Erkekte ne ararsınız?

Bir erkekte ne ararsınız?

Ya da kadında?

Buyurun size hiçbir zaman gerçek cevabını alamayacağınız máná yoksunu bir soru!

Herkes bir şeyler söyler ve bunların hepsi de birbirine benzer.

Akıl, dürüstlük, kariyer, insanlık, yakışıklılık, güzellik, ahlak, kültür...

Bilmiyorum misal çapkınlık, üçkáğıtçılık, kalleşlik, yalancılık, kısa boy, göbek falan diye sıralayan var mı?

Ben hiç duymadım.

Fakat etrafa bakınca çoğu insan bu özelliklerden en az birkaçını taşıyor ve hepsinin bir sevgilisi ya da eşi var.

Boşta kalmaktansa bulabildiğine razı olmaktan mı?..

Veya zaten yeryüzünde öyle tarif ettikleri gibi birinin bulunmadığını bildiklerinden mi?

Yoksa aşkın gözü kör mü hakikaten?..

Bu körlük durumu insanoğlunun kendi kendisiyle ilişkisinde hele, had safhaya varıyor. Yani sevgiliye bakarken ileri derecede miyopsanız kendinize bakarken gözünüze perde inmiş oluyor.

Ve işin fenası kalıcı oluyor bu perde. Kusurlarını göremeden ömrü bitiyor insanın. Ama aşık olduğunuz adama/kadına karşı gözünüze bir süre sonra gökten bir gözlük iniyor adeta. Neyse ki...

*

Aslında şunu ararım, bunu ararım derken biraz da eski sevgiliye gönderme yapılıyor galiba.

"Sen benim aradığım özelliklere sahip değildin zaten!"

Karşı tarafı son bir kere daha acıtma gayreti.

Aysun Kayacı mesela... Demiş ki, Savaş Ay’a, "Artık olgun, sportmen, esprili biriyle birlikte olmak istiyorum."

Yani aslında hálá bir alıp veremediği var gibi görünüyor eski sevgiliyle.

Ya da siz daha iyimser bir yorum yapabilir, "Her ilişkiden sonra karşı tarafta ne aradığını daha iyi anlıyor insan" diyebilirsiniz.

Ama ben öyle demiyorum ısrarla. Bir de evet, kafada listeler oluşabilir zamanla ama asla kullanılmaz o listeler. İşe yaramaz. Ömrümüzü aslında nasıl birini aradığımızı sadece anlamış olarak tamamlarız.

Hani ne derler... Teori sular seller gibi lakin pratik sıfır!

Her fırsatta ayrılalım!

Meczubu bol ülkemizde bu konulara girmeyeyim diyorum ama...

CHP, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı ve "doğum günüm" dediği 19 Mayıs’tan itibaren 25 Mayıs’a kadar 1 haftanın "Mutlu Doğum Haftası" olarak adlandırılması ve kutlanması için yasa teklifi vermiş.

İyi, güzel, harika.

Fakat bir şartla!

Hz. Muhammed’in doğumunun yedi yıldır "Kutlu Doğum Haftası" adı altında kutlanmasından ESİNLENİLMİŞ olunsun sadece. Ona NAZİRE olmasın.

Birbiriyle alakası olmayan değerlerin birbirinin alternatifi gibi gösterilmesine ne gerek var?

Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın eşi de 36 ilin belediye başkanlarının eşlerini ve yakınlarını İstanbul’a davet etmiş. Fakat bu 36 ilin belediye başkanlarının tamamı AKP’li.

İyi!

Her fırsatta, her vesileyle "siz ve biz" diye ayrılalım!

Sonra dar günde çıkar, oturaklı demeçler veririz!

MIŞ MUŞ

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç "Tripleks eve üç hanım lazım" diye espri yapmış.Bu hükümet hiçbir şey yapmadıysa komedyen bakanlar çıkardı!

Başbakan Yardımcısı Şahin "Önceliğimiz türban değil işsizlik" demiş.Fakat ne yapsınlar ki türban sırayı ihlál ediyor!

Erkekler duygularını futbolla dışa vuruyormuş.Ah canlarım benim! İlaveten "yaz ligi" mi tertiplemeli acaba ki duyguları içeride kalmasın!

Kaya Çilingiroğlu "Feraye olmasa boşanmazdım" demiş. Bu da son kaçamağın özrü oluyor herhalde.
Yazarın Tüm Yazıları