GEÇMİŞLE yüzleşme ve hesaplaşma, isteriye kapılmamak koşuluyla, iyidir ve verimli olabilir.
Özellikle de aşağılık duygusuyla intikam alma çılgınlığına kapılmadan.
Bakıyorum: Millet; Ermeni, Kürt ve azınlıklar konusunda, Osmanlı mirası konusunda, Cumhuriyet ve devrimler konusunda, özellikle de laiklik konusunda devrimcileri, cumhuriyetçileri cezalandırmak için birbiriyle yarışmakta. Cezalandırıcılar, toplumun giderek Araplaşmasına, İslamileşmesine seslerini çıkarmıyorlar. Araplaşarak, İslamlaşarak güya demokratikleşmekteymişiz. Cezalandırıcılar: İslamcı intikamcılar + rate sağsolcular!
MANGAL GİBİ YÜREK GEREK
Ben her zaman olduğu gibi akıntıya karşı kürek çekiyor, başka bir alanda yüzleşme olanağı arıyor, yüzleşme ve hesaplaşma önerileri yapıyorum: Arap ve Müslüman toplumlar 800-900 yıldır neden çağlarına uyumsuz yaşıyorlar? Bu toplumların 21. yüzyılda çağı yakalamaları mümkün müdür?
Yüzleşeceksek bu sorular bağlamında yüzleşmeliyiz! Öteki konularda yüzleşmek çok kolay: Varsa, zarar görenlerden özür dilenir! Ama özür dilemek için mangal gibi yürek ister.
414 KİŞİNİN 7’Sİ MÜSLÜMAN
Değerli düşünür Doğan Kuban, Cumhuriyet Gazetesi’nin Bilim-Teknoloji ekinde (03.09.10) benim kaygılarımı dile getiriyor. Yazıyı bulup okumanızı tavsiye ederim. Yazımın bu bölümünde onun yazısından bir alıntı yapacağım:
“Çağdaş bilimin yaratıcısı sayılan 414 kişi arasında herhangi bir Türk yok. 14 Çinli ve Japon var. En yenisi 12. yüzyıldan 7 tane Müslüman var.
7 Müslüman: El Harezmi (9. yüzyıl), Abu Kamil (9-10 yüzyıl), El Buruni (10-11. yüzyıl) İbni Heysem (10-11. yüzyıl), Hayyam (12. yüzyıl), El İdrisi (12. yüzyıl).” Sonra? Sonrası yok! Peki neden?
STATÜKODAN KURTULMA!
12. yüzyıl öncesi Arap uygarlığının Yunan’dan yaptığı çevirilerle Avrupa Rönesansı’na ve aydınlanmasına kaynaklık ettiği önyargısı da Avrupa tartışılıyor artık. Sylvain Gouguenheim’ın temel tezi, günümüz Avrupa’sının düşünsel köklerinin Arapların aracılığı olmaksızın, doğrudan Yunan mirasına dayandığı savına dayanıyor (Çeviri Edebiyatı, Sayı: 11). Yaygınlaşacağını tahmin ettiğim bu görüş Arap ve Müslümanların son avuntusunu da elinden alacak gibi.
Tartışılan önyargıyı kabul etsek bile, şu akıllı sorudan kurtulamayız: Avrupa’ya Rönesans ve aydınlanmayı ilham eden Arap Müslüman toplum(lar) neden kendi Rönesans ve aydınlanmasını yaratamadı? Tam tersine kendi içine büzüldü ve kurudu?
Gougueinheim bu sorunun cevabını veriyor. Arap dünyası Yunan eserlerini hiçbir zaman tam anlamıyla özümsememiş, Arap filozoflar felsefi akıl yürütmeyi hiçbir zaman dinsel inancın önüne koymamıştır. İşte bu nedenle Arap Müslüman dünyası 13. yüzyıldan itibaren çağdaş dünyanın dışında kalmıştır.
Cumhuriyet bu gerçeği kavramıştı. AKP iktidarı gidişi tersine çeviriyor ve girişimini demokratikleşme ve statükodan kurtulma olarak vaftiz ediyor. Yerseniz!