Faydalı bilgiler istiyorum

Eskiden gazetelerde ‘‘Faydalı Bilgiler’’ köşesi olurdu...

‘‘Pas lekesi nasıl çıkar?’’

‘‘Bayat ekmekler nasıl değerlendirilir?’’

‘‘Dibi tutmuş tencere nasıl temizlenir?’’

‘‘Şunun pratik yolu...’’

‘‘Bunun püf noktası...’’

Sonra ne olduysa oldu... Artık kadın kısmı kendisi mi anladı leke çıkarmakla bir yere varamayacağını, yoksa gazetelerin aniden reform yapası mı geldi... Netice olarak kadın mutfaktan çıktı yatak odasına girdi. Kısacası kendini sekse verdi.

Medyada ‘‘Kocanızı nasıl elinizde tutarsınız?’’ devri başladı.

Kadın, bacağını, göğsünü, G noktasını, şurasını, burasını keşfetti.

Boşanmaların artması, seviyeli beraberliklerin bir haftada bitmesi falan işte bu devre rastlıyor. Bir faydası olmadı anlayacağınız bu keşfin. Uyuyan yılan uyandırılmış oldu. Evlerde, yanık tencerelere içi yanık kadınlar eklendi, o kadar.

Oysa ne mutluydu annelerimiz...

Eski bayramlara ağıt yakacağınıza oturup buna üzülün bence.

‘‘Nerede eski seksler?’’

Başlamasıyla bitmesi bir olduğundan kadına bayat ekmekleri ne yapacağını düşünmesi için zaman bırakan...

Enerjisini boşaltamadığı için o tencereden bu tavaya koşuşturmasına imkán veren...

Koca dayağı bile kadınların yatak işine merak sarmasından sonra artış gösterdi.

‘‘Oramı değil, buramı uyaracaksın!’’ diyen kadını dövmez de ne yapar bir erkek?

O güne kadar şişme bebek gibi duran kadın ‘‘O yana döndür beni’’, ‘‘Bu yana savur beni’’ diye dillenince haliyle adam da dellenir.

Eskiden çiftlerin yarısı -ki kadınlara tekabül eder- mutsuzdu, şimdi tamamı...

Kadın tatmin olamadığının farkına vardı, erkek tatminsizliğe sebebiyet verdiğinin...

Budur netice.

Yani aslında annelerimizden daha kötü noktadayız. Onlarda niyet, çaba falan yoktu hiç olmazsa. Her yer, her şey pırıl pırıldı. Üstelik ki bu yazıyı kaleme almamın esas nedeni budur. Bir faydalı bilgiye ihtiyacım var.

Şu her bir şeyin üzerine yapıştırılan barkod mudur nedir, o etiketler var ya... Onlarla başım dertte. Çay kaşığı aldım geçenlerde... Hepsinin üzerine kendinden büyük birer tane yapıştırmışlar. Katiyen çıkmıyor, o yapışkanlı son kat.

Deterjanlı sularda mı bekletmedim, tellerle mi ovmadım... Çizik içinde kaşıklar... Kullanılmadan antika oldu. Fakat nafile.

Diyeceğim gazetelerden, kadın dergilerinden, yeniden bu ve benzeri hususlarda yardımcı olacak köşeler istiyorum. Yetti gari bacak arası mevzuu.


Ahlaklı olmak kolay değil


Yukarıdaki yazının başlığını ‘‘Nerede Eski Seksler’’ koyacaktım, vazgeçtim.

Yoksa, ‘‘seks’’in çoğul kullanılmasının garip kaçmasından değil. Ahlaki yönden. Hani olur ya... Ahlakınız bozulur. Sebep olmak istemem.

Burası ahlakı pamuk ipliğine bağlı olanların yaşadığı bir ülke.

Ama nerede bu pamuk ipliği?

Sadece dilde. Fiiliyatta bir sorunumuz yok. Her türlüsünün hakkını veririz çok şükür.

Kitap fuarında genç bir çift geldi yanıma... Kitabımı çoktan almış okumuşlar ama beni görünce imzalatmak için bir tane daha aldılar. Yani beni seviyor, okuyorlar onu anlatmak istiyorum. Fakat genç ve çağdaş görünümlü erkek okurum ne dese beğenirsiniz?

‘‘Kitabınızın ismi farklı olsaydı daha çok satardı.’’

Hemen hatırlatayım, ‘‘Ağız Tadıyla Sevişemedik’’ idi kitabımın ismi.

Kitapçıya girip söylemekte zorlananlar olmuş dediklerine göre. Hatta kendileri de zorlanmışlar.

Yayıncım bu toplumu iyi tanıyormuş hakikaten. ‘‘Başka isim bulalım’’ demişti genç karı kocanın dile getirdiği gerekçeyle. Ama kitabın kapağını hazırlayan Latif Demirci ve ben diretmiştik. Sonra kitap çıkınca Ali Atıf Bir de aynı konuya değinen bir yazı yazmıştı. Ben de cevap vermiştim köşemden. Bir bildiği varmış demek.

Şimdiki aklım olsa...

Ne yapardım?

Kitabın ismini yine ‘‘Ağız Tadıyla Sevişemedik’’ koyardım.

Çünkü insan neslinin devamını sağlayan eylemin nesinin ayıp olduğunu hakikaten anlayamıyorum. Üstelik ‘‘sevişme’’nin yegáne anlamı bu değil.

Belki ahlaksızım, bilmiyorum. Pet reklamını seyrederken yüzüm de kızarmıyor çünkü benim. Petin sargı bezinden falan farkı yok ki gözümde. Türkiye'nin dört bir yanındaki bütün kadınlar bilsin, öğrensin, pislikten hastalanmasın istiyorum.

Ben daha çok, bakkaldan pet, kitapçıdan kitap isteyemeyen nice insanın, arkadaşının karısına/kocasına göz süzmekte bir beis görmemesini ayıplıyorum.

Çocukların yanında ‘‘sevişme’’ lafı etmeyip buna karşılık para, kıskançlık, ‘‘Senin anan, benim babam’’ kavgası yapmaktan kaçınmayanları ayıplıyorum.

Sevişme sahnelerinde zap yapıp da tabancalı, vurmalı, kırmalı, dizileri çoluk çocuk seyretmekte mahzur görmeyenleri ayıplıyorum.

Biz buralarda sevişmenin adından bile korkarsak elbet bir yerlerde birileri aile meclisi kararıyla gencecik kızları öldürür. ‘‘Çık çık’’ yapmayın sakın bu tür haberleri okuyunca... Pek farkımız yok zira.

Neyse...

Yazının girişinde ‘‘Başlıktan vazgeçtim’’ dediğime bakmayın. O sırf şu yazıya zemin hazırlamak içindi. Yoksa ben pabuç bırakmam böyle şeylere. Benim ahlak anlayışım başka.

‘‘Sevişmek' demedim, ahlaklı oldum.’’

I-ıh... Öyle kolay değil ahlaklı olmak.


MIŞ-MUŞ


Rusya Devlet Başkanı Putin de çapkın çıkmış.

Son yıllarda milletçe Rus kızlarıyla pek içli dışlı olduğumuzdan biliyoruz, ağır tahrik var, ne yapsın adamcağız.

Adalet Bakanı Çiçek ‘‘Bu kadar yolsuzlukla yabancı sermaye gelmez’’ demiş.

Geçen gün de ‘‘Bir Uzan daha çıksa Türkiye 2.80 uzanır’’ demişti. Sayın Çiçek bakan değil müfettiş sanki.

Bayramda 180 bin kişi yurtdışındaymış.

Yeni Kuşak Bayram Geleneği.
Yazarın Tüm Yazıları