Paylaş
ARAŞTIRMACI ve incelemeci köşecinizin muhteşem yazı dizisi bugünkü toparlama bölümüyle sona eriyor.
Yazdıklarıma şöyle bir baktım da...
Misal, ‘‘birinci kadın’’.
Yani şimdi kadıncağız ‘‘Kocam başkasına áşık oldu, e bana da onlara mutluluk dileyip oradan çekilmek yakışır’’ mı desin?
Desin de...
Nereye gidecek? Mesleği, işi, parası yoksa?
Peki göz yumup otursun mu?
Otursun da...
Gururu ne olacak? Boğaz tokluğuna satsın mı?
İki ucu b.klu değnek.
Netice...
Para önemli. Para varsa sorun yok.
Hayatını kocası olmadan da devam ettirebilecek ekonomik gücü olanlar aldatılmaya göz yummamalılar.
Ya gücü olmayanlar? Onlar da ‘‘Seni çok seviyorum, sensiz yaşayamam’’ yalanıyla adamı onurlandıracaklarına doğruyu söylemeliler.
Misal, ‘‘Bak canım, beni çok incittin, artık ben de seninle beraber olmayı istemiyorum ama, çekip gidecek ekonomik gücümün olmadığını biliyorsun. Sırf bu yüzden aynı evi paylaşmakta direniyorum. Ama bundan böyle ben de özgürüm haberin olsun’’ demeliler.
Ya da...
Bütün bunlar bir kenara, belki de erkek için mücadele etmek en doğrusudur. Hem birinci, hem ikinci kadın için.
Hayat zaten mücadele demektir. Kimse başarıyı, kazancı tabağa koyup getirmez önünüze. Savaşacaksınız. Adrenaliniz yükselecek, heyecanlı günler yaşayacaksınız.
Sonunda savaşı kazanınca adamı kupa misali camlı büfeye yerleştirebilirsiniz. Zira bu gibi savaşlarda kazanan taraf silahı güçlü, taraftarı fazla olandır -ki bu kadının hangi kadın olduğu malum- lakin erkeğin gönlü, aklı ve ruhu genellikle ötekinde kalır. E, etten ve kemikten ibaret adamı büfeye koyup seyretmeyip de ne yapacaksınız?
Ya da...
İçinizden geldiği gibi davranın. Her ilişki özeldir. Ben ne bileyim sizinkini?
* * *
‘‘Erkekler...’’
Aşk sizin neyinize a korkaklar!
Evdekinin hakkından geldiniz de ikinci mi kusur kaldı?
Gizli saklı işler çevirirken toplumun ahlak anlayışı hiç aklınıza gelmez de, yakalanınca mı jetonunuz düşer?
Gibi sorular soracağımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Hakikaten gönlünüz bir başkasına kaydıysa, kimseden korkmayın, utanmayın! Herkesin başına gelebilir. Bu bir insanlık halidir.
Bunu kadınlara da söylüyorum, çocuklarınız tabii ki önemli ama siz de önemlisiniz. Ve hayat çok kısa.
Çocuklarınızın önünde koskoca bir gelecek var. Aşklar, başarılar, umutlar, hayaller... Sizin önünüzde ne kaldı? Damar tıkanıklığıyla, böbrek yetmezliği.
Diyeceğim, yanında kendinizi daha iyi hissedeceğiniz birini yakaladıysanız hiç kaçırmayın!
Ama yıkıp dökmeden, sorumluluklarınızı unutmadan. Çocuk sahibi olan insanların arkaya bakmadan yürüyüp gitme lüksü olmamalı.
Hele yukarıdaki gibi ahkám keseceğimi düşünüyorsanız, iyice yanılıyorsunuz. Öğretmen miyim ben? Ne anlarım? Hayat sizin hayatınız.
* * *
‘‘İkinci kadın.’’
Size ‘‘Ne kadar üzülseniz müstahaktır, bekár erkeklerin kıtlığına kıran mı girdi?’’ demek istiyorum ama bir yandan da hakikaten bekár erkek kıtlığı var. Ayrıca gönlün ferman dinlememe durumu da var.
Ne diyeyim, işiniz zor. Adam eninde sonunda gidici. Ha trilyonerse, ötekini yata, kata, paraya boğup temelli size gelebilir. Ama bütün bunları gözü görmeyip ‘‘Kocam da kocam’’ diye tutturan kadınları da unutmayın.
Emanet adamla çalıntı zamanlar geçirmeye devam edin, başınızı taşlara bilahare vurursunuz.
* * *
Şimdi bu yazı dizisinin kime ne faydası oldu? Hiç.
Onun bunun uçkuruyla uğraşacağım derken memleket meselelerini atladığımla kaldım.
MIŞ-MUŞ
Tarkan'ın erkek arkadaşıyla çekilmiş çıplak fotoğrafları şok yaratmış.
Bende de şok olanların şok olması şok yarattı.
Uşaklılar, uzaylının heykelini dikeceklermiş.
Diksinler de şu uzaylının ne menem bir şey olduğunu biz de görelim.
Krizden sonra fakirle zenginin arasındaki uçurum 236 kat artmış.
Uçurumun tepesindekiler düşünsün, maazallah bir düşerlerse parçaları kalmaz.
İçişleri Bakanı Yücelen, ‘‘Yolsuzluk lügattan çıkana kadar mücadeleye devam edeceğiz’’ demiş.
Neticeyi öteki tarafta, 175. hükümeti görüp gelenlerden alırız artık.
Paylaş