En son bir psikiyatr diyordu ki "18 ay ila 24 ay arasında değişir"
Ne?
Aşkın ömrü.
Üç yıl sürdüğünü daha birkaç yıl önce öğrenmiştik oysa. Meğer o kadar bile değilmiş.
Biraz daha uğraşırlarsa gençler haklı çıkacak. Hani bir hafta sürüyor ya onlarınki...
Diyorum ki keşke bilim hiç el atmasaydı bu işe.
Ne güzel "Bir ömür boyu" zannıyla yuvarlanıp gidiyorduk.
Ha, görmüyor muyduk sarsıntıyı?
Görüyorduk fakat "şuna buna" yoruyorduk. O "şunu bunu"yu değiştirmeye, düzeltmeye çalışıyorduk.
Umudumuz vardı... Yaşatma gayretimiz...
Düşüyorduk, düştüğümüz yerden kalkıp devam ediyorduk.
Fakat işte bilim çıktı, dedi ki...
"Aşk biter! İki kere iki dört"
Hay bin kunduz!
İnsan yetkili ağızdan duyunca işin üstüne gidemiyor haliyle.
Doktor nabzınızı tutsa "Sen ölmüşsün" dese, turp gibi olsanız bile upuzun yatar kalırsınız...
Doktorlardan iyi mi bileceksiniz!
Bilim de "Biter" diyor işte!
O zaman ne oluyor...İki sene doldu mu pipiriklenmeye başlıyor insan. Artık bir tarafın bir akşam uykusu erken gelse, öteki aşkın bittiğine yoruyor haliyle.
Hayır, araştırmadan duramıyorsa araştırsın, bir diyeceğimiz yok, fakat kendine saklasa hiç olmazsa!
Bize söyledi de ne oldu sorarım size?
Aşkın bir salgı hali olduğu, salgı durunca (ki durmadığı görülmemiş) karşı tarafa her türlü meyletme halinin de sona erdiğini bildik de ne oldu?