...Artı her şey boş

GAZETEDE köşen olmuş...

Kitabın çıkmış...

Hepsi fasa fiso.

Tutmuş bir televizyon dizisinde ufacık da olsa bir rolün var mı, ondan haber ver.

Kapadokya'da yaşanan Asmalı Konak çılgınlıklarını duyuyordum da tahayyül sınırım mertebesini anlamama yetmiyordu. Dicle'nin sürmesinin, Sümbül Hanım'ın başörtüsünün kapış kapış gittiğini falan tam şeyttiremiyordum.

Şimdiyse meselenin boyutunu gayet iyi kavramış bulunmaktayım. Biliyorum ki her şey olabilir, her biri için ölümü göze alanlar bile çıkabilir.

***

Peki nasıl bu noktaya geldim?

Şöyle oldu efendim:

Geçtiğimiz cuma ve pazar günü TÜYAP'a kitap imzalamaya gittim ya... Özellikle cuma günü ziyaretçilerin neredeyse tamamı öğrencilerden oluşuyordu. Başlarında öğretmenleri, otobüslere doluşmuş gelmişlerdi.

Çocuklarla kitaplar arasında bir yakınlık kurulması açısından pek takdir edilesi bir davranış okulların yaptığı...

Fakat heyhat...

Kim takar kitabı?

Bütün çocuklar bir ağızdan ‘‘Artı’’ diye bağırarak peşime düştüler, başıma üşüştüler.

‘‘Artı’’, ‘‘Hayat Bilgisi’’ adlı dizide benim ve kızım Sevda'nın dilimize pelesenk ettiğimiz bir sözcük.

Demek bir de o özendikleri, taklit ettikleri gençlerden biri olsaydım...

Vah vah vah!

Ben bu köşede yüzlerce önemli laf ettiğimi düşüneyim... Hiçbirinin bir ‘‘Artı’’ kadar hükmü olmasın ha?

Tamam, hadi onlar çocuk... Kitabımı imzaladığım büyüklere ne demeli? Biri de diziden laf açmasa ya...

Yıllardır bu işlerin içindeyim, vallahi bilmiyordum televizyonun bu kadar önemli olduğunu.

***

Diyeceğim gönüllerde taht kurmak istiyorsanız, televizyondan sağlamı yok. Hiç vakit kaybetmeyin başka kulvarlarda.

Yaza yaza, çize çize bir yere varamazsınız.

Ha, illa yazacaksanız da aşk hususunda yazacaksınız. Kadın erkek ilişkisi üzerine... Aldatma falan.

Artık nedendir bu meyil, bilinmez.

Hayır, okuya okuya öğrensek bari. O da yok. Gittikçe batıyor aşk hayatımız. Akıl verenler, parmak basanlar, tecrübesini aktaranlar çoğaldıkça geri geri gidiyoruz.

Netice olarak,

Ya bir diziye kapak atacaksınız, ya da okura temcit pilavını kaşıklatacaksınız. Budur.


MIŞ-MUŞ


Prenses Diana'nın mezarı açılacakmış.

Bakacaklardır, içeri adam almış mı diye...

*

Kuşların ‘‘kuş beyinli’’ olmadığı anlaşılmış.

Araştırdığı hiçbir konuda iki sefer üst üste aynı neticeye varamayan insanoğlunun ise ne beyinli olduğu henüz anlaşılamadı.

*

Halk tepki gösterince Ata'nın heykelinin boyu 17 santim uzatılmış.

Olmak ya da ‘‘gibi olmak!’’ İşte bütün mesele bu.

*

Erkekler ağlasaymış şiddet kalmazmış.

Lakin mış muş...
Yazarın Tüm Yazıları