GENE bir söyleşi faciası! Vatan Gazetesi’nde Mine Şenocaklı’nın Kürt eşrafından (Şeyh Said’in torunu) Abdülmelik Fırat ile yaptığı bir söyleşi yayınlandı (5 Kasım 2007).
Abdülmelik Fırat dobra konuşurmuş izlenimi uyandıran bir beyzade. Söylediklerine iki noktada itirazım var: Birincisi şiddet şiddeti doğurur özdeyişine dayandırdığı PKK terörü. Abdülmelik Fırat, Kürtler özerklik kazanmadan, federatif yapı oluşmadan, bağımsızlık kazanmadan bu şiddet sona ermez demeye getiriyor. Şiddetsiz özerklik, federasyon ve bağımsızlık gibi talepler uluslararası hukuku ilgilendirir. Berber dükkánı için bile ruhsat isteniyor. Bakalım uluslararası hukuk böyle bir hakka ruhsat veriyor mu? Vermiyor!
FIRAT’IN UYDURMASI
İkinci itirazım, Kürt ileri gelenlerin bu türden isteklerine geçmişten bir tutamak aramalarına. Türkler ve Kürtler, Milli Mücadele’yi ortak irade ile birlikte yapmışlar, ama Türkler sonradan Kürtlere kalleşlik etmişler. Sanki adi senet üzerine şirket kurmuşlar. Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken Kürt şeyhleri, ağaları, beyleri "Türklerle birlikte devlet kuralım" demişler. Mustafa Kemal ile anlaşmışlar. Kürt ileri gelenlerin elinde onun bu konuda yazdığı mektuplar varmış. Bu tevatürü denetleyecek durumda değiliz.
Ama, Abdülmelik Fırat’a göre, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olan 22 Haziran 1919 tarihli Amasya Genelgesi (Tamimi)’nde "Bizim kuracağımız hükümet Kürt ve Türk ittifakı olacaktır" diye yazıyormuş. Kitabı açıp Amasya genelgesini okuyoruz. Bu iddianın gerçekle uzaktan yakından hiçbir ilişkisi yok. Bay Fırat uyduruyor. Kürtlerin özerk olmalarına, federasyon kurmalarına, bağımsız olmalarına, kan dökülmemesi ve hukuka uygun olması koşulu ile karşı değilim. Ne var ki, gözümüzün içine baka baka yalan söylemeleri onuruma dokunuyor. Mine Şenocaklı, "kaçın kurası" Abdülmelik Fırat’la söyleşi yaparken "Amasya Tamimi" türünden zokaları yutmamalı, yutarsa skandal olur!
Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) son kongresinde zuladan çıkardığı bir başka yalan da 1921 Anayasası ile ilgili. 1921 Anayasası’nın 11. maddesi şöyledir: "Vilayet mahalli umurda manevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir."
Vakit Başyazarı Ahmet Emin Bey, 16/17 Ocak 1923 tarihinde, İstanbullu gazetecilerin Mustafa Kemal Paşa ile İzmit’te yaptıkları söyleşide "Kürt meselesi"ni sorar.
ZULADAN ÇIKANLAR
Mustafa Kemal Paşa şöyle cevap verir: "...bizim Teşkilatı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir. O halde hangi livanın ahalisi Kürt ise onlar kendi kendilerini muhtar (özerk) olarak idare edecektir. Bundan sonra Türkiye’nın halkı söz konusu olurken onları da beraber ifade lazımdır." (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 14, S.273, Kaynak Yayınları; Mustafa Kemal, "Eskişehir-İzmit Konuşmaları", S.105, Kaynak Yayınları.)
1921 Anayasası’nın 11. maddesi, Türkiye’nin bütün vilayetlerinin yerel yönetimlerinin özerk olacağını yazıyor. Yani sadece Diyarbakır, Van, Bitlis, Hakkári değil, İstanbul, İzmir, Burdur, Muğla ve öteki illerin de yerel yönetimleri özerk olacak. Ancak 1924 Anayasası’nda bu madde yer almıyor. Neden? Belki de özerkliğin tehlikeleri hissedildi. Kürtçülere gelince: Bu Anayasa değişikliğini sadece kendilerine yönelmiş bir kalleşlik sayıyorlar. Bu da bir başka kuyruklu yalan! Tıpkı Bulgaristan Türkleri konusunda söylendiği gibi!