Kadına yönelik şiddet deyince, tabii ki insanın aklına önce koca dayağı geliyor.
Fakat çok şükür benim yaşadığım çevrede ‘koca’dan ‘karı’ya yönelmiş bir şiddet yok. Buna karşılık erkeğe yönelik şiddetin maşallahı var. Şiddetten sopayı kafaya indirmeyi anlamıyorum ben... Öyle bakışlar vardır ki mesela, dayağı tercih edersiniz. Kadın kısmının yaptığı budur. Ve de yasaklar, baskılar, takipler, vırvırlar, kıskançlıklar, burundan getirmeler, acısını çıkarmalar, vs. Bunlar şiddet değil de nedir?
Fakat kocasından dayak yiyen kadın da var tabii. Gerçi şu yukarıda saydıklarımı bünyesinde barındıran kadını dövmez de ne yapar insan... Ama olmaz tabii. Olmamalı.
Aslında dayak denen olayın karşı tarafın baştan çıkarmasıyla pek ilgisi bulunmuyor kanaatimce. Bazı insanların doğuştan eli yatkın oluyor dayağa. Hani resim yeteneği gibi. E, besleyici yan etkenler de var tabii. İktidarsızlık, işte başarısızlık, patron tarafından ezilme, takımın yenilmesi falan... Bu durumda kadının gözünün üstünde kaşının olması yeterli oluyor.
İktidarsızlık deyince... Aslında yatak odasına başımızı uzatıp baktığımızda kadın kısmının dayakçı olması daha normal görünüyor. Nasıl anlatsam... Kadın kısmının çoğu o malum yolculuğa çıkıyor, ancak gideceği yere varamıyor. Haliyle karşısındakinin kafasına bir şey indirse yeridir.
***
Aslında her şey boş. Dernekler, toplantılar, eğitim, şu bu... Biz asabi milletiz. Düğün yaparız, daha gelinle damat gerdeğe girmeden bakarsınız iki taraf birbirine girmiş, oğlanın dayısı kızın amcasını dövüyor. Siz hiç karşısındakine tuttuğu takımın meziyetlerini sakin sakin anlatan birine rastladınız mı? Ama döve döve anlatanı çok görmüşsünüzdür. Ne ayrıcalığı var kadının? Hatta nazı en çok ona geçtiğinden, affedileceğini bildiğinden en rahat ona girişiyor.
Bu affetmek mevzuu da çok önemli. ‘Kocamdır, döver de sever de’ zihniyeti yok olmadıkça erkeğin havadaki elini indirmek mümkün değil.
Kadınlar üç gün durumdan şikáyetçi olsalar, ‘Döver idi lakin kocam idi’ deyip eve geri dönüyorlar. Siz de karı koca arasına giren kara kedi olarak ortada kalakalıyorsunuz.
Netice olarak yıllar geçecek, kuşaklar değişecek ancak o zaman... Fakat bu arada elbet boş duracak halimiz yok. Belki ‘A, doğru söylüyor dövmeyeyim’ diyen biri çıkar umuduyla dayağın iyi bir şey olmadığını söyleyip duracağız.
Sevgili okurlar, konu çok önemli olunca ben böyle oluyorum. Yani sulu. Padişahın, zil takıp oynayan halkı görünce zamları durdurması hadisesindeki gibi... Burada ‘halk’ ben oluyorum. Bakarsınız erkekler de ‘padişah’ olur.
MIŞ-MUŞ
Kanadalılar striptizci kıtlığı çekiyormuş.
E, o soğukta normaldir.
*
Türkiye’de deniz, göl ve akarsu bitiyormuş.
Bi de ‘doğayla başa çıkılmaz’ derler; bakın biz yok etmeyi bile başardık!
*
Gül ‘Biz hazırız, AB şaşkın’ demiş.
Doğru. Oynamak istemeyen kadın hikáyesindeki gibi ‘Yerim dar’, ‘Yenim dar’ bahanelerinden sonra ‘Ben oyun bilmem ki’ diyebilir!