Zannederdik ki hırsız, uğursuz, dolandırıcı, tecavüzcü, işte "kötü" diye bildiğimiz ne varsa, o vasıfları taşıyan insanlar topluca bir yerde yaşarlar.
Bizden ayrı bir yerde.
İçimizden biri değillerdir yani.
Bize benzemezler.
Tipleri de benzemez.
Bakınca "şıp" diye anlaşılırlar.
Bu, Tanrı’nın, insanoğlu hiç olmazsa ömrünün ilk yıllarını mutlu mesut geçirsin diye bahşettiği "farkında olmama" haliydi büyük ihtimalle.
Ya da sahiden o yıllarda her şey zannettiğimiz gibiydi.
Bilmiyorum.
Her neyse...
Şimdi bakıyorum herkes bir.
Her çevreden her türlü insan çıkabiliyor.
Hiç ummadığınız biri, çocuk pornocusu çıkabiliyor mesela.
Fakat buna rağmen, geçen gün bir gazete haberindeki fotoğrafa bakarken "A, tipinden de hiç belli değil!" diye saçmaladığımı fark ettim.
Kafamda hálá, herkesin bir tipi olduğu düşüncesi var demek.
Hadi haberin ne olduğunu da söyleyeyim.
Bir adam, karısının, sevgilisinden olan çocuğunu, 21 sene kendi çocuğu sanmış.
Kadının fotoğrafına bakıyorum, "kendi halinde" biri.
Aman yanlış anlamayın, yukarıdaki üçkáğıtçılar vs. sıralamasına dahil etmiyorum kadını. Belki 21 sene önce kocasını aldatıp sevgilisinden çocuk sahibi olan ve bunu kocasından saklayan kadına başka bir yafta yapıştırılabilirdi ama artık "Herkesin bir hikáyesi var" deyip geçebiliyoruz çok şükür.
Fakat işte "farklı" hikáyesi olandan "farklı" tip bekliyorum demek.
Nedense.
"Artist" tipi mesela.
Eski Türk filmlerinin etkisini atamamışım üzerimden.
Oysa biliyorum ki en çarpıcı hikáyeleri, en olmaz gibi görünen çetrefilli durumları hep sıradan insanlar yaşıyorlar.
Sanatçıların hayatı merak edilir hep... İnsanı sarsacak hikáyeler çıkması beklenerek elbet. Oysa, küçük yaştayken babanın evi terk etmesinden fazlasını duymadık pek.
Aykırılıklar da sanatçılara atfedilir daha ziyade. Fakat en álásı yine sıradan insanlara mahsustur.
Görüyorsunuz teoride bir sorunum yok.
Fakat yine de on günlük evliyken sevgilisiyle beraber olan, ondan hamile kalan ama 21 sene çocuk kocasınınmış gibi yapan ve şimdi de greyfurt suyuna kattığı uyuşturucuyla kocasını öldürmeye kalkışan (kocanın ifadesine göre) bir kadının "soğan doğrayan komşu kadın" tipinde olması tuhafıma gitti işte.
Tuhaf olan benim, biliyorum.
"Çocuk aklı"mla mı kaldım nedir...
MIŞ-MUŞ
Erkeklerin yüzde 56’sı esmer seviyormuş.Şimdi mi söylenir bu!
Erdoğan, Baykal’a "Beğen, beğenme, ben Başbakanım" demiş.Bunlar iyi günleriniz Sayın Baykal, önünüzde "Beğen, beğenme, ben cumhurbaşkanıyım" var.
Banu Alkan, "Buzda Dans"ta yarışmacı olacakmış.Partneri Mr. Winch.