedi şimdi ‘Ben ettim sen etme!’ diyor adeta.
Melül melül bakmalar...
Kesik kesik, olmadı uzun uzun inlemeler...
Ancak yavruları alındığı sırada cinsel hayatı da sonlandırılan Tintin’in umurunda değil hiçbir şey. Rutin hayatına devam ediyor o. Nedir? Pencerenin önüne konuşlanıp gelene geçene havlamak.
Fakat insanoğlu da öyledir ya... Birini kafasına taktı mı her hareketinden mána çıkarır. Bir taraf esnerken ağzını kapatsa mesela, ‘O da benden hoşlanıyor’ diyebilir karşı taraf. Yelloz da işte insan gibi Tintin’in hırlamalarını üstüne alınıp sırnaşmanın dozunu artırıyor. Tintin’in arada ‘Ne istiyor bu?’ diye dönüp bir bakışı var ki... Kalemimin gücü yetmez anlatmaya.
Biraz önce baktım her zaman yattığı yerde yok Yelloz. Gerçi birkaç günde bir yattıkları yeri değiştiriyor bunlar. ‘Düşman yerimizi belledi’ diye mi düşünüyorlar artık neyse...
Olabileceği her yeri aradım, yok. Sonunda nerede buldum dersiniz... Tintin’in minderinde. Gitmiş ayakucuna kıvrılmış. Ki hanım kız olduğu dönemlerde bir metreden fazla yanaşmaz o mindere.
Tamam yatsın da... Bunların iyileşmesi de çok ani oluyor. Tam inlerken bir bakıyorsunuz normale dönüvermiş. Şimdi o minderde uyuduğu sırada kızışması geçiverecek, sabah uyandığında bulunduğu yere ve yanındakine şaşan gece gezgini kızlara dönecek şıllık. Sırf şaşsa, iyi. Yolacak Tintin’i. Minderin başında bekliyorum öyle.
MIŞ-MUŞ
Üvey kızların bile tercihi babaya benzeyen kocaymış.
E, parmakta oynatma hususunda büyük kolaylık tabii, kocanın staj görülen evdeki adama benzemesi...
Anne-babası ayrı çocukların ruh sağlığı meğer sarsılmıyormuş.
Her konuda bütün bildiklerinizi unutun! Yenileri geliyor bir bir.
Diyanet, ‘Şike yapmak günah’ demiş.
Şimdi iş Allah’tan korkan adamlar bulmaya kaldı.
Baykal, ‘Kıbrıs’ta işbirliği yapalım’ demiş.
Bakarsınız hoşuna gider, kendi partisindekilerle de işbirliği yapar ileride.