Analar ne NASA’lar doğurdu!

İNSANOĞLU nihayet depremi önceden tahmin edebilecekmiş. Çok yaklaşılmış hadiseye. NASA uğraşıyormuş.

Haberin Devamı

Fakat ne kadar önce?

Onunla ilgili bir bilgi yok.

Birkaç dakika önceyse hiç tahmin etmesinler daha iyi!

Banyodasınız diyelim...

İnsan ancak donunu giyebilir, o kadar.

Yahut binanın dışına çıkmaya kalktınız, beşinci katta değil de dördüncü katta ezilir kalırsınız.

Daha beter yani.

Üstünüzde bir kat fazla enkaz!

Şöyle bir ay önce haber verecekler ki...

Fakat onda da insanoğlunun Türkiye’ye denk düşen kısmında "hadiseye inanmama" durumu çıkacaktır ortaya.

Gördük... Uzmanlarımız "büyük deprem"i haber vereli dokuz yıl oluyor.

Hem de "atmosferdeki bilmemne değişiminden kıllanmak" şeklinde değil, bizzat gidip faya baktılar ki kaynıyor!

Yine de inanan yok.

Neden?

Birincisi, bizim önümüzde "her kafadan bir ses çıkacak kadar süre" oldu mu o işin suyu çıkar.

İkincisi, "Allah kerim" meselesi.

Bir felaket olacaksa hemen o an olacak!

Yok, önümüzde zaman varsa "Allah kerim"dir.

Kerimdir elbet fakat bu bizde bir rehavet yaratmıştır daima.

Aslında bizimkiler, uzmanlar yani, depremi önceden tahmin etmenin imkánsız olduğunu söyleyip durdular yıllardır.

Tamam, "Büyük depreme hazırlıklı olun" dediler ama zaman yelpazesini geniş tuttular.

"Bugün ila 100 yıl."

Şimdi NASA’nın işine ne diyecekler acaba?

Bölünecekler elbet.

O kesin.

Bu vesileyle söylemiş olayım, kökümüzün "amip"e dayandığı kanaatindeyim!

*

Haberin Devamı

Şimdi düşünüyorum da...

Kimsenin hakkını yemiş olmayayım, bırakın uzmanları, vatandaş olarak bile az "çalışma" yapmadık aslında deprem hususunda.

17 Ağustos’tan sonra hepimiz gördük, anaların ne NASA’lar doğurduğunu!

Kimi tavuğunu aldı koştu "Bu çok gıdaklıyor" diye...

Kimi parmağını göle daldırıp suya baktı, soğuk mu sıcak mı...

Kimi bağırsaklarındaki gazın hayra alamet olmadığını iddia etti...

Fakat deli yerine koyduk adamları.

Halbuki NASA’dan önce davranmış olabilirdik.

Pekálá bilimsel bir kılıfa sokulabilirdi hepsi.

Hayır, Malatya’da yağan yağmurun İstanbul’daki adamın bacağına malum olduğuna inanıyoruz da...

MIŞ-MUŞ
Yaşamaktan yorulan Japon, sokağa çıkıp 19 kişiyi bıçaklamış.
Çalışkan millet! Yorgunken bile boş durmuyorlar!

Serdar Ortaç, "’Sekse davet’ elbisesi giyen kadınlar var" demiş.
Benim merak ettiğim, "davete icabet" var mı?

Muğla-Ören sahilinde fok Badem izdihamı yaşanıyormuş.
Görmemişin foku olmuş!



 

Yazarın Tüm Yazıları