Paylaş
Bazen, telaş ya da zamana karşı yarış içinde olduğumuzdan, bazı şeyleri istemeden de olsa unutabiliyor, önemli detayları atlayabiliyoruz.
Haberin çıktığı gün, İhsan Kavak ağabeyim arayıp hatırlatınca üzüldüm. “Bu başarının gizli kahramanlarından biri, o dönemin Ankara Valisi Mustafa Gönül’dü. Onun emeği, katkısı ve desteği çok büyüktü. Hakkını teslim etmeliydik” ifadelerini kullanıp, “Tüm maçlarımızı takip eden, engelli olduğu için saha içine kadar giren, Haluk Kargın ile kucaklaşıp, birlikte sevinç gözyaşlarına boğuldukları ölümsüzleşen fotoğrafta yer alan Atilla Fergan’ı da anlatmalıydık” diye ekledi.
Bunları düşünürken, Vali Gönül’ün, Boluspor maçında sarı-lacivertli oyuncuları motive ettiği konuşma aklıma geldi. Federasyon Kupası finalinin ilk müsabakası, Başkentte oynanmış, Ankaragücü maçı 2-1 kazanmıştır. Vali Gönül, maçın bitiminde soyunma odasına iner, oyuncuları mutsuz bulur. Alınan skor, rövanş için yeterli görülmemiş olacak ki yüzler biraz düşmüştür. Gönül, bu manzara karşısında, “Ne oldu çocuklar, maçı siz kazanmadınız mı? Nedir bu haliniz? Kaldırın kafanızı, siz bunları orada da yenecek ve kupayı kazanacak güçtesiniz. Hatta siz Devlet Başkanlığı Kupası’nı da alacaksınız. Ben de sigarayı bırakacağım. Size yürekten inanıyorum” deyip, moral verir. Rövanş golsüz biter ve A.Gücü önce Federasyon, sonra da Devlet Başkanlığı kupasını kazanır.
HER ZAMAN MORAL VERDİ
Gönül, sadece maçlara gelip takımı desteklemekle kalmamış, oyuncularla kupa yolunu sanki beraber yürümüştür. Futbola olan sevgisine, valisi olduğu kentin takımının eşsiz başarısı eklenince, onun da ilgisi artmıştır... “Sayın Valimiz, saha dışında her zaman bizimleydi ve ihtiyaçlarımızı karşılamaya çok gayret ederdi, engelli taraftarımız Atilla Fergan da saha içinde heyecanı bizimle yaşardı” diyen İhsan Kavak, “Gözümün önünden film şeridi gibi geçiyor” dediği o günlere, şöyle uzanıyor:
“Gönül, kulübe gelir sohbet ederdik. Kendisi Diyarbakırlıydı. Ben de Güneydoğulu olduğum için aramızda farklı bir iletişim vardı. Perde pilavı, içli köfte, mumbar dolması gibi bizim yöreye ait yemekleri çok severdi. Ben de evdekilere bunlardan yaptırır, vali konağına götürürdüm. Oturup uzun uzun konuşurduk. O dönem, kulübe çoğu zaman MKE işçileri için çıkan kumanyadan gelir, biz oyuncular onlarla karnımızı doyururduk. Sayın Valimiz, o dönemde bir gelenek başlattı. Haftada bir gün, ‘Ankara Tava’ yaptırıyor, kulübe gelip bizimle birlikte yiyordu. Onun gösterdiği ilgi bizi güçlendiriyor, başaracağımıza olan inancımızı büyütüyordu. A.Gücü’nün başkanı, yöneticisi, teknik kadrosu ve oyuncusu kadar, taraftarı da özeldir. Engelli taraftarımız Atilla Fergan da içeride dışarıda bizi hiç bir maçta yalnız bırakmazdı. Koltuk değnekleri kullandığından, saha içine alınır, o atmosferi bizimle paylaşırdı. Maç bitiminde, sevincimize ortak olmak için yanımıza gelirken yaşadığı coşku ve mutluluğu, asla anlatamam. Bunu ancak yaşayan bilir...”
Başarılar asla kolay kazanılmıyor, içinde hep farklı hikayeler barındırıyor... O yüzden de efsaneler unutulmuyor, o serüvenin parçası olanlar da aradan yıllar geçse bile kalplerde yaşamayı sürdürüyor...
Paylaş