Babama mektup

Sevgili Babacığım,

‘Tarih tekerrürden ibarettir’ derler ya... Doğruymuş. Biz yine korkuyoruz. Bir zamanlar komünizmden korkardık, şimdi şeriattan korkuyoruz.

‘Bu kış komünistler gelecek’ diyerek vatandaşın yüreğine korku salan bir devlet büyüğü bile varmış eskiden, sen hatırlarsın. Şimdi de şeriatı bekliyoruz bakalım... Temennim bunun da beklene beklene ‘out’ olup gitmesi.

Fakat bu sefer işimiz eskisine oranla daha zor. Nedenine gelince... Birincisi komünistlerin lisesi yoktu, ikincisi hiçbir zaman komünizm yanlısı bir hükümetimiz olmamıştı.

Bakalım, on seneye kadar şeriat da fos çıkarsa yerine yeni korkular koyacağız elbet. Korkmadan yaşayamayız biz. Genlerimize işlemiş.

Fakat manyak da değiliz tabii. Öyle durduğumuz yerde aniden korkmuyoruz bir şeyden. Bir hazırlık safhası oluyor.

Mesela, İHL diye bir okul icat ediyoruz. Oralarda çocuklara ileride mevcut rejimi yıkmaları için eğitim veriyoruz. Bu arada mahalledeki kadınlara pasta yapmayı öğretmeye kalksan devlet günde kırk kere ‘Ne oluyor burada!’ diye kapına dayanır, o başka.

Uzatmayayım, dediğim gibi bir hazırlık safhası oluyor. Yaratma aşaması da diyebiliriz. Kendin yarat, kendin kork! Bir nevi trafik canavarı gibi bu da.

Neyse... İnşallah bu endişemiz de bir zamanlar Refahlı belediyelerin otobüslerinden açık başlı kadınların dövülerek indirileceği yolundaki korkularımız gibi yersiz çıkar. Ben razıyım yeni korkulara...

İKTİDARA DERS!

Bu arada çok güzel bir şey oldu, Sabancı Holding’de Sakıp Sabancı’dan boşalan koltuğa Güler Sabancı oturdu. İki amca ve onca erkek çocuğa rağmen... Türkiye’de alışık olmadığımız bir durum tabii. Çok hoşuma gitti doğrusu. Ben beceremem ama derinlere dalıp kum çıkarma yeteneği olanlar, bu seçimin, Sabancı Ailesi tarafından iktidara verilmiş bir ders olduğunu iddia edebilirler.

SATENİ SOPAYA SARSANIZ...

Bir sevindirici haber daha...

Bu yıl Türkiye’de yapılan Eurovision yarışmasının altından başarıyla kalktık, çok şükür. İnanmayacaksın ama bütün Avrupa bize hayran kaldı. Bugüne kadar böyle organizasyon görmediklerinden değil tabii, bizden beklemediklerinden... Doğuştan dilsiz birinin, bir gün aniden anlaşılır bir kelime çıksa ağzından... O misal.

Fakat o gece en büyük başarı, Meltem Cumbul’un modacısıyla kuaförünündü. Kafa kafaya verip ‘Bu kızı nasıl kötü gösterebiliriz’ diye epey uğraştıkları belli oluyordu. Meltem’i her zaman görürüm, bir kot, bir tişörtle bile güzeldir oysa.

Yalnız ben buna daha önceden de dikkat ettim, kim çok şık çok güzel olmak için emek harcarsa sonuç ters tepiyor.

Bu arada kadınlara naçizane bir uyarıda bulunmak istiyorum. Saten gibi parlak kumaşları sopaya sarsanız, sopada altı aylık hamile misali bir karın peydahlandığını görürsünüz, aklınızda bulunsun!

‘Bana ne bunlardan’ dediğini duyar gibi oluyorum babacığım. Haklısın ama ben de iki arada bir derede kaldım. Ciddi bir konuya parmak basayım diyorum, ‘Size mi kaldı’ diyorlar; Emine Erdoğan’ın ayakkabısının topuğundan bahsediyorum. ‘Vay! Memlekette bunca sorun varken...’ diye ayağa kalkıyorlar. Ne tarafa kalem sallayacağımı şaşırdım.

TÜZÜĞÜ GÖRÜRLER...

Buyur sana önemli bir haber!

CHP’de isyan çıkmış.

Bir dakika... Hemen ‘Bu benim gençliğimden kalma bayat haber’ deme! CHP bu konuda daima kendini yenileyen bir parti. Bu dediğim, en son, en yeni, taptaze bir isyan. ‘30’lar isyanı’ymış adı. 30 kişi olduklarından... İnşallah bir vazgeçen olmaz. Ya da iki kişinin daha isyan edesi gelmez.

Bu memlekette Neşe’nin kepek sorunu bile halloldu fakat CHP’nin tüzük sorunu hálá sürüyor. İsyankárlar tüzük değişikliği istiyorlarmış. Evvelallah Deniz Baykal tüzüğü gösterir onlara. Yolu CHP’ye düşüp de dünyanın kaç tüzük olduğunu görmeyen adam mı var?

İŞKENCEDE REFORM!

Bak, bu da çok önemli bir haber!

‘Ne açıdan?’ dersen, yüzsüzlüğe çok iyi bir örnek teşkil etmesi açısından.

ABD, insan hakları raporu yayımlamış. Her sene yapıyor bunu gerçi de bu sene yüzünü kasap süngeriyle silmesi gerekiyordu önce. Silmiş.

Eksik olmasın, Türk Hükümeti’nin de insan haklarına saygılı olduğunu belirtmiş raporda. E, kendilerine bakınca, Hitler’in mezar taşına madalya çakılması bile uygun olur tabii.

Fakat yine de bizden küçük bir şikáyeti var ABD’nin. İşkence olaylarına dair haberler gidiyormuş buradan. Konuya açıklık getirilmemiş ama benim tahminim demodeliğimizden yakındığı yolunda. Hükümetten reform isteyebilir. ‘Siz hálá annenizin işkencesini mi uyguluyorsunuz; biz adamın üstüne işiyoruz.’

Burada durumlar böyle babacığım.

Tekrar yazarım, hoşçakal.

MIŞ-MUŞ

Petek Dinçöz, ‘Bomba gibi geliyorum’ demiş.Nasıl bombaysa... Patlıyor, ses yok!

Penis boyunu 5 cm.’e kadar uzatabilen doktor iflas etmiş.Demek uzatmayan kalmadı.

ABD, Türkiye’den talim yeri istiyormuş.Beceriksizliğin de talimi oluyor demek.

AB ‘Türkiye’nin altı temel eksikliği var’ demiş.Öteki altmışaltı eksiği ise bilahare bildirecekler.
Yazarın Tüm Yazıları