Ben de insanım, benim de başıma bahar vurabilir. Vurdu nitekim.
Gerçi neredeyse kış geliyor. Tabii... Şunun şurasında 2.5 ay kaldı. Ağustosun yarısı yaz yarısı kış. İzmir’de yaşıyor olsaydım hálá, yaz yarılanmıştı şimdi. Fakat İstanbul’da bahar anca başıma vuruyor işte.
Uzatmayayım, canım sadece aşk meşkle şarkı türkü istiyor. Şarkı türkü kısmı kolay. Aşk meşk de kolay aslında. CD’lerden birini arabadaki yuvasına iteledim mi ikisini birden aradan çıkarmış oluyorum. İçinde aşk olmayan şarkı duymadım daha.
‘Peki kesiyor mu seni?’ diyeceksiniz. Kesiyor. Zaten ömrümüz ‘gibi yapmak’la geçmiyor mu? Ben de áşıkmışım, ayrılmışım, şuymuşum, buymuşum gibi oluyorum. Bir tek adamın nefesi eksik ki bunun da şikáyet edilecek bir yanı yok.
***
Bugünlerde benim için en fonksiyonel olanlar Nazan Öncel’in şarkıları.
Damardan buyurun mesela...
Rüzgár dedi ki güzel şeyler biter / Kalbim dedi ki unutmasın yeter.
Hakikaten yeter. Yani bütün CD boyunca başka bir şey demese de olur. Ama demiş Nazan Öncel. Hiç boş yok.
‘Ben çok ağladım bize, üzme kendini’ demiş mesela.
‘Sormuyor musun bakalım nasılsın diye / Ne biliyorsun belki iyi değilim bu gece / Anlamadan dinlemeden son sözümü söylemeden nereye böyle’ de demiş.
Ah bir de ‘Her telefona sen çık / Her kapıya son koş / Beni hatırla / Sen bir yerlerde ben bir şehirde / Akşam olunca beni hatırla’ demiş.
İki şarkısı var ki her bahar depreşen ‘gitme’ arzumu kamçılıyor.
‘Bir bilet alalım / Trenlere binelim / Çuf çuf gidelim / Hadi gel gidelim.
Gel binelim benim otomobile / Geze geze gidiverelim gene / Ben şoförün olayım senin / Tıngır mıngır gidelim her yere / Ben keten helvalar isterim / Sen Yanık Ömer’im ol benim / Ayran içelim çöp şiş yiyelim / Yan yana fotoğraf çektirelim.’
Gerçi o aşk yolculuğundan söz ediyor galiba ama olsun, bana ikisi de uyar.
Ve...
‘O senin neyin olur derlerse / Gülüm olur alım olur diyeceğim.’
Her duyduğumda tipik bir Türk kadını oluyorum. Hani her daim oynayası olan... Gerçi kıvırtılacak şarkı değil ama verdiği yaşama sevincinin bir tezahürü olsa gerek.
Nazan Öncel...
Habire röportaj vermez, boy boy fotoğraflarını görmeyiz, sahneye, televizyona çıkmaz...
Perde arkasındaki star.
MIŞ-MUŞ
5 trilyonluk arazi ihalesini 450 milyon lira maaş alan semt camiinin müezzini kazanmış.
‘Parayla imanın kimde olduğu belli olmaz’ derlerdi; ikisinin bir adamda olduğunu öğrendik hiç olmazsa.
*
Kadınlar aralarında ev işi, erkekler futbol konuşuyorlarmış.
Sonra gel de birleş!
*
Bülent Ersoy, ‘Beni Marmaris’teki o ressam yasakladı’ demiş.
Demek ressam gözüyle baktı baktı... Picasso’nun tabloları gibi tam olarak ne olduğunu anlayamayınca...