LİGİN dibi yangın yeri gibi. A.Gücü de bu ateşin tam ortasına düşmüş acil çıkış yolu arıyor. Öyle bir fikstüre sahip ki düşman başına.
Camia desen zaten karma karışık. Böyle bir ortamda önemli olan bir şekilde kazanmak, öyle ya da böyle galip gelmekti. Herkes iyi futboldan çok, mücadeleyi, hırsı ve yürekli oyunu görmek istiyordu. Ankaragücü, dün bu karmaşık duygular içinde sahaya çıktı ve istediği sonucu 3 golle aldı. 3 puan, özellikle taraftar ile takımın barışması açısından önemliydi.
Eskişehirspor’u geride kalan hafta Ankaraspor maçında dün de A.Gücü maçında çıplak gözle izledim. G.Saray’ı yenen, Fenerbahçe ile berabere kalan kımızı siyalılar, dün ilk kez kendi sahasında bir maç kaybetti. Eğer bu takım ligde 13 puan toplayabilmişse, Ankaragücü için karamsar tablo çizmenin erken olduğu düşüncesindeyim. Savunmasında Vucka ve Tayfun, forvette de Anderson gibi oyucularla ağır çekimde oynayan bir ekibin işi bundan sonra daha zor gibi geliyor. A.Gücü, aslında ilk yarıda maçı koparabilirdi. Kaptan Murat, müthiş çabasıyla takımı toparlamaya çalışıyor, savunmaya geç katılan Dos Santos ise enerjik ve dinamik oyunu ile hem Youla’ya adım attırmıyor hem de kritik hamleleri ile büyüyebilecek tehlikeleri savuşturuyordu. İkinci devre Gökhan biraz daha dikkatli olsa, Jaba son vuruşlarda çerçeveyi bulsa, Ankaragücü’nün galibiyet için son anları beklemesine gerek kalmazdı.
MHK’in, böylesine önemli bir maça yeni isimlerden Serkan Çınar’ı ataması büyük bir riskti. Çınar, verdiği anlamsız kararlarla herkesi çileden çıkarırken, oyunu gerdi. Neyse ki oyuncular bu gerginliği fazla büyütmedi. Ankaragücü’nün duran toptan yediği gol klasik bir savuma hatasıydı ve az kalsın faturası ağır olacaktı. Ancak Ünal Karaman, Metin Akan’ı sahaya sürüp, rakibin ağır savunmasını cezalandırınca işin rengi değişti. Başkent ekibi çekindiği maçtan 3 puan alıp kendine yeni bir sayfa açtı.