Sevgili babacığım, Şu günlerde kafamı fena halde meşgul eden bir husus var. Bilmiyorum sen ne dersin ama ben Başbakan’dan Ahmet Burak Erdoğan’ın nikáhının yeniden kıyılmasını isteyeceğim.
Nedir yani... Bünyesinden en az iki gelinle damat çıkarmış 30 yıllık çiftler evlilik yıldönümlerinde nikáh tazeliyorlar da...
Çocuk üvey evlat gibi kaldı. Suçu nedir? Evliliğini babasının başbakanlığına denk getirememesi mi? Şahidi bile bir kişiydi yavrucağızın. Üstelik uluslararası bir zat da değildi. Gelin hanımın gelinliği desen... Modacıların arkasından fikir beyan ettiğini bile duymadık.
Geçenlerde bir vesileyle düğün fotoğrafları yer aldı da gazetelerde... Vesile de Erdoğan’ın, zenginliğinin kaynağı olarak Ahmet Burak’la eşine takılan takıları göstermesiydi. Yeri gelmişken babacığım... Bize evlenmenin pek matah bir iş olmadığını söyleye söyleye anacığımı bir emekli maaşıyla bıraktın gittin. Ne kardeşim evlendi ne ben, takı makı yok haliyle.
Neyse uzatmayayım, nikáhın yenilenmesini istememin bir nedeni de kızcağızın gelinliği. Neden onun başı da Esra’nınki gibi Bizans askerinin miğferi şeklinde olmasın?
Sonra Emine Erdoğan şık mıydı rüküş müydü, yakasında gülü var mıydı, hiçbiri işlenmemişti basında. Dolayısıyla bihaberiz.
Bizde adettir, çocuklara eşit imkánlar sunulur. Dediğim gibi, bizzat çıkıp isteyeceğim Başbakan’dan.
Ancak tam kapısında karar değiştirip bu şaşaalı nikáhların başını yiyeceğini de söyleyebilirim. Halk arasında konuşulan bu. ‘Özallar gibi olacaklar’ diyorlar. Herkes ‘İki şahit, birkaç akraba eşliğinde sade bir tören en doğrusuydu’ diye düşünüyor. İşadamları, krallar, başbakanlar ahbapları mıdır Erdoğan ailesinin? Yani başbakanlık sona erince de birbirlerine akşam oturmasına gidip gelecekler midir?
Ben bilmem, böyle diyorlar. Bakarsın tam kapıda dost kesilir, iletirim bunları.
DAYAK TARİFESİ
Şimdi gazetede okudum, Şanlıurfa’da bir simitçi karısına tokat attığı için 462 milyon para cezasına çarptırılmış.
Sevinmekle üzülmek arasında bir yerdeyim. Hayır kadına şiddete ceza getirilmesi iyi bir şey elbet. Hatta bir tarifesi de olsun bence. Tokat 462 milyon, saçından tutup duvara vurma 575 milyon. Erkek kısmı da bilir, parası kadar vurur hiç olmazsa. Adamda para bolsa yerde sürür.
Fakat koca Türkiye’de kabağın gide gide garip simitçinin başında patlaması hevesimi kursağımda bıraktı. Hayır o para kadıncağızdan çıkacak yine. Yemeyecek, içmeyecek, giymeyecek... Bir dahaki sefere şikáyet mi eder kadın... Yer dayağı oturur aşağı. Hatta bu yüzden bir dayak daha yiyecek şimdi. Sırf erkeği mağdur edecek bir yolu yok mudur bunun...
ÜSTÜNE ÜSTLÜK KARARLI
Bush kararlı, Kerry zekiymiş babacığım. ABD’nin önünde başkanlık seçimi var da... Bush yeniden aday, Kerry de onun rakibi.
Şimdi Kerry zeki demek, Bush onun kadar zeki değil demek herhalde. Ben öyle anlıyorum. Fakat buna karşılık kararlı. İşte bütün mesele de bu zaten. Az zeki insanın kararlı oluşu... Irak’ta, şurada burada işlerin sarpa sarmasının nedeni bu bence. Keşke kararsız olsaydı. Madem yeterince zeki değil...
HAY HAY BUYURSUN GELSİN
Son günlerin en önemli hadisesini aktarıyorum şimdi sana...
Senin CHP’li iki milletvekili CHP’yi yeterince Kemalist bulmadıklarından AKP’ye geçmişler.
Nasıl, iyi mi?
Duyunca dedim ki, ‘Herhalde varlığından haberdar olmadığımız bir Kemal daha var... İlkelerini bilmediğimiz... AKP’nin ilkeleriyle örtüşen...’
Hálá da öyle düşünüyorum. Aksine aklım ermediğinden... Ama belki AKP de her eğilime açık ‘Hay hay buyursun gelsin’ partisidir. Erdoğan’la Özal’ı benzeten çok zira.
Partiler de bozuldu benim bildiğim, bir partinin bir dünya görüşü olur. Ne o öyle her telden çalan parti... Sebze çorbasını da sevmem zaten.
Buralarda son durum budur babacığım. Hasretle öpüyorum.
MIŞ-MUŞ
Uzayda artık Avrupalıymışız. Görüp göreceğimiz de bu zaten.
Patates yumrusuna domates aşılayarak hem patates hem domates elde edilmiş. Soğanı da aşıladık mı geriye tuzuyla biberi kalıyor.
Erkekler elma popo meraklısıymış. Erkekler hakkında daha doğru bir bilgi edinmek istiyorsanız yukarıdaki cümleden ‘elma’yı çıkaracaksınız.
Yüksek gerilim hattı direğine işeyen biri akıma kapılıp ölmüş. Demek ‘Buraya işeyen eşektir’ yazmak yetmiyor; eşeğin başına gelebilecekleri de yazmak gerekiyor.