Ama bugüne kadar hiç duymadığım bir klasik müzik parçasını, mükemmel olduğunu sandığım bir biçimde çaldım.
Tabii ki rüyamda.
Nedir şimdi bu?
Bugüne kadar kemana el sürmüşlüğüm yoktur.
Aklımdan bir saniye olsun ‘‘Ah! Keman çalabilseydim’’ diye geçirmişliğim de...
Uyumadan önce kemanla herhangi bir yakınlaşmam da olmadı. Hani televizyonda konser olur da yakın plan kemancıları gösterirler falan...
Peki ne işi vardı rüyamda kemanın?
Gerçi harikaydı.
Genellikle abuk sabuk rüyalar görürüm ben. Eniştem annem olur, okula gecelikle giderim... Hayır bunların da bir başı sonu olsa razıyım. Bölük pörçüktür hep. Zaten kalkıp kaleme sarılmam da bu yüzden. Aklı başında ilk rüyam bu. Üstelik ilk defa virtüöz oluyorum.
Bir keresinde de bungee jumping yapsam mesela...
Berlin Filarmoni Orkestrası'nı yönetsem...
Herhangi bir dalda bir yarış kazansam...
Bu durumda artık hangi kuvvet uyandırabilir beni? Uykumda daha başarılıyken bir kıytırık yazı yazmak için kalkacağım ha? Üstelik bütün o başarıları yattığım yerde gerçekleştiriyorken...
***
Siz şimdi bu rüya mevzuunu bir yere bağlayacağımı zannediyorsunuz değil mi?
Hatta bunun bir kurgu olduğunu...
Katiyen.
Yazıya oturmadan önce bir şekerleme yapayım dedim ve bana ilginç gelen bir rüyayı gördüm, size de anlatmak istedim. Hepsi bu.
Yatmadan önce bugünle ilgili bambaşka bir konu vardı aklımda. Fakat öyle sinirimi bozan bir şeydi ki... Bir türlü başlayamıyor, erteliyordum. Zaten onun için yattım biraz da. Kaçış yani.
Bilmiyorum, Medyum Memiş bir bağlantı kurabilir belki virtüözlüğümle bu konu arasında. Benim kontak gücüm káfi gelmiyor.
Türkiye'de de aynı Hindistan'ın bazı kesimlerinde olduğu gibi kadınlar ölen kocalarıyla beraber öteki tarafa gönderiliyorlar.
A, duymadınız mı hiç?
Tamam, abartıyorum biraz.
Bizimkiler biraz daha insaflı. Kesin gönderme değil, bitkisel hayata sokuyorlar sadece.
Kadın hayatta mı? Hayatta.
Ama bir eylemde bulunamaz.
Gezemez, eğlenemez, sevemez, flört edemez, evlenemez. Kendine yeni bir hayat kuramaz.
Bütün bunları yapmaya kalkarsa ne olur?
Fahişe muamelesi görür.
Örnek mi istiyorsunuz?
Lale Manço.
Eminim ortam yaratılsa Lale Manço'yu taşlayanlar olacaktır.
Basına çok yansımasa da Yılmaz Güney'in eşinin de benzer baskılar altında olduğuna inanıyorum.
Halka mal olmuş (ne demekse) erkeklerin ölümünden sonra eşlerinden kendilerini bir şekilde yok etmeleri isteniyor. Ama bir erkekten asla beklenmiyor bu.
En çok cellatların arasında kadınların da olmasına deliriyorum.
Atalarımız ‘‘Ölenle ölünmez’’ derken sırf hayatta kalan kocaları kastetmemişlerdir arkadaşlar. Kadınlar da ölenle ölmezler. Çok da iyi ederler.
Lale Manço'ya iki gün sonra gerçekleştireceği evliliğinde canı gönülden mutluluklar diliyorum. Abukluklara kulak tıkamayı başardığı için de kutluyorum kendisini.
MIŞ-MUŞ
Sibel Can 7 kilo vermiş.
Sibel Can bu... Bugün 9 kilo almış olabilir.
*
Erdoğan kebapçıda yan masada yemek yiyen iki kadının hesabını ödemiş.
Evde de bunun için ayrıca bir hesap ödemiştir herhalde.