Paylaş
TAK tak tak tak tak... İki tak tak arasında başka bir tak. Çift ses yapıyorlar.
Bir haftadır bu böyle. Nereden geliyor, nereye neyi vurarak çıkarıyorlar bu sesi anlayamadım. Sarıyer Börekçisi bizim apartmana taşınmış olabilir. Orada böyle ritimle keserlerdi börekleri; adamın eli görünmezdi.
Size ne şimdi bundan? Hiç. Ama olsun. Sizi ilgilendirmeyen bir şey daha anlatacağım.
Geçen gece Ortaköy'den taksiye bindik. Üç kadın. 50 metre sonra taksi stop etti. ‘‘Ne olacak?’’ dedim. ‘‘İttirmemiz lazım’’ dedi şoför.
Önümüzde üç seçenek vardı,
1) Şoförü kaderiyle baş başa bırakıp başka taksiye binecektik.
2) Kadınlar olarak arabayı ittirecektik.
3) Etraftan erkekler gelip ittireceklerdi, biz kenarda bekleyecektik.
Şoför 3. ihtimali gerçekleştirmek üzere şöyle bir bakındı etrafa; ‘‘kesik parmağa işemeyenler’’ devri hüküm sürdüğünden kimse koşup gelmedi.
Başka taksiye binip gitmeyi de ben içime sindiremedim. Haliyle 2. ihtimal gerçekleşti.
Gelip geçen arabaların pek hoşuna gitti bu. Alkışlayanlar oldu. ‘‘Bravo Pakize Hanım, size de bu yakışırdı’’ diye seslendiler.
Bu olaydan şu neticeleri çıkarabiliriz.
1) Ben, bindiğim taksinin şoförünü bile yarı yolda bırakmam, gerisini anlayın artık.
2) İnsanlar beni ‘‘halk tipi’’ olarak bellemişler; yarın pazarda askı satarken görseler yadırgamayacaklar.
3) Kadın kısmının beden gücü olarak bile erkeğe ihtiyacı yoktur. Yalnız burada hemen bir parantez açmalıyım, bir nesli tükenmiş beyefendi arabasından inip el verdi, işi kolaylaştırdı. Yiğidi öldür hakkını yeme.
* * *
Gazetede bir haber çarptı gözüme.
Uzun boylu insanların daha uzun yaşadığına dair.
Birkaç ay önce de kısa boyluların daha uzun ömürlü olduğunu okumuştum.
Artık bu birkaç ayda ne olduysa...
Belki de Erdal İnönü geldi akıllarına. Bilmiyorum. Yarın rahmetli İsmet İnönü'yü hatırlayınca tekrar ‘‘Kısa boylu insanlar uzunlara oranla daha uzun yaşıyor’’ diyebilirler.
Hep merak etmişimdir bu sonuçlara nasıl vardıklarını.
Mesela...
- Merhum kaç yaşındaydı?
- 45.
- Boyu kaçtı?
- 1.90.
- Öteki merhum?
- 90.
- Boyu?
- 1.45.
Bunları bir kenara kaydedip bakıyorlar, sonra da bize bildiriyorlar, ‘‘Uzununki kısa’’.
Böyle mi oluyor?
Her nasılsa ve kim ilgileniyorsa bu işlerle ciddiyete davet ediyorum.
Ayrıca şart da değil, yani her şeyin araştırmasını yapmak. Neticesi insanın moralini bozmaktan başka bir işe yaramıyorsa...
Ha, bunu tespit ettikten sonra çaresini de buluyorsanız bir diyeceğim yok. O da nasıl olacak bilmiyorum, adam uzun bir kere, nasıl kısaltacaksın.
Tez bir tane olsa neyse... İki ay sonra da kalk kısa boyluları endişeye sevk et.
Herkes ‘‘Öldüm, ölüyorum’’ korkusuyla yaşasın. Bu mu yani istediğiniz?
Biz istemiyoruz arkadaş.
Daha hayırlı bir araştırma yapamaz mısınız?
* * *
Bugün pazar diye hafif yazayım dedim. Yazdım nitekim.
Şimdi beni pazardan pazara okuyanlar, ‘‘Demek ki hafta içi derin yazılar yazıyor’’ diyecekler. Açık etmeyin!
MIŞ MUŞ
Sezer, İzmir Valisi Yüksel'in verdiği plakete kızmış.
‘‘Canım’’ deseniz, ‘‘Canın çıksın’’ diyecek neredeyse.
Memlekette UFO görmeyen kalmamış.
Gönül gözüyle tabii...
Erkekler için sığınma evi açılacakmış.
Kadını dövdükten sonra kaçıp saklanmaları için mi?
Turizm Bakanı Mumcu, İstanbul'u Paris yapmayı amaçlıyormuş.
Biz aynı biz olduktan sonra tez zamanda tekrar İstanbul'a döndürürüz.
Paylaş