Cevap veriyorum

Pakize SUDA
Haberin Devamı

Sevgili Ayşe Kol, 44 yaşında, sırf evini bağışlayacak diye 81 yaşında adama razı olmuşsun. Evi alamadığın gibi dövülüp sokağa atılmışsın.

Adam 81 yaşında; akşam ne yediğini unutuyordur. Sabah uyanıp da seni yanıbaşında görünce: ‘‘Yatağımda biri var’’ diye paniğe kapılmıştır zavallıcık.

Benden istediğin, durumundan diğer kadınların ders çıkarmasına aracı olmam. Oluyorum.

Diğer 44 yaşındaki kadınlar!

Sakın ola ki evinin tapusunu üzerinize yapacak diye 81 yaşındaki adamlarla evlenmeyin. Üzerinize yapar ama neyini yapar bilmem artık.

* * *

Alıngan bir okurum,

‘‘Anlıyorsam Arap olayım’’ demişim bir yazımda, ona alınmış. Aman tövbe, bir daha demem. Ne Arab'ın yüzü, ne Şam'ın şekeri.

* * *

Ankara'dan Reyhan, Meryem, Bahadır,

‘‘Aptal sarışın imajını yıkan tek akıllı sarışın’’ Hakkımdaki değerlendirmenizi olduğu gibi aldım buraya. Hem öteki sarışınlar hem de beni sarışın olduğum için kendine rakip görmeyen esmerler çatlasınlar diye.

Tanışmamız niye imkansız olsun? Siz bana yukarıdaki imkanı tanıdıktan sonra... Ankara'ya gelince arayacağım, söz.

* * *

Kendi deyimiyle ‘‘Biraz duygusal, biraz feminist’’ İzmirli hanım okurum;

Sen lezbiyensin hayatım. ‘‘Nereden anladın?’’ diyeceksin. Bir kadın arkadaşına aşık oluşundan. Gördüğün gibi çok zekiyimdir, en anlaşılmaz şeyi bile ‘‘şıp’’ diye anlarım.

Ne diyeyim şimdi ben sana? ‘‘Kadın sevme, erkek sev’’ mi diyeyim? Bir tarafta menekşe, lale, gül, hanımeli, öteki tarafta deve dikeni.

Haklısın hemşerim; doğru yolu bulmuşsun. Ben maalesef vaktiyle‘‘Devedikeni sevenler derneği’’ne üye olmuştum; öyle de devam edecek gibi görünüyor. Başladığım işi yarım bırakmama huyumdan mı, yoksa ‘‘Er kocarsa koç, karı kocarsa hiç olur’’ atasözüne kapıldığımdan mı bilmiyorum.

* * *

K.M.C.T.

Kimsin, nesin? Kişi misin, kurum musun? Sevgili misin, sayın mısın?

Her ne isen Reha Muhtar ve İbrahim Tatlıses için düşündüklerinde haklısın.

Kısaca ‘‘Erler geldi meydane, ikisi de birbirinden merdane’’ dersek gözümüzdeki ve gönlümüzdeki yerlerini ifade etmiş oluruz kanaatindeyim.

* * *

Konya'dan Ebru Mut,

Destanımsı mektubun masamda duruyor. Okuyamayacağım, kusura bakma. İçinde önemli bir şeyler varsa bilahare bildirirsin.

Sadece ‘‘Bırak da gideyim’’ isimli şiirini okudum. Kanaatimce sen gidemezsin kızım; lafın bitmez senin. Sana ‘‘Gitme kal, biraz daha konuş’’ diyecek bir erkek de var mıdır dünya yüzünde bilmiyorum.

Sırf bu şiirinden ‘‘Safiye Sultan’’ serisi gibi kitap çıkarabilirsin. ‘‘Bırak da gideyim 1’’, ‘‘Bırak da gideyim 2’’, ‘‘Bırak da gideyim 3’’

Hadi yine, dayanamadım, okudum mektubunu. 42 kiloymuşsun. Ne o? Herkesin kilosu plaka numarasına denk mi olacak? O halde ben Bayburt'a gidiyorum. 34 kilo sırf kemiğim gelir benim zira. İlik hariç.

Ha bire Konya'dan şikayet edip durma. Depremsizliğin kıymetini bil. Geçenlerde yazdım, okumuşsundur; belki biz de İstanbulcak oraya taşınıyoruz. Yerel bir gazetede bana bir köşe ayarlayabilirsen iyi olur. Konya'da köşe azdır, bizse hayli kalabalığız. Boşuna mı ahbaplık kurdum seninle?

* * *

Kendini ‘‘Erkek falan değilim, ismim Alev’’ şeklinde tanıtan okurum,

Yazılarımı hergün okumadığından söz ediyorsun. Sana bir müjdem var. Kaçırmış değilsin zira ben de hergün yazmıyorum.

Beni beğendiğin halde bunu ifade ettiğin taktirde yalakalık yapıyor olmaktan korktuğun için duygularını örtbas etmeye çalışmışsın. Kendini rahat bırak, sıkma. Gerilme. Beğeniyorsan söyle. Sen sevgilisine: ‘‘Seni seviyorum’’ diyemeyenlerdensin, belli. Kasma kendini. Kas gevşetici iç. Yok ama o ‘‘Seni seviyorum’’ dedirtmez insana. En iyisi iki kadeh şarap iç. Kafan bulanmaya başladığında bana bir faks daha çek. Değişikliği merak ediyorum.

Öptüm canım. Yanağını da sıkmışsın, taş gibi.

* * *

Dilovası'ndan Melek,

Onca iltifat için teşekkürler, ayrıca hepsini dört satıra sığdırmayı başarabildiğin için tebrikler.

Mektubunu her seferinde 8 sayfa yazan Ebru Mut'a göndereceğim. Emsal olsun diye.

Mış muş...

Ecevit tarifeli uçakla uçmuş.

Başbakanla cumhurbaşkanı arası tevazu yarışları.

Mesut Yılmaz, Fatih Terim'e: ‘‘Bir arzun olursa çekinmeden ara’’ demiş.

O da aramış. ‘‘Faruk Süren'i döv’’ demiş.

Alman sperm bankası gazete ilanıyla Türk spermi arıyormuş.

Seve seve verir bizimkiler ama bankaya değil direkt müşteriye.

Altan Öymen Ecevit'i eleştirmemekle eleştirilmiş.

Sonra o da kendisini Ecevit'i eleştirmemekle eleştirenleri eleştirmiş. Bu arada atı alan Üsküdar'ı geçmiş.

Sezer 4 ayda ikibin vatandaşı yanıtlamış.

Sırf kırmızı ışıkta beklerken cepten arasa bütün Türkiye'yi yanıtlayabilir.

Yazarın Tüm Yazıları