VALLAHİ üzülüyordum... Hani bizi adam yerine koymuyorlar mı diye. Biz bu memlekette yaşamıyor muyduk yani... Yok mu farz ediliyorduk... Bu gibi duygular içerisindeydim ki kardeşiminkini götürdüler.
Hikáye gayet klasik... Bir umuma açık mekánda sandalyenin arkasına asılan çanta ve... Elveda. Çantanın oraya asılması çanta sahibinin çantayla son teması oluyor. Ondan sonra ara ki bulasın.
Polis bile umutsuz. ‘Benim karımınkini de aldılar’ diyor biri.
Artık Allah’ın emri gibi bir şey bu çantayı kaptırma durumu. ‘Boynumuz kıldan ince’ mi dersiniz, ‘Elle gelen düğün bayram’ mı... Bir razı oluş hali hepimizde.
Hayır, sırayı savmakla bitse iyi. Her an yeniden başınıza gelebilir. Yani öyle aynı adama iki kere büyük ikramiyenin vurma ihtimalinin zayıflığı yok burada.
Bir gece vakti ıssız sokaklardan geçmek suretiyle kaşınmanız falan da gerekmiyor. Şehrin göbeğinde en civcivli saatte, herkesin gözü önünde alıp gidiyorlar.
Helal olsun!
Kardeşimin tepkisi de bu ve bu kadar oldu zaten. Polis bile ‘Kapkaçzedenin hiç bu kadar sakinini görmedik’ demiş.
‘Bunca uyanık geçinirken 13 yaşında bir kız gelip arkamdan çantamı almayı başarabildiyse, güle güle harcasın’ diyor.
Hakikaten öyle. Ve anlatılan bunca hikáyeye rağmen o çantayı hálá sandalyenin arkasına asıyorsak bize müstehak ayrıca.
* * *
Karakolda aynı işle uğraşan kızlardan birini görmüş kardeşim. ‘İkimize karşıdan bakan ben onun çantasını çarptım zanneder’ diyor. Öyle bir giyim kuşam bu kızlarda. Hani neredeyse elinde sizin çantayla giderken görseniz ayıp olur düşüncesiyle yakasına yapışamazsınız. Vallahi abartmıyorum. Hani o saray-otellerde düğün yapan ailelerin çocukları gibi hepsi. Köşeden babası çıkar da mahcup olurum diye çekinir insan elinden çantayı çekmeye.
Hadi yemediniz, çektiniz aldınız, kızı da tutup kulağından polise teslim ettiniz diyelim. Netice hatice maalesef.
Yasalar var zira. Savcı ifadesini alıp bırakmak durumunda. Bir saat sonra kızı kaldığı yerden işe devam ederken görebilirsiniz. Yapacak bir şey yok; çoktan 90-60-90 olmuşlar ancak kimliklerine bakarsanız hepsi 10 yaşında. O değişti, bu değişti, demek ‘10 yaşında olma hali’ de değişti. Biz 10 yaşındayken tahta gibiydik.
Diyeceğim birbirimize geçmiş olsun demekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Çantanıza mukayyet olun demiyorum zira bu mümkün değil. Bir punduna getiremeseler bıçak dayayıp zorla alıyorlar. Ben bu konuda klasik bir Türk vatandaşı olarak devletten çözüm bekliyorum yine.
Çantaların üzerine sigarada olduğu gibi uyarı yazmak mecburi olsun.