Paylaş
98 yılını geride bıraktık ve her yıl olduğu gibi bu yıl da gazete ve dergiler yılın son haftasında sayfalarını ‘‘98'in önemli olayları’’na ayırdılar. Sayelerinde yurtta ve dünyada olup bitenleri sular seller gibi ezberledik. Bu arada ünlü kişiler de 98'i kendi bakış açılarıyla değerlendirdiler, kendilerince önemli olayları sayıp döktüler.
İçeride ve dışarıda çok önemli olaylar oldu tabii, dünyanın dengesini değiştirecek, insanlık tarihi için önem taşıyan, şaşırtan, sevindiren, üzen, utandıran birçok olay... Bunların bazıları biz fark etmesek de hayatımızı dolaylı olarak etkileyen olaylardı, ama bunları değerlendirebilmek için insanın biraz da tuzunun kuru olması gerekiyor galiba. Sokaktaki adam için ‘‘önemli’’ bambaşka. Sultanbeyli'de tek göz odada beş çocuğuyla yaşayan kadına, ‘‘Size göre 98'in en önemli olayı ne?’’ diye sorsanız, ‘‘DNA sayesinde genetik kopyalamanın gerçekleşmesi’’ demez elbet! Ya da Çin'de çay eken köylü için ABD'nin Irak'ı bombalaması ne kadar önemlidir? Ona sorarsanız bu senenin en önemli olayı ‘‘çay yaprağına yeni dadanan zararlı’’dır.
Bu kadar giriş yeter, tahmin ettiğiniz gibi, ‘‘98'in olayları’’na göz atacağız. Benim iyimserliğim üzerimde galiba, bakıyorum da hep hoş şeyler olmuş 98'de. Okuyunca siz de hak vereceksiniz.
1. Refah Partisi kapatıldı.
Ben buna Refah'ın kapatılması olarak değil Fazilet Partisi'nin kurulması olarak bakıyorum. Hayırlı bir iş olmuş, eskisi kapatılmasaydı yenisi vücuda gelir miydi?
2. Gülay Aslıtürk kaçtı.
Oh! Ne iyi oldu. Kalıp da yemeye devam etseydi daha mı iyi olurdu? Gözümüzden sürmeyi bile alırdı vallahi. Çok şükür kendi ayağıyla gitti.
3. Ajda Pekkan'ı fare ısırdı.
Gerçi Ajda Hanım için üzüldüm ama bu olay izbe yerlerde farelerle içiçe yaşayan birçok aile için teselli kaynağı oldu. Fare yalnızca kendileri gibi fakir fukaranın kaderi değildi demek ki.
4. Bülent Ersoy kendisinden 27 yaş küçük Cem Adler'le evlendi.
Toplumun büyük bir kısmı bunu eleştirdi. Bense çok mutlu oldum, yüreğime su serpildi, içimde bir umut filizlendi. Tanrım! Neden olmasın!
5. Kumkapı mağduru Gülten Kızılkaya, soyunup dökündü, dergilere poz verdi, sonra da şarkıcı oldu.
Ya ne yapsaydı? Leğende çamaşır yıkamaya devam mı etseydi? Eleştirenlere sesleniyorum: ‘‘Önce, elinizde iki gömlek çitileyin, sonra konuşun.’’
6. Clinton ve Monica.
Bu olay beni çok etkiledi. ‘‘Neden’’ derseniz, içten içe Clinton'a yakınlık duyuyordum, adamın esmerlerden hoşlandığının ortaya çıkması bende epey sarsıntı yarattı açıkçası.
7. 32 yıllık iktidarı halk ayaklanmasıyla sona eren Suharto, kasasından çıkan milyarlarca dolarlık servet için, ‘‘Maaşımı biriktirdim’’ dedi.
Bu da benim yüreğimi ferahlatan olaylardan biri. Demek ki illa çalıp çırpmak şart değil, maaşla da oluyor. Adam yememiş, içmemiş biriktirmiş. Atalarımızın ‘‘İşten artmaz, dişten artar’’ dedikleri bu olmalı. Kamyonların arkasında yazan ‘‘Haset etme ne olur, çalış senin de olur’’ veciz sözün sahibi Suharto mu acaba?
8. Işılay Saygın, kendisiyle yapılan röportajda bakire olduğunu açıkladı.
Çok iyi yaptı. Daha 10 yaşında şeyiyle oynamaya başlayan erkek milletine iyi bir ders oldu bu. Kadın kısmının nefsine ne kadar hakim olduğunu görsünler. Biz istersek 52 sene tutarız kendimizi.
9. Birçok sanatçı ve manken, uyuşturucu, resmi evrakta tahrifat, çetelerden yardım istemek gibi çeşitli suçlardan sorgulandılar.
Bu sorgulamalar, haklarında daima asılsız dedikodu çıkartılan sanatçılarımızın, kendilerini aklamaları için bir fırsat oldu. Hepsinin iftiraya uğradığı ortaya çıktı.
10. Cumhurbaşkanı 85 sanatçıya ‘‘Devlet Sanatçısı’’ unvanı verdi.
Bu yüzden Türkiye ayağa kalktı, alanlar sevinemedi, alamayanlar köpürdü, bu kadar gürültü koparılmasını anlamadım doğrusu. 85 değil 285 kişiye verilse ne olur? Biter de bize kalmaz diye mi korkuyorlar? Ayol bu tabağa konup yenmez, boynuna takılıp gezilmez, koynuna alıp yatılmaz... O kadar heves etmeyin. Seneye 85 kişiye daha verirler, zaten topu topu kaç kişiyiz şurada.
11. Genetik kopyalama.
Her şey aklıma gelirdi de insanın fotokopisini çekecekleri aklıma gelmezdi. Yalnız bu iyi mi kötü mü henüz kestiremedim. Koyunlar için bir diyeceğim yok, koyun milleti zaten sen kopyalamasan da birbirinin aynı, ama insan... Herkese şüpheyle bakar oldum: ‘‘Bundan bir tane daha var mı acaba?’’ diye.
12. Değerli fikirlerimi (!) bu köşeden size ulaştırma imkânı buldum. Bu sizin ‘‘önemli olaylar’’ listenize giriyor tabii.
13. Buradan seslenmekle kalmadım, belki okuyanınız vardır diye kitapta topladım. Hâlâ benden mahrum olanlar vardır endişesiyle yazılarımı bir de kasete okumak niyetindeyim.
14. Doktordan bende asla megalomani olmadığına dair rapor aldım.
15. Soygunlar
Gelelim senenin en büyük olayına. Her yıl olduğu gibi bu yıl da irili ufaklı pek çok hırsızlık vakası yaşandı. Bunların içinde en önemlisi birkaç çocuğun birleşerek baklavacıdan bir tepsi baklava çalmalarıydı. Diğer soygunlarda ortada somut bir şey göremedik, bilmem kaç milyon dolar lafları ortalıkta dolaştı durdu, ama kaybolan bir şey yoktu, paralar sadece cep değiştirdi. Bu öyle mi? Resmen bir tepsi baklava yok oldu. Yarım saat önce baklavacının vitrininde, içinde cevizi üstünde şurubuyla öyle durup duran baklava göz göre göre yok oldu. Tek tesellim yapanların yanına kâr kalmadı, cezalarını buldular. Memleketin baklavasına göz koymak neymiş anladılar.
mış muş köşesi
Ebedi gençlik artık çok yakınmış.
Ohooo! Kadın kısmı onu dünya kurulduğundan beri biliyor.
Dünyanın üçte biri kazara doğuyormuş.
O da bir şey mi? Türkiye'nin neredeyse tamamı öbür tarafa kazara gidiyor.
Demi Moore erkeklerin en büyük rüyasıymış.
Devam etsinler, zaten ancak rüyalarında görürler Demi Moore'u.
İtalya'da bir kasaba belediyesi sokaklar temiz kalsın diye köpeklere ücretsiz plastik külot dağıtıyormuş.
Bizim belediyeler de birer tükürük hokkası dağıtsalar iyi olacak.
Monica'nın lezbiyen eğilimleri varmış.
Mesele şimdi anlaşıldı, bu kız Oval Ofis'te aslında Hillary'yi bekliyordu, Bill'e yakalanınca onu da aradan çıkarıverdi.
Çiller, ‘‘Beni üzüyorlar hocam’’ diyerek Kutan'ı Erbakan'a şikâyet etmiş.
Baykal, ‘‘Mesut Yılmaz'a dünyayı haram edeceğim’’ demiş.
Erez hükümetinin anahtarı Baykal'daymış. Çiller Erez'e, ‘‘Görevi hemen iade et’’ demiş.
Erez Çankaya'ya çıkmış
Görevi iade etse bari
Haydi güzelim birbirimizi yiyelim
Bu sene de hükümetsiz gezelim.
Gazetelerdeki ‘‘Hakim duruşmada uyudu’’ haberine dayanarak, perşembe günü bu köşede takıldığım sayın hakim meğer o anda beyin kanaması geçiriyormuş. Kendisinden özür diler, bir an önce sağlığına kavuşmasını temenni ederim.
Paylaş