Hoşgeldiniz efendim. Gelirken bir miktar umut da getirdiniz. Hatta umudun gelişi sizin daha Amerika'da bulunduğunuz günlere denk düşüyor.
Yıllanmış değerli siyaset adamı Sayın İsmet Sezgin, namı diğer ‘‘Kasıma kadar İsmet Abi’’, siz gelmeden önce tabiri caizse bizi kıvama getirdi.
Bizler de bu kıvamla eşinizin saçını, çocuğunuzun kaşını, sizin tuttuğunuz takımı merak ederek memlekete dönmenizi dört gözle ve yüzdört kamerayla beklemeye başladık.
Şükür geldiniz, gördük.
Eşiniz çok hoş bir hanım. Yani ‘‘Kaş göz, gerisi söz’’ dedikleri çok doğru. Bir de krem rengi pantolon ceket takımın altına giydiği ayakkabıları biraz daha topuklu olsaydı, ‘‘Haftanın şıkı’’ seçilmesi işten değildi.
‘‘Efendim ne alakası var, biz Televole'lere giyinmeye değil, siyasete soyunmaya geldik’’ demeyin. Derseniz ben de size ‘‘Türkiye'den haberiniz yok’’ derim ki bu da sorunları çözemeyeceğiniz anlamına gelir. Onun için bu lafı etmeyin sakın.
Eşinizin giyip çıkardığının önemini size örneklerle anlatmaya çalışacağım.
Sizden önce siyasete girmiş olan bütün liderlerin, halkın gözündeki yerini, değerli eşlerinin kılık kıyafetleri tayin etmiştir.
Mesela, Rahşan-Bülent Ecevit çifti. Ağızlarıyla kuş tutmasalar da birçok defa beraberce güvercin uçurdukları halde gönüllerde arzu edilen büyüklükte bir taht kuramamış oldukları gözlenmektedir. Bu duruma Rahşan Hanım'ın kahverengi etek ve hırkalarının sebep olduğu söylenmektedir.
Mesut Yılmaz'ın Mesut Yılmaz olarak kalmasını ise değerli eşi Berna Hanım'ın, nerede ne giyileceğini bilmesiyle ilişkilendirenlerin sayısı az değildir.
Rahmetli Özal'ın siyasi hayatının ilk yıllarındaki pırıltısının sonradan azalmasını, eşi Semra Hanımefendi'nin üstünün başının pırıltısının günden güne artmasına bağlayanlar vardır.
* * *
Çocuklarınıza gelince... Maşallah çok sevimliler. DJ'lik yapacak yaşta olmamalarına ise sizin açınızdan sevindiğimi söyleyebilirim.
Siz şimdi ilgi sarhoşu olmuşsunuzdur. Yarın, affedersiniz eşekten düşmüşe dönmemeniz için sizi dostça uyarmayı bir görev bilirim. Bu ilgi ilelebet sürmeyecektir, biliniz. Ne demek istediğimi Sayın Kemal Derviş'e sorarsanız size anlatır.
Son olarak,
Hakikaten sizin gibi iyi yetişmiş insanlara bu memleketin ihtiyacı var.
Ancak keşke işe falanca gün falanca şehirde namaz kılacağınızı bildirerek başlamasaydınız. Namaz vakti geldiğinde birçok Müslüman'ın yaptığı gibi sessizce, uygun bir yerde namazınızı kılsaydınız. Bu memlekette namazı, iftarı tantana haline getiren çok siyasetçi var. Sizi asıl onlara karşı umut olarak görmek isterdik.
Vatandaş olarak, ‘‘Biz olsak olsak bir liderin namaz kılışına tav oluruz’’ imajını ne zaman yarattık da sizin gibi birini bile şov yapmak zorunda bıraktık bilmiyorum.
Kolay gelsin efendim. Zaten kolay olan yolu seçtiğiniz de görülüyor.
MIŞ-MUŞ
Tayyip Erdoğan, ‘‘Kasımpaşalıyım var mı...’’ demiş.
Döver ha!..
Baykal başbakan gibi konuşmuş.
Eyvah! O da mı gaflara kurban gitti yoksa?
Seda Sayan, ‘‘Kadınlar beni politikaya taşıyabilir’’ demiş.
Kasımpaşalısı, Kadırgalısı... Türkiye Delikanlı Millet Meclisi.