İKİ erkek okurumdan iki ayrı e-mail geldi geçenlerde. İkisi de kızları anlatıyor. Anlattıkları taban tabana zıt olmasına rağmen neticede aynı kapıya çıkan bir husus var. Kızların bilmesi gereken. Bari duyurayım dedim.
Biri diyor ki: ‘Günümüz kadınının bir farkı var eskilerden... Hak ve özgürlükler, kadının statüsü vb. değişikliklerden kaynaklanan farklar değil sözünü etmeye çalıştığım... Kadınlar artık vahşi, saldırgan, duyarsız. Ruh çürümesi kadınlarda daha fazla. Ben kız arkadaşlarımın ‘Gelsene, bu akşam canım çekti seni, bi güzel d.....z’ bayağılığındaki konuşmalarından, tanıştırdığım erkek arkadaşlarıma fütursuzca kur yapmalarından sıkıldım ve bunaldım.’
Gelelim ötekine...
O da diyor ki: ‘Zaman zaman beraber olduğum bir Rus kadın var. Hiçbir yasak ve kısıtlama getirmiyor sevişmelerimize. Rahat, kendini kasmıyor, her türlü değişikliğe açık, aktif, şu bu... Ama buna rağmen bizim kızların utangaçlığı, kendilerini bir türlü bırakmamaları, sevişmenin her bir aşaması için bana büyük mücadeleler verdirmeleri daha çok hoşuma gidiyor.’
Gördüğünüz gibi birbirinden tamamen farklı ‘günümüz kadını portresi’ çizilmiş. Biri adeta ‘porno kanalları ekolü’nden gelme, öteki ‘annemin margarini’nden... Türkiye bu konuda da ‘mozaik’ demek.
Fakat erkek kısmında bir farklılık gözlemlenemiyor. Gerçi iki kişiyle genelleme yapılamaz ama erkekler utangaç kadın seviyor galiba.
Duydunuz mu kızlar?
Aldınız mı dersinizi?
Siz belki de sırf erkeğin hoşuna gitsin diye, hatta utana sıkıla, çağdaş olmayı bu zannettiğiniz için içinizdeki kırmızı noktalı kanala ayarlıyorsunuz görüntüyü. Utana sıkıla diyorum; çünkü anneleriniz babalarınızla soyunmadan sevişiyor hálá. Sizler evrimi beklemeden mutasyona uğradınız diyeceğim ama o bile bu kadar çabuk olmaz.
Her neyse, ite kaka da olsa vardığınız nokta erkeklerin hoşuna gitmiyor işte! Zira o zaman ne oluyor biliyor musunuz, kale kendilerine sunulmuş oluyor. Oysa onlar savaşarak almak istiyorlar kaleyi. Ne yapsınlar, genlerinde var savaşçılık. Türkiye’de dedesi savaşmamış bir kişi bulamazsınız. Buralara kadar yansıyor demek...
‘Zafer sorhoşluğu’ denen bir şey var. Bunu yaşatacaksınız erkek kısmına anlaşılan...
Durum bu.
‘Senin fikrin ne?’ diye sorarsanız... İsteyen yakaladığını kapı arkasında öpsün, isteyen elini vermek için bile karşısındakine kök söktürsün!
Herkes kendisine uygun olanı seçsin! Kimse ötekini berikine dönüştürmeye uğraşmasın!
Diyorum.
MIŞ-MUŞ
Gül, ‘Dayak imajımızı vurdu’ demiş.
Buna da şükür, hiç düşmeyebilirdi de jeton...
Mumcu, ANAP’ta muhalefetini de yaratmış.
Muhalefet her yerde bolca var da en olması gereken yerde, Meclis’te yok bir tek.
Yeni TCK’da basın özgürlüğüne 25 tehdit varmış.
Yaşam kalitesi açısından en iyi 50 kent listesinde Türkiye yokmuş.
Sevgili Fatih Altaylı, ne zaman adam oluruz?
‘Habire yasaklar getiren yasalar çıkaracağımıza o listeye bir kentimizi olsun sokmayı başarırsak’ di mi?