‘Merhabalar, ben matematik öğretmeniyim. Sizden bir isteğim var. Şu anda gündemde başka konular var, yeri değil belki ama ciddi bir şekilde sorun yaşadığımız bir mesele var öğrencilerimizle. Bununla ilgilenmenizi istiyorum.
Erkek öğrencilerimizin yüzde 70’i ellerinde İDDAA kuponlarıyla okulda vakit geçiriyor. Ders çalışır gibi oturuyorlar, akşam evlerinde at yarışı oynayan insanlar gibi vakit geçiriyorlar ve okulda sağda solda kulis yapıyorlar gizli gizli... Bu nasıl engellenir bilmem ama bu oyun 7. sınıflara kadar düştü. Lütfen ilgilenin.’
Vallahi ben de bilmiyorum nasıl engellenir...
Yetkililere ‘Kaldırın bu oyunu!’ desem, faydası olur mu sizce?
Ana-babalara ‘Yasak getirin çocuklarınıza!’ diye seslensem. Zaten yapabilseler yapacaklardır, benden talimat bekliyor değillerdir herhalde.
‘Yapmayın çocuklar!’ desem... Kim dinler, kim dinler beni?
İş yine size düşüyor. Yani öğretmenlere. Bizim öğretmenlerimiz, gerektiğinde hatta gerekmediğinde de nefes almamıza bile mani olabiliyorlardı Murat Bey! Bilmem anlatabildim mi...
* * *
Tuğçe
‘Merhaba, ben Tuğçe. Daha önce size mail atmıştım ödevimle ilgili, cvp yazmadınız. Sizinle mailleşmeyi gerçekten çok istiyorum, lütfen bana yardımcı olun. Mailleşerek söyleşi tarzında bir şeyler yapmak istiyorum. Bana vakit ayırıp ayıramayacağınızı öğrenmek istiyorum. Mailinizi ödevimi yetiştirmem için bir an önce bekliyorum.’
Tuğçe’cim, sorularına ancak buradan cevap verebilirim. O da çok uzun açıklamalar beklememen ve konuların diğer okurların da ilgisini çekecek konular olması şartıyla...
Mailleşmemiz imkánsız. Bir sen olsan... Hem ben sevmiyorum mailleşmeyi. Alışamadım bu yolla iletişime. Cep telefonundan mesaj da çekmiyorum kimseye. Sonunda sap gibi tek başıma kalacağım herhalde ama ne yapayım, yazışmayı değil konuşmayı seviyorum.
* * *
Çiğdem Karal
‘Geçtiğimiz hafta sonu bir film seyrettik ‘dvd’ adı Maleena idi. Kocası savaşta olan ve sonra orada ölen bir kadın.
Kadın çok güzel ‘harbi boş’ ve hikáye İtalya’da bir kıyı kasabasında Birinci Dünya Savaşı zamanlarında geçiyor. Kadını öyle bir hale getiriyorlar ki, sonunda fahişe oluyor. Rahatlamıyor kasaba kadınları ve savaş bitince kadını kasaba meydanında saçını kesip döverek cezalandırıyorlar. Ve hiçbir erkek de yardımcı olmuyor.
Kadınlar yapıyor bunu, biz!’
Şimdi ‘Sırf bize mahsus değilmiş mi bu kadınlar arası düşmanlık’ diye sevineyim mi yoksa ‘Dünyanın neresine gitsek kurtuluş yok’ diye üzüleyim mi kestiremedim. Ama film Birinci Dünya Savaşı’nda geçiyor diyorsun... Ondan sonra oralarda köprünün altından çok sular aktı. Bizde ise namus anlayışı dipfirizde. Anneannemin zamanında dondu kaldı. Son kullanma tarihi de gelmedi ki meretin kaldırıp atalım... ‘Sonsuz’ mu yazıyordur nedir?
MIŞ-MUŞ
Nilgün Belgün, ‘Hayatıma giren erkeklerle orkestra kurulur’ demiş.
Yine de bir fikir vermiyor bize... Bunun iki gitar bir davuldan oluşanı da var, yüz kişilik senfoni orkestrası da...
Rum-Yunan ikilisiyle Denktaş, Annan Planı’na cephe açmış.
‘Doktor ‘Ne isterse yesin’ dedi.’ Bence Kıbrıs’ta artık durum budur.
Bakanlar Kurulu ‘sürpriz karar’ almazsa 2005’te en uzun tatil 4 günmüş.