Bir zamanlar aşkı şöyle tarif etmiştim ki bu saatten sonra yerine yenisini koyacak da değilim.
‘Aşk, karşıdakini bulunmaz Hint kumaşı zannetmekle, hıyarın teki olduğunu anlamak arasındaki süreçtir.’
Övünmek gibi olmasın, bilim arkamdan geliyor. Araştırmalar ortaya koymuş ki hakikaten insan aşık olunca sevgilisini bulunmaz Hint kumaşı zannediyor. Zira aşık olan kör de oluyor aynı esnada.
Fakat tabii bilim benim gibi ortaya bir fikir atıp kenara çekilmiyor. Sebebini araştırıyor. Araştırmış nitekim. Beynimiz, şuradan gelen sinyali alıp buradan gelene cevap gönderirken, yani onca işinin arasında, bir de aşna fişne işleri için kendini iki bölüme ayırmış. ‘Ödül’ ve ‘eleştiri’ bölümleri. İşte aşk denen olay, eleştiri bölümündeki faaliyetlerin azalmasına neden olurken, ödül bölümündeki faaliyetleri artırıyormuş.
Ama işte bilim de olsa bir yere kadar... Durumun devamını sağlayamıyor. Yani teşhis var tedavi yok. Hani sittin sene ödül bölümü iş görse... Olmuyor. Bir gün nöbeti eleştiri bölümü devralıyor. Sonra bir bakıyorsunuz ki adam kepçe kulaklıymış meğer.
Hadi bunlar bildiğimiz şeylerdi. Esas aynı araştırmanın annemdeki körlüğünde sebebini ortaya koyması önemli benim açımdan.
Annemin üç kızını hálá terütaze olarak görmesinin nedenini önce katarakta bağlamıştık ki hakikaten ameliyattan sonra bir açılma olmuştu gözlerinde. Yazmıştım hatta, bantlar çıktıktan sonra ilk sözü ‘Senin daha toplayıcı bir sutyenin yok mu?’ olmuştu. Fakat sonradan gözleri aslına rücu etti. Bu sefer şekere yorduk. Şeker gözleri vuruyor biliyorsunuz. Şimdiyse bu araştırmadan öğrendim ki sebep beyinmiş. Analarda habire ödül bölümü iş başındaymış.
Bakın beyin isterse sonsuza kadar sırf ödül bölümünü çalıştırabiliyor demek. Aşk söz konusu olunca neden sık sık faaliyet bölgesinin değiştiği hususu bilimin ilgisine muhtaç. Bildirmiş olayım bilime.
Netice olarak anlaşılan o ki, anacığım bilimle yüzde yüz uyum içerisinde. İyi hoş da yazılarım gündeme geldiğinde ödül zamazingosu aniden faaliyetlerine ara veriyor. Bu nasıl oluyor, bilimden rica edeyim.
Kadınlara öğütler
Vallahi umumi arzu. Hem de öyle böyle değil. İsteyene gelen e-postaları gösteririm. Evet, yeniden ‘Kadınlara Öğütler.’ Ama hafif bir el değmesiyle...
Ona daima dünyanın en akıllı erkeğiymiş gibi davranın. Kendini öyle zannettiğinden sizden de bunu bekler.
Zaman zaman karısı olmaktan çıkıp annesi, kızı, kardeşi, sevgilisi olun. Hani binbir fonksiyonlu çakılar gibi... Pek severler onları.
Dünyanın en güzel kadını da olsanız yaprak sarmasını beceremiyorsanız bir hiçsiniz, bunu bilmiş olun.
Sık sık tipinizi değiştirin. Zayıflayın, şişmanlayın, sarışın olun, esmer olun vs. Hiçbir erkeğin belli bir tipi yoktur. Her tür kadını severler. Boşluk bırakmayın.
Erkekler kadınlara kur yaparken para, mevki, şan şöhret gibi silahları kullansalar da sizi en çok ‘dayanılmaz erkek’ oluşlarının etkilediğine inanırlar. Siz de öyleymiş gibi davranın.
Erkekler eşlerinin hem onları uçuracak kadar tecrübeli hem de onların ne yetersiz olduklarını anlamayacak kadar tecrübesiz olmasını isterler. ‘İkisi bir arada nasıl olur?’ derseniz vallahi bilmiyorum.
Eşiniz bilgisayarın başından kalkmıyorsa işkillenin. Siz mutfakta soğan doğrarken o içeride orgazm oluyor olabilir. Biliyorsunuz ‘internet’ denen şey neredeyse yalnızca bu işlere yarar oldu. Eski kadınlar ne şanslıydı. Tek rakipleri kocalarının sekreteriydi. Şimdi dünyanın bütün kadınları kocalarının ‘elinin altında.’ Kocanızın sizi Norveçli bir fıstıkla aldatması için elinin altındaki mousa basması yeterli.
Erkekleri değiştirmeye uğraşmayın. Sabredin, zaten kendiliğinden değişecektir. Emin olun beş sene sonra onu tanıyamayacaksınız.
Erkekler bütün kadınlarla yatmak isterler ama evlenmek için ‘el değmemiş’ kız ararlar. Haliyle kadınlara da kendi aralarında ikiye ayrılmak düşer. Erkeklere evlilik öncesi hizmet edenlerle, evlilik sonrası hizmet edenler. Seçiminizi yapın.
‘Erkekler aşık olmaz’ diyenlere sakın inanmayın. Olurlar. Ancak aşkın tezahür edişi biraz farklıdır. Misal siz mutluluktan şarkılar söylerken o önüne çıkan ilk kadınla sevişebilir.
Ağızlarından çıkan her lafın altında başka anlamlar aramayın. Genellikle biz kadınlar gibi ‘derin’ yaratıklar olmadıklarından ne dedilerse onu demek istiyorlardır.
Gelelim sadede. Aldatıldığınızı fark ettiniz. Ne yapacaksınız? Eğer ayrılmaya niyetiniz yoksa, onu eve döndürmek istiyorsanız şunu yapacaksınız: En sakin tavrınızı takınarak karşısına geçip ‘Sevgilim, sen öyle mükemmel bir erkeksin ki bunu başka kadınların fark etmemesi zaten mümkün değildi’ diyeceksiniz.
Bu sözlerinizden sonra adam sizi bırakıp giderse kendimi Taksim Meydanı’nda yakarım.
MIŞ-MUŞ
Ağır işlerde çalışan kadınlar regl günlerinde izinli olacaklarmış.
Ayrıca regl günlerine birkaç gün kala bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde gözetim altına alınsalar iyi olacak.
Erdoğan Hollanda’daki kraliçeyle İngilizce konuşmuş.
Kraliçe bundan haberdar olmuş mu mühim olan o.
Erkek fiziksel acılara karşı daha dayanıklıymış.
Buna rağmen doğum hadisesinden yırtması ise daha şanslı oluşundan.
Deniz Akkaya, ‘Ölümden korkuyorum’ demiş.
Vallahi biz de korkuyoruz onun ölümünden; gazetelerin birer sayfası boş kaldı demektir zira.