‘Hanım Kız’a mektup

Pakize SUDA
Haberin Devamı

Hanım Kız Telve,

Aferin sana! Göğsümüzü kabarttın. Pazar günü seni seyrederken dayanamadım, ayağa fırlayıp bağırdım, ‘‘İşte 'kadın' dediğin böyle olur, hanım hanımcık.’’ Sen çıkıp gelmeseydin şu memlekete, kadın kısmının itibarı yerle bir olmak üzereydi.

Sakın kimseye aldırma. ‘‘Alışmış kudurmuştan beterdir’’ derler, bunlar ‘‘et’’ görmeye alışmışlar, bu alışkanlıklarını her yerde sürdürmek istiyorlar. Ama onların pek suçu yok. Suç, magazinden sorumlu dergilerle, memesinden sorunlu kızlarda.

Biri çıkıp ‘‘Silikon koydurdum, gelin göstereyim’’, öteki ‘‘Benimki orijinal’’, beriki ‘‘Esas benimki orijinal’’ deyince, haydaa bizim magazin basını yollara düşüyor. Fotoğraf çekecekler. Tabii bu fotoğraflar anatomi kitabına ders mahiyetinde konacak değil. Bu yüzden memelere ilaveten gözler kısılıyor, dudaklar aralanıyor, eller saçların arasına geçiriliyor.

Bu çıplak resim çektirme merakı aslında bizde çocukluktan kalma. Git, albümleri karıştır, herkesin çıplak bir bebeklik fotoğrafı vardır. Özellikle erkek çocukların edep yerlerinin görünmesine özen gösterilir.

Sokaklar desen, açık, mini, dar, şeffaf kadınlarla dolu. Erkek kısmı neredeyse anasından başka giyinik kadın göremez oldu. Hal böyle olunca, seni yadırgadılar tabii. Aynı zamanda hevesleri de kursaklarında kaldı.

*

Bu dönem 27 kadının seçildiğini duyunca pek sevinmişlerdi. Hele Anadolu'nun dört bir yanından kopup gelenler için durum daha da farklıydı. Kendileri temsil ettikleri yöre halkıyla tıpatıp benzeşmiyorlar mıydı? Benzeşiyorlardı. Peki İstanbul'un kadın vekilleri kimi temsil edeceklerdi? Akılları sıra dergilerde gördükleri o birbirinden çıplak kadınları. Demek ki onlar da, onlar gibi... Aman Yarabbi buna yürek dayanmazdı.

Bunlar böyle ellerini ovuştura ovuştura sevinirken karşılarına çıka çıka sen çıktın.

Görünen, bir çift göz ile devamlı ortada olan 32 dişten ibaret. Sahi, yeri gelmişken, giyim kuşam yerinde de o yerli yersiz gülmek neyin nesi? Şöhretten sevindirik mi oldun, yoksa asabiyet tezahürü mü? Bizde uluorta gülen kadına pek iyi gözle bakmazlar. Bak, dikkat edersen çıplak kızlar bile hiç gülmezler resimlerde. Tam tersine vahşi bir yüz ifadesi takınırlar. Sanki adamı eline geçirse parçalayacak.

Neyse, bizimkileri ‘‘göz’’le ‘‘diş’’ kesmedi tabii. ‘‘Nerede bunun memesi?’’ diyenler bile olmuş, duyduğuma göre.

Sen sen ol, sakın ola bu seslere kulak asma. Aslında sana ‘‘Aç, aç’’ diye bağırmaları ‘‘aç’’lıktan. Katiyen doymazlar. Bunların çağrılarına uyup başını açtın mı yandın demektir. Yüz verirsin, astarını isterler. İnan, üzerinde kumaş nevinden bir şey kalmayıncaya kadar ‘‘Aç, aç’’ diye bağırmaya devam edeceklerdir. Yani bir açarsan çorap söküğü gibi devam edebilir. Sen Amerika'daydın, belki haberin yoktur. Neredeyse başörtüsüyle girdikleri televizyon stüdyosundan mini etekle çıkan ne Emire'ler, ne Gülten'ler gördük biz. Hatta biri hazır soyunmuşken şarkı da söylüyor.

*

Yalnız, laf aramızda sen de bu gelişmelerden memnun gibisin. Geçen gün televizyonda gördüm, çocukları okula götürüyordun. Okulun ilk günü olsa anlayacağım. Bizde adettir, ilk gün okullar ana baba günü olur. Mecazi anlamda değil, gerçek. Ama neredeyse okullar kapanacak, çocukları elinden tutup sınıfa kadar götürmek neyin nesi?

Böyle sabahtan akşama, peşinde gazeteci taifesiyle oradan oraya gezersen, sana kaset teklifi bile gelir. Hiç şaşırma. Gerçi konuşma sesinin kulağı okşadığı pek söylenemez ama inan ki bunun hiç ehemmiyeti yok. Hatta kaset yapman için yeterli bir sebep bile olabilir. Ama sen yine yapacağını yaparsın. Her şey hazırken son anda ‘‘Ben ilahiden başka şey okumam’’ diye tutturursun.

*

Her şey bir yana, şimdi ne olacak biliyor musun? Senin her şeyin moda olacak. Çok değil, yarın çarşıda görürüz, ‘‘Telve Eşarpları’’nı. Korkarım patlak göz bile moda olur.

*

Yalnız kulağıma ‘‘dış mihrak’’ dedikoduları geldi. Gerçi tam olarak ‘‘ne’’ olduğunu bilmiyorum ama senelerdir duyarım, gıyaben tanışırız da bunu vicahiye çeviremedik. Ancak ne zaman başımıza bir felaket gelecek gibi olsa, ‘‘Aman dikkat! Dış mihraklar’’ der büyüklerimiz. Buradan, iyi bir şey olmadığı neticesini çıkarıyorum.

Bak Telve! Ben sırf erkeklere gıcık olsun diye ‘‘Açma’’ diyorum sana. Hatta keşke bütün kadınlar kapansa da gözü gönlü açılmasa şunların. Ama ‘‘Açmam, açamam’’ın altında dedikleri gibi sebepler yatıyorsa bana açıkça söyle. Kaş yapayım derken göz çıkarıp, mihraklara alet olmuş olmayayım.

mış muş köşesi

Vekiller manzaralı oda derdine düşmüşler.

Çalışmaya niyetleri olmadığı belli, oturup manzara seyredecekler.

Beşiktaş'ta yeni sezonun transfer politikası ‘‘Oyna, paranı al’’ olacakmış.

Eskiden ‘‘Paranı al, oynama’’ idi.

Genç anneler çocuklarını dövüyorlarmış.

Yaşlı annelerin çocukları artık ‘‘Hayatın tokadı’’nı yeme yaşındalar.

Fenerbahçeli Sergen ‘‘Ağzı olan konuşuyor’’ demiş.

Evet, aynen ‘‘Ayağı olanın futbolcu olması’’ gibi.

Enflasyonda bahar bitmiş.

Uzun sürecek olsaydı adına ‘‘bahar’’ demezlerdi zaten.

Nadide Sultan erkeklere savaş açmış.

Düşmanın önden saldırması mümkün değil, koynunda Allah vergisi barikat var.

İngilizler ‘‘Viagra’’ adını çağrıştıran V14 GRA plakası için büyük paraları gözden çıkarıyorlarmış.

Bravo! Gizlileri saklıları yok. İktidarsız olduklarını sokak sokak gezip, dosta düşmana ilan edecekler.

ABD'li tüketici önce Türk, sonra Alman malını tercih ediyormuş.

Ay inanmıyorum!

İspanya'nın El Vergel Safari Parkı'nda Bengal kaplanları bir Alman çifti yemişler.

Eğer hakkından gelemezsek, Telve'yi para toplayıp İspanya'ya safariye gönderelim.

Yazarın Tüm Yazıları