Paylaş
G.Birliği ve Osmanlıspor’un, önünde önemli bir avantaj vardı. Fikstür gereği üst turda Beşiktaş, F.Bahçe, G.Saray ve M.Başakşehir’den ikisi elenecekti. Trabzonspor ve Bursaspor’un esamesi okunmuyordu. Avrupa’ya açılacak en kısa yol, önceki yıllara göre daha az dikenliyken, bizimkiler, bu yolda bile yürümeyi beceremedi. Kupaya iyi motive olacaklarına inanmıştım. Eşleştikleri rakipler de fena değildi. Ancak olmadı.
ÖZÜR DİLEMEK İSTEDİM
G.Birliği-Kayseri maçı öncesinde, taraftarı, takıma sahip çıkmaya davet ederken, onların desteğinin itici güç olacağını, oyuncuların bunu karşılıksız bırakmayacağını düşünmüştüm. İlk yarıda, hayal kırıklığı yaşadım. Kayserispor, kısa sürede 2 gol bulup, devreyi 2-0 önde kapatırken, skordan çok G.Birliği’nin berbat futbolu, hedeften uzak görüntüsü bizi çileden çıkardı. Yanımda maçı izleyen meslektaşlarım, ‘Bu takım izletmek için çağrıda bulundun. Sana inanıp, keyifli bir maç izleyeceğiz umuduyla geldik, futbola olan sevgimizi kaybedeceğiz” diye bana şaka yollu sitemlerini iletti.
Doğrusu haklıydılar. Gençler, bu bölümde çok kötüydü. Bir an, yazdığım yazı aklıma geldi. İmkanım olsa da beni dinleyip stada gelen taraftar varsa, bilet paralarını ödeyip, kendilerinden özür dileyim istedim.
2. yarı, işin rengi değişti, Serdar’ın penaltısı ile fark bire inerken, tükenen umutlar yeşerdi. Uğur’un kendi kalesine attığı gol, herkesi bir kez daha kahretti. Son bölümde artan baskı, Velikonja ile bir gol getirse, oyuncular canla başla mücadele etse de süre yetmedi. Gençler, dramatik bir sonla elendi.
Taraftarın, maç bitiminde takımı tribüne çağırıp, sahip çıkması iyiydi ancak turu alıp giden Kayserispor olmuştu.
Bir gün sonra bu kez Osmanlıspor, Kasımpaşa karşısındaydı. Ortada giden oyunu, tek golle kazanan Kasımpaşa turu geçti. Bu skorla, Başkent, bir kez daha kupanın dışında kaldı.
HEDEFİN HEP UZAĞINDAYIZ
55. kez oynanan Türkiye Kupası’nı; G.Birliği ve A.Gücü geçmişte 2’şer kez kazandı. G.Birliği’nin, 2001’deki başarısının üzerinden 16 yıl geçmiş. A.Gücü’nün kupa zaferleri ise 1972 ve 1981’de. 72’den, 2017’ye kadarki sürede, ortalama 11 yılda bir, kupa Başkent’e gelmiş. Ankara için düşündürücü ve vahim bir tablo değil mi?
Şampiyon çıkaramayan bir Başkentin futbolu, bu kadar vizyonsuz, bu kadar hedefsiz uzak olabilir mi?
Bir kenti ayağa kaldırmak, heyecanlandırmak, bir davanın peşinden koşturmak için ortaya bir iddia koymak, bunu yaşatmak, şartları yerine getirmek bir de fırsatları iyi değerlendirmek gerek. Ne yazık ki bu konuda hep ıska geçiyor, sonra oturup kafamızı taşlara vuruyoruz. Yöneticiler, teknik kadro ve oyuncular, bu anlamda kendilerine büyük görev düştüğü ve sorumluluk yüklendiğinin farkında değiller. Yeterli, inanç, hırs ve azimden de uzaklar. Bu duyguları hissettirmedikleri için de kenti peşlerinden sürükleyemiyorlar.
İddianın olduğu yerde, heyecan, coşku ve beklenti vardır. Yoksa, herkes havanda su dövmeye ve sportif çile çekmeye devam çeker.
Hayata ve spora dair:
Maçı kaybettiğinde ağlamayan oyuncu yıldız olamaz. (Hagi)
Paylaş